cennetten kovulup dünyaya atılan 2 muhteremden geldiğimiz iddiasından daha saçma değildir. hayır sen o kadar absürdlüğe rağmen masallara inanıyorsun da gelmiş kıçından başından anladığın hatta cümleden belli olduğu üzere hiç anlayamadığın bilimsel teorilere mercimek kadar beyninle niye laf atıyorsun. He sen atınca gerçeklik değişir kesin.
Molotof kokteylinin silah olmamasından kaynaklıdır.Ateşli silahların kullanılma amacı bellidir.Ama siz bu niyetteyseniz her türlü aleti zarar verici şekilde kullanabilirsiniz. Eğer illa bu listeye eklenmesi gereken bir şey varsa o da döner bıçağı falan olmalı. Ayrıca şemsiye ve meyve bıçağının suç delili olarak sayılıyor, saçını kesenlere örgüt üyesi muamelesi yapılıyorsa, gerisi siz düşünün.
kuranı yırtan kızın maymuna dönüşmesi gibi tarikatlar, cemiyetlerce çıkarılan hurafelere sazanların hemen atladığı ve beni her seferinde koparan yorum. canım, kadeşim, ibretlik insan, öyle bir maymun falan yok, senin bahsettiğin o resimler varya, o aslında ünlü bir sanatçısının bir heykeli.. ama adamlar da uyanık, ne bilsin bunlar sanatı sunatı, koyuyorlar onun bunun eserini altına sübhanallah bakın atayissler kafiler ders alın diye yardırıyorlar.
(bkz: komik değil de nedir yahu)
yuh be yuh hala bu devirde kadın kocasına helal, yok 4 kadınla evlenebilir tarzı şeyler söyleyen mağara adamları var.
''kadın ve erkek nüfusunun oranı bire çok yakındır. yani dünyada -yaklaşık olarak- bir erkek için bir kadın, bir kadın için bir erkek vardır.
yıllardır savaşların ve kargaşanın eksik olmadığı irak'ta yetişkin erkek nüfus/kadın nüfus oranı 1.03'tür. dünya genelinde bu oran 1.02'dir. irak'ta nesillerdir süren savaşa rağmen erkek/kadın oranındaki denge bozulmamıştır. türkiye'de de bu oran 1.02'dir.
bu rakamları niye veriyorum? konuyu "aile danışmanı" ünvanlı bir kişi tarafından gündeme getirilen islami usül dört kadınla evlenme olayına bağlayacağım da ondan veriyorum.
bu dört kadınla evlenme olayı iki argümanla savunulur. birincisi; 'savaş döneminde vs. erkek sayısı azalırsa kadınlar sahipsiz, korumasız kalmasın' argümanı. ikincisi; 'zina olacağına nikah altında olsun' argümanı. her iki argüman da üzerinde düşünülmeden söylenen boş laflardır.
birinci argümanı ele alalım; bir erkeğe dört kadın düşebilmesi için erkek/kadın nüfus oranını 0.25 olması gerek. dünya'da hiç bir ülkede böyle bir oran yok. savaş döneminde de yok... açlık, kıtlık, felaket sonrasında da yok. dilediğiniz kaynaktan nüfus istatistiklerine bakın. bir erkeğe iki kadın düştüğü durum bile yok. demek ki kuran'daki hükmün uygulanabilirliği yok.
peki uygulanırsa ne olur? bir erkek birden fazla kadınla evlenirse ne olur?
birden fazla kadınla evlenen her erkek, başka bir erkeğin kısmetini kapatmış olur. geri kalmış ülkelerde zengin erkekler kendilerine üçer dörder alırken maddi durumu iyi olmayanlar müzmin bekar kalıyorlar.
genç adam... parası pulu yok, evlenemiyor. zengin dedenin biri de kendine genç kızlardan harem kuruyor. kızın kendi gönlüyle evlendiği felan yok o dedeyle; ailesi fakir, zorla evlendiliyor.
tabi bu müzmin bekar kalanların cinsel gereksinimleri var; bu gereksinimlerini "evlilik içi" yollarla karşılayamadıkları için "evlilik dışı" yollarla karşılama yoluna gidebiliyorlar. her bekar değil ama kimi fuhuş sektöründen yardım alıyor, kimi de cinselliğini zor kullanarak yaşıyor. hayatın gerçekleri gözardı edilerek erkeğin şehvetine göre ayarlanmış islami üsul kurallar sorunlara çözüm olmuyor, aksine daha büyük sorunlar yaratıyor.
ikinci argüman zinayı engelleme argümanı... aslında yazının ilk kısmında kısmen buna yanıt vermiş olduk. dört kadınla evlenme durumu zengin erkeğin zinaya başvurmasına gerek bırakmayabilir, ama bekar kalanların evlilik şansını yok ediyor, zina yine de oluyor.
islam evlilik dışı cinsel ilişkiye şiddetle karşıdır (cariyeler ile olan nikahsız ilişkiler hariç, o konuya hiç girmiyorum). ancak zorla evlendirilen, gönlü olmadığı halde tanımadığı sevmediği bir herifin koynuna sokulan kızcağızı görmezden gelir.
bizim islamcılar batı ülkelerinde özgürce yaşanan cinselliği eleştirir, hatta aşağılarlar. onlara göre -tamamen gönül rızası ile bile olsa, severek isteyerek bile olsa- nikah olmadan cinsellik haram, zorbalıkla nikah altına aldıktan sonra iğfal etmek helaldir.
islam'a göre "erkek 'tatmin' olmalıdır", eğer tek eşle tatmin olamıyorsa "ikişer, üçer, dörder" alabilir. önemli olan nikah dışı olmasındır. başkasının kısmeti mi kapanıyordur, gönülsüz, sevgisiz, arzusuz evlilikler mi yapılıyordur hiç bir önemi yoktur.
kadın olduğu halde kadın haysiyeti taşımayan; sevgi, bağlılık, şefkat, içtenlik, sadakat nedir bilmeyenler ancak "islami usüllere göre aile danışmanlığı" yaparlar. islami ailenin bunlara gereksinimi yoktur, islami ailede allah rızası için nikah altında olmak, allaha kul, peygambere ümmet yetiştirmek ''
ses tonunu beğenmeyen ya da minibüs o an çok sessizse ani bir çıkışla insanların dikkatini çekmekten çekinen ama fazla beklerse hem aceleci bir ses tonu ile hem de minibüs kalabalıksa ona buna çarparak ilerlemesi muhtemel insan. altı üstü müsait bir yerde veya durakta diyeceksin. sakin ol şampiyon, sana kimse gülmeyecek.
3. Mahmut. çoğu kişi tek derdi orayı burayı işgal etmek olmayan ve önüne geleni katlettirmediği için yumuşak bulur ve hoşlanmaz. ama gerek sanat gerek eğitim alanında yaptığı çalışmalardan pek bahsetmez bizim tarihimiz. anca yağma yıkmadan bahseder. bu yüzden pek bilinmez aslında.
iyi bok yemiştir.bundan sonra olacaklardan korkmalıdır.onla görüşme bunla görüşme diye başlar, onu giy bunu giyme diye devam eder. kadın ise 'ay beni kıskanıyor erkekkimin sözünü dinleyeyim' diye düşünürse, hepten saçmalar.sevgili yapınca bütün arkadaşlarıyla görüşmeyi kesen görmemişler grubuna girebilir. ya da sırf bir erkek istiyor diye (sevgilisi ya da abisi bile olur) kimlerle arkadaş olup kimlerle olmayacağı iradesini bile kullanamıyorsa, bırak şimdi saygıyı falan bana.
kısacası saçmalığın daniskasıdır.
sürpriz yumurtadan çıkan oyuncak gibi beklerdik beslenme saatini, çantadan ne çıkacak diye. bazen de özel sipariş doğrultusunda hazırlanırdı. ah ah..
aslında hiç özlememişim sanırım :/
seyhun ve ceyhun nehirleri arasında bulunan bölge tarihi ipek yolu üzerindedir.. türk beylikleri, bu bölgedeki, buhara, semerkant, talkan, baykent gibi şehirlerde yerleşmiş yaşıyorlar, deri imal ediyor ve pamukdan kağıt üreterek bunları satıyor ve iyi de para kazanıyorlardı.. bu üretimlerinin yanı sıra altın madenleri çalıştırıyorlardı..özellikle adı zengin şehir manasına gelen, semerkantın zenginliğinin o devirde dillere destan olduğu söylenir.. bu zenginlik ötedenberi talancı arapların iştahını kabartıyorduysa da, türklerden çekiniyorlar ve araya sınır olarak koydukları ceyhun nehrini geçmeye pek cesaret edemiyorlardı.. çünkü daha önce halife osman zamanında, muhammed bin cerir komutasındaki araplar islamı yayma bahanesiyle oraları talan etmek için 2700 kişilik bir ordu ile ferganeye kadar girdiysede türkler tarafından yok edilmişlerdi.. ancak daha sonraları muaviye tarafından, ceyhun nehrinin altında kalan horasanın tamamiyla işgal edilmesi ile o bölgede ilk araplaştırma ve islamlaştırma girişimleri başlamış oldu..
buhara'nın talan edilmesi
horasanın kendileri tarafından tamamen işgal edilmesinden cesaret alan araplar, muaviyenin ilk horasan valisi olan, ubeydullah bin ziyad 673 yılında bu sefer ilkinden çok daha kalabalık 24000 kişilik bir ordu ile ceyhun nehrini geçerek kibac hatun yönetimindeki buharayı kuşatır. kibac hatun diğer türk beyliklerinden yardım istersede bu yardım kendisine gelmez ve araplar verdikleri kayıplardan dolayı buharayı işgal edemezlersede tam anlamıyla talan ederler.. daha sonra, muaviyenin ikinci horasan valisi, halife osmanın oğlu saidde buharaya saldırmaya hazırlanır.. kendisine diğer türk beyliklerinden yardım gelmeyeceğini anlayan kibac hatun, saidle anlaşma yapmak zorunda kalır.. bu anlaşmaya göre, kibac hatun, saide diğer türk beyliklerine yapacağı saldırılarda önüne çıkmayacağına dair güvence ve bu güvencenin teminatı olarak da buharadaki türk asilzadelerinden rehinler verir.. ( bu sayı kimi tarihcilere göre 50 kimine göre de 80 dir... ) bu anlaşmanın verdiği rahatlıkla said, zenginliğini öteden beri duyduğu semerkanta saldırır.. semerkantı baştan aşağı talan eder ve topladığı binlerce türk gencini, köle pazarlarında satmak için horasana getirir.. said daha sonra kibac hatundan aldığı 80 kadar rehine tarafından bir punduna getirilmiş ve hançerlenerek öldürülmüştü....( saidi öldürdükten sonra dağa kaçmayı başaran rehinlerin orada açlıktan öldüğü söylenir ) saidden sonra, horasan valisi salim bin ziyad olur. horasanda muaviyenin oğlu yezide bağlıdır.. ziyadda ayni şekilde 680 yılında türkleri islamlaştırmak ve şehirlerini talan etmek için saldırır fakat püskürtülerek geri çekilirler.. bu sefer, kendi orduları türkler tarafından talan edilerek silahları alınır.. daha sonra araplar daha güçlü bir orduyla tekrar saldırır ve türkleri gene talan ederler.. bu talandan her arap 2400 dirhem alır.. ( bir kölenin satış fiyatı 300 ile 500 dirhem arasında olduğu düşünülürse, bu durumda aldıkları ganimet adam başına 7 veya 8 köleye eş değerdedir..)
haccac ve rutbil
islamda ilk asimilasyon 685 yılında abdülmelik ile başlar.. abdülmelik, etrafını islamlaştırmaya adı islam tarihine kandökücü zalim olan haccacı kendisine yardımcı seçerek başlar.. abdülmelik önce civar halkların dillerini arapçalaştırdı.. harac karşılığı önceden bazı hakları kabul edilmiş olan gayri müslimlerin bütün haklarını geri aldı.. bu arada haccacı irak genel valiliğine atadı.. haccacın iraka genel vali atanmasından sonra türklerin kaderinde ilk köklü değişikler başlamış oldu.. haccac ilk olarak ubeydullah ibni ebi bekriyi sicistana, muhalleb ibni ebi sufrayi da horasana vali yapar.. o tarihte, sicistanın türk hükümdarı rutbildir ve araplara vergi vermektedir.. haccac, bununla yetinmez ve ubeydullahı rutbilin üzerine göndererek ondan tam olarak teslim olmasını ister.. rutbil önce bu teklifi kabul etmek istemez.. bunun üzerine ubeydullah rutbilin üzerine yürür.. rutbil 18 fersah geriye çekilerek ubeydullah ve ordusunu kuşatma altına alır..ubeydullah, rutbilden kurtulmak için 700000 dirhem teklif ederse de rutbil kabul etmeyerek arap ordusunu büyük bir bozguna uğratır.. buna çok kızan haccac 40000 kişilik büyük bir ordu toparlayarak, abdurrahman ibn esas komutasında rutbilin üzerine gönderir.. rutbili yenemiyeceğini anlayan esas, bu sefer onunla anlaşır.. bu olay karşısında çılgına dönen haccac, esası yakalatmak üzere bir birlik gönderirse de, esasın ordusu bu birliği yenilgiye uğratır ve geri kalanları da basraya kadar sürer. ancak burada yenilen esasın ordusu dağılır ve esas rutbile sığınır.. bunun üzerine haccac, esası kendisine vermesi için rutbili tehdit eder.. vermediği taktirde çok büyük bir ordu ile üzerine yürüyeceğini ve bütün türk şehirlerini harap edeceğini, verirse de kendisinden 7 sene hiç vergi almayacağını söyler.. türk şehirlerinin tekrar bir savaşa girmesini istemeyen rutbil, 7 sene haraçtan muaf tutulacağını da düşünerek haccacın bu teklifini kabul eder ve esas ve yakınlarını haccaca teslim eder.. ancak, rutbil haccaca güvenmekle hata yaptığını daha sonra anlayacaktır.. haccac rutbilden esası teslim aldıktan sonra derhal yeni bir ordu düzenleyerek 699 yılında muhelleb bin ebi sufyan komutasında türk şehirlerinin üzerine gönderir.. hocente, kes, sogd ve nesefi ele geçirirsede türkler direnirler.. horasan valiliğine muhellebin oğlu yezid gelir.. yezid ibni muhellebde türk şehirlerini talan eder.yezidin savaşçıları, harzemden ele geçirdiği türkleri boyunlarına damga vurarak köle pazarlarında satarlar.. bu tarihlerde, araplar türklerin yurtlarını devamlı olarak istila edip şehirlerini talan ettilersede kalıcı bir üstünlük sağlayamamışlar, elde ettikleri yerleri sonunda tekrar türlere geri vermek zorunda kalmışlardı..
kuteybe ibni müslim
705 yılında abdülmelik öldüğünde yerine oğlu velid geçer.. ve türk tarihini önemli şekilde etkileyecek olay, kuteybe ibni müslimin horasana vali atanması olur.. bu zamana kadar kalıcı bir başarı elde edemeyen araplar onun zamanında türk yurtlarında kalıcı başarılar elde etmişlerdir.
türklerin gerçek anlamda kılıç zoru ile müslümanlaştırılmaya başlamaları kuteybe zamanında olmuştur..vali olduğu andan itibaren, türk beyliklerinin toptan işgal edilerek islamlaştırılması için çok güçlü bir ordu kurmaya başlar.. mervde askerleri toplayarak, allah kendi dininin aziz olmasi için size bu toprakları helal kıldı der.. sanki, bakara suresi 193ü .... yalnız allah dini kalana kadar onlarla savaşın... yada 8.enfal /.39u din tamamen allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! . ayetlerini savaşçılarına hatırlatarak arap ordusunu türklerin üzerine sürer.. kuteybe ilk olarak baykenti kuşatır.. diğer beyliklerden türk savaşçılar baykentin savunmasına yardıma gelirler.. iki ay süren bir savaş olur. kuteybe tam bir zafer kazanamazsa da, türkleri haraca bağlayan bir anlaşma yapmaya zorlar.. şehir yıkımdan kurtulur ama, şehre giren araplar anlaşmaya rağmen şehrin bir kısmını yağmalarlar ve şehirden ayrılırlarken arkalarında bir de askeri garnizon bırakırlar.. başlarına gelecekleri anlayan türkler ayaklanmaya başlarlar ve kendi aralarında silahlanarak karşı bir mücahit birliği kurarlar, baykentde karışıklıklar başlar.. bunun üzerine kuteybe baykente tekrar gelerek nekadar silahlanan türk varsa hepsini öldürtür.. kadınları ve çocukları esir alır ve şehri tekrar baştan aşağı yağmalar..
taberinin anlatımlarına göre, kuteybenin aldığı ganimetlerin haddi hesabı yoktur.. taberi, bütün horasanı işgal ettiklerinde dahi bu kadar ganimet toplayamadıklarını söyler..
şehrin yağmasından sonra, daha önce horasanda merve getirilmiş olan arap aileleri, mervden getirilerek baykente yerleştirilir.. muhafız birlikleri oluşturulur.. valilik den vergi tahsildarlığına kadar bütün denetim organları araplardan oluşturulur.. türklerin budist ve zerdüşt inançlarını simgeleyen bütün heykeller toplatılır, taş olanlar kırılır, altın olanlar eritilerek ganimet olarak araplar tarafından alınır.. bunlar, enfal suresinde yazdığı gibi, sanki araplara allahın verdiği ganimetlerdir.. daha sonra esir edilen kadın ve çocuklar kocalarına ve babalarına geri satılır.. müslümanlar, baykentli türklerin neleri var neleri yoksa almışlar, şehrin onarımı da gene türklere kalmıştır..bundan sonra sıra gelir buharanın tamamen işgal edilip müslümanlaştırılmasına..
buhara'nın tekrar kuşatılması ve ilk türk katliamı
kuteybe mervde büyük bir hazırlık yapar.. bu arada vardana ve buhara beylikleri arasında çatışmalar vardır.. müslümanlara karşı mücadele etmek için bu çatışmalar derhal durdurulur ve vardan hudat, kuteybeye karşı türklerin başına geçer.. kuteybe önce, numiskent ve ramitana saldırır ve buraları kolayca istila eder.. demirkapı önlerinde vardanla çarpışırlar.. vardan savaşı kaybeder ve buharaya doğru çekilir.. ancak kuteybede, savaştan yorgun düştüğü için buharayı alamadan merve geri döner.. haccac bunu başarısızlık olarak kabul eder ve, buharayı mutlaka almasi için kuteybeye emir verir..kuteybe büyük bir hazırlık yaparak bir sene sonra tekrar buharayı kuşatır.. türkler direnir ve kuteybe başarılı olamaz, ordusu dağılmaya başlar.. bunun üzerine kuteybe her bir türk başı için askerlerine 100 dirhem vaad eder.. para hırsı ile gayrete gelen araplar, şehri istila ederler..bütün direnen türkler kılıçtan geçirilerek tam bir katliam yapılır, araplar türk kadınlarına tecavüz ederler, beğendikleri kadınları ya cariye olarak kullanmak yada köle pazarında satmak üzere alıkoyarlar.. erkeklerden de binlerce kişiyi köle olarak satmak üzere beraberlerinde götürürler.. araplardan oluşan yeni bir idari kurumlaşma yapılır.. diğer beyliklerden tepkiler gelmeye başlayınca da, buhara melikesi hatunun oğlu tuğ sad kukla hükümdar yapılır.. tuğ sad tarihe hain bir işbirlikçi olarak geçer.. daha sonrada müslüman olarak oğluna da, efendisi kuteybenin ismini vererek bağlılığını kanıtlar.. etkili bir kolonizasyon yapmak isteyen kuteybe bunun için öncelikle yerli halkı islamlaştırmaya başlar.. buhara halkı önceleri müslüman olmuş gibi görünselerde bu dini kabul etmek istemezler..kuteybe türklerin aslında müslüman olmadıklarını, evlerinde islami kuralları tatbik etmediklerini anlar ve yeni bir yöntem geliştirir..bu yönteme göre türkler evlerini araplarla paylaşmak zorunda bırakılırlar ve bu şekilde bire bir kontrol altına alınırlar.. islami kurallara uymayanlar ise ağır cezalara uğratılırlar..
( bugün, bazı islami yazarlar bu getirilen tedbirlerin islam'ın türkler tarafından kabul edilmesinde çok yarar sağladığını açıkca ifade ederler..bu yaklaşım da üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.. )
kuteybenin bu zorlamaları karşısında, halkdan bazı direnişçiler çıkar.. gizlice silahlanırlar..bu durum karşısında araplar camiye dahi silahsız gidemez olurlar..kuteybe baskıları arttırır, kendi aralarında örgütleşen türkleri yakalattırıp öldürtür.. bu arada yeni vergi yasaları getirir.. yerli halk, halifeye senede 200000 dirhem, horasan valisi haccaca da 10000 dirhem vergi ödemeye mecbur bırakılır.. bunun dışında arap askerlerinin atlarına yem temin etmeye, oraya getirilip yerleştirilen arap ailelerine odun temin etmeye ve onlara tahsis edilen arazilerde çalışmaya mecbur bırakılırlar.. kadınlar, kızlar araplara cariye yapılırlar.. buhara türkleri bu yıllarda dünyadaki çok az milletin yaşadığı vahşeti ve ızdırabı yaşar.. kuteybenin getirip türk evlerine yerleştirdiği araplar, türklerin o zamana kadar yaptıkları bütün birikimlerinin üzerine konarlar, türklerin tarlalarını alır ve türkleri o tarlalarda çalıştırırlar.. iste tek din islam oluncaya kadar savaşın diyen ayet, arapları türklerin sırtından geçimlerini sağlayacak ortamı yaratmıştır..allah dini dedikleri islam, ahzab suresi / 50 de olduğu gibi, savaşta gasp edilen türk kızlarınıda ganimet olarak görür, ve araplara cariye olmalarını helal kılar..cuma namazı zorunlu hale getirilir.. genede türkerden rağbet görmez. bunun üzerine kuteybe, namaza gelenlere 2 dirhem vaad ederek önce fakirler üzerinde islamın etkili olmasını temine çalışır.. bu uygulama nispeten başarılı olur.. fakir halktan para için camiye gidenler olur..
1. büyük katliam ( talkan katliamı )
buharada olanlar diğer türk beyliklerinde de etkilerini gösterir.. aynı şeylerin kendi başlarına geleceğinden korkmaktadırlar.. sogd meliki neyzek tarhan şehrinin yıkıma uğramaması için kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır.. bu anlaşmaya göre tarhan haraç verecek ve tarafsız kalacaktır.. ancak bu tarafsız kalmalar ve türklerin birleşememeleri arapların işlerini kolaylaştırmış ve türk beyliklerini istedikleri gibi istila edip talan etmişlerdir.. ilk olarak saldırıya uğrayan kibac hatuna diğer beyliklerden yardım gelmeyince, o yardımı esirgeyenler aynı akibete uğramışlardır.. bu olaylarda türklerin belli bir şekilde organize olamamaları da onların araplar tarafından istila edilmelerini kolaylaştırmıştır.. neyzek tarhan daha sonra kuteybe ile yaptiğı anlaşmada hatalı olduğunu ve bu anlaşmanın kendisine hiçbir güvence getirmeyeceği gibi diğer türk beylerine de ihanet etmiş olacağını anlar.. tohoristana dönerek bütün türk beyliklerine birer mektup yazar ve onları ortak bir direnişe girmeleri için uyarmaya çalışır.. ilk olumlu yanıt talkan meliki sehrekden gelir..tarhanın planlarını öğrenen kuteybe, buna karşılık belh şehrinde hazırlık yaparak, baharda büyük bir ordu ile talkan şehrine doğru yürür.. o ana kadar bir direniş hazırlığı yapamayan talkan şehri meliki sehrek, kuteybenin gelişinden önce şehri terkeder.. şehre hiç savaşmadan giren kuteybenin adamları şehirde eli kılıç tutabilen nekadar erkek varsa hepsini kılıçtan geçirirler.. bu katliam o zamana kadar yapılanların en büyüğüdür.. kuteybe bu katliamı diğer beyliklere ibret olması için yapar.. kuteybenin askerleri öldürebildikleri kadar öldürürler, geri kalanları da, talkan yolu üzerindeki ağaçlara asarlar.. bu yolun 4 fersah ( 24 km.) mesafelik bölümü türklerin ağaçlara asılan cesetleri ile doludur.. talkan katliamı tarihe, arapların o güne kadar yaptıkları katliamların en büyüğü olarak geçmiştir.. halk, müslüman araplarla savaşmadığı halde, kuteybe ve askerleri sırf diğerlerine örnek olsun diye 40.000 kadar kişiyi kılıçtan geçirmiş, ağaçlara asmıştır.. bütün bunlar hep islam adına yapılmıştır..
kuteybe, talkan katliamından sonra sumana girer.. erkeklerin pek çoğunu öldürterek, kadınlarını ve kızlarını cariye olarak alıkoyar.. daha sonra kes ve nesefde aynı şeyleri yapar.. erkekler öldürülür, türk kadın ve kızları utanç verici bir şekilde araplara cariye olurlar.. daha sonra faryaba yönelir ve faryabın teslim olmasını ister.. faryab halkı başlarına gelecekleri bildiklerinden teslim olmaya yanaşmazlar.. erkekleri dövüşerek ölürler.. bütün şehir yakılır.. araplar bu şehre yakılmış şehir anlamında muhtereka derler.. kuteybe, faryabdan sonra, tarhanın çekildiği kale bazgisi kuşatır.. 2 ay süreyle devamlı olarak buraya saldırır fakat bir sonuç elde edemez.. bu arada kış yaklaşır..kuteybenin kışın savaşacak gücü yoktur ancak, kale içindeki türklerin de yiyecekleri bitmiştir.. her iki tarafta savaşın kendileri için kaybedildiğini düşünür.. kuteybe son olarak bir hileye baş vurur.. tarhanın yanına muhammed bin selim adındaki adamını gönderir.. muhammed ibni selim tarhanın teslim olması durumunda kendisine hiç bir şekilde zarar gelmeyeceği güvencesini verir.. kalenin açlık içinde olmasından dolayı tarhanın kuteybenin teklifini kabul etmesinden başka yapılacak bir şeyi yoktur.. komutanları ile görüşüp teklifi kabul ederler.. silahlarını teslim ederek kaleden çıkarlar.. tarhan kaleden çıkar çıkmaz yakalanır, etrafı hendek açılmış bir çadırda zincire vurulur..kuteybe bu arada tarhanı hemen öldürmez.. haccaca haber göndererek ne yapacağını sorar.. haccac tarhan için, o bir müslüman düşmanıdır hiç aman vermeden öldür der.. kuteybe önce tarhanın iki oğlunu, tarhanın ve toplanan halkın gözü önünde öldürtür.. arkasından 700 kadar türk savaşçısının başlarını gene tarhanın ve halkın gözü önünde kestirir.. tarhanı da bizzat kendisi öldürür.. bütün kesilen başlar haccaca gönderilir.. kuteybe sanki kurandaki ayetleri yerine getirmiştir..
9 tevbe. 123. ey iman edenler! kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar. bilin ki, allah sakınanlarla beraberdir.
tarhanın öldürülmesinden sonra, kuteybe, aral gölünün altında bulunan harzem bölgesine yürür.. harzemde caygan ile havarizat arasında taht kavgası vardır.. kuteybe cayganla işbirliği yapar.. önce havarizat ile etrafındakileri öldürtür.. arkasından camhud melikini yenerek 4000 civarında esir alırlar.. ancak, daha sonra bunlar kuteybenin emri üzerine öldürülürler..
bu olay, ziya kitapçı'nın, islam tarihi ve türkler adlı kitabında aynen şöyle anlatılır ;
bu harblerden birinde, et-taberi'nin bütün tafsilatı ile anlattığına göre, bir defasında abdurrahman b. müslim, kuteybe'ye, 4000 esirle gelmişti. kuteybe, abdurrahman'ın böyle kalabalık türk esirleri ile geldiğini görünce hemen tahtının çıkarılmasını ve bir meydana kurulmasını istedi. tahtının üzerine mağruru bir eda ile oturan kuteybe, bu türk esirlerinden bin tanesini sağına, bin tanesini soluna, bin tanesini arkasına ve bin tanesinide önüne dizilmelerini söylemiş ve sonrada arap askerlerine dönerek yalın kılıç bu türklerin kafalarının koparılmasını emretmiştir. cebbar, zorba, insafsız arap komutanının etrafının bir anda bu türklerin kafa kol ve gövdeleri ile bir kan gölü haline geldiğinden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. bu harblerde öldürülen türklerin haddi hesabı yoktu. nitekim bu vahşetten adeta gururlanan bir arap şairi kaah el-aşkari şöyle haykırmıştır,
kazah ve facfac önlerinde korkudan birbirlerine sarılmış zavallı türkleri öldürdüğünüz geceleri hele bir hatırlayınız.
herkesi kılıçtan geçirdiniz. sadece ata dahi binmeyecek yaşta küçük çocuklar kaldı. binenlerde o hırçın atların sırtında sanki bir yük gibiydiler. ( sayfa 314 )
harzemde ayaklanan halk, kuteybe ile işbirliği yaptığı için cayganı öldürür..bunun üzerine, kuteybe bütün harzemi yakıp yıkar, halkı kılıçtan geçirir.. harzemli ünlü türk bilgini, biruni harzemdeki uygarlığın yok edilişini şu şekilde anlatır.. kuteybe, her çareye baş vurarak harzemlilerin yazılı dilini bilenleri, geleneklerini koruyanlarını, bütün bilginleri öldürttü, böylece herşey karanlıklara gömüldü.. islam harzemlilerin içinde girerken, onların tarihi hakkında bilinenleri artık öğrenme olanağı bırakmadı..harzemi yıktıktan sonra kuteybe, semerkant üzerine yürür..semerkant meliki gurek üzerine gelen müslümanlara karşı diğer türk beyliklerinden yardım ister.. taşkent ve ferganeden yardım gönderir, fakat gelen birlikler yolda kuteybenin askerleri tarafından pusuya düşürülerek yok edilirler..semerkant, kuşatılır.. araplar mancınık ateşi ile saldırırlar.. daha fazla dayanamıyacağını anlayan gurek, kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır..bu anlasmaya göre,
1.semerkant araplara hersene 2.200.000 altın ödeyecektir..
2.bir defaya mahsus olmak üzere 30.000 türk gencini esir olarak verecektir..
3.şehirde cami yapılacaktır..
4.şehirde eli silah tutan kimse dolaşmayacaktır..
5.tapınak ve putlardaki tüm mücevherler kuteybeye teslim edilecektir..
daha sonra kuteybe, altından yapılan putları erittirerek alır ve merve geri döner.. dönerken kardeşi abdurrahman bin muslimi semerkantın başına vali olarak bırakır..
kuteybenin merve dönüşünden sonra, türkler kendi aralarında işgalci müslümanlara karşı bir direniş birliği kurarlar.. zaman zaman ceyhun ırmağını geçerek araplara pusu kurar ve ciddi zararlar verirler.. haccac kuteybeye taşkent ve ferganayi işgal etmesi talimatını verir.. kuteybe taşkente gider fakat başarılı olamaz.. bu arada haccac ölür. halife velid, kuteybeye türklere karşı savaşları devam ettirmesini söyler.. kuteybe bu sefer kasgara doğru yola çıkar.. tam kasgarı kuşatacakken halife velid ölür, yerine süleyman ibni abdülmelik halife olur.. bu yeni halife ile arası hiç iyi olmayan kuteybe kasgar seferini yarıda bırakarak ona karşı ayaklanır, ancak kendi komutanları tarafından 11 yakını ile birlikte 716 senesinde kafası kesilerek öldürülür.. çünkü kuteybenin komutanları halifeye karşı gelmek istememişlerdir..
2. büyük katliam.. ( curcan katliamı )
kuteybe ve haccacın ölümü, arapların türkleri müslümanlaştırmak ve türk şehirlerini talan etmek politikalarında bir değişiklik yapmamıştır.. öncelikle, araplardaki türklere karşı olan korku ortadan kalktığı için, araplar, kuteybeden sonra da aynı şekilde türk yurtlarına saldırılarını sürdürmeye devam etmişlerdir.. kuteybenin öldüğü aynı yıl olan 716 da, yezid ibni muhelleb horasana vali atanır.. ilk iş olarak dağıstanı işgal eder.. dağıstan meliki saltekin, yezite karşı uzun süre dayanır.. sonunda dağıstan düşer.. şehir yağmalanır ve 14000 kişi öldürülür..dağıstandan sonra curcana yönelir.. curcan 300.000 dirhem karşısında savaşmadan teslim olur.. yezid, curcana bir bölük asker yerleştirerek, taberistan a doğru yola koyulur.. taberistan meliki, isfehbed, deylem melikinden 10000 kişilik bir yardım alarak savaşa başlar.. isfehbed savaşırken, curcan halkı da ayaklanarak esed ibni abdullah komutasındaki askerleri imha ederler.. yezid öfkeye kapılır, curcanlı türkleri yendiğinde kanlarından değirmen döndürüp ekmek yiyeceğine dair allaha yemin eder.. askerlerini toplayarak curcan üzerine yürür.. curcan beyi, şehirden çıkarak curcan kalesine çekilir. 7 ay süren savaştan sonra, kale düşer.. curcan beyi öldürülür.. kaledeki askerler esir alınır.. araplar, daha sonra curcan şehrine girerler.. burada da aynı şekilde kuteybenin yaptiğı katliama benzer bir katliam yapılır.. türkleri öldürerek, 4 fersah boyunca sağlı sollu ağaçlara astırır.. allaha verdiği sözü yerine getirmek için, esir aldığı binlerce türkü, enderiz vadisindeki nehrin kenarına sürükler, orada askerlerine korumasız türkleri öldürtür.. öldürülen türklerin kanlarını nehire akıtır.. nehrin suyuyla akan kanlardan, ilerideki değirmenden un ve ekmek yaptırarak yer ve allaha verdiği sözü yerine getirir.. katliamdan geriye kalan kız ve kadınlardan beş de biri cariye olarak halifeye ayrıldıktan sonra, geriye kalanlar askerler arasında ganimet olarak paylaştırılır..
kaynaklar curcan katliamında talkan katliamında olduğu gibi yaklaşık 40.000 türkün öldürüldüğünü söylerler..
717 yılından sonraki zaman, arapların kendi aralarındaki çatışmalarla geçer.. buraya kadar dikkat ederseniz, ilk arap saldırıları başladığında kibac hatun diğer türk beyliklerinden yardım istediği halde istediği yardım kendisine verilmemişti.. sonra o yardımı göndermeyenler, yardıma muhtaç duruma düştüler.. bu olaylardan türklerin daha o zaman da aralarında tam bir birlik ve beraberlik sağlayamamış olduklarını görüyoruz.. 717 yılında ömer ibni abdulziz halife olur..iki yıl sonra hastalanır yerine, 719 da, yezid ibni abdülmelik geçer.. yezid ibni abdülmelik ile yezid ibn mehlebin arası iyi değildir.. yezid ibn mehleb hapse attırılır ancak, yezid ibni mehleb hapisten kaçarak, basrada örgütlenir ve yezid ibni abdülmelike karşı ayaklanır.. 721de abbas ve mesleme adında iki komutan önderliğinde kurulan hilafet ordusu yezid ibni mehleb ile savaşır.. bu savaşta abbas ve yezit ibni mehleb olur.. yezitin kafası kesilerek halife yezit ibn abdülmelike yollanır.. mesleme, mehlebin yakını olan yaklaşık 300 kişinin daha kafasını kestirerek öldürtür. yezid ibni mehlebin oğlu olan, muaviye ibni yezidde elinde bulundurduğu 32 kadar mesmele taraftarının kafasını kestirtir.. aralarındaki savaş, mehleb taraftarlarının tamamen yok edilmesi ile biter mesmele, mehlebden ele geçirdiği aralarında türklerin de bulunduğu cariyeleri cerrah ibni hakeme satar..bu arada, yezid ibni mehlebin yerine getirilen yeni horasan valisi, cerrah ibni abdullah, türkmenistanın iç kısımlarına bazı saldırılar yaparsada başarılı olamaz..
kuteybenin ölümüyle birlikte türk topraklarına yapılan akınlar eskisi kadar başarılı olamamışlardır.. bu dönemde islam yayılmacılığı bir duraksama içine girer.. halife ii. ömer ibn abdülaziz, işgal altında bulunan yörelerdeki arap egemenliğinin her geçen gün biraz daha zorlaşır bir hale gelmesinden dolayı bu bölgelerde yaşanan gerginliğin azaltılarak islamın kuvvetlendirilmesine çalışır.. kendisine bağlı yöneticilere, bundan böyle türk beyliklerine saldırmayın, hakimiyetiniz altında bulunan bölgelerde gücünüzü arttırarak islamı yaymaya çalışın demiştir.. ayrıca, ii. ömer, müslüman olan halklardan cizye alınmamasını istersede, arapların gelirlerinde önemli ölçüde düşme olmasından dolayı bu karardan daha sonra, türklerin müslümanlıkarında samimi olmadıkları bahane edilerek vazgeçilmiştir.. bu arada horasanda cerrah ibni abdullah, yerine abdurrahman ibni nuaym atanmıştır..
hakan sulu'nun göktürk boylarının başına geçmesi
türkler, arapların istilasına karşı direnişlerini çinden yardım isteyerek sürdürürler.. daha önce araplarla işbirliği içinde olan tugsad da, 718 yılında çin imparatorundan yardım ister.. çin, türklere yardım göndermez.. turgis kaani sulu, bati göktürk boylarının başına geçerek, 720 yılında sogddaki türklerin araplara karşı isyanını desteklemek için bir birlik gönderir.. sulunun, kur-sul adındaki komutanı, seyhun nehrini geçerek, sogda gelir ve oradaki diğer türklerle birleşerek, semerkanta doğru yürür.. arap valisi, said ibni haris, türkleri durduramaz ve semerkanta çekilir.. ancak türkler semerkantı kuşatamazlar.. bu arada said ibni haris yerine 721 yılında horasana said ibni harasi atanır.. 722de hisam halife olur, said ibni harasiyi görevden alarak yerine müslim ibni saidi atar.. müslim ilk olarak afşini haraca bağlar.. seyhunu geçerek bütün ekinleri ve ağaçları yakarak ilerler.. bunun üzerine turgis hakanı sulu, müslimin üzerine yürür.. sulunun üzerine geldiğini ögrenen müslim geri çekilmeye başlar.. seyhun nehri yakınlarında, bir başka türk birliği tarafından durdurulur.. bir yandan yukardan sulunun birlikleri ilerlediği için acele eden müslim, zayiat vermesine rağmen, seyhun nehrini geçerek semerkanta çekilir.. bu yenilgi üzerine, müslim görevden alınır, yerine esed ibni abdullah atanır..esed ilk olarak hoten şehrini ele geçirerek yağmalar.. ancak, turgis hakanının müslimi kovalamasından cesaret alan halk araplara karşı ayaklanır.. 726 yılında turgis hakanı sulu kararlı bir şekilde esedin üzerine yürür.. huttalda çarpışırlar.. esed, sulu karşısında ağır bir mağlubiyet alır.. bunun üzerine 727de esedde görevden alınarak yerine esres ibni abdullah atanır..
esres halk üzerinde baskı uygulayarak denetim kurabileceğini düşünürsede başarılı olamaz.. bir kısım halk müslüman olduklarını söyleyerek vergi vermek istemezler ve turgislerden yardım isterler. turgis hakanı sulu 728 yılında buharayı zapteder.. bu arada esresin yerine cüneyt ibn abdurrahman geçer..araplar semerkanta çekilir..hakan sulu ve kur-sul idaresindeki turgis kuvvetleri 729 yılında 58 gün süreyle arapları kemerce kalesinde kuşatma altında tutarlar.. açlıktan ölme noktasına gelen araplar kemerceden çıkarak teslim olurlar, yapılan anlaşma gereğince teslim olanlar debusiaya gönderilirler.. daha sonra hakan sulu, semerkantı kuşatır.. semerkantın işgal komutanı savra ibni hurr, cüneyd ibni abdurrahmandan yardım ister.. cüneyd yardıma gelmeden savra ve hakan sulu semerkant yakınlarında savaşırlar.. araplar savaşı kaybeder, semerkantın arap karargah komutanı savra bu savaşta ölür.. halife hisam, kufe ve basradan 20000 kişilik ek bir kuvveti cüneyd ibni abdurrahmana gönderir.. hakan sulu 732de buharayı terk ederek çekilir.. 734de cüneyd ibni abdurrahman ölür, yerine asım ibni abdullah geçer, bir yıl sonra onun da yerine halid ibni abdullah geçer..
hakan sulu'nun ölümü ve cuzcan beyinin ihaneti
hakan sulu, 737 yılında halidin üzerine yürür.. araplar zayiat vererek ceyhunun güneyine çekilir.. türkler ceyhun nehrini geçerek arapları belhe kadar çekilmeye zorlar, ancak cuzcan önderi, araplarla birleşerek hakan sulunun ülkesine çekilmesine sebep olur.. göründüğü kadarı ile eğer cuzcan önderi araplarla işbirliği yapmamış olsaydı hakan sulunun ordusu muhtemelen arapları türk topraklarından temizleyecekti.. hakan sulu ülkesine döndükten sonra bir zamanlar araplara karşı beraber savaştiğı kur-sul tarafından şahsi nedenlerden dolayı öldürülür..
bu gelişmenin birazda çin tarafından tezgahlandığı, ve tarihte çinin türk beyliklerini birbirine düşürme siyaseti olarak görülür.. hakan sulunun ölmesi araplar arasında sevinçle karşılanır.. öyleki horasan valisi araplara hakanın öldürülmesinden dolayı şükür orucu tutulmasını ister.. haberi halife hisama ulaştırırsa da, halife bu haberin doğruluğunu anlamak için güvendiği adamlarını yollayarak haberin doğruluğunu öğrenmelerini ister.. hakan sulunun öldürülmesinden sonra türkler bir daha toparlanamazlar.. arapların türk yurtlarından temizlenmeleri ile ilgili umutları bir anda söner.. öncelikle dikhanlar denen yerel egemenlikler araplara büyük tavizler verirler.. müslümanlığı kabul eden kişilere büyük ekonomik çıkarlar sağlanır.. cizye olarak alınan vergilerin miktarları düşürülerek önceki zorlamalara göre çok daha yumuşak bir sömürü politikası uygulanır.. buraya kadar ki tarihte türklerin zorla müslümanlaştırılmalarına hizmet etmiş olan en önemli 2 isim, arap komutanı kuteybe ve hakan sulunun tam önemli bir darbe indirmek üzereyken kendini araplara satarak onlarla işbirliği içine giren hain cuzcan beyidir.. kur-sulda, turgis hakanı suluyu şahsi çıkarları uğruna öldürerek ister istemez arapların korkulu rüyasını ortadan kaldırmış, müslümanlığın türk topraklarında daha rahat bir şekilde yayılmasına neden olmuştur..
kur-sul'un ölümü ve türk ordularının dağılması
emevilerin son valisi, nasır ibni seyyarın valiliğe gelmesi ile birlikte güney türkistanda arap güçlerinde bir toparlanma başlar. nasır, arap hakimiyetinin yumuşak bir politika ile daha kolay bir şekilde yayılabileceği bilinci ile güçlü bir ordu kurarak türk topraklarına yayılır. 739 yılında araplar semerkanta tamamen yerleşirler.. ancak, seyhun nehrini geçmeye çalışırlarsada, kur-sul komutasındaki türk ordusu tarafından durdurulurlar.. sayı olarak kur-sulun ordusundan daha kalabalık olmalarına rağmen, nehrin öte tarafına geçmeye cesaret edemezler.. ancak bu arada araplar için hiç beklemedikleri bir gelişme olur.. araplara karşı saldırı düzenlemeyi planlayan ve bu nedenle nehrin etrafında keşif yapan kur-sul, arap askerlerine yakalanır.. nasır, kur-sulu hemen öldürerek cesedini türklerin görebileceği şekilde seyhun nehrinin kenarına astırır.. bu manzara çok geçmeden türkler üzerinde beklenen etkiyi yapar ve türk ordusu zaten sayıca üstün olan araplar karşısında dağılır.. taşkent ve fergana da teslim olur.. nasır,bundan sonra arap hakimiyetini daha yumuşak politikalar uygulayarak sürdürür.. yurtlarını terk ederek giden türklerin geri dönmeleri halinde vergi borçları affedilir.. halk içinden müslüman olanlara bazı ekonomik ve sosyal çıkarlar sağlanarak, onların kendiliğinden müslümanlığı seçmeleri teşvik edilir.. islamın taraftar bulabilmesi için, gerek korkutarak, gerek teşvik ederek gereken her türlü tedbiri alınır.. bu alınan tedbirler yavaşda olsa sonuç verir.. türk topraklarındaki son emevi arap valisi nasır ibni seyyar türklere islamı kabul ettirtmeyi başarmıştır..
bizi ilgilendiren tarih buraya kadardır.. bundan bir süre sonra arap topraklarında, emevi hanedanının egemenliği son bulur ve abbasilerin devri kendini gösterir..
749da abbasiler emevi hanedanını zorlamaya başlar.. arap topraklarında başlayan iç savaş, emevilerin dışarı yayılmaları için gerekli olan kuvvetin bölünmesine yol açar.. abbasilerle birlikte, müslümanlaştırılan halklar üzerinde daha uyumlu, onların örf ve ananelerine uyan bir islam uygulanır.. emevilerden sonra islamiyetin evrensel bir din olduğu şeklinde uygulamalar yapılarak islam'ın daha geniş kitlelere yayılmasına özen gösterilir.. bu şekilde önceleri arap dini olarak kurulan din, giderek daha bir evrensel görünüm kazanır.
bu arada araplar arası çatışmalar da giderek şiddetlenir.. araplar arası kavgada mevaliler, yani azat edimiş köleler de belli bir önem kazanırlar..
bu çatışmaların içinde olan arap şefleri mevaliyi kendi taraflarına çekmek isterler.. ancak, bütün müslümanları eşit gören islam karşısında mevalinin durumu belirsizdir.. mevali, eşitliği öngören islam adına, arap üstünlüğüne karşı çıkar.. ali tarafı ve peygamberin amcası abbasın soyu, emeviler tarafından kendilerinden hile ve zorbalıkla alınan iktidarlarının asıl sahipleri olarak görünmeleri, beraberinde bir takım siyasal sorunları da başlatır.. bu arada, sınıfsal farklılıklar ve beraberinde yaşanan olumsuzlukların nedeni olarak, ezilen sınıf tarafından islamın kendisi değil, emevi hanedanın iktidarı sorumlu tutulur..
müslüman araplar türklere neden saldırmıştır
genelde, bu tarihi bilen islami çevreler, müslüman arapların türklere saldırmasını, onları islam dinine davet etmek, gerekirse bu uğurda zor kullanarak, onları islam'a boyun eğdirmeye zorlamak şeklinde yorumlarlar.. ancak tek neden bu değildir..
bu konu da ayrıca zekeriya kitapçı'nın yeni islam tarihi ve türkler adlı kitabında anlatılmıştır.. aşağıdaki pasaj, aynı kitaptan alınma bir bölümdür.
değişen arap toplumunun yeni hayat anlayışı
a-) harbeden askerlerin servete kavuşma isteği
arapları, orta asyayı fethe zorlayan bir diğer faktörde harbeden askerlerin kısa zamanda büyük servet ve zenginliklere sahip olmaları idi. değil daha sonraki devirler, ilk devirlerdeki fetih hareketlerinde bile sosyo-ekonomik nedenlerin çok önemli bir faktör olduğu ortaya çıkmaktadır. genellikle bedevi, çölde yaşayan, fakru zaruret içinde çok insafsız bir hayat mücadelesi içinde yoğrulan araplar, daha islamın ilk devirlerinde harbedeb askerlerin verilen yüksek maaş ve ganimetler dolayısıyla kısa zamanda büyük bir servet ve zenginliğe kavuştuklarını görmüşlerdir. mücahit gazilerin bundan sonraki yaşantıları ve hayat seviyeleri bir anda değişmiş ve harbe iştirak etmeyenlere nazaran çok daha iyi ve müreffeh bir hayat sürmeye başlamışlardır. bu kabil arap bedevilerinin o zamanki durumu, bugün anadolu'nun iç kısımlarından kalkarak aynı sosyo-ekonomik nedenlerle çalışmak için almanya'ya giden türk köylüsünü ve onun sosyal hayatındada meydana gelen başdöndürücü değişiklikleri hatırlatmaktadır. bunun içindir ki arap kabileleri çeşitli cephelerde savaşmak için hata hz. ömer devrinde medine'ye çok büyük kafileler halinde akın akın gelmeye başlamışlardır. daha sonraları bunları bedevi aileler takip etmiş ve dolayısıyla arap yarımadasının dışına daha o devirlerden itibaren çok büyük bir müslüman arap göçü l. caetani'nin ifadesiyle tarihte ilk defa sami ırkının göçü başlamış oluyordu.
tarihte belki ilk defa vaki olan bu sami arap göçü, emeviler devrinde de bütün canlılığı ile devam etmiş, sadece iran'a değil, türkistan'ın buhara, baykent, semerkant gibi daha birçok büyük şehirlerine önemli ölçüda arap aileleri yerleştirilmiştir. özellikle buhara'ya yerleştirilen bu kabil muhacir arap aileleri o kadar çoktu ki, kuteybe b. müslim be yerleşik arap nüfusu ve kesafetine dayanarak bu büyük türk şehrini nerede ise kolonize etmeye kalkışmış ve bunda önemli ölçüde de muvaffak da olmuştur. genellikle 25-50 bin arasında değişen ve aile efradıyla birlikte yapılan bu göçler, bir taraftan iran ve türkistan'ın büyük şehirlerinin arap nüfusuyla iskan edilmesine, diğer taraftan da siyasi arap hakimiyetinin bölgede daha kolay bir şekilde yerleşmesine ve hatta islam dininin gelişme ve yayılmasına da yardım etmiştir.
b-) yaygın geçim sıkıntısı
müslüman arapları komşu ülkeleri ve bu arada türkistanı fethetmeye zorlayan önemli sebeplerden bir diğeri de çok yaygın hale gelen geçim sıkıntısıdır..nitekim, el-mesudi'nin en güzel kitap olarak tavsif ettiği ve fetih hareketlerini çok daha objectif kriterler içinde ele alan ilk tarihçilerimizden belazuri'nin fütuhu'l büldan adındaki kıymetli eserinde, arapların geçim sıkıntısı yokluk ve mahrumiyetler içinde sürdürdükleri hayat mücadelesi nedeniyle komşu ülkeleri fethetmeye zorlandıkları ve bu ülkelerde çok büyük sayıda yerleştikleri hakkında sarih ifadeler vardır. ( sayfa 299..)
taberi anlatımları
aşağıdaki pasajlar doğrudan taberinin anlatımından alınmıştır.
tarih-i taberi / cilt 3/(syf-343)
her kim türklerden baş getirirse yüz dirhem vereceğim. imdi müslümanlar bir bir türklerin başını kesip getirip 100 dirhemi aldılar.ve türkleri dağıtıp hesapsız kırdılar ve mübaleğa ile mal ve ganimet alıp yine dönüp merve geldiler.
yaz gelince kuteybe horasan şehirlerine nameler gönderip asker topladı. sonra göçüp talkana vardı. şehrek ki talkan meliki idi. neyzekle müttefik idi. kuteybenin geldiğini işitince kaçtı. kuteybe talkana girdiği vakit hükmetti ki ahalisini kılıçtan geçireler. nekadar kırabilirlerse kıralar. bunun üzerine kuteybenin askeri orada hesapsız adam öldürdü.
rivayet ederler ki 4 fersenk yol iki taraftan muttasıl ceviz ağacı dallarına adamlar asılmış idi. oradan göçtü. mervalarüde kondu. oradaki melik kaçtı. kuteybe onun da iki oğlunu tuttukta kalan şehrin beyleri itaat edip istikbale geldiler.(syf-344)
kuteybe dedi: - vallahi eğer benim ömrümden üç söz söyleyecek kadar zaman kalmış olsa bunu derim ki (uktülühü uktülühü uktülühü). ( hepsini öldürün, hepsini öldürün, hepsini öldürün )
bunun üzerine neyzeki ve iki kardeşi oğulları ki biri sol ve biri osmandır. ve yine o kendisi ile mahsur olanların hepsini öldürdüler.hepsi 700 adam idi. buyurdu başlarını kesip haccaca gönderdiler.(syf-347)
kuteybe deve palanı demek olur.(syf-351)
ganimet malının beşte birini haccaca gönderip semerkantın fethini de ilan etti. haccac da bu haberi işitip sevindi. kuteybe tekrar merve döndü. kardeşi abdullahı semerkanta emir yaptı. askerlerinin bir miktarını onun yanında bıraktı ve lüzumu kadar harp aleti verip, abdullaha dedi: kafirlerden hiç kimseyi semerkanta girmeye bırakma, ancak eline bir parça balçık ver ve o balçığın üzerine mühür vur.(syf-353)
kuteybenin havarizem şehrine gitmesi haberi
havarizem melikinin adı çaygan idi. ondan küçük havarizad adlı bir kardeşi vardı. çayganın üzerine galebe etmiş idi ve onun bütün işini tutmuş idi. işitse ki çayganın eline güzel bir cariye girmiş, yahut bir nefis bir kumaş almış derhal adam gönderip aldırırdı.yine işitse ki bir kişinin güzel kızı var yahut güzel bir avreti var derhal mecal vermez,çekip alırdı.hiç kimse men edemezdi. ve çaygana ondan şikayet etseler ben ona bir şey diyemem,derdi. çaygan da onun elinden bunalmış idi.bu işi bu şekilde uzatınca çayganın tahammül etmeye takatı kalmadı.el altından kuteybeye adam gönderdi. havarizem şehirlerinden üç şehrin kilitlerini bile gönderdi.
ve kuteybeye dedi: havarizeme gelip kardeşimi öldürürsen her ne dilersen vereyim,dedi.lakin bu haberi hiç kimseye bildirmedi.bu haber kuteybeye ulaşınca gaza vaktı idi.kuteybe kavmine segat gazasına varırız diye bildirdi.çayganın adamını geri gönderdi.havarizade haber verdiler ki kuteybe segada gazaya gider. o da gayet sevindi. ve kavmine bildirdi ki bu yıl cenkten eminsiniz,zira kuteybe segada gidermiş.ve bizde işe meşkul olalım dedi.bilmedi ki kuteybe kendi üzerine gelir. bu esnada kuteybe ansızın bin atlı ile medinetül fil ki havarizemin ulu ve muazzam şehridir.zira havarizem ülkesi üç şehirdir.ondan ulusu yoktur.kuteybe çıkıp geldi.havarizem halkı kuteybeyi görüp korktular. kuteybe doğru çayganın yanına geldi.ve havarizada haber verdiler ki ne gafil durursun işte kuteybe erişip alemi fesada verdi.havarizad anladı ki bu iş çayganın başı altındadır.diledi ki çayganı öldüre.lakin fırsat ve mecal bulamadı.imdi hazır bulunan sipahi ile sürüp medinetil file geldi.çaygan o üç şehri kuteybeye verip kendisi de kuteybenin yanına geldi.ve havarizad şaşkına döndü. nihayet kuteybeye adam önderip aman diledi.
kuteybe dedi: amanı kardeşinden dile eğer o aman verirse benden emin ol.
havarizad dedi: -imdi bildim ki benim ölmem lazım. zira benim kardeşime boyun eğmem ölmek demektir.belki ölmek muti olmaktan iyidir,dedi. bunun üzerine cenge koyuldu. bir saat cenk edip sonunda tutuldu.kuteybeye getirdiler. kuteybe dedi:kendini nasıl görürsün.
havarizad dedi: -ey emir,beni melamet etme ki ben kılıca eli onun için vurdum ki seninle benim aramda bir hüküm zahir ola.şimdi fırsat senin oldu,bana ne öğünmek gerek,ne dilersen et. bunun üzerine kuteybe buyurdu.dışarı çıkıp boynunu vurdular.
çaygan dedi: -ey emir,henüz gönlüm şifa bulmadı.
kuteybe dedi: -daha ne dilersin?
çaygan dedi: -dilerim ki onunla bile olan kimselerin hepsini öldüresin.
kuteybe dedi: -imdi sen benim yanıma topla, ben öldüreyim.
çaygan da hepsini tutup getirdi.kuteybe cümlesini öldürüp mallarını aldı. çaygan şöyle şart etmiş idi ki:bin baş esir ve nice bin kumaş vere. şimdi kuteybe medinetül file girip o malı çaygandan aldı.
çaygan kuteybeden yardım diledi.zira camhüd meliki daima gelip çaygan ile cenk ederdi.ve çayganı gayet incitirdi.kuteybe abdurrahmanı ona yardıma gönderdi.ve abdurrahman varıp muharebe etti ve o meliki öldürdü.çaygan o yerleri fethedip dört bin baş esir aldılar. kuteybe buyurdu. hepsini öldürdüler. (syf-349-350)
-şaş askeri bize gece baskın etmek dilerrmiş, imdi varın onların yolunda filan yerde pusuda durun.ve onlar çıktığı vakit üzerlerine sürünüz.ola ki bir fetih edesiniz,dedi.muslih b.müslimi bunlara kumandan tayin etti.muslih de gelip o 700 adamı üç bölük etti.bir bölüğünü yolun sağ yanına,bir bölüğünü sol yanına koydu ve kendisi bir bölükle yolun üzerine durdu.gece yarısı geçince şaş askeri çıkıp geldiler.muslihi yol üzerinde görünce cenge meşgul oldular.ve o iki bölük gaziler de iki taraftan hamle edip aç kurdun koyuna girdiği gibi kafirleri tarumar ettiler.gazilerde şübe adlı bir bahadır yiğit vardı.kendisini şaş güruhuna ve kalabalığına vurdu.onların ortalarında bir melikzadeleri vardı.yetişip şübe onu kulağı tözünden kılıç ile çaldı.öyle bir çaldıkı başı top gibi havaya uçtu.şaş askeri bu heybeti gördüklerinde hepsi bozguna uğradılar.müslümanlar ardına düşüp onları hesapsız kırdılar.onlardan kurtulan pek az oldu.ve onların ekserisi melikzadeler idi.ziynetli ve silahlı kimselerdi.onların başlarını ve silahlarını ve elbiselerini hepsini aldılar geri dönüp sürür ile kuteybenin yanına geldiler. ertesi gün kuteybe hükmetti ki cenge atılalar.
gavrek kuteybeye adam gönderip dedi: -bu ettiğin harbi öyle zannetme ki arapların kuvveti ile edersin belki acemden benim kardeşlerimdir ki sana yardım edip cenk ederler.yoksa harbe arapları gönder.gör ki biz de neler ederiz,dedi.kuteybe bu sözü işitip gadaba geldi ve münadilere çağırttı.müslüman mübarizleri toplanıp kafirlerin üzerine yürüyüş ettiler ve buyurdu ki mancınık kurdular ve bir burcu döğe döğe yıktılar.ve müslümanlar o yıkılan yerden hücum ettikte kafirlerden bir bahadır er gelip o gedikte durdu her kim ileri gelse mecal vermez öldürürdü.müslümanlarda silahşörler çok idi.kuteybe onları çağırtıp dedi ki:sizden kim ki o şahsı ok ile vurursa ben ona on bin dirhem veririm.o silahşörlerden biri ileri yürüyüp ok ile o şahsı atıp gözünden vurdu ve ensesinden çıktı.derhal düştü.o kişi kuteybenin yanına gelip on bin dirhemi aldı.(syf-351-352)
19.y.y da darwin türlerin kökenini yayınladıktan sonra.ingiliz soylularından bir kadın maymunlardan geldiğimizi düşünmek utanç verici diye haykırmış.aradan 150 sene geçti.evrim teorisini destekleyen milyonlarca ara geçiş formları bulunmasına rağmen.hala insanların maymunlardan türediğini sananlar.150 yıldır bilimin gerisinde kaldıklarını düşünmüyorlar mı acaba.gidin bi okuyun gelin boş konuşmayın allasen ya..
dincilerin sırf ödüllendirilmek için dinci olduklarını da öğrenmiş olduk.komikler. -diğer tarafta napacaklar acabaa'ymış. bir insan iyi'yse zaten iyidir sırf diğer tarafta ödüllendirilmek ya da ceza almamak için iyilik yapmaz. ama sizin gibi insanların (hala hoşgörü dini islama mensup müslüman arkadaslara insan diyorum onlar gibi hakaret etmeye gerek duymuyorum, insan evet, gelişmemiş de olsa insan) ne bok yemeye orda burda allah! islam! peygamberimze laf etti gavur sopaları getirin! gibi söylemlere sıkça başvurmasının bir nedeni de çıktı işte. ateistler sırf ,diğer taraf varsa olum ona göre dolduralım beynimizi, diye düşünseydi, zaten azınlık olmak pahasına gerçeklere ulaşmak istemezdi.
bir zamanlar da hera'yı demetar'ı eleştiren insanlar, ona inanmadığı için böyle tepkiler almıştı ama şimdi herkes bunun antik yunan mitolojisinde bir mitolojik öge olduğunu biliyor. tek fark aradan uzun zaman geçmiş olması. bu insanların böyle tepki almasının sebebi ise buna körü körüne bağlı ve bunun uğruna düşünmeden yapamayacağı şey olmayan insanlarla aynı zamanda yaşamaları.
kardeşim sana ne, isteyen istediğini eleştirsin, kendince açıklasın, yorumlasın. kimse bir müslüman kadar zorlayıcı olamaz nihayetinde. ben hiçbir dine mensup olmayan insanların toplu halde katliam yaptıklarını, bağnazlığı geriliği meşrulaştırdıklarını, diğerlerini kendisi gibi düşünmeleri için zorladıklarını ve ve zevk ve sefası uğruna 9 yaşındaki çocuklarla evlendiklerini görmedim. BIRAK iSTEYEN iSTEDiĞi GiBi YORUMLASIN,ALLAH'IN KENDi DiNiNi KORUYAMAZ DiYE DÜŞÜNÜRSEN, BUNUN GÖREViNi O ZAMAN SEN ÜSTLENiRSiN.
görücü usulü evlenenler daha az boşanıyormuş.insan sorar, ulan evlendirirken sordunuz da, boşanırken mi özgür olacak bu insanlar? (bkz: ben senin araştırmana ...)