hayatın tam ortasına oturmak oturduğumuz yere de kimse oturmasın diye kaygıyla yaşamak düştü bize . Tıpkı dünyaya kazık çakacağını sanan bir sürü insan gibi oysa o oturduğumuz yer aslında bizim değil kimsenin değil . bence hiç bir yolcu sabit değil yolculuk bittiğinde nerede oturduğunun da bir değeri yok . Ayakta da seyahat edilebilir nihayetinde yeter ki dengede kalabilelim .hepimize dengeli yolculuklar . sonuçta hayat bir yolculuk değil mi
Beklentilerimizi en aşağıya çekelim ki orda mutlu Mesut yaşayalım . Değer vermeyelim ki kimseden alacağımız olmasın öyle ya hayat bir alış veriş şeklinde yaşanmalıdır . iğrenç sığ hayatlara asla saygı duymuyorum .böyle düşünen ve yaşayanlar umarım cehennemin dibinin de dibini boylar . sevgisizlikten ölsünler .
Bir gün uyanıp birşeylerin değişmesine karar verirsek bilin ki bu değişime kendinimizden başlamak en doğrusu. Oysaki değişim ne ürkünç geliyor insana .Kendi içimize baktığımız an da en büyük korkumuz dikiliverir karşımıza . YANLIZLIK . Bu durumla yüzleşmemek için yüzlerce bahane uydurabiliriz .Ya tüm bu duygularla başa çıkamazsam daha yanlız hissetmez miyim beterin beteri durumu yaşanacak diye .Oysaki sırf bu korku yüzünden can sıkıcı ilişkilere tahammül ederek kendimizden azaltarak yaşamışlığımız vardır . ( korkunun ecele değil hiç bir şeye faydası yok )Bence doğru soruları sormak gerekmiyor mu ? En önemli soru da ben ne istiyorum ? insanın kendine en büyük borcu kendi olabilmektir . Aksi durum hem kendimize hem de başkalarına ihanettir. Değişim hem acı verir hemde iştah açar . Bu yola giren için dönüş yoktur artık . Bilmek eyleme dönüşmeye başlar . Yol bellidir artık oklar kendimizden başka kimseyi göstermez .iştahla yaşamamız dileğiyle
güçlü olmak güç !
En zayıf yönlerimiz ne zaman ortaya çıkar ?Kendimizi en güçlü sandığımız anlarda tabiki . O ana kadar hiç benzer bir durumla karşılaşmadığımız için hazırlıksız yakalanırız . Aslında günlük yaşantımızı sürdürürken böyle hesapları yapmakda pek mümkün durmuyor .Böyle bir iddia da çok büyük geliyor bana .Ben güçlüyüm demek . Güçlü olmak çok gizemli bir durum . Çünkü daha sınanmadığımız olaylar yada durumlar karşısında nasıl davranacağımızı nerden biliyoruz ki ? Başkası benim için sen çok güçlüsün dediğinde buna inanmak zor geliyor .Çünkü hayat akıyor ve deneyimlemediğimiz bir çok durum var belki de. Gücümüz dünyayı kendimizi anlama isteğimizle orantılı olarak azalır ya da artar . Gücümüze güç katacak deneyimler yaşamamız dileğiyle
ar olmak........
Bence dünya bizim algıladığımız kadar var o yüzden birçok yaşam birbirinden çok uzak. Zorladığımız yerler sadece kabul etmekte direnç gösterdiğimiz yerler, olaylar ya da durumlar. Mükemmel bir hayat elbette ki yok ama içimize bakmayı öğrendiğimizde daha yalın daha keyifli bir yer var. Ben varım ve yaşıyorum dediğimiz yer işte tam olarak orası. Kendimizi keşfettiğimiz yaşamaktan korkmadığımız dünyaya kaygıyla değil merakla baktığımız yer. Ne yalan söyliyim hiç kolay olmuyor böylesi bir görüşe sahip olmak ve onu korumak. Sınırsız bilginin ve sınırsız tecrübelerin olduğu bir hayattan bahsediyorum. Her seçimin bir vazgeçme olduğu bir hayat. Ufkumuzu ne kadar açarsak ne kadar çok öfke yerine anlama kabileyetiyle donanırsak o kadar güzel. Bir sürü pencere var istediğimiz kadar açıp özgürlüğün tadını çıkarabiliriz. Bilmek her zaman mutsuz etmez bazen böyle yazı yazdırır. Merak duygunuz hiç eksik olmasın.
Vicdan içimizdeki en gürültülü çığlık, en sağlam yargıcımızdır. Bizi insan olmanın erdemine en çok yaklaştıran duygumuzdur. Hayattaki yalnışlarımız doğrularımızdan fazla ise vicdanımız pek mesai yapmamıştır. Vicdanımızla yaptığımız herşey bize rahat bir uyku ve huzurla yaşamanın anahtarını sunar. Doğru ve güzel olanı hep bize anımsatır. insanoğluna başka hangi duygu böyle güzel bir hizmeti sunuyor ki? Bunun kıymetini bilmek ve bu güzel sese her zaman kulak vermek lazım. Böylesi doğru bir rehber varken içimizde neden başka seslere kulak verelimki? içimizdeki vicdanın sesi hiç susmasın.