insanların dünyasına merak salmış balığımsı* bir deniz perisinin*, yeryüzündeki küçük arkadaşıyla maceralarını konu edinen miyazaki eseri, sekizinci filmi.
heyecan yaptık, izledik, yine eline fikrine sağlık miyazaki amca'mızın...
-ananne, eti cin yesene sen de?
-yokk! yemem ondan korkuyorum ben!
-hı? niye yahu?
-cinli minli ad, üstüne de kaş göz çizmişler..ciğeri dökülesiceler...
-(-)
sesi alıp başka başka yerlere götüren, hatta hallelujah'ta götürüp bir bulutun üstüne kondurabilen adam, artık ellerinizi çenenize dayayıp izlersiniz geleni gideni, hayalleri...
o kadar üstüne titrer, özellikle kirletmez, kullanmazsınız.
ama kaleminizi ödünç alan bir arkadaşınız, kullanılmış, simsiyah edilmiş ve hatta dişlenmiş vaziyette iade eder.
o an yürek burkan silgidir..
Önünde çıkmaz bir sokak vardır şimdi,
tuzağına düşmüş bir hayalperestin son menzili.
Oysa hani bir defa geçtiği yollara bir daha uğramayacaktı?
<< Yanılmışım >> dedi,
<< Bu yol uçsuz bucaksız değilmiş. >>
Tutunduğu dal kırıldı sanki, gozu karardı, oracıga cöktü. Bir süre içine oturan öküzle boğuştu. Beceremedi, aglayamadı. Kustu, çaresizleşti büsbütün.
Tek "anne" diyebildi. Öküz gitti. Bir hıçkırık. Bir daha.. daha...
Yumuldu cenin misali, uyudu.
esra ceyhan'ın çevire çevire sundugu konuklar serisinden bir zat.
hayır, bir çılgınlık da göremiyoruz, gayet mülayim bir çocuk..
bu açıdan ilgi çekici bir lakap takıl-t-tırılmıştır bu şarkıcıya (!)
anime tarihinin belki de en unutulmaz aşkının baş kahramanıdır.. usagi'yi kurtarırken smokin ve gül aksesuarlarıyla çıkardı ortaya, gülü düşmanın önüne atar, ay savaşçısı'nı* oracıkta eritirdi.
bana mı öyle geldi, uyku öncesi hafif bulutsu toz tanecikleriyle ekrana bakarken yazdıklarının parladıgını fark ettigim yazar. hayır, simgedeki ileti pencerelerinin ışıgı gibi degil- öyle göze sokarcasına degil.
kesik, bir <yemek hazıır> çagrısına yetişme kaygısıyla bölünmüş entry- izlenimlerinin uzagında, sindirilmiş, <<hıh, bu da nokta>> geri plan düşünceleriyle bitirilmişçesine öyküler, ayrıntılar, tasvirler.. rahatladım vallahi..
"ama baba... " diye kurulan cümleleri umursamayan babaya sinirlenme sebebidir.
çocuga göre o çizgi film önemlidir, babaysa her gün aynı rengarenk çizgilerin yayınlandıgına kanaat getirmişçesine zap diye haberi açmıştır.
önemli midir? evet. en az bagımlısı oldugu diziyi izlemekte bir annenin elinden kumandayı kapmak kadar..
uyumaya çalışırken, kendini deniz dalgalarının ortasında hissetmek yüzünden .-olabilir
sanki yatakta degil, sırtüstü denizde uzanıyor gibisinizdir.
uyku tutmaz ya da beşikte gibi sallanıyormuşçasına uykuya dalınır.
böylesi güzeldir ama..
diyelim ki arabesk bir ortama girdiniz, hadi dolmuşa bindiniz olsun. teypten hazzetmenizin mümkün olmayacagı, ne idügü belirsiz bir insanın feryadı yükseliyor, öylesine basit bir melodi ki gel de bunu beyincagız kalıcı hafıza deposuna atmasın!
işte böyle bir ortamdan çıkıldıgında, yolda bucakta, evde işte ve hatta uyumadan evvel varlıgının farkına vardıgınız sarkılardır..
istemeyerek ezberlemişsinizdir.
tez elden unutulması dilegiyle...
girdik bir alamete.. halinin sonuclarındandır.
koşuştururken kendini unutmaktır. gelişimini, hedeflerini, yaşam taşlarını darmadagın etmektir.
silkelenmelidir derhal hemen ardından, alışınca kaybettiklerini de unutuyor insan, "kayıp" oluyor.
<<ne kalır geriye aynalardan, söyle ne kalır?
geriye kalan ah, sadece yalnızlıklardır...>>
demiş, hatırlamamakla beraber derhal edit yapacagım efendim..
esra ceyhan'le el ele sadece dini degil sosyolojik konulara da el atan bir adamdır. yarın öbür gün yine esra ceyhan'ın programında mahmut tuncer'le can ciger kuzu sarması olabilecegine rahatlıkla ihtimal verebiliriz, mümkündür.
nibelungen >> almanya
boewulf >> ingiltere
igor >> rusya
la cid >> ispanya
chansen de röland >> fransız
oguz kaan >> türk
aeneis >> latin (yapma)
henriade >> fransa (yapma)
kaybolmuş cennet >> ingiltere (yapma)
kurtarılmış kudüs >> italya (yapma)
çılgın orlando >> italya (yapma)
ilahi komedya >> italya (yapma)> italya herhalde dogal destan açıgını bu 3 yapayla kapatmıştır..*
üç şehitler destanı >> türk (yapma)
küçük büyük, iyi kötü herkesin bagrına basabilecegi kişilerden..
öyle ki, ya varcı( )sındır; zerdüşt'ün deyimiyle "batışına giderken" görürsün onu, ve içten bir teşekkür edersin dolaylı yollardan tespitlerine, algısına, batarken dogurduklarına..
ya hiççi( )sindir; başının üstünde yeri vardır. o dogmuştur sanki yüregine.. aklına.. yoluna.. akşamları ders tekrarı yapan ögrenciymişçesine yogunlaşmışsındır.
zerdüşt iyidir, gezgindir. bir de.. geceleri hırsız sanılan gezgin gibi. öylesine yanlış anlaşılmış. yakın.uzak.yakın.. gibi gibi..