Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda, ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de. insanları, eski karıma yapmış olduğum gibi, büyük bir boşluk içinde bırakmasaydım. Kendimden de kaçıyorum gibi beylik bir ifadenin içine düşmeseydim. Bu mektubu çok karışık hisler içinde yazıyorum gibi basmakalıp sözlere başvurmak zorunda kalmasaydım. Ne olurdu, bazı sözleri hiç söylememiş olsaydım; ya da bazı sözleri hiç söylememek için kesin kararlar almamış olsaydım. Sana diyebilseydim ki, durum çok ciddi Bilge, aklını başına topla. Ben iyi değilim Bilge, seni son gördüğüm günden beri gözüme uyku girmiyor diyebilseydim. Gerçekten de o günden beri gözüme uyku girmeseydi. Hiç olmazsa arkamda kalan bütün köprüleri yıktım ve şimdi geri dönmek istiyorum, ya da dönüyorum cinsinden bir yenilgiye sığınabilseydim. Kendime, söyleyecek söz bırakmadım. Kuvvetimi büyütmüşüm gözümde. Aslına bakılırsa, bu sözleri kullanmayı ya da böyle bir mektup yazmayı bile, ne sen ne aşk ne de hiçbir şey olmadığı günlerde kendime yasaklamıştım. Sen, aşk ve her şeyin olduğu günlerde böyle kararlar alınamazdı. Yaşamış birinin ölü yargılarıydı bu kararlar. Şimdi her satırı, bu satırı da neden yazdım? diyerek öfkeyle bir öncekine ekliyorum.”
(Oğuz Atay~Tehlikeli Oyunlar)
Osmanlı imparatorluğunun son padişahı olan 2. Abdülhamit Han "Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün."demiştir Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise 2. Abdülhamit Hanın ölümünden sonra şu sözü kullanmıştır; "Abdülhamid’in yönetim tarzı azami müsamahadır" demiştir.
En başta yargılamak yerine saygı duyulması gerekir bir insana ve ne olursa olsun. Atatürk gibi bir kişiliğe laf etmek yanlış bir davranış. Sonuç olarak yaptığı kötü bir şey yok .eleştirmek bize düşmez ve dini inancı olan biriysen Allah da hesabını sorar .
Çıkarlar doğrultusunda hizmet etmektir aslında yani para akışı nereden sağlanabiliyorsa ona göre parti tutmakla başlayan bir sorun amma ve lakin sabit görüş ve cahilliğin getirisi olarak hayatı yalan dolan olan insan topluluğunun bir sonucudur takım tutar gibi Pati tutulması ve bu doğrultuda savunma olaydan ibarettir .
Ford fabrikasının kurulduğu zamanlarda çalışan insanların özellikle kadınların çok haksızlığa uğramış olması ve işçilerin grev yapmaları ve hatta bu konunun bir Amerikan filminde yer verilmiş olması .
Dünyada devlet kavramının var olduğu her yerde bulunan kapitalizm ile birlikte insanların hayatı tamamen parasal olarak bir şeyleri elde etmek isteme çabası ile bireyselliğin ön plana çıkmasını sağlayan ve bu durumdan dolayıdır ki yalnızlık ve buna bağlı depresyon hallerine girmesi yada insanı değerleri unutup daha çok bencil olması sorunlardan bir tanesidir mesela .
Okumak insanı farklı açılardan hayata bakabilmesini daha duyarlı ve toplumda belirli zamanlarda dışlanan biri olmanızı sağlayan bir eylemdir.
Doğru tespitlerinizin sonucu objektif bir açıdan yaklaşmanıza,düşünme yetimize yeni kavramlarla kazanımlar elde etmemizi sağlamasıdır.
Kadın haklarını gündeme getiren olay Amerika da maden işçisi olarak çalışan kadınlara taciz edilip. Bir kadının haksızlıklarla tek başına mücadele edip ağır şartlar altında çalıştırılmalarından şikayetçi olup dava açarak zorlu bir süreci atlatıp kadın hakları konusunda düzenlemeler meydana gelmesine neden olmuştur fakat değişmeyen zihniyete ve vicdan olgusundan yoksun cahil kesimin ve maddi sıkıntılarla beraber kadına şiddet uygulayan karaktersiz kişilerin yaptığı hiç de hoş olmayan davranış biçimi .
Atatürk gibi bir önderi.
götü boklu birinin sözüne mi kaldı kötülemesi eleştirmek kolay icraat götüne zor gelen amaçsız insanların yapacağı bir saçmalıktan ibarettir kötülemek. Neyzen Teyfik'in de dediği gibi "Atatürk'e dil uzatma sebepsiz, yine anandan doğardın amma baban kimdi bilemezdin şerefsiz" en güzel örneğini vermiştir.
Aşkın ne olduğunu ne olarak gördüğünle alakalı bir şey genelleme yapılabilecek bir şey değil ama bilimsel olarak bir libidodur tabi illa cinsellik olması için arzulaman gerekmez hormonsal bir olgudur aslında ama sen maviye kırmızı dersen ben onun mavi olduğunu ne kadar söylersem inkar edersin ya aşk ta böyle bir şey işte .
Çükbanca bir olay olarak nitelendirdiğim bir şey fakat her iki cinsinde bu konuda karşılıklı birbirine saygı duyması gerekir ne yazık ki tek amaç menfaat olmuş menfaatlerinin kesiştiği yerde ise sevgili olma olayı yalan oluyor.