bugün

annenın ve de babanın sız buyurken yanınızda neler yaptıgınızı gorememesıdır.aranızdakı mesefenın en uzak mesafenın olması,hatta ulasılamama noktasına tekabul etmesıdır.
kişilere ve zamana göre farklılık gösterir.
Severken gitmek zorunda olmaktır.
zikmisim sevgiliyi de ayrilmasinida. anne, baba, kardes ve bilimum birinci derece akrabayı kaybetmek tabiki. var mi daha buyuk aci?
çaresizliktir. her konuda.
Evlat acısıdır, bunun yanında aşk acısı falan fasa fisodur.
Ailenin tamamının kaybidir. Trafik kazası veya depremlerde böyle vakalar gorulebilmektedir.
insanların şeytana uyup uymayacaklarını kontrol etmek için başlarına gelen acılardır.

allah'a isyan en büyük günahlardandır malum. bu tür acılarda da insanların ilk başvurduğu yol isyandır. kimi insanlara isyan eder, kimi kendini tutamayıp allah'a isyan eder.

he tabi bu acıların yaşanmasını kimse istemez elbet. ama yaşanan kazaların, ölümlerin nasıl geldiğini gösteren bir çok video var nette. bir açıp izlemek gerek. hiç akla gelmeyecek şekilde oluyor çoğu. allah korusun diyelim böyle şeylerden.
derdinizi anlatamamak öyle yürek acısı gibi oturur insana .
acının büyüğü küçüğü yoktur. sadece o acıyı yaşarken içinde bulunduğumuz sosyolojik, psikolojik, ekonomik durumlar bu acıyı körükler ya da azaltır. tabi ölüm olayını biraz daha farklı ele almakta da yarar var.
onsuz yaşlanmak. o hep aynı yaşta kalacak, ama siz? deriniz buruş buruş olacak, ama onunki? sesiniz kartlaşacak, ama onun sesi? o hep aynı kalacak. belki biraz uzaklardan gelecek sesi, görüntüsü... ama aşkı hep aynı kalacak, belki de hep artacak...

yattığın yerde mutlu ol meleğim...
elbette o'ndan ayrılmaktır, o'nsuz gelecek kurmaktır..
çok net büyük acıdır..
sevgilerle nayinom.

insan olun biraz
şüphesiz herkesin acısı kendine göre büyüktür. kimine göre birilerini kaybetmek, sevdiklerinin ölmesi en büyük acıdır. kimine göre kendine katlanamasa da kendisiyle yaşamaya devam etmek zorunda kalmaktır.
yaşanmadan bilinmeyen acıdır.

bana göre aşk.
anneye göre evlat.
bir çocuğa göre de dizinde ki yaraya sebep olan acıdır.
serçe parmağını köşeye çarptığında duyulan acı.
Anne ve evlat acısı.

Geri kalan her şey unutulur.
Fiziki acılardan bahsetmeyelim bile.
şu ana kadar en şiddetlileri sırayla aşk, diş ve kulak acısı-ağrısı oldu.

ama en yıpratıcısı ise aşk.
Kürtle evli olanlar için anal seks olmalı.
sabah uyku sersemi yataktan kalktığında, yürürken ayak sırça parmağını kapının köşesine vurmaktır. bundan daha sinir bozucu daha acı verici birşey olmamalı.
neren acıyorsa orasıdır. eskiler neren acıyorsa canın ordadır der.
maddi olarak serçe parmağının sehpaya vurması. manevi olarak ise tabii ki de ölüm.
tecrübelerime göre fiziksel en büyük acı böbrek ağrısı ve diş ağrısıdır. özellikle böbrek ağrısı çok şiddetlidir.
ruhun acıları ise değişiktir, aşağılanmak, değer verilmemek, sevilmemek, aşkın acıları, insanın yaptığı işin, emeğinin değer görmemesi yerine göre büyük acılar. ancak genç yaşta ölen birisinin cenazesinde, en büyük acının evlat acısı olduğuna kanaat getirdim.

sadece dünyada oluşun verdiği bir acı var, (bkz: weltschmerz). hayallerimizdeki dünyaya asla ulaşamayacağız, hep bir mücadelede var olacağız, hep aşılması gereken bir sorun olacak. ama yapabileceğimizin en iyisini yapmalı. hele bu dünyada ölüm diye bir gerçek varken.
Pipiyi fermuara kaptırmak.
erotik cinsel yapamamak. testislerle vulva dövememek, cinselleri küsküleyememek, asi bir tay gibi don parçalayamamak..