daha önce de dedim, şimdi de diyeyim: diğer takım taraftarlarının demesiyle küçülmeyecek olan takımdır, aşktır.
şimdi tüm taraftarın aklında bir soru; bu takım bu hale nasıl geldi?
bunun birçok nedeni var.
balık baştan kokar değil mi? doğru. en büyük neden yönetimdir. tüpçü'nün uzun zamandır yaptığı en iyi şey schuster'in takımın başına getirilmesidir. ötesi yoktur.
schuster şimdi eleştirilebilir, eleştirilmelidir de. lakin "gönderin!" ya da "istifa etsin!" diye bağırmak hem durumu abartmak, hem de teknik direktöre saygısızlığı getirir.
tabata'ya 10 milyon verip beleşe gönderdi bu yönetim. köybaşına 8 milyon verip yedek bıraktı, onun ceremesini çekti bu akşam. cordoba'dan sonra 1 tane doğru dürüst, istikrarlı kaleci almadı. cenk geldi, onun da alternatifi olmadı.
abi çok net soruyorum; fernandes bu takıma niye alınır?
cevabı basit: göz boyama. bak biz transfer yapıyoruz, valencia'dan adam aldık, sağlamız, iyi yönetiyoruz falan filan. alınmadı da, kiralandı.
fernandes ve almeida kadar gereksiz bir transfer yoktur. orta sahada necip gibi bir alternatifin varken, biz robinho robinho diye ağlarken aldığın aurelio varken, fernandes niye?
kişisel tercihim aurelio'nun da oynatılmayıp ernst-necip-guti ikilisinin oynamasıdır, o da ayrı.
almeida iyidir hoştur, lakin bobo almeida'dan 10 kat daha iyi oyuncudur kanaatime göre. ki kaçırdığı pozisyonda ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğunu göstermiştir kendisi kiev maçında.
balık baştan kokar, doğru, ama "kaliteli" futbolcu sıkıntısı çeken beşiktaşımın en önemli düşüş nedenlerinden biri de budur.
ibrahim üzülmez'le dalga geçen insanlara bir tarafımla güldüm ben hep hayatım boyunca. lakin hiçbirisi adamın istikrarını, parçaladığı günleri hatırlayıp konuşmadı.(farz-ı misal http://www.sporxtv.com/fu...Q?ref=VDGEI5&csface=1 )
toraman'la kavgasını bahane ederek deli ibo'yu gönderen yönetim, en büyük hatasını ve ayıbını yapmıştır. ki deli ibrahim kendisine hakaret/küfür edilmedikçe dellenmez.
gelelim şahsi sorunlara.
arkadaşım, antep'ten ismail köybaşı diye bir adam aldık biz. geleceğin back'i dediler. yetenekli dediler. oynatmadılar. en tecrübesiz zamanlarında, deli ibo'nun yokluğunda sol bek olarak soktular. kiev yenilgisinin en büyük sorumlularından birisi köybaşıdır. bir insan hiç mi savunma bilmez, hiç mi topu ayağında tutamaz?
hakan arıkan için çok küfür ettik, çok laf ettik. o kadar sövdük ki ettiğimiz küfürler tutsaydı sülalesi genişlemişti şimdi. bu adamın acayip dönemleri var, hatırlıyoruz. sene başında uefa elemelerinde yaptığı inanılmaz kurtarışlar var. ama liverpool'dan 8 yemişliği de var. ne olursa olsun asla iyi bir kaleci değildir, hiçbir zaman da olmamıştır. gününde olduğu zaman güzel kurtarışlar yapabilir. lakin pozisyon bilgisi olarak da, refleks olarak da bana kalırsa 0dır.
şimdi bir başka konu var ki en mühimi de o.
türk futbolcularında bir hastalık var. takıma bir yıldız geldi mi onlar da yıldıza benzemeye çalışıyorlar. onun gibi hareket etmeye, onun stiliyle ya da onun çalımlarıyla oynamak istiyorlar.
bu mümkün olmadı hiç, olmayacaktır da gelecekte doğru.
bir yıldızın hareketlerini kapmak futbolcuya bir şey katmaz. onun mantalitesini almaktır asıl olay ki a2'deki mami bunu yapmaktadır. aynı zamanda necip de.
birçok türk takımı bundan zarar gördü. galatasaray'a neil ilk geldiği vakitler servet falan topu ayağında tutup çalım atmaya çalıştı, yemedi. keza lincoln geldiğinde de öyle.
beşiktaş'ta da bu sıkıntı var. q7 inanılmaz bir oyuncu, hakikaten bazen sihir yapıp mümkün olmayan şeyler yaratabiliyor, lakin her futbolcu q7 gibi oynamaya, onun gibi çalım atmaya ya da onun gibi ayağında topu tutmaya çalışıyor.
olmuyor hacı olmuyor. birinin bunu söylemesi lazım köybaşı'na özellikle.
--spoiler--
Yönetim kurulunun ibrahim Üzülmez'in sözleşmesini tek taraflı feshederek takımdan uzaklaştırıldığı bildirildi.
--spoiler--
bu demektir ki ibrahim üzülmez'in takımdan uzaklaşmış olması sözleşmesinin tamamiyle fesh edilmiş olması anlamına gelmez
af gelecektir, gelmelidir. üzülmez'in lakabı boşuna "deli" değil.
lakin deli ibo'nun sözleşmesi fesh edilse bile bu onun beşiktaşın çocuğu olduğu gerçeğini değiştirmez. bu adam kadar takımda kimseyi sevmiyorum. adam gibi adamdır. hata yapmış olabilir, ama bir kalemde çizilcek bir futbolcu değildir.
doğduğumdan beri beşiktaşlıyım. babam beşiktaşlı. tüm kuzenlerim, ailede futbolla ilgili herkes beşiktaşlı. büyükbabam bile beşiktaşlı lan. yani artık bir gelenek.
ama yemin ediyorum ölürsem beşiktaş yüzünden olacak. kalpten gidicem amk.
-insan inandığı şeylerin peşinden gitmeli. hayallerinden vazgeçen, zaten adam değildir. diyorum kendi kendime.
şu sıralar kendi kendime çok fazla konuşuyorum.
işler karışınca git gide obsesifleşmeye başlıyorum. bilmiyorum ki çareyi, çıkış yolunu. bir arkadaşıma söylediğimi, ben yapıyorum şu anda. çıkış yolu var mı, yok mu bilmediğim halde önüme çıkan duvarı ellerimle, yumruklayarak yıkmaya çalışıyorum. ellerim kanıyor, o kaçmaya çalışırken.
ne mecalim var konuşmaya, ne de ellerimi sarmaya. kanamadan öleceğim belki de, farkında değilim.
olsun.
****
1 aydır aynı şarkıyı dinliyorum mesela. aynı yolda yürüyorum hep, aynı kelimeleri aynı anda aynı kişiye söylüyorum. tekrarlıyorum sürekli. hep. tik. tak.
yürüyorum yolda, yerde taş görüyorum. ayağımla vuruyorum, onu gideceğim yere kadar getiriyorum. sonra üzülüyorum onu tekrar görmeyeceğime.
sahi, şizofren mi olduk iki günde?
her şey günlük güneşlikken, olduğumuz yerde?
****
-yabancılaştık. diyor bana acımasızca. hatırlar mısın o günü, bana eski sevgilinle son görüşmeni anlatmanı, yabancılaşmayı tanımladığın o anı. bak biz de yabancılaştık. diyor.
içimden hadi ya! diyorum. belli etmiyorum.
şu sıralar farklı yorumluyoruz her şeyi. ben de o da hastayız. düşünemiyoruz. yorgunuz. dedim ya, mecalim bile yok konuşmaya!
ulan diyorum, ya ben yabancılaşmayı farklı biliyordum, ya da hakkaten yabancılaştık.
****
bir insan 2 günde mi yabancılaşır? yoksa karşındaki tanımak 2 gün mü sürer?
sahi, gözleri gözlerine değmediği sürece, ruhundaki heyecanı hissetmeden birisinin, nasıl tanırsın onu? nasıl ona sevdiğim dersin, "can" dersin, başını göğsüne koyup kalbini hissedersin?
****
"gel sevgili gel
bir ömre beder
gönül ister
görmek seni
aşkım şaheser."
****
eli kolu bağlı olmak zor be abi.
hele ki ayrılacaksan.
http://www.youtube.com/watch?v=_ESEBglii9M şu adresten dinlenilmesi gereken, içki müziği. fazla dinlenilirse şu an tecrübe ettiğim üzere dakikalarca ağlamanıza neden olur.
şimdilerde de var bu gençlerden. 96'da satanların oğulları zaar. hala poster satıyorlar. bazen karanfil'de, bazen güvenpark'ta, bazen de meşrutiyet'te görüyorum onları. hala parasızlar, hala simit çay favori yemekleri. ama hala solcu değiller..
--spoiler--
Fanatik gazetesinde çıkan ve gündeme bomba gibi düşen "Emenike Kartal Oldu" haberinin ardından Beşiktaş taraftarlarından gelen yoğun telefonlar ve mailler üzerine Karabükspor Başkanı Ferudun Tankut'a ulaştık.
Feridun Tankut, HABER1903'e yaptığı açıklamada;
"Bugün Fanatik gazetesinde çıkan Emenike haberi kesinlikle doğru değil. Benim Yıldırım Demirören ile Emenike hakkında hiç bir konuşmam olmadı. Masaya da oturmadık. Fi Yapı inönü stadında yanyana oturarak karşılaşmayı izledik. Böyle asılsız haberlerin çıkması bizi oldukça üzüyor. Eğer böyle bir duyum alınıyorsa, sizin bana ulaştığınız gibi haberi yapanların da bana ulaşmasını isterdim. Gazeteleri sabah elime aldığımda hangi söylemediğim laflar haber olacak diye merak ediyorum. Bunlar gerçekten çok ayıp. Tekrar söylüyorum herhangi bir şekilde böyle bir durum söz konusu değildir " diyerek sözlerini tamamladı.