eğer böyle psikolojik sorunlu olarak tanışılmış ve sevilmiş sevgiliyse; kendisine sonuna kadar kucak açılır, kendisi sarılıp sarmalanır daha bir özenle sevilir, kendisinin sorunları dert edinilir ve hakkında sağda solda ileri geri konuşmak mümkün olmaz zaten. çünkü o öyle sevilmiştir bi kere. ama sevgilide, sizden sonra psikolojik şeyler peyda olduysa, ya bu işte sizin parmağınız vardır ya işin içindeki parmakları görmüşsünüzdür, biliyorsunuzdur. yine yardım etmeli, yine sevmeli yine gerekirse katlanmalı yine yine yine..
ümit yaşar oğuzcan'ın vasat ifadelerle ortaya koyduğu, neşe karaböcek'in titrek titrek seslendirdiği şiiri ve bu şiirdeki mevzu. şiirden bağımsız denebilecek, gerçekten, bütün öpüşme hayalleri gibi, yağmurda öpüşmenin hayali de bu hayalin gerçek olmasından daha heyecan vericidir. neyse, mevzuubahis şiir şöyle ki;
hava kararmıştı
yağmur yağıyordu
dudakları sımsıcaktı
elleri üşüyordu
bir öptüm
bir daha öptüm
kimseler görmedi öpüştüğümüzü
yağmurdan başka
iki gözüm çıksın
şimdi ne zaman yağmur yağsa
utanıyorum...
karnı bazı laflara yalanlara dolanlara masallara mavallara tok olan bazı kişilerin, yedikleri şeylerden daha fazla yemek istemediklerinde kullandıkları ve hafiften kızgınlık kokan sözler.
güzelsen pasaklı dolaşabilirsin hala güzelsindir, çirkin isen de hiç boşa çabalama en alasını giysen gene çirkinsindir, anlamını verebilen çok az bir haklılık payı olan bir eski söz. biraz kınıyoruz.
herkeste her hakkı mahfuz olan özgürlüktür ama kedileri sevmeme özgürlüğü çok işe yarar bir şey değildir. zira insan sevmediği şeylerle fazla karşılaşıp çokça muhatap olmak istemez. ama kediler de epey kalabalık bir türdür. her an her yerde her şekilde karşınıza çıkmaları, siz yokken pencereden evinize girmeleri ve kanepenizin üzerine tüneyip durmaları bile mevzuubahistir. onları sevmemek sadece sık sık sevmediğiniz şeylerle karşılaşmanızla ve kötü kötü hissetmenizle sonuçlanacaktır. ama tabi kimseye sevmediği bir şeyi sevmesi için baskı yapılamaz sevgi bu insanın içinden şeyediyor..
ufak tefek zihinsel emtiayı sergilemek için kurulan bir fuar.her katılımcı kendi mallarının sunumu ile o kadar meşguldür ki komşusunun mallarına bakacak hali kalmaz.