kafasına bir şeyler düşse de kendisini anlayamayacak insanlara inat, insanların doğuştan gelen kimliğini ne suç olarak gören ne de yücelten, anlamaya ve anlatmaya devam eden, gazeteciliği edebi diliyle harmanlamış güzel yazar.
sinirkent'teyim
özgürlüklerim sınırlı
özveriler uzun boylu
başı dertte gönlümün
derdimin başı büyük
korkuyorum bu sevgiden
bir bulanık ırmaktayım
el verin kavak ağaçlarım
duygularım buruşuk
adam boğar eski yunan bir ırmaktır yemyeşil
irmak denize götürür senden geri kalanları
yalanları
sinirkent'teyim
büyülü sopalarım evde kalmış
gökyüzüm kararmış
yağmurum gecikmiş
hacı bektaş'ın selamı
ömer hayyam'ın şarabı
mısır'ın güneş tanrısı
ve fakir ozan
aklımızdır bu menekşe kokulu düşü bozan
sinirkent'teyiz usta sinirlerimiz laçka
çekin tavşan ellerinizi hakim yakamdan
dergahtayım seher vakti
ali'yi gördüm
halimi gördü
incecikten incir düştü başıma
nirvana'yım sen şeytansın biliyorum
akşam akşam her yerimi okşamayın
yeter artık bir yeniden başlamayın
kimden kime yoldaş olmaz
sezgisiyle bilir ozan
yürürdük biz bu yolu yokuş da olsa
ancak sizin gücünüz yoktu
bizde haddinden fazla
bir yağmur indi bahçeye karanfil sandım
ıslanıp boy atan görsel gülleri
yumurtasının derdine düşmüş anaç güvercin
ıslak kanatlarıyla geldi sizi söyledi
gözlerinizi getirip astılar duvara
hem yokluğunuz yaşama gücümüzdür
güvercin hüznüm sizin olmamanız ve özüm
bu eve zor sığıyoruz zaten
şişeler balkona çıktılar
bir de utanmadan hem de sık sık
yalnızlıktan dem vururum
oturup kalkıp
5
Işık kör edicidir, diyorlar,
Özgürlük patlayıcı.
Lambamızı bozan da,
Özgürlüğe kundak sokan da onlar.
Uzandık mı patlasın istiyorlar,
Yaktık mı tutuşalım.
Mayın tarlaları var,
Karanlıkta duruyor ekmekle su.
6
Elleri var özgürlüğün,
Gözleri, ayakları;
Silmek için kanlı teri,
Bakmak için yarınlara,
Eşitliğe doğru giden.
7
Ben kafes, sen sarmaşık;
Dolan dolanabildiğin kadar!
8
Özgürlük sevgisi bu,
insan kapılmaya görsün bir kez;
Bir urba ki eskimez,
Bir düş ki gerçekten daha doğru.
9
Yiğit sürücüleri tarihsel akışın,
işçiler, evren kovanının arıları;
Bir kara somunun çevresinde döndükçe
Dünyamıza özgürlük getiren kardeşler.
O somunla doğrulur uykusundan akıl,
Ağarır o somunla bitmeyen gecemiz;
O güneşle bağımsızlığa erer kişi.
10
Bu umut özgür olmanın kapısı;
Mutlu günlere insanca aralık.
Bu sevinç mutlu günlerin ışığı;
Vurur üstümüze usulca ürkek.
Gel yurdumun insanı görün artık,
Özgürlüğün kapısında dal gibi;
Ardında gökyüzü kardeşçe mavi!
100 metreden tanınır, okur ama düşünmez, toplantıları haremlik, sosyalliği selamlıktır, hayali evinin abisi olmaktır, milli yemeği arabik tandanslıdır, bilimselliği harun yahya kadardır, afrika'da çocuklara istiklal marşı okutup böbürlenendir, bakan ama göremeyendir, içi geçmiştir, genç bile değildir...
öncelikle sapla samanı ayırırken, türban eylemlerinde yükselen "ya allah bismillah allahu ekber" nidalarını, açılan şeriat bayraklarını göremeyenlere işte pirinç işte taş ayıkla bakalım bu sorunsalı duruşuyla yaklaşıyoruz. ayrıca hocanın camide olduğunu belirtip, 1 dak. taksimde soyunma eylemine davet etmeye yönlendiren başlık ile kırmızı noktalıyoruz.
abd'den gelen bakan için kapatılan yolların, meydanların ayak takımı olarak nitelendirilenlere çok görüldüğü, her yılbaşında taksimde yaşanan utanca önlem almayanların seferber olduğu gün.meğer ne de çok korkuyorlarmış..
(bkz: ödlekler geçmiş başa derken mertlik bozulmuş)