bazı konularda cidden doğruluk payı vardır. kızların saçlarını başlarını, giyim kuşamlarını ve özellikle yağlı boya gibi makyajlarını aralarında oturup seyrederek eleştirmeye bayılırlar. hatta bir gün onların arasında oturursun, unuturlar yanlarında olduğunu ve acımasızca dedikoduya başlarlar. o günden sonra tırnağının uzunluğundan tut giydiğin iç çamaşırının askısına kadar dikkat edersin.
nadiren yaşadığım güzel duygu. eksikliği, çoğu özelimi en yakınımdakine bile çok zaman sonra açmama ve bazı şeylerin altında ezilmeme sebebiyet verir. hatta çoğu şeyi kendime saklamama ve bunun doğrultusunda yanlış anlaşılmama neden olur bu duyguya sahip olmamak. sonu nereye gider bilmiyorum.
aşk adaletsizliktir. en derin aşkını sadece bir kişide yaşarsın 'o' seni öldürür ve gider... düşünürsün yine bu kadar sevebilir miyim diye ve daha az sevdiğine razı olursun...
eğer bu eski sevgili hem sizi durduk yere terkeden hem de sonrasında sizin mutluluğunuzu görüp orada burada yazık yakıştıramadım nidalari atan türdense soyu kurumalı.
hayatımda gördüğüm en aptalca soru. genelde ilköğretimde veya lisede karşılaşılır. belki yok babamız belki kaybettik. insanlar şu tekdüzelikten klişeleşmiş muhabbetlerden bıkmadılar gitti.
tenhalıktan daha iyi olandır kalabalık. çünkü kalabalıkta farkedilmezsiniz çok fazla. daha sıradan daha kendi halinizdesinizdir. bazen içine karışıp yok olmak her şeyden kaçmak istersiniz...
bugün beni sinirden sıkıntıdan neredeyse komaya sokan erkek. o kadar çok konuştu ki telefonu oraya buraya fırlattım. bir de kadınlar için çok konuşurlar ayrıntıcıdırlar denir. bu başak aratmıyor bu konuda hiçbir kadını maşallah. tamam iyidir hoştur mantıklıdır ama her şeyi de kılı kırk yararcasına ayrıntıya inmeden izah etmeden dursa daha bir iyi olacak.