genel itibari ile 3 evreden oluşur. aslında bir çok fiziksel, ruhsal, anatomik vs. evresi vardır. lakin değinmek istediğim evreler psikososyal erkek ortamındaki evrelerdir.
seviyorum seni ile başlar. içmeye başlayan er kişi etrafındakilere onları ne kadar sevdiğini sıklıkla belirtir.
-ahmet abi seviyorum seni.
-mehmet abi seni de seviyorum değerlisin benim için.
ikinci evre öpüyorum seni. kafası çakır olan kişi etrafa öpücükler saçmaya başlar.
-mahmut abi öpüyorum seni..
-erkan gel öpcem seni.. öpcem gel dedim muaah..
üçüncü evre sikerim seni.. kafası güzel olan şahıs etrafa ağız dolusu küfürler saçmaya başlar. önüne gelene tıkmaya çalışır.
- sikerim belanı akıllı ol hüsnü.
- senin de ammuna koyim piç berat.
- o kız buraya gelecek hepinizi sikerim lan.
polis : beyler alkol var mı ?
arkadaş : abi biz otobüsçü çocuğuyuz. polis dostuyuz..
polis : ne diyorsun olm sen?
arkadaş : nerelisin abi sen? onu soruyorum.
polis : arjantinliyim amk.
arkadaş : abi bende buenos airestenim.
polis : tamam oğlum tamam git hadi sen..
arkadaş : sağol abi çok sağol.
Yazık değil mi benim kasiyer kardeşlerime? Yarın hepsi zamanla işsiz kalacaklar. Haberleri yok.
Büyük marketlerin çok taraftarı değilimdir. fakat saat geç olduğundan* yakında açık bir tek orası vardı. Sadece 1 kasa çalışıyordu onda da uzunca bir kuyruk..
Yanımdaki arkadaşım 'gel şu jet kasalardan halledelim.. Sıra mı bekleycez o kadar ?' dedi.
iyi hadi geçelim oradan halledelim.
okutuyoruz ürünleri ödeme ile ilgili bir sıkıntı oldu. Yardım istedik. Kasada durmayan başka bir kasiyer geldi. onu bugünlük herhalde bu işle sorumlu tutmuşlar. hanım hanımcık şirin bir kızdı yardımcı oldu bize sağolsun..
Lan millet orada izdiham olmuş bu kıza kasa açtırmıyorlar bizim gibi tek tük jet kasacılara yardımcı oluyorlar.. Öğrenmeye mecbur kılıyorlar hepimizi..
bundan 10 sene sonra olacak olan belli. pompa ile de kendi benzimizi kendimiz doldururuz. Alışverimizi kendimiz yapar kendimiz öderiz. Herşeyimiz selfservis olur çıkar. Ee ne var bunda demeyin bugün kaç bin kişi bu tarz işler ile evine ekmeğine götürüyor.
Teknoloji çok ciddi bir şekilde insanoğlunun yerini alıyor.. Güçlünün daha güçlü olup, zayıfların hayatta kalamayacağı bir dünyaya dönüşüyoruz..
ancak işin en tuhaf tarafı şu anda yasak madde bulmamı sağlayacak kişileri bulmamı sağlayacak 10 kadar kişi tanıyorken,
bu cino'nun nerede satıldığını bilen yalnızca bir kişi biliyor olmam akıllara şu soruyu getiriyor.
cino kelimesi ginseng'ten mi geliyor?
evet.hiç bu ihtimali düşünmedik, yıllarca atladık. cino kelimesinin kökeni neydi? cin ali'den mi geliyordu, cingöz'e mi gidiyordu diye. halbuki cino isimli çikolata, çikolata kaplı bir ginseng deposuydu ve , yenildiği zaman güç patlamasına yol açıyor, ufacık çocuklar inanılmaz saklambaç yeteneklerine sahip olyor, akula şutları kaydedebiliyorlardı.
büyükler ise "cino ne lan" dedikleri için bu gücün farkında değildiler. daha sonra enerji içecekleriyle patlayan bu ginseng bitkisinin yararları farkedildikten sonra, herkesin cino aramasıyla, cino devlet makamında da dikkat çekti. ve piyasadan apar topar kurtarılması istendi.
artık cino çikolatalara ulaşacak yalnızca 12 kişi kaldı ve bu 12 kişinin aynı vapurda karşıya bile geçmesine izin verilmiyor.
oda dayanamadı.. düzenin zalim kapitalist olmasına.. gerçi yorulmuştu 30 senedir ve yorulmuştu 30 yaşındaki bmw side.. hatırlarsın sende servislere motorla değil arabasıyla çıkardı. bir tarzı vardı. geçenlerde yanına kitap takas etmek, bir dürüm yemek, ödüllü soruyu da bilirsem bir çorba içmek için gidecektim. Yine dağlardan girip karl max tan cıkacak, yeraltı zenginliklerimizi uranyum ve japonlarla bağlayacaktı. Girdim içeri rafları topluyordu ama o fransız müzikleri yine yankılanıyordu içeride. Hayrola dedim abi yenileriyle mi değiştirecen ? gülümsedi. istediğin varsa alabilirsin. hemde takas etmeden dedi. bir terslik olduğunu anladım ama yapabileceğim hiçbirşey yoktu. Gözümün önünden geçti tüm anılar, gecenin yarısı koşarak gitmemiz, ardından parkta yaptığımız çılgınlıklar, götürdüğüm kız arkadaşlarım, samimi dostlarım hepsine sevdirmiştim onu.. Gözümden gelen bir damla yaşla ne yaptığımı anladı ve sarıldı bana.. hiçbirşey demedi ama vedalaştığımızı ikimizde çok iyi biliyorduk. Ne yapacaksın artık HALUK ABi dedim. Çok yorulduk ikimizde( 30 yıllık bmw sine bakarak) artık emekliliğimizi yaşayacağız dedi ve birkez daha sarıldık..
http://www.change.org
Nerede olursa olsun herkese görmek istediği değişimi gerçekleştirebilmesi için olanak sağlıyoruz şeklinde imzası olan site.sanal ortamdan düzenlenmek istenen, sesinizi biryerlere duyurmaya çalışabileceğiniz kampanya platformu.
yeni bir onuncu nesil yazarımız..üye adından ve yazdığı entrylerden dikkat çekmiş yazar. sanırım kısa winston içip sürekli bilgisayar kucağında olmasını melezleyip bu nickini ortaya çıkartmıştır. efendim hoşgelmiştir, koştursunlar..
kuruçeşmedeki kahve. hoş dizaynı olan geçirgen bir mekandır. çay bile 3.5 tl tavladan da oyun parası alınmaktadır. nargile hizmetleri vardır ama köz hizmetleri zayıftır. nasıl mahalle kahvelerimizin müdavimleri varsa buranında müdavimleri oldukça çoktur. hep aynı insanlar oradadır oturuyorlardır.
Hasta yatarken bacaklarını bükmüş durumda yatar, hasta doğrulacak olursa ve bacağı dizden açılmaya çalışılmasıyla çok şiddetli ağrı hisseder. Bırakılınca bacakları yine aynı şekli alır.
tüfek tetitiği görünümü. Hasta yatarken ense sertliği nedeniyle başını göğsüne doğru yaklaştırırken, dizlerini büker ve bacaklarını karnına doğru çeker.