3 ay önce çalışanlarını cep telefonu mesajları ile çıkartabilen, grev haklarını bir gecede kaldırtan bir firmanın reklamını seslendirmesi, Tuncel Kurtiz e yakışmamış.
Para sen nelere kadirsin.
Reklam, genel tabiriyle; bir ürünü, bir hizmeti, bir fikri veya bir kuruluşu ön plana çekmeye çalışmak için yapılan duyurular bütünüdür.
Bu reklam, bana göre iş bankasının marka değeri ile uyuşmamaktadır.
Cem Yılmaz, benim zihin algımda, lafı gediğe koyan, altta kalmayan, hafif çakal, parayı espri malzemesi yapmayı çok seven, zeki, kurnaz bir karakter olarak yer almakta. Bu bahsettiğim algı, Cem Yılmaz ın karakteriyle örtüşmeyebilir. Ancak en hafifinden bir tüketici adayi olarak zihnimde şekillenen algıdan bahsediyorum. Biz uyarıcıları ayrı ayrı değil, anlamlı bir bütün olarak görürüz. Resmin bütününe baktığımda kafamda şekillenen yapı bu.
işbankası ise zihin algımda Türkiye'de Cumhuriyet döneminde kurulan ilk özel banka. Sosyal sorumluluk projelerinin bir hayli çok olduğu bir banka. 1956'de Hasan Ali Yücel tarafından kurulan Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları, nı kuran bir banka. Elbette ki bir ticari kurum.
şimdi iki ana karakteri yan yana koyalım. Sizin algı ne diyor?
1996 yılında yaşamını yitiren Abdus Salam'ın ismi artık okullardaki ders kitaplarında bile geçemeyecek. Pakistan devletinin ve Taliban'ın hedeflerinden olan Ahmedi tarikatına üye Salam, ölümünden sonra kafirlikle suçlanıyor. Bilim de neymiş? evrenin sırrıni araştırıp ne yapacaksın bre kafir.
2007de açıklanan Türkiyenin AB Müktesebatına Uyum Programı 2007-2013 AB Uyum Programına göre 188 yasal düzenleme ve 576 ikincil düzenleme yapılması gerekiyordu. Yıllara göre söylersek; 2007-2008 yıllarında 114 yasa, 2008-2009 yıllarında 30 yasa, 2009-2013 yıllarında 64 yasa çıkması gerekiyordu. Ancak TBMMnin internet sitesindeki faaliyet raporlarına bakınca; 2007-2008de 14, 2008-2009da 8, 2009-2010da 7, 2010-2011de ise 1 yasa karara bağlanmış. Bu belli ki reform yapmak, AB standartlarında bir yapı kurmak gibi niyet olmadığını gösteriyor. AK Partinin ilk üç yılında AB projesi iyi gitti ama sonra frene basıldı. AB siyasal bir proje değil, bir toplumsal projedir. Çağa eklenme anlayışıdır. Türkiyede Temmuz ayında 110 işçi öldü, 24 işçi de yaralandı. Bizde ABdeki toplam iş kazalarından 7.5 katı daha fazla işçi ölüyor. Uyum yasalarını yapsak bu işçiler ölmeyecek. AB sadece demokratikleşmeyi değil, yaşamın kaliteleşmesini de sağlıyor. Damacanalarda mikroplu su içiriliyor, okullar açılınca 70-80 öğrenci bir sınıfta okuyacak. ABde tüm bunlar standarta bağlı. AB, yaşam kalitesini yücelten bir sosyal hukuksal anlam taşır. Oysa Türkiyede insanlara insan üstünden değil, din üstünden bakılıyor. ilk başta hedef demokrasiydi ama maalesef endişeli Kemalistler haklı çıkıyorlar. Müslüman gençlik, içki yasakları, Şangay beşlisi ABden uzaklaştığımız anlardır. Mesut Yılmaz AB yolu Diyarbakırdan geçer demişti, açılım yürümedi. Avrupada sınırlar kalktı, biz Sünni algısıyla ötekileştirme siyasetine hız verdik. Bu muazzam bir bölünmeyi de beraberinde getiriyor. Ruhban okulunu açmıyoruz, Alevilere ibadet hakkı vermiyoruz, 301 yasasını değiştiremiyoruz, vicdani red hâlâ bize marjinal geliyor, fikir özgürlüğünde geri gidiyoruz. ABnin temel hak ve özgürlüklerinden, siyaseti yönlendirenlerin totaliter yapısına geldik.
+boğanın ordayım
-ben haldun taner in ordayım
+ee nasıl gelecem oraya?
-şimdi boğaya götünü ver aşağıya doğru yürü
+neyyyy anlamadım
-tamam yok bişey ben seni gelip alacam.
Bir ülkede kadınları çalıştırmayıp eve kapattığınız zaman, medeniyeti köreltip, cahilliği arttırır, halkı gütmeyi kolaylaştırırsınız, önermesini bilen bir ülkenin getirdiği yasaktır.
özellikle kadinların vitrin, araba, asansor camlari, hatta hatta sudaki yansımalarından bile kendine çeki düzen verme takıntısına verilen genel ad. Bazı psikologlar, bu durumun, kadınların kendilerini iyi hissetmelerini sağladığını belirtmektedirler.
amerikalı demiryolu işçisi. 13 Eylül 1848 günü, çok ağır bir kaza geçirdi. Beyninin sol ön lobu neredeyse tamamen parçalandı. Sakin bir şekilde ayağa kalktı. Bilinci yerindeydi ve sadece birkaç dakika sonra konuşmaya başladı. Kimsenin yardımı olmadan at arabasına bindi ve doktorun bulunduğu 1,2 kilometre ötedeki en yakın yerleşim birimine arabada dik oturur vaziyette gitti. Gagei ilk muayene eden kişi olan Dr Edward Williams, onun öldüğünü zannetti ancak ağır yaralı işçinin nabzı 60ı gösteriyordu. Sağlığına kavuştuğunda, karakteri ve davranışları tamamen değişmişti. Bu mucize kurtuluş, tıp ve psikoloji çalışmalarının en ilginç konusu oldu.