Daha çok da şehir isimleri olarak görülür. Bir de bilinen bir yer ise daha da havalı oluyor. Sanırsın bir zamanlar buralar bizimdi onun için bu soyadını aldık der gibiler. Ahmet istanbullu, Sinem sürmeneli, Halit Ziya Uşaklıgil, ismet inönü, Orhan Bursalı gibi.
Buna ister aynı -gillerden gelmiş olsun isterse aynı dönemlerde tüketilmesinden diyelim bazı meyveler arasında hep bir benzerlik, ilgi alaka kurulur. Bir elma yanında armut olmazsa olmaz, kavun ve karpuz tezgahlarda yan yana yerini alır, kayısı ile şeftali aynı tabağı süsleyebilir, bazen vişne ile kiraz bize aynı izlenimi verebilir.
Başlık biraz karışık olabilir ancak çocukların ihmal edilememesi gereken hususlardan biri.
Olay istanbul Kağıthane'de yaşanmış. Bir anne büyük oğlunu kursa bırakmak için araçtan iniyor. Bu esnada 3 yaşındaki diğer çocuğunu araçta bırakıyor. Bu esnada çekici gelip aracı otoparka çekiyor. Aracı geldiğinde göremeyen anne ise uğraşlar sonucunda otoparkta çocuğuna kavuşuyor. Şimdi burda yetersiz otopark mı, anne mi yoksa otomobili çekenlerin mi ihmali var bilemedim. işin sevindirici tarafı çocuğa bir şey olmaması. http://m.internethaber.co...ideo-galerisi-1927581.htm
Evlerde artık eskisi gibi fosur fosur sigara içilmiyor. Artık sigara içeceklere evin balkonu gösteriliyor. Bunda evin ve eşyaların kokmasının önüne geçilmesi, içmeyenlerin rahatsız olmaması gibi durumlar da söz konusu. Fazla bir kullanım alanına da sahip olmayan balkonlar bu amaca etmiş oluyor.
Klasik Western filmlerinde Amerika'ya yerleşen beyaz adam dere kenarına gidiyor ve altın arıyor. Hiç bizim Türkiye'de buna benzer şeyler olmuyor. Bizde daha çok gömü üzerine giden bir muhabbet sanırım.
Şimdi gitmedim, görmedim ama garipsedim. Bazı bilgilere bakalım. Merkez ilçelerden biriymiş. 167 bin nüfusu varmış. Başka merkezi oluşturan ilçeler varsa sayısı daha da yükselebilir. Erzurum merkez 348 bin imiş.
Şimdi işsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede özellikle bölgede buna ihtiyaç var mıdır? Günümüzde zaten birçok özel işletme bu tarz yerler işletiyor. Düğün 7/24 yapılan bir tören değil. Genelde yazın ve hafta sonları yoğun olan bir sezon.
Dünyada neler oluyor dedirten haberlerden biridir. Olay Sırbistan'da gerçekleşmiş. Arsa almak için birikim yapan ve arazi sahibini bekleyen aile parayı sayıp masanın üstüne koymuş ve beklemeye başlamışlar. O esnada kapıyı açık bulan keçi masanın üstündeki paraları yemiş. Olaydan sonra adam sadece bir noktaya bakmaya başlamış. Keçinin kesilip kızartıldığı da haberler arasında.
Bu da bize gelsin ey ahali, asgari ücretliler, işsizler, kpss'ye hazırlananlar, okuyanlar, iş kazalarında ölenler. Bu çocukla ilgili altı,yedi ve sekiz yaşında ilgili haberler var. Bu arada dolar milyoneri.
Peki ne yapmış bu çocuk. Ailesinin aldığı oyuncağı eleştirmiş devamında YouTube'a yüklenmiş bakmışlar ilgi görünce oyuncak eleştirmenliği yapmaya devam etmiş. Yani o bir YouTuber
Bir dönem tuşlu telefon kullanamama diyen yaşlılar şimdi akıllı telefonlarda toz attırıyorlar. Şimdi de gelen görüntülere göre hayatında ilk defa dron gören dedeler ninelerin drona da alışması gerekiyor.
Bizdeki zaman kavramıyla halk arasında algılanan zaman arasındaki farktan dolayı yaşanır.
Halk arasında cuma akşamı denir aslında perşembe akşamıdır. Bu da eskiden gün kavramının akşamdan başlamasıyla ilgili.
Asıl konu ise gece 12'den sonra yaşanan yarın ile başlayan cümlelerdir. Yarın denilen zamanla ifade edilmek istenen aslında bugündür. Genelde titiz olanlar hemen atlayarak konuyu düzeltirler. Saat 12'yi geçti günün içindeyiz diye.
Daha buna benzer birçok cinayet işlendi. Gençler spor yapsın, müzikle sanatla ilgilensin dedikçe nereye gidiyoruz?
ister liselerin kalitesinden, eğitim sisteminden bahsedince bir insanın yaşamını yitirmesine değmez. Okullarda öğrenciye ulaşmak zorlaşıyor. ilgi alanları kırdılı dövdülü diziler, filmler, sanal oyunlar, kız meselesi, yan baktın olayı, dışarıdaki kanlı hayatın sınıflara kadar sokulması.
ingiltere'de ırkçı bir saldırı yaşandı. Bir ingiliz öğrenci Suriyeli bir çocuğa ırkçı saldırıda bulundu. Bunlar bizde yok mu? Ekonomik, sağlık, kültür, fiziki nedenlerden dolayı birçok öğrenci akran zorbalığına maruz kalıyor.
Sözler Fatih Altaylı'ya ait. istanbul'da evin önüne de park edilen araçlara ceza yazılacağını belirten Altaylı tepkisini vatandaş arabasını nereye koyacak, neresine sokacak şeklinde ifade etmiş.
Nefese de ceza gelecek mi konusunu ele alan Altaylı artık dikkat etseniz de ceza gelecek, millet arabasını neresine sokacak ve nefese de ceza gelecek mi şekilde serzenişlerde bulunmuş.
Sonbaharda ağaçların yaprakları dökmesiyle birlikte çöpçülerin kitle temizlik hareketini girişmeleridir. Bir caddede, kaldırımda, parkta ağaçların yapraklarını dökmüş olduğunu görür ve yürürsünüz, ancak çöpçü gelir ve tüm bu duygusallığı yok eder.
Ağaç yaprağıyla güzel, madem o yapraklar süpürülecek o zaman yaprağını dökmeyen ağaç dikin. Ağaçlar yapraklarıyla güzel.
Çocukluk gizli bir sandıktır veya çocukluğunu yaşamamış bir kişi tam bir birey değildir şeklinde bazı tanımlamalar var.
Genetikle beraber zeka ve kişiliğin oluşmasında çevrenin de etkileri var. Bir olayla veya durumla karşılaşınca hep eskilerden bahsedilir.
Örneğin et yemeyen birçok kişi sevdiği bir hayvanın kesildiğinden bahseder, küfür eden biri aile büyüklerinin yönlendirmesi olduğunu anlatır, aile içinde yaşanan sorunların yansımanı gelecek hayatında etkisi olduğundan bahseder.
Bilenler, gidenler bilir Mudurnu Bolu iline bağlı Bolu'ya 52 km uzaklıkta 5 bin kişinin yaşadığı sakin şehir diye nitelendirilen yerlerden biri.
Bilmeyenler için biraz daha açarsak Safranbolu, Cumalıkızık, Eskişehir Odunpazarı, Ankara Beypazarı gibi evlerin olduğu bir yer. Doğası da güzel birkaç kez gitme imkanım oldu.
ilçenin geçim kaynağı özellikle tavukçuluk. Bu isimle de bir işletme de vardı.
Gelelim asıl konuya buraya bir yatırım yapılmış. Şatoya benzetilen evlerden 587 tane 750 bin metrekare üzerine inşa edilmiş. Ancak proje tamamlanamamış.
Şimdi öyle bir yere böyle bir proje. Oranın doğasına ve mimarisine uymaması, yarım kalması üzücü olmuş.
Herhangi bir iş için çağırılan ustanın işi nasıl yaptığı çözmeye çalışır ki bir daha iş düştüğünde gerek kalmasın. Ama benim Anadolu insanım bunu yer mi?
Kapı, kilit, anahtar için çilingir çağırılır hemen olay çözmeye çalışılır, nasıl yaptın usta?
Araç tamire girer ustayla birlikte bakmışsın araç sahibi de aracın altında birlikte yorum yapıyorlar.
Beyaz eşya usta ne yaptı, nereye dokundu karşıdan gözlenir ki bir daha ihtiyaç kalmasın.
Her şeyin sorumlusu ezberci eğitimmiş gibi gelen geçen ezberci eğitime karşıyız diyerek modern, bilimsel, yaparak yaşayarak öğrenmeden bahsediyor. Ne o ne bu.
Şimdi siz çarpım tablosunu öğrenemeyen birine nasıl matematik öğreteceksiniz, ingilizce'de kelime dağarcığı olmayan biri hangi seviyeye gelecek ( yurt dışında yaşayan bir yabancı değiliz ki yaparak yaşayarak öğrenelim).
Amaç papağan gibi her şeyin olduğu gibi öğretilmesinde değil tabiki ama bazı şeyler olmadan da olmuyor.
Bizim bildiğimiz ormana gitmek, yürüyüş yapmanın modern dünyadaki adı. Efendim şimdi bu evropalılar ormana gidiyorlar, yürüyüş yapıyorlar, ağaçlara sarılıyorlar bunun adına da orman terapisi diyorlar.
Birçok iş yerinde olmazsa olmaz denilen şeylerdir.
Gelen müşterilerin oturması için bekleme koltukları ya da sandalyeler.
Gelen müşterilerin okuması için gazete veya dergiler.
Ofis ortamıysa bir çay seti.
Bozuk paraların atıldığı bağış kutuları.
Giriş kapısında yazan çalışma saatleri.
Masa üstünde her an ulaşılabilen kartvizit kutusu.
Sanırdım ki onlar gün boyu kendinden fedakarlık edip yoruluyor, yaramaz öğrenciler onları üzüyor ve onlar zil çaldıktan sonra eşyalarını bile taşıyamayacak. işte o zaman en azından öğretmenler odasına ulaşsın diye öğretmenin çantasını taşıyarak onlara yardımcı olacağız.
Tarihi eserler nasıl tahrip edilirin diğer adıdır. Tarihi eserlerin günümüzde amacı doğrultusunda kullanılması bazı durumlarda mümkün değil ancak birkaç örnekle ne demek istediğimi anlatacağım.
Yer bir medrese binası. Osmanlı döneminden. Restore edildikten sonra bir süre el sanatları merkezi olarak kullanılıyordu daha sonra ne mi oldu alıp bir sansara verdiler.
Yer bir bedesten. Restore edildikten sonra bir süre yine el sanatları merkezi halindeydi. izmir'deki kızlarhanı gibi bir yer. Daha sonra ne yaptılar biliyor musunuz? Onu da bir ucuzluk pazarına kiraya verdiler.
Yer bir kilise. Efendim bu şehrin ahalisi biz kilise istemeyiz diye hay huy ettiler. Yıllarca metruk bir şekilde kaldı, defineciler cirit atmış zamanında. Bir dönem tüp deposu olarak kullanılmış.
Hani siz bekliyorsunuz. Bu tarz yerler işlevini yitirmiş. Ancak tarihi yapı olarak günümüzdekiler bunlara yaklaşamıyor. Biz medrese binasında Sahaflar olur derken sansarlar el attı, bedestende gençler için bir mekan oluşturulur derken kap kacak doldurdular.
işte kültür sanat dersin biri gelip her şeyi yerle yeksan eder.