bu adamı nasıl oluyor da savunabiliyorlar anlamak mümkün değil. ülke de yaşananların farkında değil misiniz, yoksa bu kadar mı kalpsiz oldunuz. 24 vatan evladını toprağa verdik. 24 genç. haince öldürüldüler. biz unutucaz belki bikaç gün sonra. ama ya onların anneleri, babaları, kardeşleri, sevdikleri? ömür boyu bu acıyla yaşayacaklar, o gencecik çocukların yüzleri hep gözlerinin önünde olucak. o günden sonra, hayat asla eskisi gibi olmayacak onlar için.
Van'da öyle bir olay oldu ki, tüm dünya onlar için dua ediyor. insanlar günlerdir sokakta, soğukta, evsiz ve aç. ekmek bulamıyorlar, bırakın yemeği. su yok. su! insanlar ailelerini kaybetti, kendisinin kurtulduğuna sevinemeden. o yıkılmış binaların önünde sevdiklerinin nefes aldığı, hala yaşadığı umuduyla bekliyorlar. insanlar acı çekiyor, hayatlarının en kötü dönemlerini geçiriyorlar.
ve bu dönemde para babası acun ılıcalı yalnızca 1 hafta program yapmayı erteleyip, para kazanmaktan vazgeçmiyor. insanların acılarına ortak olmuyor. sadece 1 hafta eğlenmezseniz emin olun ölmezsiniz, o insanlar ölümü yaşayıp yaşamaya devam ediyor. sizde eğlenmeden yaşayabilirsiniz. acun'un yaptığı ayıptır, riyakarlıktır. bu bunu normal karşılıyorsanız, bende sizin insanlığınızdan şüphe ederim.
geçtiğimiz hafta beykent üniversite'si pusula şenliği'ne katılan gazeteci. yanında genç bir hatun görmedim, ancak o yaşta, tek başına, gençlik festivalinde ne işi vardı çok merak ediyorum doğrusu.
son mesajında, "burada durum çok kötü ama asla pes etmiycez" demişti. ama yine de kendimi onun yerine koydum. "ülkemde binlerce insan ölse ve radyasyon tehlikesi olsa ben nereye kaçabilirdim?" dedim. onun, çaresiz olduğunu düşünmesi bile moralimi bozmaya yetti.ailemin iznini bile almadan, japon arkadaşıma bizde kalabiliceğini söyledim.
umarım bu olayı en az zararla atlatırlar. çünkü bazı yavşak,uçkur düşkünlerinin sandığının aksine, bu olay, insanların hayatlarını ciddi şekilde tehdit ediyor. o insanlar 2. çernobil vakası yaşamak üzerine. lütfen dünyanın yalnızca sizin penisiniz etrafında dönmediğini anlayın artık.
beğendiğim çocuk bir kızla konuşmaya başladı. büyük ihtimal çıkacaklar. çocuk, kız için paniklerde. sanırım ondan gerçekten hoşlanmaya başladı. bense ona olan ilgimi göstermemeyi tercih ediyordum. nede olsa tanışalı daha 1 hafta olmuştu. bugün, istemeden de olsa sanırım onu beğendiğimi belli ettim. o ise günün sonunda, bir arkdaşından hoşlandığımı iddia etti. sonra da "merak etme sıra sana da gelir" dedi. canımın ne kadar yandığını tarif dahi edemem.böyle bir aşağılanmaya maruz kaldığım için, zamanında aşkından öldüğüm halde alicanla konuşmazken, 2 günlük adama ilgimi belli ettiğim için, onun sözlerine karşılık veremediğim için sinirimden delirmek üzereyim.
çok pis kararlar aldım sözlük. bu sözü söylediğine pişman etmeliyim. hayatımda bir kere olsun, öcümü almalıyım.
zaman değişim zamanıdır.
not: 1 ay sonra bu entry editliyip sözlük ahalisine durum bilgilendirmesi yapılacaktır.
tüm servetini türkiye eğitim gönüllüleri vakfı'na bağışlayan zat-ı muhterem.
kendisine bir türk kızı olarak teşekkürlerimi ve takdirlerimi sunmayı bir borç bilirim.
kemalizmden nefret etmemize neden olan ünlüler başlığında görüldüğü üzere, kemalizmden nefret etmek için her türlü bahaneyi arayan zat.
diğer entrileri de ahlak seviyesini ortaya koyuyor zaten.
ulan hiç mi utanman yok senin? adamın ne sarhoşluğunu bıraktınız, ne vatan hainliğini. tek derdi bağımsız türkiye'yi kurmak olan, bu uğurda hayatını onlarca kez tehlikeye atan adama iftira atmaktan hiç utanmıyorsun. vicdanında mı yok senin?
neymiş efendim, "bir şehir efsanesiymiş!" hangi şehir lan orası? hangi akılsız, neresinden uydurmuş bunu. tek amacınız, ortaya iftira atıp kulaktan kulağa yayılmasını sağlamak. yıllar sonra da, "ya ben öyle duydum, belki de doğrudur." diyen gerizekalılar yaratmak.
tarihten bihaber, allah korkusu olmayan tiplersiniz. size sadece acıyorum. başka bir duyguyu da hak etmiyorsunuz zatn."
birkan batuk maçın mvp'si seçildi.
fatih söylemezoğlu'nun * hakkı yendi. ulan adam boyalı alandan 3 sayılık atış yaptı, mvp seçilemedi. nasıl iştir bu ya. *
edit: geç basketçinin soyadını yanlış yazmışım.düzeltme için stuffedcrust ve girdap'a teşekkürler.
biraz önce boşta kalan topu, hakem potaya gönderdi. kendisi benim mvp adayım.
sayıyı atamasada,espri anlayışı ve cesaretinden dolayı tebrik ediyorum. *
neden anadolu bölgesini gezmediğini merak ettiğim gazeteci. doğu ve güneydoğu anadoluyla, anadolu arasında ciddi farklar vardır. yaşayış tarzları, kültürleri, aile dayanışmaları tamamen farklıdır. osmanlı'dan gelen anadolu'yu ikinci plana atma durumunun bir etkisinidir belki bu durum.
kişisel olarak, kendisinin anadolu'yu gezip, anadolu türklerini ve kültürünü tanımasını dilerdim.
facebook hesabımı dondurdum. telefonu da servise verdim, bir süre kapalı olucak. msn desen, yalnızca maillerim için kullanıyordum zaten.
kimseyle iletişim kurmak istemiyorum. yanlız kalmak istiyorum. sadece ailemle olmak, onun dışında herkesten uzaklaşmak. herkes uzak olsun, yalnız kendimi dinliyim artık. yoruldum be sözlük.
--spoiler--
konu itibariyle yeşil yol'un hikayesini anımsattan film. bu açıdan pek yaratıcı gelmedi konusu. nerede o korkuyorum anne'de ki muhteşem diyaloglar, nerede kosmos.
ancak filmin doğallığına söyleyebilicek lafım yok. özellikle lezzet dünyası'nda yemek yiyen 4 kardeşin sahnesi müthişti. kesinlikle filmde en sevdiğim sahnelerden biriydi.
ne kadar iyi olursa olsun, istediği kadar altın portakal kazanmış olsun, benim favori reha erdem filmim korkuyorum anne. orası da ayrı.
--spoiler--
biraz önce babam uyandı ve saatin kaç olduğunu sordu. bende "saat daha 1"dedim. pişman mıyım, asla. saatin 4 olduğunu bilse;
-eşek sıpası uyumadın mı sen hala
diycekti. gece gece gerginliğe ne hacet.