sospetto
156 (çikita muz)
yedinci nesil silik 1 takipçi 36.50 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    phorm

    1.
  1. Türkiyedeki internet kullanımını kontrol, ifşa ve denetim altına almak için tasarlanmış yeni sansürümüz. Ayrıntı için buyrun burdan yakın;
    http:///sosyalmedya.co/phorm/
    3 ...
  2. abdullah demirbaş

    1.
  3. Hakkında twitter'da kampanya başlatılan eski belediye başkanı. Kendisinin sadece yurtdışında yapılabilen bir ameliyatı olması gerekirken yurtdışı yasağı elini kolunu bağlamış durumda. Devlet ölümü seyrederek büyümemeli yasal yollarla işlediği cinayetlere bir son vermeli.

    edit : başlık başa.
    0 ...
  4. oğuz atay evde değil

    1.
  5. Bir Murat Zelan yazısı.

    oğuz atay’ın evi yıkılacakmış. üstelik, tutunamayanlar’ı yazdığı ev. eve vurulacak balyoz darbesini edebiyatımıza, edebiyat tarihimize vurulacak bir darbe olarak görenler var. edebiyatımız yıkılmasın elbet. hele oğuz atay, hiç yıkılmasın. hep dimdik dursun: pisa kulesi kadar dik dursa da olur; ironik. tam oğuz atay’a göre olurdu bu. peki ya evi? yıkılmasın mı?
    oğuz atay, tophane’deki o evi hepimizden önce terk etti. bir ayrılığın acısını unutmak, bir daha o evi hatırlamamak için. başka bir eve yerleşti. o evde, tehlikeli oyunları yazdı. tutunamayanları yazdığı evi sevmiş miydi büyük romancı? ya da bir başka yönüyle, inşaat mühendisi oğuz atay. o “modern” apartmanları insana göre bir yer olarak tahayyül ve kabul ettiğini hiç sanmıyorum oğuz atay’ın. aslında sanmıyorum değil, biliyorum. o evde yazdığı tutunamayanlar’dan biliyorum bunu. o bina, (hayriye caddesi, numara 9, kat: 2) “bitişik düzen” denilen sistem üzere inşa edilmiş bir apartmandı. ve yine, işte o evde kaleme aldığı tutunamayanlar’dan öğrendiğime göre, oğuz atay, hem modern insanı konu edinmiş bir büyük romancı, hem bir inşaat mühendisi olarak, “bitişik düzen” sistemiyle inşa edilmiş apartmanları anlaşılmaz buluyordu.
    işte, tutunamayanlar’daki o bölüm:

    [turgut’un oturduğu apartman, büyük şehrin kuzey doğusunda, enlemi kırk bir derece sıfır sıfır dakika kuzey ve kırk bir derece sıfır sıfır dakika bir saniye kuzeyle boylamı yirmi dokuz derece on iki dakika doğu ve yirmi dokuz derece on iki dakika bir saniye doğu olan noktalar arasında sıkışan bir arsa üzerine kurulmuştu. apartmanın dünya üzerindeki bu konumunu anlayabilmek için biraz astronomi bilmek gerekiyordu. oysa, turgut’un arkadaşlarının karıları, bu bilgiden yoksun oldukları halde, apartmanı ‘elleriyle koymuş’ gibi buluyorlardı. selim ise -bilimsel tanımları uygulamakta her zaman güçlük çektiği için- yarım saat oralarda dolaşıp durmuştu ilk geldiği gün. bina, enlem ve boylam noktaları arasına sıkıştığı gibi, daha yüksek birçok apartmanın arasında ezilmişti. bu nedenle, kuzey rüzgârlarına kapalıydı ve güneyindeki apartmana bitişik tavan, yağmurda biraz akıyordu. i̇nsanın kendi evi olmadıkça, bunlara katlanmak gerekiyordu. çocukların odasının penceresinden bakılınca -biraz da sola, dışarı sarkmak şartıyla- karşıdaki iki apartmanın çatı katları arasındaki küçük boşluktan, önce bir iki servi ağacı ve daha uzakta soluk mavi renkli bir çizgiden ibaret olan deniz görünüyordu.
    turgut, apartmanların arka cephelerine baktıkça, yapıların neden iki ayrı cephesi olduğunu; neden, duvara dayanan kanepelerin arkasına kötü kumaş kaplamak gibi bu “modern” apartmanların da arka cephelerinin yüzsüz bir insan gibi anlamsız olduklarını ve üstlerine her zaman neden sarı badana vurulduğunu düşünürdü. “bitişik düzen” denen anlaşılmaz sistem, öteki iki cepheyi sadece “yan cephe” adı verilen ve görünmeyen bir varlıktan, bir deyimden ibaret bırakmıştı. fakat, bütün bu soyut kavramlar arasında, anahtar denen somut nesneyle kolayca açılan –tabii apartmanın dış kapısı için aynı kolaylıktan bahsedilemezdi – bir kapının gerisinde, içinde yaşanan ve elle tutulabilen belirli hacimlerin varlığı inkâr edilemezdi. dairenin içine girince de bazı küçük aksaklıklar... duşun tepenizden akmaması, sıcak suyun tam yıkanırken soğuması, mutfakta evyenin sık sık tıkanması, hamamböceklerinin alışkın hareketlerle bütün odalarda dolaşması gibi küçük ayrıntılar.
    insan bunları neden görür? daha doğrusu neden bunlara takılır aklı? basit: demek yürümeyen bir şeyler var.]

    diyebilirsiniz ki, burası oğuz atay’ın evi değil, turgut’un evi, turgut özben’in. turgut özben kim? niye “özben” soyadını vermiş oğuz atay, turgut’a. neyse, bu, başka bir tartışma konusu… yalnız, turgut’un oturduğu apartmanın nitelikleriyle, tutunamayanlar’ın yazıldığı o apartmanın nitelikleri arasında bir fark yok. ikisi de, “bitişik düzen” denilen apartmanlar ve evet, eski moda bu endüstriyel apartman tipi, insanı omurgasından yakalayıp, hayata “tutunamaz” kılan nedenlerden biri olsa gerek. bir postmodern yazar olarak, oğuz atay’ın “modern” yahut “endüstriyel” yahut “bitişik düzen” bir apartmanın korunmasına, yaşatılmasına ilişkin görüşleri nasıl olurdu acaba?
    ne istemeliyiz? tutunamayanların yazıldığı “endüstriyel apartmanın” yaşatılmasını mı, yoksa adam akıllı bir oğuz atay müzesinin kurulmasını mı? nostaljiyi sevmekten, hele hele insanları mekânlarla anmaktan vazgeçeli uzun yıllar oldu. nostaljiden ve mekânlardan ziyade “anlam”ı önemsedim. o nedenle, tercihim adamakıllı bir müzeden yana.
    bir şey daha var: “dil, varlığın evidir” demiş heidegger. bağlam farklı belki, ama burada da gider: bence oğuz atay’ın gerçek evi, tutunamayanlar, tehlikeli oyunlar ve diğer eserlerinde kurduğu dil evreninde mahfuz. “ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” diye soran oğuz atay’ı bulmak isteyenler, yanlış adrese yönelmesinler. oğuz atay o evde değil. vur beline baltayı...

    http://www.afilifilintalar.com/yazar/mzelan
    3 ...
  6. jolly joker ankara

    1.
  7. 13 eylülde açılış yapacak mekandır. yerini merak edenler için kızılırmak sokak no 14 kavaklıdere yani bilinen eski adıyla 312 arena.hazırlıklar son hızla devam ediyormuş.görkemli bir açiliş planlıyorlar söylemesi.
    (bkz: jolly joker pub xl)
    (bkz: jolly joker balans)
    0 ...
  8. yazgı değil karalama

    1.
  9. Tarık Kavut adlı yazarın çıkardığı bir şiir kitabı özellikle bir şişe bozuk şarabı belki öldürür beni ümidiyle içtikten sonra kaleme aldığı her şey bozuk adlı şiiri ciddi anlamda okunmaya değer cinsten.
    0 ...
  10. başbakan ismimi aldı

    1.
  11. yoksulluğun kader olarak algılanmasını eleştiren bir kısa film.olaylar seyfullah'ın başbakandan iş istemesiyle başlar. lakin söz verilen iş haberi bir türlü gelmez...
    başrolde Ferhat Kaygusuzun oyunculuğu dudak ısırtacak türden bir de link vereyim tam olsun.

    [ http://www.vimeo.com/24367566 ]
    0 ...
  12. ezanı alkışlamak

    1.
  13. vay baba ne söyledin bee gibisinden nidalar eşliğinde yapılmış harekettir. düşündürür.
    1 ...
  14. bir insan olarak öküz

    1.
  15. laf anlamaz, anlatmayı bilmez , tepkileri ölçüsüz , kendisi düşüncesiz insana denir.
    0 ...
  16. elif çağlar

    1.
  17. harika bir sese sahip ve çok hoş bir tarzı olan bayan vokal. özellikle akustikhane adlı programda seslendirdiği killing me softly adlı şarkı onun sesiyle daha bir anlam kazanmıştır. dinlemek isteyenler için :
    [http://



    edit: kendisi bilgi üniversitesi caz kompozisyon bölümü mezunuymuş. cem tuncer gibi harika isimlerinde yapımında yer aldığı m-u-s-i-c adını verdiği bir de albümü varmış.
    2 ...
  18. acme cafe bar

    1.
  19. ankara'da konur sokakta şirin mi şirin bir mekandır efendim. çok sevimli bir çift işletir. özellikle acme dynamite adını verdikleri kahvaltı tabağini annenizin evinde yiyemezsiniz.sospetto ve funkymonarch gitti gördü beğendi. bir de baktık ekşi'de başlık açmışlar bizim neyimiz eksik.
    2 ...
  20. mazeretimvarasabiyimben

    ?.
  21. yeni bir yazar hoş gelmiş kendileri.
    0 ...
  22. discolonga

    ?.
  23. ankaralı bir gruptur kendileri. ilginç bir repertuarları var bazen funk bazen pop jazz aralara yerleştirdikleri alaturka parçalarda inanılmaz uyumlu. biraz grup üyelerinden bahsedecek olursak :

    darbuka ve vokal : hüseyin öncül

    elektro gitar ve vokal: özgür kaya

    bas gitar: tümer dalgakıran

    kanun : ömür eren

    saksofon : kaan inal 'dan oluşuyor. amaan biz dinlemeyiz demeyiniz . bir gün uludağ zirvesi yapar gider dinler içer eğleniriz .

    (bkz: ahirette göte girecek entryler)
    1 ...
  24. nuriq

    ?.
  25. 8. nesil bir yazar sevdirdi gibi sanki dur bakalım nasıl olacak * hoş gelmiş safalar getirmiş.
    0 ...
  26. sözlük yazarlarının dengesizliği

    ?.
  27. arkasında israil var

    1.
  28. - babaaaa hoca bana sınavdan ff vermiş aylin ablaların moron kızı maldagül bile A- almış yaa ( ağlama efekti)
    -arkasında israil var
    - yok yok hoca var veriyor sürtük.!
    2 ...
  29. yılmaz kurt

    1.
  30. kitabını almadan dersinden geçirmeyen Dil Tarih hocalardan biridir.
    editgen: başlık başıma kalmıştır.
    0 ...
  31. arabes kapachi

    1.
  32. (#10372456) üzmüş yazardır. ön yargıyla bakmamak lazım diyor , kendisini de önyargı kurbanı etmiyor hoş geldin diyorum
    edit : keşke hoş gelseydi diyerek olmayacak duaya amin dediğimi kabulleniyorum. zira biraz nahoş kaçtı kendisi. seviye tespiti için:
    (bkz: seviyesizlik)
    (#78387)
    1 ...
  33. ona hayır buna hayır neye evet lan it

    1.
  34. ülkemizde bir kaç siyasi yapılanmanın insanı zıvanadan çıkartmasıyla dile gelen cümledir.
    (bkz: yurdum anarşisti)
    1 ...
  35. cocopelli

    1.
  36. Cocopelli – Flütcü: "Cocopelli" ismi, New Mexico’nun antik yerli Amerikalilari arasinda, antik ilah, bir oyunbaz, seyyah ve tüccar seklinde bir kaya sekli sanati olarak tasvir edilmiştir. Kokopelli, köyden köye seyahat eden, flüt calan, ve mutluluk sacan, müzigi ve mizahi ile bir mistik senlikci, "bir ônese getiricidir". Kamburu, dertlerimizi tasidigina inandigimiz bir sepeti temsil ediyor. Baziları; onu gübre tasiyan eski bir Aztekli tüccara benzetip, misir sezonunda konuk ederlerdi. Kokopelli’nin, kendisini karsilayanlara bol sans getirdigine, yaraticiligi harekete gecirdigine; sarkisini dinleyenlere refah getirdigine, rüyalari gerceklestirdigine, mutluluk, nese ve bolluk getirdigine, iyilestirme gücleri olduguna, birlik ve harmoni getirdigine inanilirdi.
    Ayrıca rock'n roll ve seks tanrısı olarak da bilinir.

    derlemedir.
    0 ...
  37. durduk yerde adamın amına koyan şiirler

    1.
  38. Her yere yetişilir
    Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
    Çocuğum beni bağışla
    Ahmet Abi sen de bağışla
    Boynu bükük duruyorsam eğer
    içimden öyle geldiği için değil
    Ama hiç değil
    Ah güzel Ahmet abim benim
    insan yaşadığı yere benzer
    O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
    Suyunda yüzen balığa
    Toprağını iten çiçeğe
    Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
    Konyanın beyaz
    Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
    Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
    Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
    Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
    Öylesine benzer ki
    Ve avlularına
    (Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
    Ve sözlerine
    (Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
    Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
    Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
    Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
    Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
    Minibüslerine, gecekondularına
    Hasretine, yalanına benzer
    Anısı işsizliktir
    Acısı bilincidir
    Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
    Gülemiyorsun ya, gülmek
    Bir halk gülüyorsa gülmektir
    Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
    Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
    Dirseğin iskemleye dayalı
    -- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
    Cıgara paketinde yazılar resimler
    Resimler: cezaevleri
    Resimler: özlem
    Resimler: eskidenberi
    Ve bir kaşın yukarı kalkık
    Sevmen acele
    Dostluğun çabuk
    Bakıyorum da simdi
    O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
    Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
    Biz eskiden seninle
    istasyonları dolaşırdık bir bir
    O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
    Nazilli kokardı
    Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
    Kıl gibi ince istanbul yağmurunun altında
    Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
    Kadının ütülü patiskalardan bir teni
    Upuzun boynu
    Kirpikleri
    Ve sana Ahmet Abi
    uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
    Sofranı kurardı
    Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
    Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
    Çocuklar doğururdu
    Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
    O çocuklar büyüyecek
    O çocuklar büyüyecek
    O çocuklar...
    Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
    Umudu dürt
    Umutsuzluğu yatıştır
    Diyeceğim şu ki
    Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
    Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
    Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
    Çocuklar, kadınlar, erkekler
    Trenler tıklım tıklım
    Trenler cepheye giden trenler gibi
    işçiler
    Almanya yolcusu işçiler
    Kadınlar
    Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
    Ellerinde bavullar, fileler
    Kolonyalar, su şişeleri, paketler
    Onlar ki, hepsi
    Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
    Ah güzel Ahmet Abim benim
    Gördün mü bak
    Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
    Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
    Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
    Gelse de
    Öyle sürekli değil
    Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
    O kadar çabuk
    O kadar kısa
    işte o kadar.

    Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
    Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
    Mendilimde kan sesleri.

    (bkz: edip cansever)
    (bkz: mendilimde kan sesleri)
    2 ...
  39. sırası değil

    1.
  40. güzel bir pinhani şarkısı.
    1 ...
  41. © 2025 uludağ sözlük