kendime saygımı kaybediyorum sanki.
Beklediğim bir msj vardı gelmesini bekledim ama gelmiyor, öyle istedi öyle olsun, yapacak bir şey yok.
Mutlu olsun, canı sağolsun.
00.00’da bu yazar gider…
Çözüm odaklı olmam.
Sorun çözmeyi seviyorum, birine derman olmayı.
Geniş ailede bir problem olduğunda, üzücü bir olay yaşandığında, ya da bir karar verilmesi gerekiyor da kimseden ses çıkmıyorsa, herkes topu bir diğerine atıyorsa o topu ben tutar gol atarım.
Ahaha böyle bitirmeyi düşünmemiştim entryi..
Kesinlikle doğru bulduğum önerme.
Sıkı takipçisi olduğum ve kendinden pek çok şey öğrendiğim psikolog da köy evinde sürekli çiçeklerle ve hayvanlarla ilgileniyor.
Hatta geçenlerde verdiği bir örnek de başlığa ve ilk girdiye çok uygun.
‘Bahçenin sürekli su biriken eğimli bir bölgesinde farklı çeşitte çiçek ve otlar birlikte yetişip büyümüşler ancak otlar baskın hale gelmeye başlamış ve çiçekleri bastırmış. Temizlenmezseler çiçekler belki de hiç görünmeyecek ilerleyen zamanlarda. Evet otlar da yeşillik falan ama orayı özel kılan çiçeklerin olması, otları feda etmezsek çiçeklerden olacağız. Bu da bizim hayatımızdaki en yakın insanları nasılsa hep oradalar, yanımdalar diyerek önceliklerimiz arasından çıkarırsak belki de bizim için zararlı insanlar onları ihmal etmemize neden olabilir. Zihnimizde kalbimizde sınırlı bir güç var ve her şeyi aynı anda güzelleştiremeyiz.’ Diye yazarken bir yandan da otları bir güzel temizledi..
Çocukluk Sonrasındaki dönemlerde görülen davranış bozukluklarının, bile bile yapılan yanlışların, gençlikte ve yetişkinlikte hissedilen yetersizlik duygusunun ve kaygıların kaynağını bulmak için söylenen söz.
0-7 yaş arası ebeveynlerin ilgisi alakası nasılsa öyle şekillendin oldu bitti mi yani? Hele bazı düşünürler var 0-3 yaş arasını baz alıyor. Diyelim ki olumsuzluklar eksikliklerle büyüdük, ne yapalım yaşamayalım mı bu hayatı?
Çevremizde tuttuğumuz insanların özellikleri,, seçtiğimiz iş, kendimize duyduğumuz güven hep o zamanlarda şekilleniyor güya.
haksızlık değil mi bu? En fazla 80 yıl yaşasan, senin kontrolünün sıfır olduğu dönemlerin karakterinin şekillenmesinde en çok etkili olan dönemin oluyor! Elinden bir şeyler geldiği vakitlerde de bunu pek farketmiyorsun, farkettiğinde de kemikleşmiş, kalıplaşmış inançlarını değiştirmen aşırı güç oluyor.
Tüm uzmanların ortak söylemi bu olduğuna göre Bir şekilde o dönemki travmalardan kurtulma, etkisinden çıkma, bağı koparma yolunu bulmak gerek. Geç kalmadan.
Hayattan değil ama bugünden aklıma kazınan, belki de hepimizin hayatında büyük izler taşıyan bir cümle; ‘Hayatın getirdiği ve yüzleşemediğimiz kaygıları çocuklara yüklemeyelim. ‘
Başarısızlık, güvensizlik, sevilmeme…
Düşündüm de ebeveynlerimiz bizlere kim bilir kendi kaygılarından neler aktardılar? Tümünün Farkına varıp çocuklarımıza aktarmamak ümidiyle paylaşmış olayım.
Çok kritik bir yaştan geçerken pes etmek, oyundan çıkmak.
Tabiki dinimize, kültürümüze çok aykırı bir hareket ama o yaşlarda iş ve aile hayatında problemler varsa dertler on kat daha fazla yük olur sırtınıza.
Ülkemiz ekonomik, sosyolojik ve kültürel anlamda gelişim dönemlerimizin gerekliliklerini yaşamaya pek müsait değil. o yaşları psikolojik savaş içinde atlatamayan yoktur herhalde..
Bebeği rahat rahat öpebilmek için mi? Öpmeyin yavruları anası babası değilseniz! Hangi mikrop, virüs taşıdığınızı bilemezsiniz. Mesela uçuk virüsü bebeğe geçtiği anda ölümcül olabiliyor Allah korusun.
Mümkünse anası babası size kendisi alıp sevebilirsin demediği sürece sadece uzaktan sevin lütfen.
Ne zaman ihtiyaç hissetsen o zaman yanında olmaz o her kimse, yıllardır değişmeyen gerçek…
O yüzden insan önce her durumda kendi kendine yetebilmeyi başarabilmeli.
Çocukluğunda yeterince sevgi görememiş bireylerin yetişkinliklerinde daha çok arzuladıkları duygu.
Üstelik bu kişiler çoğu zaman gerçekten sevildiklerine de inanmazlar, güvenmezler. Birkaç kötü tecrübe de edindiyseler geçmiş olsun.
Evet bir eksiklik var ama sen artık çocuk değilsin, güvensizliği ve kırgınlığı bırakmalısın demeli insan kendi kendine.
Yaşlı demeyelim de orta yaşlı diyelim. Güzel zamanlardı. mesajlaşmak maliyetli olduğu için telefondan haberleşip uzun uzun messengerdan sohbet edebiliyorduk.
Bir kişi hakkındaki düşüncelerin yıllar sonra doğru olmadığını farketmek neticesinde hissedilen.
Sertap’ın da dediği gibi, ‘O’ sandığınız kişinin aslında sizin kendi yüreğiniz olduğunu farketmek.
Toplum nereden bilecek bakire olup olmadığını acaba? Sizin gibi kirli zihniyetler yüzünden kim bilir kaç kadın kendisine zorla sahip olan adamla evlenmek zorunda kalıyor! Yine aynı adama beddua bile edemiyor çocukları üzülecek diye.
Ayrıca bayan değil Kadın diyeceksiniz!
Travma anına ait bir şeyle tekrar karşılaştığınızda atak geçirmenize neden olabilir.
Ağır travmalardan sonra bilinç altı temizliği yaptırmak en doğrusudur.
Hem fizyolojik hem de ağır psikolojik şiddet içerir.
hayır cevabını duymaya tahammülü olmayıp evliliğe mecbur bırakanla aynı erkektir. Sonra çok pişmanım ayağına da yatarlar Şeref yoksunları.
Evlatları uğruna bu duruma katlanan kadınların vebali ülkemizdeki namus algısını oluşturanlardır.
Yazarken elim ayağım titredi, sinirlerim bozuldu. Nerden denk geldim bu başlığa!