Muhtemelen okuduktan sonra bı yandan bu gençliğin halı ne olacak deyip bı yandan da yok yok yeni nesil gümbür gümbür geliyor diye hayiflanip ikilemde kalacaktır ve sinir sistemi ve toz pembe gözlükleri bu ikilemi kaldıramayacağı için yine soylene soylene bir daha gelmemek uzere terk-i diyar edecektir ..
Baba sadece güvendir en basta babana bile guvenmiyceksin derler ya yalandır o. Arkana bakmadan kafana takmadan guvenebilicegindir. Çünkü hem sevgidir baba,anne gibi ama baba bı tık onde dir çünkü mantiklidir da aynı zamanda anne duygularına yenilsede baba mantığı, akılcılığı elden bırakmaz hiç bir zaman bu yüzden güvendir her koşulda her zamanda...
çevresindekilerle aynı dili konuşamamak, anlaşılamamak, duygularınızın, hislerinizin anlaşılamaması, ruhunuzun tanınmamış olması, daima yalnızlık ve garip kalmışlıktır.
insanların hayatlarını fazlaca merak eden ve bu konuda da fazla şey bilen kısacası dedikoduyu seven yapan erkek herzaman itici erkektir.
edit: dedikoduyu seven kız da iticidir evet fakat erkekte tehlikedir uzaklaş benden sinyalidir. ayrıca herzaman, birisi hakkında konuşulurken farkında bile olmayan, soru sorulduğunda salağa dönüşüp anlayaman boş boş bakan erkek iyidir makbüldür efendim...
eski türkiye güzeli şimdilerde star tv de sabahları haber proğramı sunmakta. fakat şöyle bir sıkıntı var sayın jülide ateş: halkının %90 ınının müslüman olduğu bir ülkenin kanalında siz çıkıpta onların değerlerini, inançlarını alay konusu edemezsiniz, küçümseyemezsiniz. fikrinizi belli etmek adına söyleyin elbetteki zıttı şekilde düşünebilir bunu ifade de edebilirsiniz efendim buna peki ama aşağılayamazsınız, yargılayamazsınız eğer bunu yaparsanız saygı duymamış olursunuz...heleki bir haber spikeriyken tarafsız olmanız daha hassas davranmanız gerekirken... hani o çok beğendiğiniz bayıldığınız yaşamlarını her alanda örnek edinmek istediğinz ^avrupa^lılar varya onlar bile inan jülide ateş bu konuda daha saygılı davranıyorlar inançlara ve insanların yaşam şekillerine keşke onların beyinlerinede bakabilseniz...
ettiğiniz lafın üzerinden gidersek eğer evlenmeden önce cinsel ilişkinin dine yada dinlere göre yanlış olduğunu düşünmüyorsanız ki tabiki bu konudaki seçimiz elbetteki size aittir. herkezin kendine aittir. bunu kendisinden başka hiçkimse yargılayamaz... sizin inandığınızın zıttını düşünen insanları küçümseyemezsiniz nasıl sizin inandığınızın zıttı şekilde yaşayan bir insan sizi yargılama hakkını kendinde bulamayacağı gibi sizinde bunu yapma hakkınız yoktur.
ben, siz ve sizin gibi tv de insanların inandıkları değerleri, yaşam şekillerini hiç çekinmeden alay konusu edebilen, acımasızca eleştirebilen insanların oluşan yozlaşmaya, ötekileştirme dediğiniz o kavrama isteyerek yada istemeyerek katkı sağladığınızın farkındalığında olmanızı diliyorum. bu rahatsızlık neden? bunu anlamış değilim sizin gibi olmayanı anlamamak, kabul etmemek neden? bu her iki taraf içinde örneklenebilicek bir durum ne yazıkki... şimdi bir uyarı alsanız mesela bu kez de çıkıp basbas bağırırsınız yok efendim demokrasi nerede fikrimizide mi söyleyemiceğiz der der durursunuz... söyleyiniz efendim fikrinizi buyurun ama şunu da güzelce demeyi bilin ^islam dininde, işte kutsal kitaplarında da bu böyledir inanan insanlar vardır, saygı duyarım' ama bu benim hayat görüşüm ve şeklim değil ama buna inanan ve hayatını inançları üzerine oturtan insanların seçimlerine yaşam şekillerine saygı duyarım, duyalım demeyi de bilin sayın jülide ateş siz nasıl yaşıyorsanız yada ben, biz nasıl yaşıyorsak yaşayalım ama sizi tv karşısında izleyen bir genç kızın kafasına bu şekilde girebilme hakkını görmeyiniz kendizde yapmayınız!!!yaptığınız işin sorumluluğunun nekadar kocaman olduğunu biliniz!!!
cinselliği, kadın bedenini kullanmadan, belden aşağı vurmadan güldürebilen nadir, eşi benzeri zor bulunan dizilerden. çok çok güzel kesinlikle teşvik edilmeli artırılmalı...
egosu yükselip tavan yapmış insandır. hep ben diyen insandır. dünyayı yalnız kendi etrafında döndürmeye zorlayan insandır. münakaşayı sevmeyen, hiç bi koşulda tercih etmeyen bir insana denk gelmişse eğer kandırılır, haklısın deninir. o noktadan sonra zaten o ordayken karşısındaki başka yerdedir aynı dünyada değillerdir bile. koşarak uzaklaşılması gereken insan cinslerindendir.
mutlak mutluluk diye birşey varmı ki? elbette yok. bu sebepten hayatımızın bir bölümü mutlu, bir bölümü elbetteki mutsuz geçicek öncelikle bunu kabullenmek gerekir. bu kabullenmeden sonra zaten hayatınızdaki olumsuzluklar sonucu oluşan mutsuz durumların sizi esir aldığı süreler kısalıcak. çünki bu bir oyun ama gerçek bir oyun ve hayatımızdaki herşey hastalıklarda dahil başımıza gelen herşey bir amaca hizmet etmekte, bu oyuna hizmet etmekte... hem neden diye sormamalı hemde herşeyin bir sebebinin olduğuna inanmalı ne ince bir çizgi... neden dediklerinin elbette sebepleri var fakat farkında olma zamanı yanlış zaman bunun içinde bu zincirin önemli parçası olan sabır diyorum arkadaşlar...
yarışmacı olarak katıldığı yok böyle dans yarışmasında an itibariyle zayıfladığından bahsederken somolililer gibi oldum diyerek komik olmak pahasına büyük bir gaf yaparak, güldürmek yerine şaşırtmıştır, saçmalamıstır.
annesi herkezin önünde babası tarafından aşağılanmış erkektir. aynı zamanda bu gibi durumu beynini kullanarak kendi eşine yaşatmamayı seçmesi gerekirken koyun gibi babasından gördüğü davranışı beyin süzgecinden geçiremediği için hasta insandır tedavi şarttır.
normal şartlarda dünya üzerindeki duruşunu sempatik bulduğum fakat az önce beyazın proğramında; "hayatınızda bir gün olsa ne yapardınız?" sorusuna, bir kişinin; "ölüm sonrası hayat yani cennet ve cehennemin var olduğuna inandığım için ona göre yaşamaya çalışırdım" diyen yada demek isteyen kişiye alaycı gülümsemesine anlam veremediğim ve meraklandığım şahsiyettir kendisi...
trt çocuğun tatlımı tatlı çizgi film karakteri... bebee diyede bir kardeşi var bu pepeenin... sıkmadan bilinç altıyla besliyor çocukları. benide mutlu etti durduk yerde... çok tatlı eğlencelii bıcır bıcır olmuş ellere akıllara sağlık...
acun ılıcalı sana gün geçtikçe tepki çoğalıcak buna şaşırmamak ve yıpranmamak gerek *. hem bukadar başarılı olup aynı zamanda bukadar mütevazi olabilmek aksi durumda olan insanların elbette sinirini bozucaktır. inşallah çizgin hep aynı kalır sayın acun...
gazete tanımını gerçekten içinde barındıran bir gazetedir. gerçekten içi boş olan kalitesiz bi gazeteyi sadece insanları zorunlu tutarak abone edip bukadar yüksek bi traja ulaşamassınız. yiğidi öldürüp, hakkını yemiyelim... nedir, nasıldır geçelim gazete iyi bir gazetedir okumayı bilen algısı açık olan içindir...
amaç sadece iki kişinin birlikteliğini duyurmak ve mutluluğuna ortak olmak olduğunda herkez için özel ve güzel sayılabilicek bir organizasyondur. aynı zamanda herşeyde olduğu gibi bizim abartıyı şaşayı seven insanımızın gelenek görenek dedikleri saçma sapan adetlerle gelin ve damat için eziyete dönüşebilicek organizasyondur.
şüphesizki içinde barındırdığı sıcacık insanları... kimse kabul etmesede dikkat çekicek düzeyde farklı bir toplumu vardır ankaranın... daha saygılı, daha güler yüzlü, kesinlikle daha insancıl, daha duyarlı... ve elbetteki yaşadığınız yerdeki mutluluğunuz, huzurunuz o yerin insanlarıyla direk ilintilidir, (geniş çerçevede baktığınızda) ve ankara nın en sevilen yanı kesinlikle budur... huzurdur diyorum.
aslında hiç bana ait olmamış, emanet bırakılmış ve buyüzden dikkatle koruyup, iyi bakıp aldığım şekilde iade etmem gereken ben... ve aynı zamanda benin en büyük zararlısı, düşmanı olan ben...
edit: aslında bana ne diye söylendiğim bir başlık... şimdi burdayım çünki belki okuyan olurda kitap ilgisini çeker ve okumak ister... evet kesinlikle kişisel gelişim konusuna ve psikoljiye ilgisi ve merakı olanlar için, bence okunmadan geçilmemesi gereken bir kitap...
tek kötü tarafı o düğünlere gitmek durumunda kalmanızdır. kalabalık, acayip acayip dıngırtılar, simlere bulanmış suratlar, ortada göbek atan göbekli teyzeler vs. olaya kökten çözüm bulup gitmeme çabasına girişirsiniz işte olsa olsa buşekilde sorumsuz olursunuz...
"bir harf katipsiz olmaz, bir iğne ustasız olmaz, bir köy muhtarsız olmaz, öyleyse nasıl oluyorda şu muhteşem kainatın bir yazarı olmuyor? " nasıl bir eser onu çizeni işleyeni anlatıyorsa, onun sanatından tüyolar veriyorsa bu kainattaki herşeyde onu yaratanı, ustasını bizlere basbas bağırıyor ama tabiki okumasını bilene, gözlerini kapamamış olana...
izlerken, evimde dinlemekle yetinemediğim bir proğram... hem sesi, hem hali, hem tavrıyla mutlu ediyor kendisi... tv de hep olsun dediklerimizden. canlı canlıda dinleyebilmek umuduyla efendim...
