latince ismi Craseonycteris thonglongyai olan bu yarasa, tayland'da bulunur ve 3 cm civarı bir boya sahiptir. haliyle dünyanın en küçük memelilerinden biri olmaya, hatta en küçüğü olmaya adaydır.
gelmiş geçmiş en mükemmel yüzüş stilidir. bu tip yüzüş esnasında, Antarctic Circumpolar Current içinde yahut çarşaf gibi durgun suda bulunulması fark yaratmaz, hiçbir şekilde 1 gram ileri, geri, sola, sağa gidilmez, gidilemez. kural budur yani amele yüzüşünde.
bir diğer kural ise inanılmaz efor sarfetmektir. delicesine kulaç atılmalıdır, şap şap ses çıkması ve çevredeki insanlara su sıçraması keyfi değil bu yüzüşü yapanlar için zaruri olmalıdır. el, normal insan kulacından farklı olarak suya bir düşmana atılan tokatmışçasına inmelidir.
ayaklar... onlar da deli gibi çırpılmalı ve insanlara, kulaçtakinden de fazla su sıçratmalıdır. bu sırada amele yüzüşü yapıldığını farketmemiş ve ordan geçmek gibi bir hataya düşmüş insanların başlarına topukla vurarak suyun dibine yollamak gerekli olmasa da, bir çeşit amele yüzüşü tamamlayıcısıdır.
tüm bu komplike kas hareketleri esnasında; boğuluyormuş gibi sesler çıkarmak, çok yorulmuşçasına gürültülü nefesler almak, yüzülen bölgeyi işaretlemek amacıyla etrafa balgamlar atmak, kadınların yanına gidip bu yüzüşü icra etmek ve sahildeki diğer amele yüzüşü adaylarına seslenerek "boh nasu yüzüyoreğ" demek bu işin püf noktalarındandır.
amele yüzüşü yapan canlı her yerde bulunabilir, bu sebeple türünün koruma altına alınması şu an için gerekli görülmemiştir. bu hususla ilgili çok merak edilen bir konu da amele donu ve amele yanığının gerekli olup olmaması. hayır ikisi de şart değil ama her ikisi de olaya lezzet katar.
er kişinin bir kadeh şarabı önünde, 2 gram kokaini masasında, aşığından ayrılmanın acısı kalbinde, ağlarken akmaya başlamış burun akıntısı tekrar burnuna gönderilmek adına vakuma uğrarken delicesine otuzbir çekmesi.
insan bu olayı yaşadığı andan itibaren acılara karşı bağışıklık kazanır, artık hiç bir olay tarafından üzülemez. öyle ki bir efsaneye göre kurşunlar bile "adam zaten çok çekti biz de çektirmeyelim" diye bu adama işlemezmiş.
rengi ak ve toz halindeki maddeleri burna çekmeyle hayat bulan eylem. lise dönemi mallıklarından olan bu hareket esnasında yaş 15-17 arası olduğu sürece eğlenmekte sakınca yoktur, can sıkıntısına keza iyi gelebilir. genellikle; tebeşir, şeker, tuz vs. olur bu arka sıra tozları. bazı özel okullarda kokain dediğimiz başka bir toz çekilir, bu diğerlerinden daha geniş ve büyük yaş aralıklarında eğlendirebilse de, diğerleri kadar güzel anılmaz 30'lu yaşlarda. Tabi sağ salim gelinebilirse...
sevilen kızın aslında zeytin olduğunun anlaşılması durumu. şayet kimsenin başına gelmemesini diliyorum çok zor, ben onu seviyorum, bakmayın her ne kadar yerinden kıpırdamayıp nazlansa da o da beni seviyor ama cinsel anlamda çok zorlanıyoruz.
Din kitaplarında ve internette de bol bol görebileceğimiz abdest alan çocuk tiplemesinin tarafımca merak edilen çekimleridir. Şimdi o elemana senden güzel bir abdest bekliyoruz necip, hayır dostum kulak arkanı daha dindar yıkamanı istiyorum, evet necip oh necip, devam et aslanım ateşi yakaladığımız an biz seni çekeceğiz rahat davran ama hadi necip'im, bak geçenki çekimleri m.e.b beğenmedi bu seneki kitaba girersem iyi olacak be oğlum, hanım bu yaz antalya'ya inmek istiyordu falan mı deniyor.
Galiba abdestin belli bir aşamasında donduruyorlar çocuğu necip, herşeyim, süper modelim benim öyle kal yavrum diyorlar. abdesti de bilmiyordur belki hadi necip şimdi ayak başparmağının başını avuç darbeleriyle temizle, şimdi senden kollarını o suyla ovmanı istiyorum necip diyorlar. yine başka bir sahnede hey okey stop necip harikasın oğlum şimdi biraz daha eğil, biraz daha dindar bak aslanım, biraz da hüzün kat diyorlar ve çocuk ağzına su alır vaziyette bekliyor. bence bunu yapan tiplerin kadın-kız çekimleri yapma arzusuyla tutuşmuş ama hayatın onlara başka sürprizler hazırladığı insanlar olma ihtimali yüksek*.
internetteki resimli abdest örneklerine bakılırsa anlaşılacaktır dediğim, çocuklar çok mutsuz bakıyor bakmasa bile öyle yapay duruyor, dini bir ibadeti yerine getirmekten çok, off nereden ben seçildim böyle bir işe der gibi. Sabah sabah saçmaladım galiba ama olsun...
1204'te istanbul'un Latinlerce işgali sonrasında öteki bizans yöneticileriyle iznik'e kaçan theodoros'un istanbul'Un 65 km güneyinde ilan ettiği, 1208'de imparator olarak taç giydiği imparatorluk. Batı Anadolu'nun büyük bir bölümünü egemenliği altına almışlar, moğol istilasına başarıyla direnmişlerdir. 1261'de nikaialı komutan mikhail palaiologos'un istanbul'U almasıyla 1453'te fatih'in yıkışına kadar, bizans bir kez daha hayata dönmüştür, haliyle de mikhail'in soyu aynı zamanda bizans'ın son hükümdar soyudur.