3d olmasa çekilmez film. hele ki filmin sonunda nuh un şarap yapıp kafayı bulması, filmi terk etmeme sebep olmuştur. hristiyan ya da islam inancı olarak yorumlamak bir yana dursun, adem den henüz beş nesil sonrasındaki seçilmiş kişisin dünya yok olmuş.
saçmalık.
belki düşmanım olsa sevebilirdim ya da düşünce ve ideallerinin neler olduğunu bilseydim tüm duygularımla ona yoğunlaşabilirdim. tanıdığımız birkaç insandan yola çıkıp genelleme yapmaktan başka ne söyleyebiliriz. belirsizlik durumu daha en baştan kendisini gösterdi. tanımlayamamak...
türklerin bir ülküsü (kızıl elma) vardır. bunlardan birisi tek bayrak altında bağımsız yaşama arzusudur. asya hun dan bugüne değin bu amaç uğruna savaşıp kan döken bu millet ülküsü uğruna bu davaya gönül vermeyi kendisine borç bilmiştir ve bilecektir de. faşistliğin lüzumu yok...
tek bayrak altında yaşayıp vergisini vermekten memnun olan ve de tam tersi medeniyetler beşiğinde soluduğu hava, içtiği su burnundan gelen, içten içe isyan bayrağını çekmek için hazır kıta bekleyen ancak elinden bir şey geleceğine de inanmayan kürtler...
örnek alınacak lider değildir. zamanın büyük iskenderini oynadığını sanan ve ilelebet yaptığı katliamlarla hatırlanacak olan hırslı bir adamdır. topyekün savaş stratejisinin bu dönemde işe yarayacağını düşünmesi ayrıca bir akılsızlıktır. dar çerçevede düşünüldüğünde acele alınan kararlar, ittifaklardan kaçınma ve soğukkanlılıktan yoksunluk, hırslı adamın sonunu hazırlamıştır. elde ettiği tek bir şey var ancak.
ölümsüzlük...
"türkler bir gözünü açtı, ok attı.
öteki gözünü açtı, kılıç çekti.
şöyle silkelendi, ata bindi.
türkler öyledir ki,
kesersin alttan bir baş daha çıkar. bitmez..."
yokluğunun pençesiyle viran olmuş yüreğimde
öyle bir an var ki deliler gibi hasret
fetheyledim ebedi varlığını suretimde
meçhul ömrümün orta yerinde vuslata hasret
perçemindeki yıldızlar gibi sana dokunduğumda
sükun ettim meşk eyledim yokluğunun manasında
beklerdi sevdiceğim her daim kınında
çekti savurdu kan eyledi bedbaht eyledi...
günümüzde kullanılan rakamların her zaman batı ilminin ürünü olduğu sanılır. oysaki gerçekte bu rakam sistemini bulanlar müslümanlardır. doğu'daki müslümanlar arap rakamlarını kullanırken, batıdaki müslümanlar yani endülüs tarafı günümüz rakamlarını kullanmış ve ilim tarihinin en büyük hizmeti olan 10'luk sistemi bulmuşlardır.
mısır da kurulan ilk türk islam devletinin kurucusu olan zat. samarra camii'nde eğitimini tamamlayıp mısıra vali olarak atanmış ve devlete altın çağını yaşatmıştır.
firavun mezarından çıkan altınla mısır da tolunoğlu ahmet camisini yaptırdığı rivayet edilir. mezarı tarsustadır.
devrin ünlü veziri nizamülmülk ün bağdat ta yaptırdığı nizamiye medresesinde eğitimin bu mezhebe göre verilmesini buyurmuştur. bunun nedeni ise, o dönemde nüfusun büyük bir kesiminin bu mezhebe tabi olmasındandır.
sevdiğini kaybetmekten korkmanın önceki aşaması mıdır? yoksa sevmekten korkmanın altında yatan aslı nda sevdiğini kaybetmekten korkmak mıdır üstad ? üzerinde taşıdığın ve seni yalnızca kan yağmurlarından koruduğunu sandığın o zırhın mıdır seni boğan ?
o yağmurların altında ıslanmadan sevgiyle yüzleşemezsin üstad.
allah ın kapıları açan ismidir. süleymaniye cami açılışında kanuni sultan süleymanın cami anahtarını sinan a bahşettiği anda sinan ın anahtarı alıp kilidi çevirirken zikrettiği sözdür.
kendi babama bakıp çürütebileceğim önermedir. zira bugün elektrik kesintisinden dolayı 12. katı 4 defa inip çıkmıştır. allah, başımızdan eksik etmesin.
istanbul un fethini müjdelediğinden dolayı bu şehrin ilk efendisi kabul edilir. sonraki efendileri sırasıyla;
-eyüp sultan hazretleri
-akşemsettin
-fatih sultan mehmet
-hızır çelebi.
bilinen ilk türk devleti olan asya hun devletinin yıkılış tarihi olan 200 senesi ile kavimler göçü sonrası avrupada kurulan avrupa hun devletinin kuruluş tarihi olan 375 senesi arasında ne oldu sorusunu sorduran bir devirdir aynı zamanda.
belki fetret devriyle ilgisi yoktur fakat hep düşünmüşümdür aradaki 175 senede ne oldu ne bitti. yazıyla başlayan tarih sahnesinin dumura uğradığı dönem olarak kayıtlara geçirilebilir.
şükretme isteğini doyurmak için sürekli bir arayış içinde olan insanın, arayıp da bulduğu ya da bulduğunu zannettiği kimi zaman da bulup kaybettiği kavramlar bütünüdür. işin özü, sadece ihtiyaçların giderilmesi ve buna şükretme isteğinin insanda var olmasıdır.
5. yaşıma girdiğim dakikalardı. tanıdığım herkesin yanıbaşımda olduğunu hatırlıyorum. bir melektim. günahsız kusursuz masum. sonraki doğum günlerimde pastama koyduğum fazladan her mum a inat insanlar birer birer eksildi gönül dünyamdan. masumluğumdan eser kalmadı. herkes iyi. ben de iyiyim. hiç olmadığım kadar.