(bkz: Hayata dair hayret veren şeyler)
Can bonomo'nun olağanüstü, bambaşka bir tınısı ve enerjisi olan müthiş şarkısı. Bu şarkıda bono'dan çok farklı bir hava alıyorum. Kim bilir kime, hangi havada yazıldı. Aranjede Teoman esintileri de alıyorum. iyi ki varsın be Bono! Çok yaşa sen "Roman'ın mülayim şair" babası.
Edit: hayret ettim bu zamana kadar bu şarkıya başlık açılmamasına. Sonra Uludağ"da olduğum aklıma geldi, geçti.
türkiye' nin en iyi kadın doğum prof'u. aynı zamanda dünyanın da en iyileri arasında. ilgili alanda rahatsızlığı olanların başka doktorların kapısını çalmadan ali hocaya gitmeleri tavsiye olunur. başkent üniversitesi'nde görevlidir.
başımıza örülmedik çorap kalmayan bizlerin anlamamakta ısrar ettiği yasadır. iyi anlatan bir yazı için;
BÜTÜNŞEHiR YASASIYLA, ÜRETKEN TOPLUMDAN TÜKETiCi TOPLUM HALiNE DÖNÜŞTÜRÜLÜYORUZ
Bilindiği üzerine 2012 yılında Büyükşehir Yasası değiştirilmişti. Bir kısmı hemen yürürlüğe giren 6360 sayılı yasa 30 Mart 2014 yerel seçimlerden sonra tamamen uygulamaya sokulacak. T.C nin il özel idarelerinin yüzde 36sı, belediyelerin yüzde 53ü, köylerin yüzde 47si kapanacak.
KÖYLÜMÜZ BAŞINA GELECEKLERDEN Bi HABER!!!
2012 yılının Kasım ayında istanbul Türkan Saylan Kültür Merkezinde Türkiye nereye gidiyor konulu panel yapılmıştı. Panelin konuşmacıları CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler ve istanbul Gerçeği yazarı Turgut Ünlü idi. Panelde asıl konu Büyükşehir Yasasıydı. Güler, Büyükşehir yasası olarak çıkan kanunun aslında Bütün Şehir yasası olduğunu belirterek istanbul gibi neredeyse tamamı kent haline gelmiş bir kentte bu yasayı uygulamakla Konya gibi yüzölçümü birçok Avrupa ülkesinden büyük bir ili aynı yöntemle yönetmek mümkün değildir. Bu yasa ile Mahallenin, mahalle muhtarının hiçbir tüzel kimliği yoktur, köylerin bütün hakları ve mal varlıkları büyükşehirlerin eline geçecektir, bu da bir rant kapısından başka bir şey değildir.
KÖYLÜYE ARAZiNiZiN DEĞERi ARTACAK DENiLiYOR.
Yalan. Çünkü köylünün arazisinin değeri artmıyor, satış fiyatı belirleniyor. Köylü arazisini belki daha pahalıya satacak ama sonra ne olacak, muhtemelen kendi arazisini alanların yanında hizmetli olacak. Bunlar satış fiyatının artacak olmasıyla köylüyü kandırıyorlar.Demişti.
Güler, mahalleye dönen köylerdeki bedava bazı hizmetlerin de artık parayla olacağını, vergi sisteminin değişeceğini, köylülere pek çok ek yükümlülükler geleceğini de örnekler vererek anlatmıştı. Fakat bu uyarılar dikkate alınmadı.
1NiSAN 2014 SABAHI ÜLKEMiZiN 16 BiN KÖYÜNÜN TÜZEL KiŞiLiĞi YOK EDiLECEK!
Yerel seçime kısa bir süre kaldı. Ama Büyükşehir yasasının yanlışlıkları yeteri kadar halen anlatılamadı. Devlette, yargıda ve poliste AKP Hükümeti ile Gülen Cemaati arasında güç savaşı var. Seçimi etkileyecek rüşvet ve yolsuzluk dosyaları yaratılan, suni gündemler nedeniyle ana gündeme olması gereken yerel seçimler ve Büyük şehir yasası siyasilerin gündemde yok
Kuraklık, tarım ve başımızın tacı köylülerimiz, kırsal kesimin sorunlarıyla büyükşehir yasasının bu kesim üzerindeki 31 Mart 2014 sabahı ortaya çıkacak ve köylüleri yerinden yurdundan edecek bu eyalet yasası ile kim ilgileniyor? Hangi siyaset ve siyasetçiler köylünün yanında, hangi rant ve rantiyeciler köylünün merasının ve onların kullanımında olan hazine arazilerin peşinde
KÖYLÜ ŞEHiR YAŞAMINA UYUM SAĞLIYABiLiRMi?
Ülkemizde 31 Mart sabahı 16 bin 82 köyümüzün adı ve adiyetleri haritadan silinecek. Yetmedi belediyeleri olan 600 belde, belediyeleri kapatılarak köy olacak. Bu yok oluş ve getirilen ek vergilerin ülkemizin tarıma, kültürümüze, sosyal yaşantımıza acaba nasıl bir darbe vuracak. Köylü bu şehirli yaşama alışabilir mi?
Büyükşehir Yasası ile ülkenin nüfus yapısı bir gecede değişti. Kırsalda yaşayan nüfus yüzde 24ten yüzde 9a indi. Yasa ile nüfus değiştiren belki de ilk ülke olduk. Yasa 1 yıldır uygulanıyor ve bunun alt yapısı adım adım düzenleniyor. Ancak, köylünün yaşamlarında asıl değişim 30 Mart yerel seçimlerinden sonra yaşanacak.
KÖYLERDE AHIR VE KÜMESLER YASA GEREĞi KAPATILACAK!
Kırsalda, köyde yaşayanlar mahalle olarak bağlandıkları belediyeye su parası, emlak vergisi, verilen hizmetler için katılım payı ödemeye başladıklarında başlarına örülen çorabın farkına varacak. Ahır ve kümeslerinin köyün dışına çıkarmaya başladıklarında bu yasanın yanlışlıklarını daha iyi görecekler.
Bunun ilk örneği geçtiğimiz Aralık ayında Bodrumda yaşandı.
Büyükşehir yapılan Muğlada, Bodrum Kaymakamlığı ilçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü 17 Aralık 2013te Umumi Hıfzıssıhha Kararı başlıklı bir yazıyı ilçedeki tüm belediye başkanlarına ve köy muhtarlarına gönderdi. Büyükşehir Yasası ile birlikte köy kimliğinden çıkarılarak mahalleye dönüştürülen yerlerde operasyon başladı. Köylülerin ahır ve kümeslerini yerleşim alanlarının dışına taşımaları istendi!
Bodrum ilçe Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından köylere gönderilen resmi yazıda, yerleşim alanına yakın bölgelerde hayvancılık yapılmasının Umumi Hıfzısıhha Kararı gereğince yasaklandığı duyuruldu. Bodrum Kaymakamlığı aracılığıyla köy muhtarlarına gönderilen yazıda, köylülerin ilçe merkezi, belde ve köylerdeki tüm ahır ve kümeslerini ivedi olarak kaldırmaları ve yerleşim alanlarının dışına taşımaları istendi.
KÖYLÜ KÜMESiNi NEREYE TAŞISIN?
Kaymakamlıktan gönderilen yazı, köy muhtarlarının eline ulaştı. Muhtarlar ise şaşkın! Çömlekçi Köyü Muhtarı, Mustafa Oral, Köylümüze bu yasağı nasıl anlatacağız? Bir ahırda bir ya da iki ineği olan, kümesinde üç beş tane tavuk besleyen ve geçimini bu hayvanlardan elde ettiği sütü, yumurtayı satarak kazanmaya çalışan insanlar, bu kararı nasıl uygulasın? Nereye taşısınlar? Köylüler perişan olacak diye konuştu. Yakaköy Muhtarı Halil Kıy da, Bu yasakla birlikte, köylü ineğini, tavuğunu satıp üretimden vazgeçecektir. Başka çare yok. Köylere gidip taze yumurta, süt alma devri bitti yorumunu yaptı. Sorun sadece köylerin mahalleye dönüşmesi nedeniyle ahır ve kümeslerin taşınması değil, demokrasinin en küçük birimi olan köyler yok olacak.
BÜTÜNŞEHiR YASASI KÖYE VE KÖYLÜYE NELERE MAL OLACAK.
Köy tüzel kişiliğine ait mera, yaylak ve diğer tüm varlıklar belediyelere devredilecek. Tarım alanları, meralar, yaylalar imara açılacak. Mevcut durumda, tarımsal üretimden zaten para kazanamayan çiftçiler ellerindeki toprağı satacak ve üretimden çekilecek. Uygulanan politikalarla bir süredir sistemli olarak tarımdan koparılan küçük çiftçilik tamamen yok edilecek. Devletin, Çiftçi Kayıt Sistemi kayıtlarına göre son 10 yılda 500 bin çiftçi sistemden çıktı.
Tarımdan kaçışı ekilmeyen alanlarda doğruluyor. Tarımdan kaçışın önemli nedenlerinden birisi de yüksek girdi fiyatları. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre, 2002de ÜRE gübresinin tonu 237 lira iken 2013te 981 liraya yükseldi. Aynı dönemde DAP gübresinin tonu 354 liradan 1217 liraya çıktı. Mazotun litresi Ocak 2002de 94 kuruştu. Şu anda 4,5 lira. Yaklaşık yüzde 300 artış. Hangi tarım ürününde son 10 yılda yüzde 300 artış oldu?
Bu yüksek girdi maliyetleriyle üretim yapmak ve üretimi sürdürülebilir kılmak adeta olanaksız hale geliyor. Çünkü köylünün üretim için girdi fiyatları artarken tarım ürünlerinin fiyatı aynı oranda artmıyor. Artırılmıyor!
Büyükşehir Yasası ile çiftçilerin tarımdan ve doğduğu topraklardan kaçışı daha da hızlanacak. Kentin mahallesine dönüşen köylerde kim üretim yapar? Ki bütünşehir yasası üretim yapılmasına, kümes ve ahır yapılmasına izin vermiyor. Düşünebiliyor musunuz? Kümesi ve ahırı olmayan köylü!
BÜYÜKŞEHiR YASASIYLA KÖY ARAZiLERi RANTA VE RANTiYECiYE AÇILACAK
Ülkemizde son 30 yılda tarım topraklarının amaç dışı kullanımında büyük artış var. Türkiye ovalarını, sulak alanlarını kaybetti. Bunda merkezi hükümet kadar yerel yönetimlerin özellikle de belediyelerin çok büyük rolü var. Birçok belediye başkanı tarım arazilerinin üstüne sanayi tesisi, turizm tesisi veya toplu konut yaparak, Çünkü onlar Yönettikleri yerin ancak sanayi, turizm veya yapılaşma,betonlaşma ile gelişeceğine inanıyorlar. Yasa ile hem imar yönünden hem de arazi kullanımı açısından belediyelere ve valiliklere verilen yetkilerle daha çok tarım toprağı ranta dönüşecek. Daha çok tarım toprağı kaybedilecek ve amaç dışı kullanılacak.
Özetle, 31 Mart sabahı köylerle birlikte demokrasinin en küçük birimi olan köy yönetimi, binlerce yıllık tarih, kültür, gelenek ve görenekler, yerel lezzetler, sosyal yapı da silinecek. Üretken, üreten toplumdan tüketen tüketici toplum haline zaten getirilen halkımız 30 Mart 204 sonrası gidişatı yasalara bağlanarak toprağından atılıyor Bunu hiç düşündünüz mü? 25 Ocak 2014 Burhan Taneri
duyulmadan az evvel heyecanla karışık gerginlik yaşatandır, sonra bir kelebek ordusu salandır tüm vücuda. o' nun sesi öyle güzel ki; konuşurken dünyadaki tüm kötülükler, savaşlar o an bitiyor sanıyorum. buzullar erimekten vazgeçiyor, her şey sakinleşiyor; en hırslı, en acımasız kalpler bile.. evrende durum böyleyken benim dünyam o an duruyor çünkü sesinden başka bir şeyi algılayamıyorum. öyle hapsediyor kendine işte! o ses hiç silinmesin kulaklarımdan, bu eşsiz sesin sahibi hiç gitmesin hayatımdan. elleri hep ellerimde olsun. kokusu hep içimde...
ne kadar etkili olduğunu yakın zamanda anlayacağımız sabundur. yüzün günlük bakımı için şimdiye kadar kullanılan ürünlerin hepsinden daha iyi gibi görünüyor. yağlanmaya meyilli ciltler içindir, doğal sabun satan yerlerde bulunabilir.
hakkında daha önce yazılmamış olmasına şaşırdığım gökhan özen şarkısı.
Bak yüreğim senden öteye gitmiyor
Seni sevdi başka sevda bilmiyor
Yokluğunda hayatla barışmıyor off
Çaresizliği anlatan şarkılar gibi
Başka başka hayatlarda çalıp söylendik
Son sahnesi ağlatan o filmler gibi
Biz yazdık biz oynadık ve tükendik
Olanlar aklıma bir türlü sığmıyor
Sensizlik duygusu nefes aldırmıyor
Siyah beyaz günlerim sensiz bitmiyor
Yaşananlar önünde yaşanmayanlar var bide
Kalbim takılmış plak gibi ismini heceliyor
Siyah beyaz günlerim sensiz bitmiyor
hastalık, çekene zor; ona bakana ayrı bir zor. hasta olan kişiye en ufak bir sevgi yoksa içinizde, nefret ediyorsanız ondan, bakmak işi iyice azaba dönüşüyor. *
sessiz olduğu kadar ürkütücüdür de. rüzgarla eleledir. hırçındır da ama öfkesi lafta kalan dost gibi merhamet doludur, huzur verir. ilham kaynağıdır kimileri için;
--spoiler--
Seni bekliyordum yağmur, küçük yağmur
Ekinlerim için değil, kendim için
Hani ellerinle bende yeşerttiğin
O yağmur kokulu düşüncelerim için.. *
--spoiler--
* gökhan tepe' nin kuytularda kalmış, enfes şarkısı.
' umutsuzum
kör karanlık odalar içinde
haykırsam bir duyanım yok
perişanım yar
görebilsem gül yüzünü
son kez öpebilsem
tutabilsem ellerini
sana diz çöksem.. '
çevremdeki evliliklerde dikkatimi çeken durumlardan biridir. benim evlilik anlayışıma bütünüyle ters olaylar söz konusu. eşler arasında iletişim sorunlu değil; neredeyse yok! kadın eşini evin ihtiyaçlarını karşılayan biri olarak; erkek ise kadını ev içi işleri yapan, kişisel kimi ihtiyaçlarını karşılayan olarak görüyor. ötesi yok. kadın da erkek de asıl paylaşımlarını çevrelerindeki hemcinsleriyle gerçekleştiriyor. her iki cinsin yukarıda bahsettiğim ihtiyaçları otomatik olarak sağlansa kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum. oysa eş, insanın en yakın arkadaşı olmalı, mecburiyetlerden arınmış bir ilişki, saf bir bağ olmalı arada.
belirli ve güçlü ideolojik sadakatleri olmayan, her seçimlerde farklı partilere oy verme potansiyelleri olan kesimi tanımlar.
türkiye' de ki seçmenin niteliği 90' ların ortasında böyleyken şimdi nasıl, ben anlayamadım.
bir yerleşim yerinin çeşitli nedenlerle( tarihi, turistık, kulturel ozellıkler ya da konumundan ötürü ekonomık nedenlerle) gelır duzeyı yüksek toplum kesimi için cazibe merkezi haline gelmesiyle söz konusu alanda konut fiyatlarından başlayarak tüm yaşam giderlerinin zaman içerisinde eski sakinlerinin karşılayamayacağı düzeye getirilip, o alanı terketmeye yönlendirilmelerine SOYLULAŞTIRMA denir.
alkış tuttuğumuz kapitalizmin kentte ki yansımalarından biridir.
ölmeden gerçekleştirmek istediğim ideallerimden biridir. inşallah yeteri kadar param olur. ülkemizde yapılamayacak bir şey de değil aslında ama sermaye sahiplerinin yönlerini biraz değiştirmeleri lazım bunun için. o da zor!