(bkz: can başkent) tarafından kurulmuş bir e kitap yayınevi. Ayrıca kazanılan oaranın %50'sini yazara veriyorlarmış ve bunu yapan tek yayıneviniz diyorlar. Yazın yazın gönderin ne diyeyim. En geç 2 ay içinde yazılarınıza cevap veriliyormuş(kitap çıkartmak için).
Niye bu adamın başlığı uludağ sözlükte açılmıyor, tabiki kolay bir soru.
Kendisi hakkında çok fazla bilgim olmamasına rağmen
(bkz: propaganda yayınları) 'nı kurmuş, acayip dobra yazılara sahip bir kişilik.
Nerden denk geldim bu adama bilmiyorum ama yazıları, yazım biçimi, ifade edişi gerçekten çok güzel. Aynı zamanda kendi sitesinde http://canbaskent.net Yazılarına ve hakkındaki birkaç şeye de ulaşabilirsiniz.
Yine aynı zamanda ekşi sözlükte bir sürü entry okuyabilirsiniz, tabi merak ederseniz. Ay zaten bu sözlüktekiler bu adamı biliyorsa kafamı taşa vuracağım.
(bkz: princess chelsea)
The great sybernetic depression albümünden bir parça.
Tabiki hayranı olduğu için bu kadar biliyorum ne sandın?
Sözleri de yazalım:
Can you see where we're going?
We're so lost, will we ever get back again?
Can you see what we're doing?
There's so much we're in danger of losing
We're so lost
We're in danger
We're so lost
We're in danger
Hey boy, hey boy
Deep down in your heart
Do you really know? Do you really know?
Hey girl, hey girl
Deep down in your heart
Do you really know? Do you really know?
We're so lost
We're in danger
We're so lost
We're in danger
Will we ever get back again?
Will we ever get back again?
Will we ever get back again?
Will we ever get back?
Will we ever get back again?
Will we ever get back again?
Will we ever get back again?
Will we ever get found?
En son bitirdiğim kitap. Tabağınızda duran etin bir canlının bedeni olduguna ve bunun dünyaya, size ve o canlıya verdiği zarardan geniş çerçevede geniş araştırmalarla bahseden kitap.
Yazarının aşırı dürüst olması bi yandan iyi ancak bal tüketip de ben veganım diyerek bu kitabı yazması biraz da çelişkili gelmedi değil bana.
Yine de gerçeklerle ilgilenenlerin veya vejetaryenlik ve veganizme sıcak bakan güzel insanların okuması gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi herkes bi kızlık zarına kafayı takmış, yazıktır.
Biz kadınlar da bakir erkek istiyoruz kardeşim.
Sen şimdi ben daha önce seviştim deyince benim aklıma seninkine gelenden başka bir şey geliyor falan mı sanıyorsun?
Yapmayın arkadaşlar.
Bakın gece gece sinirlerim bozuldu.
Bakir olmayan erkeklere hayır..!!
Bunu duymak bizim de yüreğimizi acıtıyoor. Söylemesek mi napsak...
Ned vizzini tarafından yazılmış ve hatta kardeşimden öğrendiğime göre filmi olan kitap.
Valla depresyon hakkında olup insanı depresyona sokmayan bir kitap demişler ama sanki bende azcık aksi oldu. Kendimi bulduğumdan mıdır, bilmem.
Yine de aşırı akıcı, okuyun derim.
Yapın, yaptırın.
Sen önce o -de'leri bi ayır ya.
Bakın yapın gerçekten aşırı zevkli ve doğru bir eksileme yöntemi.
Not: anarşistler eksiledi, beyin yaşı yerlerde, tepkiye bak.
Depresif halden çıkayım diye dinlediğim şarkı. Daha bi depresif ediyor gibime geldi.
Princess Chelsea'nın yeni albümünden bir şarkı işte.
No church on sunday for me.
Berbat bir şeydir.
Aslında bunun nereden geldiğini hiç anlayabilmiş değilim.
insan her şeyi kıskanabilir. Yalnız bu, belirli bir kişiyi kıskanmak olur ise daha çok acı vermeye başlıyor.
Daha çok "kudurmak" gibi bir şey.
istediğini alamamak gibi.
işte bu yüzden berbat.
Kendisi insanları özelden olmayan şeyler ile tehdit ediyor.
Büyük ihtimal ırkçının da tekidir.
Ah bu arada insanları tehdit ederken olan şeyler ile tehdit ederseniz belki bunu tehdit olarak algılarlar sayın yazar.
Berbattır.
Yaşamın ve ölümün eşit derecede iğrenç olduğunu düşünüp, mecburen yaşamaya devam edersiniz.
Sorunlarınız çözüme ulaşmadan rahat edemezsiniz.
Sorunlar da hiç bir zaman çözülmez.
Muallakta yaşamaya devam edersiniz.
Ne idüğü belirsizdir efendim.
Ne sırıtıyorsun allalala.
Hayır yani bir de cool ki görmeniz lazım, bu havalar kime be canım
Bişey anlatırsın baş sallamaktan öteye gidemez, durup durup sırıtır falan.
Asshole'dur.
Kendisini facebookta önce "adımizleri" olarak takip ediyordum gerçi net bilgim yok yine kendisiyle ilgili ancak çizimleri/karikatürleri gerçekten çok güzel, çok anlamlı.
Çok yaşasın.
Kafa dergisinde de yer almaya başlamışlar sanırım adımizleri olarak.
Yeni bir yazar. Nickini yanlış yazmış da olabilirim gerçi. 33gün aradan sonra sözlüğe geri dönmüş ve bence gitmemesi gerekenlerden. Noktalama işaretlerini kullanışını gördüm, müthiş.
Hoşgelmiş:}
ilk sayısını yakın zamanda çıkarak olan aylık edebiyat, kültür, sanat ve fikir dergisi
eh madem en baştan söylemekte yarar var ki kendilerini her ne kadar samimi bulsam da benim yaptığım yazar başvurusunu kabul etmedikleri için gözümden düştüler.
çok iyi şairleri varmış, biz de çok iyi şairiz demedik zaten.
eh senin için o kadar uğraşıp yazılarımı internete geçirdim bir teşekkür etmedin.
ayıp ettin asparagus ayıp.
böylelikle slyvia'nın yazar olma yolunda attığı ilk adım başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
ayıp asparagus ayıp.
Bir kaç haftadır doğru düzgün sözlüğe girmiyorum, mesajlarımı bile cevaplayamıyorum.
Ve girdikçe gördüğüm tek şey bu.
Samimi yazan yazarlar nerelerde emin değilim ya da kötü bir şey konuşulduğunda ağzının payını veren yazarlar, bunlara ihtiyacımız var.
Samimiyetsiz ve cahilce girilen entrylerinizden nefret ediyorum.
Son zamanlarda yaşadığım olay. Tamamen somut biçiminden bahsediyorum soyut olarak veya edebi olarak değil bu söylediğim. Nefes almaktan, nefeslerim nasıl diye düşünmekten sıkıldım.
içim sıkıldı resmen.
Keşke bütün gün uyusam da bilmeden nefes alsam artık. Düşünecek başka şeyler bulunmalı.
Birileri yardım etmeli.
Morningstar isimli arkadaşımızın bulduğudur.
Yine kendisine göre;
"hoşt" yani "hoş değil" manasında.. ingilizcedeki "don't" gibi.. ha bu benim görüşüm tabi. başkası başka düşünür falan. bence bu böyle
Valla ne diyim, katılmıyor değilim.
Güzel bir düşünce bence.
(bkz: hoşt vs morningstar)
Kadının iyisine güven olmaz, kötüsüne yanaşılmaz. (Portekiz Atasözü)
Ne zaman bir kadın ölse, dünyada dırdır biraz daha azalır. (Alman Atasözü)
Kadın, çocukken babasına, gençliğinde kocasına, kocası öldükten sonra da oğullarına tabi olmalıdır. Kadın tabiyetten asla muaf tutulmamalıdır. (Hindu Code of Manu, V)
iyi bir ilke vardır düzeni, ışığı ve erkeği yaratan, ve bir de kötü ilke vardır kaosu, karanlığı ve kadını yaratan. (Pisagor)
Yeri göğü Yaradan O ki size çoğalalım diye karılarınızı, öküzü ve ineği vermiştir. Hiçbir şey onunla kıyaslanamaz. (Kur'anı Kerim)
Tanrı bütün canlıların şahı olarak Adem'i yarattı ama Havva her şeyi mahvetti. (Martin Luther)
Büyücülüğün kaynağı bedensel arzudur ki bu doymak bilmezlik kadında doğuştan vardır. (Kramer and Sprenger, Engizisyoncular/Malleus Maleficarum, c. 1486)
Kadınların eğitimi erkeklere göre olmalıdır. Erkeği memnun etmek, onlara yararlı olmak, onlar tarafından sevilmek ve şereflendirilmek, çocukken onları eğitmek, büyüdüklerinde onlara bakmak, yol göstermek, rahatlatmak ve hayatı onlar için daha tatlı ve yaşanılası kılmak olmalıdır... Kadınların görevleri daima bunlar olmalıdır ve bu onlara çocukluklarından itibaren öğretilmelidir. (Jean Jacques Rousseau)
Kadının ahlâk algısı yoktur; kadın davranışlarında sevdiği erkekten medet umar. (La Bruyere)
Kadınların çoğu karaktersizdir. (Alexander Pope)
Kendi cinsiyetini sevip de tahammül edilebilir bir kadın hiç tanımadım. (Jonathan Swift)
Erkek tarlaya, kadın da ocağa;
Erkek kılıca sarıla, kadın da iğne ipliğe;
Erkek akla dayana, kadın duyguya;
Erkek emir vere, kadın itaat ede;
Yoksa ötesi döner keşmekeşe.
(Alfred, Lord Tennyson)
Tabiat kadınları bizim kölelerimiz olsunlar diye yaratmıştır...Onlar bizim malımızdır; biz onların değil. Onlar bize aittir, tıpkı meyve veren ağacın bahçevana ait olması gibi. Kadınlar için eşitlik istemek ne delilik! Kadınlar bize çocuk üreten makinelerden başka bir şey değildirler. (Napolyon Bonaparte)
Duygularıyla değil de aklıyla davranan kadın toplumsal bir illettir; tutkulu ve şefkatli bir kadının bütün hataları bulunur onda, ama onun hiçbir meziyetine sahip değildir; acımasızdır, sevgisizdir, faziletsizdir, cinsiyetsizdir. (Honore de Balzac)
Kadınlar çok yeteneklidirler, ama onlardan dahi çıkmaz çünkü hep özneldirler. (Arthur Schopenhauer)
Kadınlara Özgürlük Hareketi'ni destekliyorum, sadece yatakta. (Abbie Hoffman)
Bana göre, erkeklerle aşık atmaya yüreklendirildiklerinde kadınların çoğu tahammül edilmez oluyor. (Dr. Benjamin M.Spock, Decent and Indecent)
VE Anglo-Sakson Hıristiyan Batı'dan bazı atasözleri ve erkek özlü sözleri:
Kadının yeri yuvasıdır.
Çalışan kadınlar kadınsı değildir.
Akıllı bir kadın beyni olduğunu asla belli etmez.
Kadınlar hep zorla elde edileni oynarlar.
Kadınlar gong gibidirler, onlara düzenli olarak vurmak gerekir.
Kadınlar, ırzlarına geçilmekten hoşlanırlar.
Kadınlar, hep bir şeyler için mızıldanırlar.
Kadın idareciler, iğdiş edici kaltaklardır.
"Canım, sen bunun için o güzel küçük kafanı yorma."
"Bütün yaptığın bütün gün yemek ve temizlik yapıp yan gelip yatmak."
1977’de yayımlanan ve Sylvia Plath’in çeşitli dergilere yazdığı hikâyelerden oluşan “Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı”n da, şairin annesiyle yaşadığı sorunları dışa vurduğu öyküleri de yer alır.
Babasız geçen çocukluğunda annesinin aşırı disiplini yüzünden kendini daima başarılı olmaya zorlayan Plath, ondan ne kadar korktuğunu ve bu korkusunu yenmek için de kendini ona nasıl bağımlı kıldığını “Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı” da geçen şu cümleyle anlatır:
“Tıpkı, çok eski bir ayinde söylendiği gibi: Sevilecek tek şey, Korku'nun kendisidir. Korku'nun Sevgisi bilgeliğin başlangıcıdır.”
Yaşamı ve kadınlığı ona veren yaşlı bir cadı figüründeki annesine olan dehşetli sevgisini bu cümleyle ifade eden Plath, başarısını ve yaratıcılığını borçlu olduğu annesine olan çocukluk korkusunu alt etmek için onu hem sevmek hem de saymak zorundadır.
Bir büyüme ritüelini andıran ifadesi, korkunun sevgiye, sevginin ise bilgiye ve Plath’in edebiyatıyla başardığı bir bilgeliğe dönmesi için bu cümlenin sahibi küçük kızın, masal cadısının evinden çıkması ve kendi yolunda ilerlemesi gerekir.
Plath, edebi dehasıyla büyüme ritüelini tamamlayarak cadının simgelediği korkuyu, sevgi dolu bir anne kucağına dönüştürse de beklenmedik intiharıyla annesiyle yaşadığı sorunları gerçekte çözemediğini ve muazzam bir yaratıcılığa dönüştürdüğü çocukluk kabuslarının ötesinde, yaşamın içinde onu kuşatan toplumsal cinsiyet rollerini aşamadığı ortaya koyar.
Kitapta yer alan ‘Anneler’ ve ‘Gölge’ gibi öykülerinde, anneler ve kız çocukları arasında var olan büyülü bağın ardında yatan, Plath’in dile getiremediği baskının, genç şairi tek başına bunalımlara ve intihara sürüklediğinin bir göstergesidir.
Belki de, Jungcu bağlamda, evrensel doğa anneyle buluşmak için ölümü seçen Plath, gerçekte imgelemindeki kötü masal cadısını iyi peri anneye çeviremez.
Bugün intiharı için bilhassa Ted Hughes suçlansa da asıl sorun yalnız ve içe dönük bir çocukluk geçiren şairin toplumsal baskının kadınlara dayattığı annelik öğretisiyle, annesinin gerçek varlığının bilinçdışında yarattığı imgeden şiirlerinde bile kurtulamamasıdır.
Boşanmamasını telkin eden annesi ile yaşadığı dönemin politik kuşatılmışlığı içinde çıkış yolunu bulamayarak intiharı seçen şairin, ölümünden iki yıl sonra başlayan Amerikan kadın hareketinin öncülüğü yine Plath’in eserlerinin yapması ise, iç burkan bir ironidir.
(Alıntıdır)
lana del rey'in honeymoon albümünden bir parça. mükemmel.
sözlerini şöyle vereceğim, kendisini veremeyeceğim çünkü gerçek versiyonu yayınlanmış sayılmaz.
yakında daha da çok dinleyeceğim sanırım.
the blackest day.
Verse 1]
Carry me home, got my blue nail polish on
It's my favorite color and my favorite tone of song
I don't really wanna break up, we got it going on
It's what you gathered from my talk, but you were wrong
[Pre-Chorus]
It's not easy for me to talk about
I have heavy heartstrings
I'm not simple, it's trigonometry
It's hard to express
I can't explain
[Chorus]
Ever since my baby went away
It's been the blackest day, it's been the blackest day
All I hear is Billie Holiday
It's all that I play
It's all that I play
[Post-Chorus]
Because I'm going deeper and deeper
Harder and harder
Getting darker and darker
Looking for love
In all the wrong places
Oh my god
In all the wrong places
Oh my god
[Verse 2]
Carry me home, got my new car and my gun
Wind in my hair, holding your hand, listen to a song
Carry me home, don't wanna talk about the things to come
Just put your hands up in the air, the radio on
[Pre-Chorus]
Cause there's nothing for us to talk about
Like the future and those things
Cause there's nothing for me to think about
Now that he's gone, I can't feel nothing
[Chorus]
Ever since my baby went away
It's been the blackest day, it's been the blackest day
All I hear is Billie Holiday
It's all that I play
It's all that I play
[Post-Chorus]
Because I'm going deeper and deeper
Harder and harder
Getting darker and darker
Looking for love
In all the wrong places
Oh my god
In all the wrong places
Oh my god
[Bridge]
You should've known better
Than to have, to let her
Get you under her spell of the weather
I got you where I want you
You're deader than ever
And falling for forever
I'm playing head games with you
Got you where I want you
I got you, I got you
I got you where I want you now
[Chorus]
Ever since my baby went away
It's been the blackest day, it's been the blackest day
All I hear is Billie Holiday
It's all that I play
It's all that I play
[Outro]
It's not one of those phases I'm going through
Or just a song, it's not one of them
I'm on my own
On my own
On my own again
I'm on my own again
I'm on my own again
I'm on my own again
Belirtmek istedim ve başlığı barış mitingi diye açmak istedim. Çünkü ben ölen insanların siyasi görüşüyle ilgilenmiyorum. Savundukları şeyle ilgileniyorum.
Bazı insanlar okumadan eksiliyorlar şunu da belirteyim; hiçbir partiyi desteklemiyorum, siyasi görüşümde partilere yer yok.
insanlığı destekliyorum ama, barışı, özgürlüğü.
Ben bunları destekler ve savunurum sadece.
Şimdi de kürt olduğumu söyleyenler çıktı hadi bakalım hayırlısı. Çok merak edenler için çanakkaleliyim. Belki gerisini siz düşünürsünüz. Ama aslında ben nereliyim biliyor musunuz? Dünyalıyım ve bir insanım.
Bu böyle sonsuza kadar gidecek ve daha fazlasını yazmıyorum.
Benim merak ettiğim nokta kadınlar olarak ne düşündüğümüz. Ve tabiki başlıkta kendini görmeyen erkekler olarak.
Bu tiplerin soyu tükenmeli diyorum ve bu soruyu cevaplamama gerek bile duymuyorum.
Kadınlara karışmaktan vazgeçin.
Erkeği üstün gören fikirlerinizden kurtulun.
Ha son olarak; kadın kadındır çiçek babandır diyoruz ya kadın çiçek olsa bile bu size onu koparma hakkını vermez.
Bir de o kafanızı kendi bacak aranızdan çıkarın lütfen.
Özgürlüğümüzün ruhlarınızı hapsetmesinden korkuyorsunuz ama gölgelerden farkınız yok.
Bizim Bacak aramızda olan tek şey namus dediğiniz çirkin fikirleriniz.