6 nisan 1987 doğumlu mavi gözlü, 1.80 boyunda 86-61-86 ölçülerindeki amerikan güzeli. kalın kaşları vardır bu hatunun ve kalın kaş, hiçbir kadına bu kadar yakışamaz heralde diye düşünürsünüz kendisini görünce. hem uzun boylu hem muhteşem bi yüz güzelliği hem de kusursuz fiziğe sahip kadınlardan biri. hepsi birarada olmuyor çoğu zaman ama bu kadında toplanmış hepsi.
söz ve müziğinin mustafa kul'a ait olduğu muhteşem ve gerçek bir hikayesi olan, ağlatan türkü.
hikayeye konu olan munzur dağı, erzincan'ın en çok bilinen simgelerinden biridir. her daim başı dumanlı olan bu dağ, bu şehirde yıllarca yaşanmış acıların biriktiği bir yer gibi. adına türküler yazılmış.
mustafa kul, yakın arkadaşı olan, bir zamanlar erzincan milletvekilliği, beldiye başkanlığı yapmış olan talip kaban'ın kardeşini depremde kaybetmesinden çok etkilenerek bu türküyü yazıp sabahat akkiraz'a söylemesi için vermiştir.
gözü bozuk olsun olmasın her kadının edinmesi gereken süper aksesuar. bende vardı bundan. az önce jojo'nun resimlerine bakarken içim gitti kardeşim ya.
miyopum ben. bilen bilir. gözlük kullandım 9 sene filan. şimdi lens kullanıyorum ama gözlüğümden de vazgeçmiş değilim. bi ara heveslenip siyah çerçeveli kemik gözlük kullanmıştım şimdi moda oldu herkesin gözünde. abicim, modayı önceden belirlemek muhteşem bi duygu.
bu siyahı, beden eğitimi dersinde basketbol oynamaya çalışırken kırmıştım ortadan. sonra utanmadan, bi süre bantlayıp kullanmıştım hırs yapıp. o zaman da 12-13 yaşlarındayım. çok entel gözüküyorum filan. modayı ben başlatmıştım resmen. bu konuda mütevazı olamam. ilk ben taktım o gözlüğü. benim fikrimdi bu gözlüğü takmak.
sonra o kırıklı ön kısım değişmek zorunda kaldı. burnumun üstünü yara yapıyordu. bende bu sefer daha radikal bi karar alıp o kısmı kırmızı yaptırmaya karar verdim. kulaklarımın orda kalan bölüm siyahtan kalma, önler kırmızı. milletin alay konusu olsam da umrumda değildi. hey gidi günler hey. gayet de güzeldi.
bak şimdi yeniden moda oldu. ben demiştim ama! ta o zamandan demiştim. kırmızı gözlük güzeldir. hala da duruyor ama annem çaldı onu benden, kendisine yakın gözlüğü yaptı.
çok güzel çok. kadınları seksi ve feminen gösteren detaylardan biri. seviyorum.
ibrahim tatlıses'in muhteşem sesinden dinlenilmesi gereken, insanı ağlatan buram buram arabesk kokan şarkı.
arabesk alerjisi olanları anlamıyorum. şu sözleri yabancı bir şarkıda duysalar "of adam süper yazmış" derler, adı arabesk olunca, ibrahim tatlıses söyleyince "ıyy yiğraanç" oluyor. hadi lan ordan.
seni gezen bu gözlerim
hasretinden kan yaş döker
eğer işitse sözlerim
ah çeker dağlar diz çöker...
the vampire diaries'in yakışıklı mı yakışıklı, taş mı taş, dipçik mi dipçik erkeklerinden. kırlarda el ele koşulası, romantizm dolu dakikalar yaşanası bir varlık.
kardeşim böyle yakışıklılara bakıyorum bakıyorum ondan sonra hiçkimseleri beğenemiyorum. biraz türk erkeklerine benziyor ama daha bakımlı ve flörtçü görünüyor. maşallah. * https://galeri.uludagsozluk.com/r/20505/+
komiktir. valla ben çok gülüyorum. süper olay ya. 3 seneyi aşkın süredir sözlükteyim. her gördüğümde böyle acayip eğleniyorum falan yeminle.
abi nedir ya bu? gizli eşcinsel filan mısınız lan? noluyor oraya kankanın adını bakınız verip gülünce? bunu yapıp, ciddi ciddi eğlenen adamlar var burda. işin tuhaf yanı da bu. çeşitli başlıklarda gözlemleyebilirsiniz bunları.
mesela atıyorum; "sözlükteki sarışın mavi gözlü taş hatunlar" diye bi başlık olsun. bu tip adamlardan biri "nıhııhaaa bah bah hüseyin ne espri yapcam olm şimdi!" diye yaldır yaldır şöyle bi yazı yazar hemen, muhteşem bi geyik döner 2 dkda. smiley was here de yapılır genelde entrynin sonuna veya "ahaha, nihaha, ehehe" yazılabilir.
avrupa yakası'nın bir bölümünde burhan altıntop ile balkon sefası yapan makbule'nin göbek attığı, eğlenceli ve fingirdek bir ismail yk parçası. çok komik sözleri var.
Kendini yine bana tattırmadın
O yüzüne doya doya baktırmadın
sıkı sıkı sıkı sarılmadın
Aman aman aman aman bırakmadın,ahh
Ama gidiyorsun her şey yarına kaldı
Geç kaldım diyorsun günah be içim yandı
Tutsan ellerimi ne olur kırma beni
Hiç olmazsa, hiç olmazsa, bir kere, bir kere
Ver ver,bir dudak ver, ver ver o yanaktan ver
Utanırsan çekinirsen gözlerini kapatıver
Ver ver, bir dudak ver, ver ver o yanaktan ver
Utanırsan çekinirsen gözlerini kapatıver
22.06.2010 tarihli kanal d ana haber bülteni'ne konuk olarak alınan tardu flordun'un gayet soğukkanlı ve güleç bi ifadeyle vermiş olduğu sağlam ayardır. 18 ayardır hatta.
haberleri izliyordum az önce. tardu flordun ve songül öden'in yeni dizisi "mükemmel çift" başlıyormuş bu akşam diye konuk almış ikisini de birand. daha en başından laf soktu durduk yere tardu flordun'a. bak bak olaya bak:
m: merhaba hoşgeldiniz. tardu flordun! macit flordun'un oğlusunuz dimi?
t: evet. * (gayet neşeli ve sevecen bi halde)
m: ııee biz macit flordun'u biliyoruz tabii ııeee tardu flordun'u bilmiyoruz.
t: ?+½{# (ne diyor lan bu filan oldu bi anda adam.)
şimdi bu denilecek laf mı? "biz seni tanımıyoruz macit flordun'u tanıyoruz"muş! yok ya? biz gayet iyi tanıyoruz. tardu gayet yetenekli, yıllardır oyunculuk yapan yetenekli bi adam. sen tanımıyorsan o senin cahilliğindir. "biz" öznel bi ifade ayrıca. ben tanıyorum. sen tanımıyorsun. burda sorun yok.
neyse, tabii tardu hafiften bozuldu da çaktırmadı pek. tardu flordun'un zeki ve hazır cevap bi adam olduğunu çok iyi biliyorum. bu lafın altında kalmaz, birazdan bi ayar verir kesin diye özellikle izlemeye devam ettim. beklediğim gibi oldu:
m: ıee peki rol yaparken benim burda yaşadıklarımı anladınız mı? az önceki rezaleti mesela? *
t: ee tabii ama ben kekelemiyorum. ahaha
m: ahahah dimi? (kızardı bozardı bi an ama çaktırmıyor güya!)
öyle ayar verilmez böyle verilir birand. sen iki kelimeyi biraraya getireme, ondan sonra ayar vermeye kalk. ayar olursun öyle.
süper oldu ya. içimin yağları eridi resmen. helal olsun sana tardu! gel lan öpeceğim valla! *
-dersinden geçmesi zor bi hocadır.
-defter kitap açık sınav yapar ve kalem bile kıpırdatamazsınız genellikle.
-derste "isterseniz sınava kütüphaneyi toplayıp gelin. sorun diil" diyerek canınızı sıkabilir.
-df ile geçiyorsanız halinize şükredin.
-öğrenci bırakma rekoru nedir bilmiyorum ama ben yönetim muhasebesi denen dersten 4 defa kaldım. kendisinin hiçbi dersinden geçemedim. başka hocalar aynı derse geldiğinde geçebildim ancak. şaka gibi ama gerçek.
-yaz okulunda bile kazık sorular sorarak bırakabilir.
-okul hayatınızın en unutulmaz(!) hocası olabilir.
-derste işledikleriyle tamamen alakasız sorular sorarak öğrenciye, sınavda adeta ters köşe yapar.
-her dönemin bitişinde vermiş olduğu ders, yaz okulunda mutlak surette açılır.
-vizede 0 alanları geçirip 90 veya 100 alanları bırakabilir. şaşırmayın.
işte öyle bir hocadır. zaten soyadı, nasıl bi hoca olduğu hakkında fikir vermektedir.
insana, kendini enik gibi hissettirendir. bir utanç anıdır. bir göt oluşun hikayesidir.
raylardan gelen sesi duyarsınız. henüz akbilinizi çantanızdan veya cebinizden çıkartıyorsunuzdur. "hala yetişebilirim. beni burda böylecek bırakmaz. geldiğimi hissetmiştir o" diye iç geçirirsiniz. "zozozo zoobbttt!" der akbil. koşar adımlarla yürüyen merdivenlere yönelirsiniz. yürüyen merdivenden, sevgilisine yetişmeye çalışan hülya koçyiğit/kartal tibet gibi süzülürken insanlar sizin bir manyak olduğunuzu anlar genelde ama sizin bi amacınız vardır.
bi yandan da "koşmasam aslında. bi de yetişemezsem millete rezil olacağım. millete eğlence çıkacak." dersiniz. siz koşar adımlarla metroya yaklaşmışken uyuz karı "aracımız anasının nikahına gidecektir. lütfen kapılara müdahale etmeyiniz." derken son şansınızla abanırsınız. sarı çizgiyi bile geçmişsinizdir ama... ama olmuyor olmuyor istesen de...
kapılar acı bir ses eşliğinde kapanır. "hasstir beah" olursunuz o an. hadi bi şaka yap bana ve açıp tekrar kapa şu kapıyı. bazen oluyor öyle ama bu sefer olmadı. bi nsync şarkısı patlatıverdim oracıkta "I'll nevııır stop, until you're mine!
I can wait forever till the end of time... Cause my heart is in your hands. Don't you understand? I'll nevııır stop."
lakin, hiçbir şey kar etmiyor. metronun içindeki tipler, ağzını bırakmış başka uzuvlarıyla, kaba olacak ama kaba etleriyle gülüyorlar yani. ne biçim insanlar anlamıyorum. hiç insanlık kalmamış. 4-5 yaşlarındaki bi kreş terk ise nanik yapıyor fütursuzca.
artık cool takılıyorum. baktım metro orda mı? sanki orda değilmiş gibi istifimi bozmadan, sanki hiç acelem yokmuş gibi "sıçmışım metroya yaa amaaaan giderse gitsin nolcak?" der gibi bakışlar atıyorum etrafa. birinde cool olma mevzusunu abartıp duran boş metroya binmedim: "yok ben öbürüne bincem yaa gerek yok. bu bi gitsin bakarız" filan diye. (daha neler! amanın daha neler!)
herkese tavsiyem metroya yetişmeye çalışmayın anacım. mutlaka birisi özellikle gözetliyor tam kapıya geldiğinde kapatıyor it. bilerek yapıyorlar. aceleniz yokmuş gibi takılın.
dumanlı göz makyajı anlamına gelir. sanki gözünüzün çevresi dumanlanmış gibi gözükür bu makyajda. genelde koyu tonlar (siyah, koyu gri, lacivertle siyah, yeşille siyah, kahverengi vs) kullanılır smokey eyes makyajı yapılırken. sadece göz kapağının üstü değil gözlerin alt kısmı da makyaja dahil edilir.
usta ellerden çıktığında ve göz yapısına uygun yapıldığında sanat eseri gibi gözükür. kadınları çekici gösteren detaylardandır.
boktan ama yüzleşilmesi gereken bir gerçektir kim ne derse desin. o minnacık, o göt kadar bok alet (şu sıfat tamlamasına bak) hepimizin özgürlüğünü kısıtlıyor işte. şuan içinden "kullanma o zaman mal yaa" dediğini duydum. inkar etme yanarsın. kırıldım, beklemezdim senden açıkçası. şurda iki kelam ediyorum. neyse...
düşünüyorum cep telefonu olmadan önce ne güzeldi her şey. sevgililer geç cevap yazdın diye trip yapmazlardı, ilişki telefonda yaşanmazdı. sanal değildi. seni seviyorum'lar smslerde tüketilmez, sevgilinin gözlerine bakarak söylenirdi. saçma telefon muhabbetleri ve smsle ayrılma, smsle terk etme diye bir şey de yoktu. efendi gibi, adam gibi ayrılırdı sevgililer.
bir arkadaşınızla görüşecekken "1'de ordayım canım" dediğinizde 1'de orda olurdunuz. şimdi görüntülüymüş, mesajmış, radyasyonuymuş, zartmış zurtmuş hayatımızın içine sıçmış durumda bi açıdan bakarsak. "geliyorum canım ya yoldayım çıktım bi 15 dk'ya ordayım bekle sen beni orda bi yerde otur olmazsa" filan diyoruz şimdi.
kesinlikle, yapılmış en büyük icatlardandır. buna laf söylersem çarpılırım (kullanmayan yok gibi hemen hemen) ama işte, hayatımıza giren diğer mekanik şeyler gibi o da sıçtı bi yandan birçok şeye be.
her arayan hesap sorabiliyor, nerde olduğunuzu öğrenebiliyor.
nerdesin? çabuk gel.
niye telefonuna bakmıyosun 134 defa aradım bakmadın!
aa aradık ulaşamadık.
şarjım bitmişti.
mesajıma cevap vermedin...
kontörüm yoktu.
gibi laflar duyabilirsiniz. lan, sen 134 defa arayan idiot, ne arıyorsun manyak? bok mu var? bokunda boncuk mu buldun lan? deli. anla ki duymuyor ya da bakmak istemiyor. böyle salaklar da var.
he bir de kandil kutlamaları var yapmacık yapmacık. herkes aynı dini içerikli smsi ilet kısmından bir başkasına iletip duruyor. özgürlüğümüz kısıtlanmış değil ise ne? neden evimizden çıkıp kandilleşmiyoruz? çok feci sanallaşmışız, ağlayanımız yok gibi.
velhasılı kelam, bu meret iyidir hoştur ama özgürlüğümüzün de ebesini mıncıklamaktadır. yoksa, tek özgürlüğü kısıtlanan ben miyim la? yalnız mıyım bu alemde?
heh, bu arada mesaj geldi bana. ben ona bi bakayım geliyorum. yemişim özgürlüğümü kısıtlamasını. bi saniye arkadaşlar. **
öncelikle adamın beynini çökerten, hipnoz etkisi yaratan, söz bulma sıkıntısı yaşandığı açıkça görülen şarkılardır bunlar. bozuk plak gibi tekrar edilen kelimeler duyduğunuzda, böyle bir şarkıya maruz kaldığınızı rahatça ve zahmetsizce anlayabilirsiniz. ayrıca şunu söylemem lazım ki birisi yazmasın. farkındayım farkındayım.
(bkz: anket lan bu)
oh be rahatladım. yemin ederim, üstümden bi yük kalktı.
dinlemek zorunda kaldığınız zamanlar olabilir bunları. o anlar bitsin gitsin istersiniz. adamın ömrünü çürütebilirler. bazen de şarkıyla uyum gösterip hoş bir hale bürünebilirler. (mesela akon'ın dangerous var. şuan onu dinliyorum hatta. adam 184 defa "dangerous" diyor 4 dk 21 saniyelik şarkıda ama çok eğlenceli) azınlık da olsa var böylesi. fakat, geneline baktığımızda (sanki bilimsel makale yayınlıyor kıro) kafa ütülediklerini söyleyebiliriz.
mesela ilk aklıma gelen, grup gündoğarken'in "gibi gibiyim" adlı şarkısı. adamlar güzel şarkı yapmış bak. asla bok atmam. çok şahane sözleri filan var ama o kadar çok gibi kullanıyorlarlar ki kafam allak bullak oldu.
gibi gibiyim gibiyim gibi gibiyim gibiyim gibi gibi geh bili bili diye devam edecek gibi ilerliyor. kaç defa gibi dediklerini saymaya kalktım da artık neler yaptıysam annem sesimi ve feryatlarımı duyup odaya geldi ve acile götürdüler. ağzımdan köpükler filan çıkartmışım, anneme "gibi gibiyim gibi gibi bibi" demişim sonra bayılmışım zaten. hiç hatırlamıyorum. çok dinlemeyin şarkıyı. allah muhafaza...
diğer bir şarkımız murat dalkılıç'ın pardon isimli eseri. bu nacizane eserinde büyük usta, kafamızı beynimizi sikmeyi uygun görmüş.
- paaağrdon gelgitlerden kafam bi toooon bir daha yabmam bu son pardon gelgitlerden kafam bi ton bir daha yabmaaam bu son pardoooğn! gelgitlerden kafam bi ton...
+ abi iyi güzel senin kafan gelgitlerden bi ton da bizim suçumuz ne? bizim kafamızı beynimizi ne sikiyosun?
- paaaağrdooon gelgitlerden kafam bi ton bi dahaaa yapmam pardoooon!
+ manyak ya, hala pardon diyo...
başka bir eser incelemesinde ise mustafa sandal ve indir adlı şarkısı geliyor. nakarat kısmına söz bulamayan musti, şarkıda indirmek fiilini emir verir gibi kullanarak, taze yüreklere dehşet salmıştır.
- indiiiiir aşkımı dahha dahhaaa indir indiiir
+ ne diyo lan bu?
- indir aşkımı dahha dahha indir terk edilmek beddavaah
+ anlaşıldı. uzaklaşın beyler, az sonra patlayacak.
- ı'm the bombacı.. ım ım eğer ki çok accıı duyarsan.
geçelim, mega starımız tarkan'a. tarkan, sen başkasın adlı şarkısında sevgilisine seslenen, dert yanan ve kazık yemiş bir erkeği canlandırıyor. kızı, kendine döndürmek için bi şarkı yapmış sanırım ama kız, bunu bıraktığından mıdır bilinmez psikolojisi bozulmuş şekilde şarkıda sadece "sen başkasın" diye bağrınıyor bi süre.
- ayten sana bi şarkı yazdım.
+ aa ne güzel...
- bak dinle. "sen başkhassıııın başkhassıııın ıaahh nağfileeaahhh bambaşkassıııın! başkasııığn."
+ iyiymiş!
görüldüğü gibi, başarısız olmuş bir geri dönme girişiminden öteye gidememiş.
nil karaibrahimgil de yapmış böyle nakarat sorunlu şarkı. zaten, onun hangi şarkısı sorunsuz ki?
şarkıda sürekli "onun aşkı bana ekstra larç bana ekstra larç bana ekstra larç, giydim ama benim boyum kaç benim kilom kaç daha benim yaşım kaç?" diye hezeyan etmektedir. bi defa şarkıdaki mallığa bakın. hem, onun aşkı bana ekstra large diyor hem de "giydim ama benim boyum kaç kilom kaç obez miyim anoreksia mıyım?" diye duygu sömürüsü yapıyor. kızım, deli misin arızalı mısın söyle bilelim. ekstra large olduğunu biliyorsan ne sevgili oluyorsun? bi de şarkı yapmış, orda burda radyolarda dinlemek zorunda kalıyoruz.
onun aşkı sana ekstra laarç sana ekstra laarç... ayrıldıktan sonra da bitmez tabii çilesi. gelir "onun aşkı bana ekstra larçtı..." filan diye şarkılar yapar. hep aynı, değişmez bu. küçükken de böyleydi.
çelik vardı bir de. türbanlı kızlar kasetimi almasın filan demişti bi ara. sanki türbanlı kızlar bunun kasetinin çıkmasını, media markt'ın kampanya yaptığı zamanlarda kapıda yığılır gibi bekliyor da... neyse, konumuz o değil. bu adam, bu insan dongi dongi diye şarkı yapmıştı.
zaten, dongi dongi diye bi şarkı yapmış birinin hangi lafını ciddiye alabiliriz ki? adam dongi dongi diye şarkı yapmış lan ötesi var mı? bi de utanmadan söylemiş, halka açmış adeta. ben dongi dongi diye şarkı yapsam utanırdım, evde gizlice söyler "ne yaptım lan ben? nası bi insan oldum çıktım?" diye kendime sorular sorardım.
her an her yerde, metroda, avmlerde, otobüste, minibüste, dolmuşta, zeplinde, ortaköyde sahilde, caddede, sokak arasında, bahar şenliklerinde vs. görebileceğiniz salak sevgililerdir bunlar. boğasınız gelir hepsini bir kaşık suda. seri cinayetler işleyesiniz gelir bunların yüzünden. sevgilisiz insanı değişik hissiyatlara sürüklemekte üstlerine tanımıyorum.
hiç ayrılmayacağını zanneden sevgililer vardır. belki evleneceklerdir filan. saygı duymam. banane lan. ne saygı duyacağım? benimle mi evleniyor çocuk? allah allah! şaka yaptım lan şaka. baştan alıyorum, o tamamen iç sesimin yansımasıydı. birden salıverdi kendini şuursuzca, brutal vokal yaparcasına. şaka yaptım ben. saygı duyarım evlenecek olabilirler filan ama her sevgiliye baktığımda, gözlemlediğimde aynı ifadeyi görmek zorunda mıyım be kardeşim? ne bu "biz hiç ayrılmayacağız" tandanslı hareketler filan.
dün mesela, şebnem ferah konserindeydim boğaziçi üniversitesi'nde. (sanki boğaziçi'nde okuyormuş gibi gururla söyledim. bi an boğaziçi deyince götüm kalktı resmen istemsizce) kuzenler var yanımda. biri benim gibi sap, diğeri karıcığıyla. işte bakıyorum etrafıma filan, böyle daha hayatının baharında tipler, bi sarılıyorlar bi kucaklaşıyorlar, bi öpüşüyorlar, bi yiyişiyorlar evlerden ırak. terbiyesizler ya. hem de gözümün önünde. lan sevgilisi olan var olmayan var. hayvan sürüsü gibi karşıma geçmiş!... ya ben lan, neyse bi şey demiyorum. yani, insan bi düşünür ya. bi hareketlerine bi bakar ama ya.
bi de bi çift vardı. allah'ım!! yarabbim sana geliyorum! o meşhur sevgili tişörtlerinden giymişler allah'ın malları. (kıskanmıyorum hayır) çocuk "this is my juliet" yazılı, okla kızı gösteren tişörtü giymiş. kız ise "this is my romeo" yazılı olanı giymiş. ya yok böyle bi spastiklik valla ya! isyan ediyorum. "batsın bu dünya bitsin bu rüya, ağlatıpta gülene yazıklar olsun ulan!" diye hönkürdüm bunları görünce. kızım ne o tişörtler filan. yarın öbür gün ayrılacaksınız ne o artistlikler. hem o çocuk fırıldak gibi ben sana diyeyim. iki güne kalmaz "ya bence sen daha iyilerine layıksın, ben seni sevemedim" diye mesaj atar. msnden facebook'tan da siler. onda öyle bi tip var. demedi deme.
ya çocuğa ne demeli. hadi o kız, gaza gelmiş giydirmiş sana tişörtü de sen ne bok yemeye hemen gaza gelmişsin? ya sen nasıl bir, nassıl bir errrkeksin, errr kişissin? (2 tane s, 3 tane r vurgusuna dikkat.) romeo'ymuş, juliet'miş! ikinizde zehirlenip gebereceksiniz. idol edindiğiniz aşk bu mu? bum mu yeaa? shakespeare sizi görse romeo juliet'i yazdığına bin pişman olurdu yemin ediyorum.
düşünsene lan. shakespeare dirilse şimdi. bi bakıyor etraf çakma romeo juliet dolu. "this is my romeo, this is my juliet". "naptım lan ben? yazma deyeydim, ellerim kırılaydı da yazmayaydıığaammm!" diye ağlardı adam. sen o kadar uğraş didin, muhteşem bir eser yaz. sonra tişörtlere baskı yapıp taşak geçsin sikindirik sikindirik aşk yaşayan(!) veletler. siktirin lan romeo juliet'miş.
birkaç güne ayrılırsınız. köpekler gibi birbirinizin arkasından konuşursunuz. 2 güne kalmaz başkalarına aşık(!) olursunuz, başka sevgili edinip ona "seni seviyorum, seninle ciddi düşünüyorum, aşkım, canım, bitanem benim, seni çok özledim, hayatım" diye gönderilmiş kutusundan zahmetsizce iletirsiniz aynı aşk dolu kullanılmış pis, iğrenç sözcüklerinizi.
dünyanın en büyük acıları, en büyük hayalkırıklıkları top listte ilk sıraları zorlayan bir olaydır. allah kahretsindir.
ben mesela, diyelim ki bi erkeğe baktım çok beğendim filan. sonra bi öğrendim ki adam yüzme bilmiyor. o an tiksinirim, "ya bi git yaa" derim, damar bir ibrahim tatlıses parçası açarım windows media playerda, sigara içmediğim sigaradan nefret ettiğim halde sigara içmek isterim, içmeyenlerin yüzüne üfürmek isterim dumanımı, "bu da mı gol diil beaa bu da mı gol diil beaa" pozuna giren guiza gibi olurum. öyle hazin bir andır benim için, hoşlanılan bir erkeğin yüzme bilmediğini öğrenmek.
çekip gidesim gelir yalan dünyadan, önüme çıkıp duran yüzme bilmeyen erkeklerden. hiçbir dalış, hiçbir jet-ski, hiçbir kurbağalama + palet kesmiyor beni. nedense bikaç gündür sövesim geldi.
yüzme bilmeyen erkek mi olur be kardeşim demeyin. oluyor. bizzat gördüm ve kaçtım hemen o sahneden. düşünsene, yarın öbür gün balayına gideceksin adamla maldivlere filan (hiç de aşağılarda dolaşmıyorum. hayal kurması bedava). bungalov evlerde kalacaksınız. "biraz serinleyelim aşkım, hadi suya gel" diye sesleniyorsun ama bu 3 yaşındaki bebeler gibi mızmızlanıyor kumun üstünde. kumla oynamak filan istiyor. "seni kuma gömiyim aşkım gel yaa ne denizi, ne yüzmesi!" diyor. şaka gibi lan.
almış eline tavlayı filan: "ya gel bebişim yaa iki tavla atalım ne yüzmesi yaa boğulcaksın sonra bak ben yüzme de bilmiyorum zaten. ehehe". düşünemiyorum. bari oldu olacak kova, kürek filan da getirseydik kumda dururken sıkılmazdın.
ondan sonracığıma, açılmak isteyeceksiniz ama bu göbek deliği hizasından öteye gitmeyecek muhtemelen. tek başınıza açılıp geleceksiniz ezik gibi.
bak işte evlenmeden önce filan bi günü birlik denize filan gidin. boğulma numarası filan yapın. bunlar hep önemli. yarın öbür gün sürpriz olmasın. mahkemeye gittiğimde hakime ne diyeceksin? *
h: hakim
b: ben
h: 1 haftalık eşinizden boşanmak istiyormuşsunuz.
b: evet sayın hakim
h: sebeb?
b: şiddetli yüzme bilmeme, suya bile girmeme + kumda kova ve kürekle oynama (suda oynayanını da gördüm ondan öyle dedim ben)
ahaha olaya bak lan. boşanmak istenilen koca da orda yanda bi yerde pusmuş, shrek'teki kedi gibi bakıyor hakime. "yüzme öğrencem noluuur slywitch beni bırakma gel bak bir elimde gökyüzü var hala la la la" diyor.
döverim ben bunu lan. gerçekten, harbiden, cidden döverim.
az önce internette görülen ve şok üstüne şok yaşatan ibne kılıklı kişidir bu efendim. erkek diyecektim ibne yerine ama erkek sıfatı da bu denli basit elde edilen bir sıfat olmamalı. yani, o gördüğüm resim... ne diyeceğimi bilemiyorum. bi erkek böyle bi şeyi giyemez, giymemeli, giymesin. erkek adam gerekirse götünü açar da bunu bu şekilde giymez. olmaz böyle şey.
bakın şuna haksız mıyım lan?
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1908/+
lan adam bi de utanmadan gülmüş. göt çatalını göstermiş kıllı kıllı bi de. he kılsız da olsa açmasın bana kalırsa. hafif bol bi pantolonda sınırlı kalsın popo deşifre etme olayı bunların. bu, böyle giyilmez. kimse uyarmamış mı bunu?
kesin gay ya. kesin. ben homofobik değilim de, bu kadar aleni "ben gayim, bakın popom da ağzınıza layık. geliiiin geeel bebeğiimmmm ımmm" dercesine popoyu göstermek nedir?
hayır, bi de... neyse sustum lan ben. lan bak, bi daha böyle götünü başını açtığını, deşifre ettiğini görürsem popona şaplağı yiyeceksin. kızdırma beni. pis herif.
(bkz: pislik yapmayın lan)
düzeltme: bi eksi geldi lan. birisi hoşlandı bu götten. *
bazen, nedenlere ihtiyaç duyulmaz birisini sevmek için. nedensiz seversiniz ya. işte öyle.
Güneşim olmadan Göremem ki, Ay tutulurken Uyuyamam ki
Karanlık olsa da Ben herkesi sevemem ki... Sevmeden de Yaşayamam ki (dedi annem)
- - -
Yaklaştırsana yavaş yavaş kendini bana.
Al içine tekrar derinine sakla, kat kasırgana. (aşk kırıntıları)
- - -
Bir şey sevmeye değerse ölmeye de değer mi? (bazı yalanlar)
- - -
Ne ekmek ne de su Sensizlik korkusu
istemem yeter ki sen Yanımda ol yeter... (ne ekmek ne de su)
- - -
Kim dinleyecek kalbimi Bakacak hep yüzüme Güzelmişim gibi sanki
Kim tutacak son anda Bedenimi havada, Düşen uçurumlarda? (kim)
- - -
Hiç geçmez mi gözlerinden bu sonbahar? (Kupa Kızı Sinek Valesi)
- - -
Senin için saklayıp sana getirip anlattığım her şey
Artık çok boş geliyor... yalan tüm kelimeler. (papatya)
- - -
Hangi kentte bu denli acı var? başka nerde istanbul kadar... (rapsodi istanbul)
- - -
Boşver anlamasınlar seni. Ben anlarım bakışından bilirim her hücreni (terlemeden sevişenler)
- - -
Hem zaten her zaman kaybettik
Sen ve ben... (sus konuşma)
- - -
Aklında kurdu, kurdu. Verdi kalbini hayali birine
Yanında düşündü onu, Çok yakıştırdı kendine. (Yalnız Kalpler Sütunu)
- - -
Bir yağmur çok uzaklardan çağırıyor. Gelirsen, severim diyor. (yağmur)
- - -
Daha kaç vücut gerekli, Benim seni unutmama? (Senden Önce Senden Sonra)
- - -
ama kimse inandıramaz beni öldüğüne sevgilerin... (sevişirdik bazen)
- - -
Acıtıyor güzelliğin, farkında mısın? (ruhun sarışın)
- - -
içinden geçen binlerce ses bastırırdı sesimi (o)
- - -
Hadi al götür beni hala benimmişler gibi evime yurduma... (çoban yıldızı)
- - -
Dün insanlara baktım Kendi kirli camımdan.
Terkedilmişler çoktan Yaradan Tarafından. (en güzel hikayem)
- - -
Yoktur üstüne senin, güzeli çirkin yapmakta. Suçuysa dünyaya atmakta (iki yabancı)
- - -
Eğer sever gibi sarılırsan da, Bu vücut sana bedava (fahişe)
- - -
Sildin mi beni parmak ucunla? içindeki benden kurtuldun mu yoksa? (dursun dünya)
- - -
Daldır elini göğsüme Al kalbimi
Bul damarımı, bas ilacı. Dindir acımı... (duş)
- - -
Duran günden korkardı, Yaradılıştan çocuktu.
Yapacak bir şeyi yoktu. Çıktı büyümüşlerin karşısına. (Bir Çicek Yılı Sonra)
- - -
Hayalperestsin, güzel hayaller peşinde
Çok gençsin, yanlış insanlar kalbinde (hayalperest)
- - -
Çünkü beni çok kanattın. Çok sevdiğim bir yalandın... (gönülçelen)
- - -
Başka türlü bir şey bu Yalnız seni isteyen... (kardelen)
- - -
Oyuncağını geri ver içimdeki çocuğa. (hiç kimse bilmez)
- - -
Ya da bırak hazır açmışken kapılarımı, Kalbime biraz daha temiz hava girsin (mavi kuş ile küçük kız)
- - -
Sen ilacımsın, susuz yuttuğum
Bir türlü gitmeyen ne yapsam da boğazımdan. (kıskançlık)
- - -
Çok beyazdı,kir tutardı. (onyedi)
- - -
Dibe vurduysan ya da hala düşüyorsan... (rüzgar gülü)
- - -
Rutubetimden şişmiş kalbin Artık açılmıyor bir türlü. (nefes nefese)
- - -
Kırdığı kalpleri dizmiş ipe, gene de en büyük zararı kendine. (uçurtmalar)
- - -
Öyle büyük ki inan doktor içimdeki boşluğum
Ne koyarsam koyayım hiç dolmuyor. (doktor)
- - -
Senle ben hep böyle Kalacağız. Gitgide eriyip Yok olacağız. (güzel bir gün)
- - -
Harbe giden sarı saçlı çocuk!
Yine böyle güzel dön; Dudaklarında, deniz kokusu. Kirpiklerinde tuz... (Harbe giden sarı saçlı çocuk)
- - -
Hergün aradıysam, Hiç bulamadıysam.
Hep çocuk kaldıysam, Büyür müyüm sonunda? (Her Gün Aradıysam)
- - -
Alt üst olmuş coğrafyadan, Cebinde bozuk paralarınla; Kendi mezarına selam durup
"Boşver" mi diyorsun? kanasın... (kelimeler)
- - -
Anne, ben geldim. Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne, ben geldim. Ben, oğlun, hayırsızın. (oğul)
- - -
Hep çocuk kalacaklar büyümeden birer tabutta ama yaşıyorlar, gülüyorlar annelerinin rüyalarında. (iki çocuk)
- - -
Bilirim geri gelmezler, ama En güzel günleriydi onlar hayatımın. (kişisel bir şey)
- - -
Sonsuz yalnızlığımda birtek sen varsın bugün. (anlıyorsun değil mi)
- - -
Gündüz düşleriyle her an yanımdasın. Her güneş açışında, batışındasın. (gündüz düşleri)
- - -
Sonra kendime baktım... Tıklım tıklım yalnızdım. (gökdelenler)
- - -
Derler ki bir yerden sonra Acımaz daha fazla
Zaten aşk kötü bir şaka anlamaya çalışma (sürpriz)
- - -
Gözyaşıysa sevdiklerin... Ben en çirkini, en fakiri. (vur sen beni)
- - -
Ölmemiş sevgiler arasına koy beni. (yazgı)
- - -
Öyle güzel aldın ki beni içine, öyle sardın ki benim oldun Ama korktum.
Kaybedecek bir şeyim oldu diye korktum. (parti)
- - -
Kadın ağlar, Erkek bakar.
Kadın duyar, Erkek duymaz.
Kadın sorar, Erkek susar.
Kadın gider, Erkek içer. (bir kadın ve bir erkek)
- - -
Büyümem beklenmeden Afiyetle yenmişim. (istasyon insanları)
bazı can sıkıcı durumlara sebep olan kişilere sinir anında sarf edilen cümle.
genelde çocuklara söylenebilir. bazen de arkadaşlar arasında iğrenç şakalaşmalar filan (yapıyorlar ya) olduğunda olaya el atmak için küfreder gibi söylenir:
-pissslik (tıslar gibi) yapmayın lan!
küfür olmayıp küfür etkisi yaratan laflardan biri olduğu da klinik laboratuarlarda test edilip onaylanmıştır.
tez yazma fobisine sahip kişilerde görülen hastalık. bu tipler, genelde tez yazmaktan çekinirler. kaynak araştırması bile yapmak istemezler. o word dosyasını gözleri görmek istemez.
bu tip fobiye sahip kişilerin ilginç bir özelliği ise, eninde sonunda poposunu sıka sıka o tezi yazdıklarıdır. yapılan bir araştırmaya göre; bu fobi, tezi bitirdikten sonra ortadan kalkmaktadır.
çok güzel bir hakan altun şarkısı. bu tarz müzikleri sevmeyenlerin bile hoşlanabileceği kalitede bir şarkı. damar diye tabir edilen şarkılara örnek teşkil eder.
Bir sabah uyandım
Sen yoktun yanımda
Aradım her yerde
Dönmüştüm çılgına
Nasıl yaptın bunu bana
Nasıl beni terk edersin
Korkmaz mısın hiç allahtan?
Sızmamaz mı yüreğim
Ölümüne seven bendim
Hayatımı veren bendim
Değerini sen bilmedin
Aşkımıza ihanet ettin
Ansızın çekip giden sensin
Sen bana yanlış yaptın
öpüşen sevgililere doğru sinsi gülüşleriyle, tilki bakışlarıyla yanaşan ve biraz sonra girişecekmiş gibi "kimlikleri görebilir miyim?" diye soran duygusuz, hiç doğru düzgün aşk yaşamamış olması muhtemel polistir. sevgililere, kendilerini fuhuş yapıyorlarmış gibi hissettirirler.
niye bu kadar hislendim sen anlayamazsın sözlük.. birinde yine öpüşüyorum.. ** aşktan başı dönüyor bazen insanın. çevrede kim var kim yok diye bakmıyor yani ne bileyim ya bakmadım işte. kendimi kaptırmışım filan. bir ara 2 polisin bize yanaştığını gördüm. türk filmlerinde hani kör tipler vardır. o zor bulunacak parayı bulup ameliyat olurlar da sargıları açılırken çevresindeki tipleri bulanık bulanık görürler.. heh aynen öyle "görüyoruuuğm görüyoruuuğm..." diyebildim sadece. sonrada "hadi gideliiim yaa bizim yanımıza geliyorlar. gençliğimi mapushane köşelerinde geçirmek istemiyorum ben.. ühühü sonra orda bana kafayı takacak olan o mapushane kabadayısıyla da hiç uğraşamam açıkçası" dedim ve sıvışmaya çalışıp, erkekimle adımlarımızı hızlandırmışken o lanet olası soğuk nefesi ensemde hissettim.. "pardon! kimliklerinizi görebilir miyim?".. hassie... kimliğim de yanımda yoktu. ayaklarımdan başlayan o titremeler tüm vücuduma yayıldı. polisin rahatlıkla duyduğu yutkunma sesimden sonra "amaaa... şey polis bey. benim kimliğim yanımda yok. akbil yanımda olur mu?" dedim shrek'teki kedi bakışlarımla. lan görsen sen bile üzülürdün halime.. neyse sonrada kimliklerimize bakıp "tamam teşekkürler" dedi ağzını yamultarak güldü bide terrrbiyesiz adam. ** sonra olayın iç yüzünü öğrendik ki biz fütursuzca öpüşürken bir yerlerde patlama olmuş yine. * polisler de fellik fellik arama yapıyorlarmış. sevgilimle el ele tutuşmuş mehtaba doğru yürürken, bonnie and clyde gibi hissettim. iyice havaya girmiştim. birdaha da kimliksiz dışarı çıkmadım sözlük...