bugün

(bkz: Tsubasa)
uzun animasyon filmlerindeki görüntüleri kendi çizen,bilgisayara çok fazla rağbet etmeyen,"ruhların kaçışı"yla birçok ödül almış,şuan yurt dışında gösterilen,
japonya'da titanic'ten ve ruhların kaçışından sonra en fazla izlenen film olmuş "ayaklı şato"nun çizeri,yönetmeni ve senaristi.
Animasyonları;

Cagliostro'nun Şatosu (Lupin III) - (Rupan sansei: Kariosutoro no şiro
Rüzgarlı Vadili Nausicaä - (Kaze no tani no Nauşika
Laputa: Gökteki Kale - (Tenku no şiro Lapyuta
Komşum Totoro - (Tonari no Totoro
Cadı Dağıtım Servisi - (Majo no takkyubin
Kızıl Domuz - (Kurenai no buta
On Your Mark Prenses Mononoke - (Mononoke Hime
Ruhların Kaçışı - (Sen to Chihiro no Kamikakushi
Hauru'nun Oynak Şatosu - (Hauru no Ugoku Şiro
1941 yılında Tokyo'da doğan Hayao Miyazaki kariyeri boyunca hem pek çok uzun metrajlı çizgifilme, hem de Japonya'da manga olarak adlandırılan çok sayıda çizgiromana imza attı. Eserleri Japonya'da olağanüstü ilgi ve saygı gören Miyazaki, Oskar Ödülünü kazandığı 2002 yılına kadar çizgifilm çevreleri dışında batıda pek tanınmıyordu. Kendisine bu ödülü getiren Ruhların Kaçışı filmi Japonya'da gişe rekorları kırdı. Bu rekor Titanik filminden önce, 1997'de yönetmenliğini yaptığı Prenses Mononoke filmi ile gene Miyazaki'ye aitti. Miyazaki Türkiye'de Isao Takahata ile beraber yaptığı Heidi dizisiyle de tanınır.

Miyazaki özellikle son zamanlardaki eserlerinin büyük bir kısmının yönetmenliğinin yanısıra metin yazarlığını da yapmıştır. Bu türden ilk eserlerinden biri kendi yarattığı bir manga çizgiromanından uyarlama olan Rüzgarlı Vadili Nausicaä'dır. Bu eserinden sonra Cibli Stüdyosu'nu kuran Miyazaki eserlerini burada hazırlamaya başlamış ve bu stüdyo aracılığıyla hayranlarına ulaştırmıştır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hayao_Miyazaki
yaratıcılığın ve hayal gücünün ne demek olduğunu bana öğretmiş adam.yaşayan efsane.genelde bilinmez ama küçükkene izlediğimiz heidi nin bazı serilerinde görev almışlığı vardır.şöyle,
-Alps no Shoujo Haiji (Heidi, Girl of the Alps) (1974)
-Furandaazu no Inu (A Dog of Flanders) (1975)
-Haha wo Tazunete Sanzenri (3000 Miles in Search of Mother) (1976)
-Araiguma Rasukaru (Rascal the Raccoon) (1977)
-Akage no An (Anne of Green Gables) (1979)

ilk başlarda tezukanın hayranı olan ve kendine örnek alan miyazaki ustamız gün gelir bakar ki yaptığı çizimler tezukanın birebir kopyasından başka bir şey değil.işte o gün karar verir.o zamana kadar yaptığı tüm çizimlerini toplar ve yakar kendi tarzını yaratabilmek adına.
o günden sonra yaşayan efsane miyazaki, "manga tanrısı" olarak anılan tezukayı ağır bir dille eleştirmeye başlar.tezukanın eserlerinin çok kötü olduğunu ve japon endüstrisini aptallaştırmaktan başka bir işe yaramadığını söyler durur.miyazakinin hayranı olduğu tezukaya bu şekilde karşı çıkması/eleştirmesi son derece ilginçtir.ve kanımca örnek alınması gereken bir olaydır.
filmlerinin büyük kısmında kadın kahramanlar kullanan animator.bunun nedeni ise miyazakinin erkeklerin zor bir durum karşısında bir nevi hayvansal içgüdüleri ile saldırıya geçtiğini, ama kadınların duygusal yapıları nedeniyle durumu anlayarak kabullendiğini ve bunun duygusal bir etki bıraktığını düşünmesidir.ayrıca miyazaki bir erkek olarak kadınların hareketlerinden etkilendiğini ve bu etkiyi yansıtmak için kadın karakterler seçtiğini söyler.
hayatımda beni bu kadar çocuk ruhuna; hem hayal dünyasını hemde gerçekliği sığdırarak götürmeyi başarmış olağanüstü yönetmendir. renkleri kullanışı harikadır. filmlerindeki ince detaylara takılıp kalırsınız. ayrıca bide her filme her sahneye uygun harika müzikleri vardırki buda tüm filmi dört dörtlük yapar. bence izlenmesi izletilmesi hatta çocukların bu adamın filmleriyle büyümesi gerekir. nitekim japonların bunu yaptığını duymuştum. en favori filmler ise sprited away, totoro ve howl's moving castle.
(bkz: my neighbor totoro)
(bkz: tenku no shiro rapyuta)
(bkz: majo no takkyubin)
(bkz: kaze no tani no naushika)
(bkz: hauru no ugoku shiro)
(bkz: spirited away)

not: yukarıdaki 6 film gün itibariyle alkazar'da vizyona girmiştir.*
hayal gücüne hayran bırakan, "yok artık çocukken bile bu kadarını kuramazdım" dedirten, önünde saygıyla-sevgiyle eğilinilesi kimse.
modern çağın masalcısı. anime, manga çizeri. yönetmen.
http://www.air-port.com/b.../photos/MiyazakiHayao.jpg
total film'in tüm zamanların en iyi 100 yönetmeni listesinde 25. olan ak sakallı nur yüzlü capon. zannedersem listedeki tek animasyoncu kendisi. my neighbour totoro'da en iyi filmi olarak not düşülmüş altına. animasyon tekniğini, boku püsürü geçtim, totoro adını duyduğumda dahi şu çekilmez sabah saatleri içerisinde bir gülümseme yerleşiyor suratıma, bir "hayat o kadar da fena değil lan" hissi oturuyor, nasıl anlatsam bilemiyorum işte bir sıcaklık doluyor içime. zannedersem miyazaki'nin en büyük başarısı her filmi, özellikle de totoro ile insanın içine bu ve benzeri -kuvvetle hissedilen ama birebir ifade edilemeyen- duyguları çok güçlü bir biçimde zerketmesi. bir nevi akla düştükçe hayata tutunulan bir ağaç dalı oluyor miyazaki filmleri ve o eşsiz atmosferleri.
bir de bu adam jiji ve catbus sayesinde bana kedileri sevdirecek diye çok korkuyorum. şaka değil hakkaten korkuyorum.
kendisinin yapımlarını izlerken bir ara animasyon olduğunu unutur, film izler gibi izlersiniz.
içimizdeki çocuğu diri tutan bir şovalyedir miyazaki. distopik animelerinde bile lirik bir yan mutlaka bulunur. aşıladağı umut ile modern bir bilgedir. yüreğine sağlık miyazakinin. iyi ki var.
Son eseri ponyo 10-16 Ekim tarihlerinde Film Ekimi gösterim haftasında Beyoğlu Emek sinemasında gösterime girecek olan yönetmen.
animasyonlarının hiç birinde kazara gerçekleşen kötülükler olmayan üstat, öyle ki küçük denizkızı ponyo'da fırtınalar arabadaki sosuke'yi es geçer, laputa'da uçurumun kenarından danseden çocuklar asla düşmez. Ayrıca her animasyonunda aşk vardır.
tek animesini izlemekle bile iz bıraktıran sanatçı. ben sadece trt'de yürüyen kale'yi izledim ve hakikaten çok hoşuma gitmişti. Farklı bir dünya vardı orada ve yaşıyordu. bir de winrar'da sıkıştırdığım dosyalara koyduğum rar şifresidir bu.
usta sanatçı. 5-6 tane animasyon filmini izlemekle birlikte hepsi ayrı bir dünyaya göndermiştir şahsımı. nasıl bir hayal gücü anlamıyorum. zaten anlasam ben de film çekerdim.* howl'un yürüyen şatosunu izlemiştim ilk . ama en çok sevdiğim eseri prenses mononoke'dir. himesamaaaaaaaa.*
Hayal gücünü,simge ve metaforlarla mükemel bir şekilde birleştirip, animasyonlarla beyaz perdeye aktaran usta yönetmen...Her defasında bize kendimiz, yaşadğımız dünya, çocukluğumuz ve bilinçaltımızla ilgili yepyeni keşifler yapma olanağı sağlar, heyecanlandırır, mutlu eder. Son olarak "Küçük Deniz Kızı Ponyo" ile bunu ne kadar iyi yaptığını bir kere daha göstermiştir.
trt'nin her çarşamba yaptığı(4-5 yıl önce sanırım) anime gecesi ile tanıdığım ve müptelası olduğum filmlerin yaratıcısı ulu insan.
Aynı zamanda mükemmel bir uçak tasarımcısıdır kendisi .2. Dünya savaşı sıralarında Babası ve amcası (bkz: Mitsubishi A6M Zero) için dümen yaparlarmış, bu sıralarda Miyazaki uçaklara çok sarmış ve küçükken sürekli uçak çizermiş .

Porco Rosso isimli filmde bunu müthiş bir şekilde görebilirsiniz .
ghibli müzesinde harika çizgileriyle yarattığı karakterler bulunmaktadır.
örnek: görsel
anime dünyası' nın messi' si.
son harikası için ; (bkz: porco rosso the last sortie)