kaş'ın sevilen yüzü eğlence sektöründe de adından söz ettiren dostum serdar mjk tepe'yi kırılmış bir burun ve göz altı morluklarını gördükten sonra, aşırı sinirlenip üzüldüm ve bu başlığı açma ihtiyacı duydum. kendisi de çaylak olarak olayları anlatmak istemiş ama çok duyulmamış. kısacası tipini tarzını beğenmediği için kendisine günlerdir sosyal medya üzerinden saldıran mekan sahibinin sonrasında eylemini fiziksel olarak gerçekleştirmesi hadisesi.
küçük bir bilgi daha vereceğim. halihazırda burak aydemir denilen şahıs, öfke kontrolü problemi sebebiyle, devam eden bir sürü davası da olduğu bilgisi gelmekte. sanki ceza almadıkça, daha da ileri gidebiliyor diye düşünüyorum. zaten kite hakkında yapılan yorumlar da çok parlak değil.
serdar mjk tepe'nin açıklamasından sonra enteresan bir hikaye paylaşarak, kendisine hiçbir şey olmayacağından emin olduğu bir foto paylaşmış.
buyrun foto, sonra serdar'ın açıklaması ve serdar'ın darp edildiği fotoğrafları paylaşacağım.
o kadar emin ki bir şey olmayacağına
serdar'ın kırık burnu
--- ortak arkadaşımızın açıklaması ---
bir kaç gündür sosyal medyada dönen mevzuyu anlatmak için yazıyorum. hukuki süreç başlatıldığı için mekan şahıs isimleri verilemeden anlatılan olayları bütün isimleri vere vere yazıyorum arkadaşlar. olay 12 eylül cumartesi günü saat 20.00 sularında çeşme flyinn beach'de oldu. serdar mjk tepe, yapılan eventin hem koordinatörü hem dj’iydi. eventi düzenleyen firmalardan biri olan ankara kite’in sahiplerinden burak aydemir’in saldırısına uğradı. kıyafetleri, kimliği, ilaçları, dj ekipmanları, bilgisayarı gasp edildi. kıyafetleri ve ayakkabıları dahil hastaneden çıktığında hicbir şeyi yoktu.
şu an bir dünya ameliyat olmak ve bu ay çalacağı mekanları ve düzenleneceği organizasyonları, etkinliklerini iptal etmek zorunda kaldı. kendisine iade edilen bir kaç ekipman dışında yaklaşık 20 bin liraya yakın eşyası gasp edildi. cüzdanı, kartları yanında olmadığı için maddi olarak da bu kadar önemli bir surecte arkadaşlarından ve ailesinden destek almak zorunda kalarak maddî özgürlüğü kısıtlandi. instagram’dan binlerce kişi paylaşım yaptı ve sonuç olarak hesabını hacklediler. şu an serdarmjktepe olan kullanıcı ismi bunicknemq halinde ve iki hafta boyunca değiştiremiyor ve bu insanın en aktif olduğu mecra instagram.
sebebe gelince; sırf dış görüntüsü onlara uymuyor ya da farklı diye, turuncu kimono giyiyor, arkadaslariyla arasindaki eglence anlayisi karsi tarafa uymuyor diye gelip "sen nasıl takılıyorsun lan burada, ne ayaksın sen" diye çocuk kendinden geçene, bayılana kadar dövdüler. fotoğrafları gördüyseniz eğer durumun vehametini anlarsınız. eğlence mekanı sahibi olup, sırtını karanlık güçlere dayayıp kendilerini mafya diye lanse edip, sırf onlardan daha çok ya da farklı eğleniyor diye birine bu şekilde saldırmak ve bu hale getirmek tarifsiz bir kötülüğün işareti.
*not: flyinn bu konuda fazlasıyla destek göstermiş neyse ki.
fylinn beach her konuda serdar mjk tepe'ye destek olup, kişinin on gün önce geçirdiği mide ve bağırsak ameliyati için kullandığı ilaçları kendisine ulaştırmış, gerekli desteği göstermiş ve mağduriyetini azaltmaya gayret etmiştir. olayın tarafı ya da suçlusu asla değildir.
--- ortak arkadaşın açıklaması ---
2 yıl önce toplamda 3000 km'ye yakın yol tepmiş biri olarak, bu yıl da 1500 km'ye yaklaştığım eylem. insanın özgürlüğü dibine kadar hissettiği bir şey. Şehirlerarası bir yere gidecekseniz kesinlikle ve kesinlikle otostoptan başka hiçbir şey kullanmamalısınız.
Bunca yıl Bukowski ve John fante okuduktan sonra, bul otostopla dolaşırken Kalkan'da tanışma, konuşma ve sonrasında arkadaş olma fırsatını bulduğum şahane insan. Komik, bilgili ve arkadaş canlısı adam.
Evet aynı şeyleri yaşadım yine. Hatta sabaha kadar uyuyamayışımın sebebi beynimi kemiren düşüncelerdi mef ile beraber. Çok canım sıkılıyor gerçekten. Düşününce bir şey de bulamıyorum, hatırlayamıyorum ama hep eski şeyler geldiği için aklıma hep öyle olacak gibi huzursuz oluyorum.
resim çizdiğin defteri getirip göstermiş olman bile sanki sadece biriyle iletişime geçmek, ona kendini gösterebilmek amaçlı gibi geliyor. ya da bir şey anlatırken sadece ona anlatıyor olman. Ne bileyim abi sıkıldım ben de artık. Böyle hissetmeye başladıktan sonra öyle ilerliyor ki konu, senle baş başa kaldığımızda bile; soyunduğunda, dans ederken ya da kucağıma otururken sanki istediğin ben değilmişim gibi hissediyorum. Beynim yerinden çıkacak gibi oluyor, midemde bir boşlukla beraber. Anlatamıyorum da daha kötü olacak diye. ama böyle de kötü. anlatmaktan da korkuyorum bir yandan, bazen o kadar çok şey düşünüyorum ki bunların seni korkutmasından korkuyorum. Bir de düşündüklerimin gerçek olabilme ihtimalinden. Ya sen de öyle düşündüysen diye korkuyorum. Zaten hep buradan çıkıyor sorunlar. Bir kez oldu ya hep olacak gibi geliyor artık. Üzerini kapatamıyorum, hep aynı tedirginlik, hep aynı korku. içimde yaşıyorum yaşıyorum sonra bakıyorum mutsuzum. Sonra sorgulamaya başlıyorum bizi. Sonra kafamda ayrılık senaryoları. Neden hala beraberiz ki sorusunu soruyorum. Sonra ne kadar sevdiğimi hissediyorum. Sonra hayatıma olduğu gibi devam ediyorum. bu düşünceler hep başa dönüp duruyor sadece.
"Trabzonsporlular tatil diye yarın okula ve işe gitmeyebilir.Tanıdığınız varsa sadece maçın tatil edildiğini iş ve okulların normal seyrinde devam edeceğini söyleyebilirsiniz.."
Hayatı kendime zorlaştırma konusunda çok yetenekli olduğumu düşünüyorum.
Şuraya bir gün tam olarak aklımdan geçenleri, düşündüklerimi, hissettiklerimi, korkularımı, isteklerimi, beklentilerimi, doğrularımı, yanlışlarımı yazmak istiyorum ki ne kadar ruh hastası bir adam olduğum tam olarak belirlensin.
ya Yanlış olan bir şeyler var bende, ya da gerçekten inanılmaz zekiyim ve insanların beyinlerini, düşüncelerini, hislerini falan okuyabiliyorum.
"Kadın olmak, her erkekte bir parça bırakmak değil, bir erkekte bütün olabilmektir. Erkek olmak, Mükemmelliğini bir çok kadında ispat etmek değil, tek bir kadında mükemmeli yaşatabilmektir."
bu yazıyı gördüm ve acaba nereye yazsam daha çok insan okuyup algılayabilir, ne kadar insanın şu anki değer yargıları değişir ? Kimin hayatı rayına oturur ? kim üzerindeki yüklerden silkelenip kendine gelebilir ?
Yarın işe başlıyorum aylar sonra. Çok da bir şey istemiyorum, fazla bir beklentim yok.
Eve gelirken arada ona çiçek alabileyim, izin günümde onunla uyanıp günün sonunda ondan "bu günüm dolu dolu, harika geçti" cümlesini duyayım, eve hoşumuza giden eşyaları, ne bileyim tabloları, süs eşyalarını alabilelim, kedimize oyuncak, mama alalım, gidip beraber alışverişe çıkalım, faturaları ödeyeyim, battaniye alayım mesela bir tane kalın, dolabımız her zaman dolu olsun, eve elimde poşetlerle alışveriş yapmış olarak geleyim yeter. Bu kadar işte tek istediğim, biraz yüzümüz gülsün, para artık canımızı sıkan bir şey olmasın.
aylardır bana destek olan harika kadına. iyi ki hayatımdasın.
grizekalılardan sadece biri. sözüm ona sanatla uğraşan insanların bu kadar at gözlüklü olması gerçekten dayanılmaz. iktidara yaranmak için daha neler yapacak merakla bekliyoruz.
bir cümle de sabah gazetesi için. Seni okuyacağıma, yoğurt kabının içerik kısmını okurum daha iyi.
bu saatte, bu yaşta, bu kafada nasıl aklıma geldi bilinmez.
olm hayat çok acayip bir şey. altı yıl arkanızdan gelen insanlar bile sizle aynı şeyi yaşamak için kendini (buraya bir parantez gelir ve parantez yerine pante yazılıp tekrar silindiği bir kafadadır insan)
evet hayat çok garip. evet dediğime bakma az önce acayip demiştim, pekiştirmeye çalışmıyorum. pekiştirme çok zor bir kelime moruk, kafan güzelken yazmayı denesene ahaha
bu şarkı ~http://www.youtube.com/watch?v=T6Fj7T8vtM0 ~ daha genç olmayı isteminize yol açar, başınıza gelen bütün felaketleri, aşkları ki aşklar burada felaketin sözlükteki karşılığı oluyor zaten; ne diyorduk.. hayat çok acayip.
enerjim o kadar düşüyor ki uyuşturucu kullandığımda, nefes almaya ve yaşamaya üşeniyorum. zaten bu dünya için fazla hastalıklı bir beynim olduğuna inanıyorum orası ayrı. ötenazi denen şey mevcut olsa bu şartlarda, çoktan bağımlısı olmuştum sanırım.
insan kendi gölgesini kaybettiğinde, tamamen gölgelere karışıyor.. ama geç fark ediyor.
Git gide boka batan şey. Her türlü iyiliğin, güzelliğin yanında ısrarla kendi kendinizi dibe sürüklersiniz. Ayaklarınızda çok fazla ağırlık vardır. kilolarca mı, tonlarca mı olduğuna o an kullandığınız madde karar verir.
Uyuşturucudur o kara deliğin adı. Tekrar tekrar sizi sürükler, bağımlı olmadığınızı iddia etseniz de kurtulamadığınız lanettir o. suni mutluluklar, yükseldiğin kadar düştüğün kavram karmaşaları, paranoyalar, sahte gülüşler, belki sahte sevişmeler. sevişememeler.
güvenememeler, yalnız kalmalar, kalabalık olmalar.
yardım bekleyen düşünceler, özgür kalmak isteyen ruhlar var.