özellikle hafta sonlarında sayıları artan yazarlardır. ha benim için durum ayrı. sınavlara son gece çalıştığım için, hafta içide sabaha kadar buradayım. niye buradasın git ders çalış diye söylenmeyin, notlarımın hepsi bilgisayarda ve buraya bakamadan duramıyorum.
(bkz: bu benzersiz lezzete asla hayır diyemiyorum) *
saçma sapan insanlara takılıp sonra 'aman türklerden hayır gelmez bıdı bıdı' diyen kişilerin mutluluğu aradıkları, çizmenin buz gibi soğuk sularından gelen kişi.
yunanistan'daki hükümetin devrilmesi için kullanılan gençlerdir. bu kadar uzun süreli ve planlı eylemler için organize olmak ve belli bir desteği arkanıza almanız gerekmektedir. tabii bunlar tamamen varsayım. belki de yunanistan gençliği gerçekten de öldürülen çocuk için bu eylemleri yapıyor olabilir ve bu eylemlerin arkasında hiç bir hesap kitap olmayabilir. bekleyip göreceğiz.
gerekleştirmek için çok çaba harcanması gereken eylemdir. önce uygun bir aday bulmak lazım ki genelde hep hüsranla sonlanır, sevgili adayıyla uzun süren bir tanışma ve alışma dönemi geçirmek ve en sonunda da ona beraber uyumak için güven vermek gerekir. bunlar hiç kolay işler değil. hadi bunları bir şekilde gerçekleştirdin ama en zor iş burda başlıyor *. arkadaş ben yıllardır sere serpe yatmaya, deli gibi sağa sola dönerek uyumaya alışmışım.
bacaklar ve kollar dhalsim kıvamında olduğundan çift kişilik yatakta bile tek kişilik kıvamda uyurum *. ee şimdi sevgilim 'hadi beraber uyuyalım aşkım' diyecek. attığım tekmeler ve tokatlardan sonra hala sevgili olarak kalmak kolay mı a dostlar? o zaman diyeceksiniz ki tekme tokat atmamaya çalış, ama bu seferde hareketsiz kalmaya çalıştığım için sabaha kadar gözüme uyku girmeyecek.
sonuç olarak benim gibi deli uyuyan arkadaşlara tavsiyem uyku tulumunda yatarak uzun bir alışma kampına girmeniz. yoksa sevgiliyle romantik ve sevgi dolu bir gece geçirmek imkansızdır.
eşiyle uzun yıllar evli kalmasını dilediğim yakışıklı zat. yoksa çevremizdeki kızları nasıl zaptederiz? hem adama bir kulp da takamazsın *. kızlar deli danalar gibi sawyerrrrrr diye bağırıp tüm keyfimizi kaçırırlardı. şimdi en azından 'evli barklı adam sulanmayın bakam, ocak söndürenin ocağı tütmez' diyebiliyoruz.
fantastik yarışmacılara sahip bilim kurgu * yarışma. malum tatilde evdeyim ve can sıkıntısından televizyon başında zaman öldürürken keşfettim bu güzide yarışmayı. aslında yazılacak çok şey var ama naim denilen canlı beni benden aldı. gri eşofman altı çoğu kıza bu kadar yakışmazken, ceylan gibi seke seke giden bu arkadaş nike, adidas reklamlarında oynamalı.
bana sorarsınız hangi bölüm seni en çok etkiledi diye * naim'in bayram özel programında ev sahipliğine soyunduğu bölüm fantastikti bence. bale yaparak yemekleri sundu. burasına kadar normal diyebiliriz ama pilavın üstündeki şehriyeleri kıtırdayışı, o anki surat ifadesi beni 5 dakikalığına hipnoz etti.
peşin not: yanlış anlamayın lütfen çekici değil ama tarif edemiyorum o anı. belki biraz tırstım.
ktü'de pek görülmeyen öğrencilerdir. çünkü geniş çimlikler yoktur. biraz yeşillik alanlarda ise fazlaca eğim vardır. hem hava hep soğuk olduğundan dışarıda durmanın pek anlamı yoktur. ha bahar gelir, havalar ısınır e doğal olarak öğrencinin kanı kaynar. o zaman da çimlerde uzanan öğrencileri yine göremezsiniz çünkü öğrenciler sote ve karanlık yerleri mesken tutmuşlardır. özellikle balkonları!*
nişantaşı'nda trafik ışıklarında beklerken bir araba durdu. son model gıcır gıcır.
koştum camını silmek için. "abla bir sileyim ekmek parası" dedim. "hanım koş fakir geldi" dedi. "nasıl yani abla" dedim. "ananı da al git" dedi. nerden bilirdim sözlük camiasından olduğunu?
gittim buram buram testosteron kokan bir nick aldım, yaşımı yazdım ne bileyim cankan'a olan hayranlığımdan gittim profil resmimde ifşa ettim. bu kadar emek boşa mı? demek boşaymış. ah felek zalim felem ne kadar da umutlanmıştım oysa ki...
tanım: benim gibi bir çok yazarın boşa kürek çektiğini gösteren tespittir.
eğer link kaybolur falan olayın özetini verem de tam olsun.
--spoiler--
30 yıla kadar hapsi talep edilen hüseyin üzmez, suçlamaları reddederek, "bana lokantada kola içirdiler. istifra ettim. sonraki olayları hatırlamıyorum. mağdurenin annesi benim sekreterimdi. evimde misafir ettim. onlara karşı suç işlemem söz konusu olamaz" dedi
--spoiler--
gerçekten etrafına alıcı gözlerle bakan kişiler için komik gelen iddia. türk erkekleri tarz sahibir, ne giyerse yakışır ve avrupa'nın bir adım önündedir. hadi len diyenler var sanki aranızda. o zaman bu tarz sahibi erkeklere bir kere daha bakın ve gerçeği görün;
sabah uykusuz bir halde "hangi cismin yeri farklı yerde", "hangi kadın daha güzel" diye kastıran test. ama sonucu görünce uyku muyku kalmadı. sonuç ortada. yani ortada değil de erkek kısmında. ona da şükür diyelim. ama testin en can alıcı tarafı o kadın resimleri oldu. beni benden aldı başka diyarlara sürükledi. burdan bbc'ye sesleniyorum;
- o kadınlar yüzünden maskulen yüz sever oldum değiştirin ayol!!!!
vakti zamanında lokantada arka masada oturan almanlar'ı görünce pardon duyunca bu geyiğin doğru olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünmekteyim. arkadaşla çok açıkmış bir halde masaya oturmuş ve iki kelam etmeden ne varsa dalmıştık sofraya. biz yemekleri yerken bir anda arka masadan "farrrrrrrrrt" diye bir ses geldi. gemi düdüğü gibiydi ama değildi. meğersem arka masadaki alman salmış -nasıl anladım sormayın- ben döndüm tam küfür etcektim "hayvan farkını verem de sıç diye" baktım adam alman, almanca küfür haznem olmadığı için sustum. ama yanındaki arkadaşları "ja, sehr schön" "was machst du" * türünden tepkilerle gülüyolardı.
(bkz: bu da boyle bir animdi iste)
bu mükemmel * filmin ilk 250'ye girmesi demek mehmet ali erbil'in yeni filmlerde oynaması demektir. yeni mehmet ali erbil filmlerini artık bünyemiz kaldırır mı bilemem.
ramazan sebebiyle sol frame'in takvim yaprağı halini almasıdır. bugün doğmuş çocuklara isimler, güzel sözler, öğütler gibi başlıkları da beklemekteyim.
gümüş kurşununu evde unutmuş olduğunu fark ettiği anda, bahtsız bedevi gibi hayatını sorgularken, ellerini başka insanlara öptürmek gayesine girebilecek olması kaçınılmazdır ki bu kadar piskopat bir olayı yapacak cesareti kendinde bulabilmesi, meyilli olduğu piskolojik açmazlardan ileri gelebilecek olmasından kaynaklanıyor gibi gözükse de, bir anda sevdiceğinin geçirdiği kıllı ve bir o kadar da vahşi ters evrime karşı bir duruş, isyan bayraklarını açmış mağrur bir komutan edasıyla üzerine yürümekten de öteye gidemeyecek gibi durabilir fakat iyi bir kafa bir ton çekebilir fikrinin işe yarayıp yaramıyacğını da test etmek istemiş olabilir.
şaftı kaymış ve hatta nakavt olacak kızdır. neden demeyin, bu iltifatı eden kişi hem güzellik konusunda gurme, hem de para sıçan doktordur.
(bkz: kizlarin doktor eczaci koca meraklisi olmasi) *
itiraf ediyorum;
-tikileri sevmem ama platin sarı saç görünce gözlerim orada kalıyor bir süre. ama yüzüne yakışmamışsa salise sürer görüş alanımdan çıkması.
-şapka takan adamlar her zaman sinsi gelmiştir bana. sanki yüzlerini biraz örtüp, şapkayı maske gibi kullandıkları hissine kapılırım. kafasından şapkayı eksik etmeyen, her mekana şapkayla giren adama kafa göz dalasım gelir.
-kendini kaf dağında gören, güya bay karizma adamcıklarından tiksinirim. hele ki bu malların çevrelerinde sevilmesini kabul edemem. bu adamcıklara her zaman laf sokarım, takışırım.
-omuzlarımı hiç sevmem.
-cine 5'in gece kuşağını şifreli izlemişliğim var. hele sese de şifre geldiğinde ne oluyor, ne bitiyor tahminleri yapmayı severdim. *
-karınca ve sineklere parfümle inferno atmaya bayılırdım.
-küçükken beslediğim muhabbet kuşunu cebime koyar öyle gezdirirdim. *
-küçükken çok büyük biri olacağımı düşünürdüm. ama bir b.k olamadım...
beşiktaş'ın galip gelerek turu geçeceği maç olacaktır. 2-0'dan 3-2'ye maçı çeviren ekip zorlanmaz, bu akşam bize de keyifli bir maç izletir
ayrıca benim için de bir ilk olacak. zira beşiktaş'ı ilk defa inönü stadyumu'nda izleme şansım olacak. beyaz ulan
bu sorunun cevabını 1905 seçince de sanki doğru cevabı vermiş gibi kontör dağıtan siteye yönlendiriyor. maşallah ne kadar da hayırsever insanlar var bu dünya'da değil mi? *
çifte zafer yaşamak isteyenlerin istediği durumdur. olsa fena mı olur? türk takımları geleni gideni tokatlasa, küstah ingilizler'i, çirkef italyanlar'ı, almanlar'ı, ispanyollar'ı bir bir mağlup etse, salı ve çarşamba gecelerimiz keyifli sona erse.
(bkz: bizler inandık siz de inanın)
okan bayülgen'in "bu arkadaşlar türkler'in bir yüzyıl sonrasındaki halleridir!" diyip, hayranlığını gizleyemediği müthiş grup. yaptıkları müziğin hangi sınıfa girdiği konusunda şüphelerim var. tam bir sınıfa sokamıyorum ama yanlış hatırlamıyorsam grup bir röportajlarında yaptıkları müziği r&besk diye tanımlamıştı.