dinlediğim en etkileyici seslerden biridir ayhan yener,
kıymeti bilinmeyenlerden
tutunamayanlardan
şu albümü dinleyip de hayran olmamak elde değil kendisine,
hele bir mavi duvar var ki!
dinleyin a dostlar;
Bir gün kaldırımda yürüyorum, bir baktım, çarpıldım! salına salına yürüyor, giyimi sade ve yalın. Sanırsın Zeus'un dünyalar güzeli efsane karısı hera'nın soyundan geliyor, öyle güzel! Sadece bakmak olmazdı böyle bir afete, takıldım peşine. zannetmeyin sakın abazalıktan, benimkisi çarpılmaktan! Yürüyorum peşi sıra, dayanamadım sonra, yanaştım yanına, amk travesti çıktı ya la.
üç arkadaş gecenin köründe trenden inmişlerdi.
boş ve ıssız sokaklarda mal mal yürüyorlardı.
çişi gelen içlerinden biri, yolun kenarına işemeye kalkınca şöyle bir tepkiyle karşılaşmıştı evin balkonunda kafa çeken adamdan; "oha"
o sırada bir taksi geliyordu arkalarından. durdurdular. araçta üç kişi vardı.
tiplere baksan biri hapçı, biri tecavüzcü, diğerininde ne olduğu belli değildi!
-abi bizi beş bin evlere ne kadara götürürsün dicektik ama müşterin varmış sağol!
+boş ver parayı ehliyeti olan biri var mı aranızda?
adamlar sarhoştu. buna rağmen diğer iki elaman da atladı "var ben de ehliyet"
atlarsan öyle olur böyle;
geçti direksiyona genç, hiç şahin sürmemişti, daha doğrusu mercedes'ten aşağısına binmemişti, 88 modellerini çok seviyordu eski de olsa mercedes mercedestir diyordu.
attı birinci vitese, bastı gaza...
5 dakika sonra o da ne! polis!
boku yemişlerdi...
-ehliyet ruhsat?
ehliyet tamam da ruhsatın yerini müşteri gösterdi.
-sabah kim ceza yedi bu arabayla?
arkadan arabanın sahibi atladı; "kardeşim"
-kardeşin ceza yedi, sen müşterisin ama arabanın sahibisin, senin ne olduğun belli değil tipe bak böyle şöför mü olur? ne ayaksınız siz?
polis haklıydı, garip bi senaryo vardı ortada, hepsini sikecek gibi baktı.
sonra da "neyse lan siktirin gidin" bakışı eşliğinde bir dahakine yemezler dedi ve gönderdi ...
adamlar rahatladı.
-eyvallah gençler. ama bu araba böyle sürülmez ki bas lan!
+abi arabanın huyu suyunu bilm...
-lan biz götümüze güvenmeseydik arabayı vermezdik aq bas.
diğer iki eleman bakıştılar, konuşmadan bir şeyler konuştular!
"sikmeseler bari"
-gençler oraya başka taksi tutsaydınız anasının .mı yazardı onun için attırın 15 i...
oysa ki ilk durduklarında para almayacağını söylemişlerdi,
hem tuttuğu taksiyi sürüp hem de 15 i bayıldı genç.
aynı zamanda tarihe de geçti.
çünkü o tuttuğu taksiyi kendi süren gençti...
başım dönüyor!
ve ben yine hülya'lardayım.
her gece bu vakitte vuruyor
sensizliğin sessiz saatleri!
ahmet kaya'dan esinlenip
diyorum; yakarım geceleri
oysa ben yatamıyorum geceleri!
hasretin öyle vuruyor işte.
hayyam'a soruyorum; derdim ne?
"iç" diyor bana,
ben de içiyorum seni
tütün sardım şimdi
çekiyorum içime seni
bir de hayâline koyuyorum gözlerimi!
dünya duruyor
ve ben özleminden ölüyorum!
seviyorum...
--spoiler--
rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz,
artik ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı,
belki her sabah vakti, belki gece yarısı,
artık nefes almayı bırakıp gideceğiz;
ben artık korkmuyorum, herşeyde bir hikmet var
gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar.
belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar,
birer ağaç altında sevgilimiz, annemiz.
gece değmemiş sema, dalga bilmeyen deniz,
en güzel, en bahtiyar, en aydınlık, en temiz
ümitler içindeyim, çok sükür öleceğiz...
--spoiler--
eksik bir ruh
bulutlu bir gecenin sağanağı
canımı acıtırcasına esen deli rüzgâr
seviyesiz bir sevdanın varlığı
gözlerimin bebeği sanki ateş
o yerdeyim, gidişin anlaşılmadığı!
rahat yazılar yazamayacağınız anlamına gelir.
bir şey yazarsın örneğin bir şiir,
şiir de geçen "orospu" kelimesi onu rahatsız eder mesela!
ya da bir yazarın nick altına entry girmeniz itinayla incelenir, kız mı erkek mi olduğu sorgulanır.
şayet kızsa boku yedin, sil!
yani demek istediğim uğraşılmaz, uğraşamadım!
kayıp şehrin buğusunda,
kaybolan bir adam!
cevapsız sorulara, cevap bulmaya çalışan bu adam;
nedensiz bakıyordu etrafına,
bakmak için bakıyordu sadece.
geçtiği yerler, gördüğü insanlar ve dahası;
umrunda değildi!
elinde bir telefon, hattı iptal olmuş bir telefon!
yürüyordu...
gözleri; kan çanağı, sureti; sanki kanun kaçağı!
sakalları göğsünde, saçları belinde.
zerre korku yok ahvâlinde.
yavaşladı adımları,
bana doğru yaklaşır bir hâli vardı,
gözlerimin önünden gitmeyen bir hâl!
-bir sigara verir misin?
+tabi buyurun.
yanıma oturdu, sigarasını yaktım.
öyle bir çekişi vardı ki,
sanki tüm dertlerini içine çekiyordu,
ismim; yahya
işim; kâhya
diyordu.
fazlasıyla ilgimi çekti, garip bir adamdı.
konuşmaya çalışıyordum, dilinde hep kısa cümleler vardı!
biraz sohbetin ardından;
-sıkılmıyor musunuz peki böyle yaşamaktan?
elindeki eski telefonu gösterdi,
yılan oyununu açtı ve;
iyi bir meslek sahibi olacak erkektir.
lâkin bazı diyaloglardan geçmesi gerekir;
-biz üç arkadaş kiralık ev arıyoruz, evinize bakmaya gelmiştik, erkek öğrencilere ev veriyormusunuz?
+veririm, hangi bölüm de okuyorsunuz?
-fizik, iktisat, hemşirelik.
+hahaha alo anne, 2 erkek 1 kız gelecek eve bakmaya ilgilenirmisin? hahaha
-&%?!!
âşk vardı, kapalı kapılar ardında,
çember daraldıkça, açıldı âşk'a ait kapılar.
gam ve keder boğazıma sarılan zincir,
çember daraldıkça, girdi hapise zincir!
hayat anlamım; bilgin bir çocuk da,
çember daraldıkça, o çocuk vardı ruhumda.
yaşamak, gelişerek yaşamak; çemberi daraltmakta!