Telefonda Spotify kullanımını bile saymasıyla başıma gelen hadise (bkz: Hadise Açıkgöz). Bu durumda ben telefon bağımlısı olmuş oluyorum arkadaşlar, nasıl 12 saat oldu anlamadım. Minimum 9 saat oluyor. Sizin kaç saat?
Düşenlere acıma! Ben onları hiç tanımadım! Ben onlar için değilim. Ben teselli etmem! Ben,teselli edilenden de, edenden de nefret ederim.
(bkz: Aleister Crowley kanun kitabı)
Sözlükte yazı yazmak, kızlara takip atmak, fotoğraf paylaşmak, nefes almak, hacca gitmek, hacdan dönmek, espri yapmak, sinir etmek, mutlu etmek, üzmek, serseri olmak, adam yaralama, gaps vb.
Hangi kitabı okuduğuna ve ne amaçla okuduğuna göre değişir. Eğer karı kız tavlamak için okuyorsa zaten en baştan kaybetmiştir, yapmacıklığın kitabını da okusan içi boş. Sağdan soldan duyup, övülüyor diye okuyan tayfa da ayrı mallar aklını kiraya vermiş, popüler kültür kölesi olmuş tipler.
Ama gerçekten merak ettiği için, kendi gelişimi için, hayatına uygulamak için okuyorsa o başka çok testisli bir karakterdir. Onun yaptığı şey kültür değil, karakter yatırımıdır. Kendini kültürlü sanan bazı kitap süsü meraklıları da bu listeye girer, o da başka bir mal türü.
Ama asıl IQ’su 3 olanlar, hayatında bir sayfa kitap açmayıp kitap okuyana laf atma cüreti gösterenlerdir. Yani bir şeyin içinde olmayıp o şey hakkında ahkâm kesenler. Onlar hayvan kadar değeri olmayan insanlardır genellikle teist oluyorlar tespitlerime göre.
(bkz: samaeron bacor) Bu adam ilaç içmeden iyileşince vücudunun onu daha güçlü yapacağını ve bir daha aynı hastalık geldiği zaman daha hızlı iyileşeceğini düşünüyor. Aynı zamanda ölüm kalım olmadıkça hastaneye falan gitmiyor. Neden? Çünkü mal. Bir de kendini hep yokluğa göre hazırlıyor çünkü ilerde sıfır durumuna düşerse, istanbul depremi olursa falan daha hızlı adapte olmak için kendine Nazi subayı gibi davranıyor.
Zamanında can sıkıntısından sıfırdan bir tarot bakma sitesi yapmıştım ve geliştirdiğim algoritma, kendi deneyimime göre gerçek tarot yorumlarından bile daha kaliteli sonuçlar üretiyordu. Bunun dışında, okültizme ilgi duyan herkes gibi ben de tarot bakabiliyorum.
Tek tanrılı dinler insanlık için bir düzen projesidir.
Kimin neye inanacağı, ne zaman eğileceği, ne yiyip ne giyeceği belirlenmiştir.
Kaosla baş edemeyen topluluklar için tek Tanrı, hem tanrıdır hem kral hem yasa koyucudur.
Tanrı bir tane olmalıydı çünkü çok tanrı, çok seslilik, çok hakikat demekti.
Ve bu da merkezi otoriteyi zorlaştırırdı.
O yüzden semavi dinlerin Tanrısı genellikle şöyle der:
"Benden başka ilah yoktur."
(bkz: Tevrat)
Bu cümle sana çok tanıdık geliyorsa bir nedeni var.
Nietzsche’nin kulak tırmalayan o meşhur cümlesi gelir akla:
"En tanrıtanımaz söz bir Tanrı’nın ağzından çıkmıştır: ‘Benden başka ilah yoktur.’"
(bkz: Nietzsche)
Bu Tanrı kıskanır, öfkelenir, sabır ister ama sorguya gelmez.
insan Tanrı’ya benzemek ister ama bu Tanrı insan gibi davranmak istemez.
Oysa eski çoktanrılı dinlerde Tanrılar insaniydi.
Yanlış yaparlardı, kavga ederlerdi, bazen aşık olurlar, bazen çekip giderlerdi.
Yani insanı aşağılamaz, insana benzerlerdi.
Birey, kendine uygun tanrı figürüyle bağ kurabilirdi.
istersen Athena’ya dua ederdin, istersen Dionysos’a içkiyle seslenirdin.
Bu özgürlük hissi, inancı daha kişisel, daha anlamlı yapardı.
"insan, doğanın dehşet verici güçleri karşısında çaresiz kaldığı için tanrılar yarattı."
(bkz: Schopenhauer)
Ama tek tanrılı sistemlerde bu korku bölünmez, sadece büyür.
Tek Tanrı = Tek korku = Tek yasak = Tek doğru.
Birey yoktur, topluluk vardır.
Ve o topluluğu yönetenin en büyük gücü: Tanrı adına konuşmaktır.
Bu yüzden semavi dinler, bir sosyopolitik mühendislik projesi gibi çalışır.
itaat edersem kurtulurum.
isyan edersem lanetlenirim (bkz: Non Serviam).
Her şeyin anlamı onun sözlerindedir.
Bu sistem bireyi susturur, ama devleti yükseltir.
iyi bir kul, iyi bir asker gibidir.
Çok sorgulamaz, çok düşünmez.
Ama emir alır ve uygulamayı bilir.
Çoktanrılı inançlar mı daha mantıklıydı?
Bu başka videonun konusu ama kısaca deyineyim.
Mantıklı değil belki ama daha özgürdü.
Çünkü tanrı kavramı birden fazlayken, tek bir hakikat dayatılamazdı.
Ve bu da bireyin ruhuna daha çok alan tanırdı.
"inanç, gerçeğin düşmanıdır, bilgiye karşı duran bir günahtır."
(bkz: Nietzsche)
"Her birey bir yıldızdır."
(bkz: Aleister Crowley)
(Aliester Crowley hakkında daha fazla yazı yazabilirim ilerde geçenlerde bir kitabını çevirmiştim hakkında yazı yazmaya bahane arıyorum).
Crowley'e göre bireyin ışığı dıştan değil, kendi içinden doğar.
Semavi dinler ise bu ışığı dışsallaştırır ve bireyi bir başka kudretin gölgesinde var olmaya zorlar.
Semavi dinlerin gücü, birlik sağlamasında,
Zaafı ise farklılığı bastırmasında yatar.
Çok tanrılı sistemler kaotik ama insana daha yatkın,
Tek tanrılı sistemler düzenli ama baskıcıdır.
Hangisi doğru, bilemeyiz.(Bilirizde şuan pembe g*tlülük yapıcam), (bkz: Gnostisizm)
Ama biri sorgulattırır, diğeri susturur. Hangisinin susturduğunu gayet iyi biliyorsunzu. *
Güzel bir gruptur, zamanla Zevizme dönüşmüştür (daha yeni). Zaman içinde, Zeus’un Tapınağı halini almışlardır. Aslında, grup, Zeus’a Şeytan diyorlar ama şeytan-tanrı tanımı biraz karışık; birazdan Zevizm üzerine başlık açıp detaylı anlatırım. Tanrı tanımları da garip. insanların genetik mühendislikle yaratıldığını düşünüyorlar, ama bu başka bir yazının konusu. Diğer akımlara göre çok daha güçlü ve tutarlılar. Kendi içlerinde oldukça sağlam bir yapıları var. Dinlerinin adı Zevizm (yeni adı), bu kelime Antik Yunanca'da "Birleştiririm" anlamına gelen Ζευ kelimesinden gelir.
inanışlarına göre, Hristiyanlık, islam ve Yahudilik gibi dinler, insanları köklerinden koparan sahte öğretilerdir. Bu öğretileri kesin bir şekilde reddederler ve hatta biraz Yahudi karşıtıdırlar (Hitler övücülüğü bolca bulunur, okült tarafı da vardır). Zeus’un yüceliği, Babil’deki Marduk, Sümerlerdeki Anu ve birçok kadim medeniyetin en yüksek tanrısı olarak saygı gören tanrıların, düşmanlar tarafından karalanarak "Şeytan" ve "Demonlar" olarak etiketlendiğine inanırlar.
Buna inanırlar ve bu yüzden "Şeytan" veya "Satanizm" hakkında konuştuklarında, Hristiyan, Müslüman veya Yahudi öğretilerinden kaynaklanan yanlış algılara karşı olduklarını savunurlar. (Özetle, şeytan semavi dinlerdeki gibi değil, aksine (bkz: magnum opus) eren ilk varlıktır, tanrıdır.) Onlara göre, bu öğretiler (semavi dinler) kasıtlı olarak, insanları gerçek kökenlerinden ve Antik Tanrılardan uzak tutmak için üretilmiş yalanlardır.
Zevizm, insanlığın yaratıcıları olan Tanrılar tarafından verilen ruhani pratiklerle ruhun ve zihnin gücünü uyandırmayı, gelişmeyi ve hayatı iyileştirmeyi teşvik eder. Kurbanlar ve kötü ritüeller gibi şeyler kesinlikle yoktur; yanlış anlaşılmasın, onların amacı ruhsal güçlenme ve kişisel gelişimdir. Pedofili, tecavüz, eşcinsellik gibi şeylere de pek hoşgörüyle bakmazlar, zaten kendi ahlaki yapıları buna izin vermez.
Zevizm’in geçmişteki adı Spiritüel Satanizm idi. "Satan" kelimesi Yahudilikten türememiştir ve bu yüzden Yahudi kaynaklı hiçbir yorumu kabul etmezler. "Satan" kelimesi, aslında Sanskritçe'deki "Ebedi Gerçek" kavramına dayanır. Düşmanlarının yarattığı yanlış bilgiye karşı bir duruş sergileyerek, ruhaniyet ve nihai gerçeği kabul ettiklerini göstermek için kendilerini bir zamanlar "Spiritüel Satanizm" (SS Nazi havası da veriyor) olarak adlandırmışlardır.
Başlangıçta garip gelmiş olabilir ama işin içine girince gerçekten farklı bir dünyanın insanlarıyla karşılaşırsınız. Eğer okültizm veya spiritüelizm hakkında merakınız varsa, bir 2-3 ay onlarla takılmanızı tavsiye ederim.
Aşkım, bunu yapmak zorundaydım. Çalışmak bana zor geldi. Alın teri değil, *mın teri. Ayrıca sen de benden önce başkalarıyla birlikte oldun. Hem çok kişiyle de olmadım. Geçmiş geçmişte kaldı artık unutup geleceğe bakalım.
Florance Projection Bu da mı bozuk ulan!?
Her yaptığınızı siz yazacak mısınız böyle, arkadaşım?
Ayrıca sen benim mahremime nasıl giriyosun, kadın?
Sen benim özelime nasıl giriyosun lan, bayan?
Çoğu dinleyeninin anlamadığı bir adamdır kendisi. Albümlerinde hep deccalı canlandırmış, hikâye kurmuştur. Şimdi yeni 3'leme çıkardı: 'TUnder God – Chapter 1'. Bu sefer okült ilerlemiyor, düz ilerliyor, hayırlısı. Marilyn Manson, sadece müzik yapmıyor, adeta bir tiyatro sahneliyor. Her albümü, her şarkısı, her klibi birer performans. Sahneye çıktığında sadece şarkı söylemiyor, bir karakter canlandırıyor. Bu karakter bazen deccal, bazen bir melek, bazen de toplumun dışına itilmiş bir figür oluyor. Manson'ın müziği sadece melodilerden ibaret değil, aynı zamanda bir felsefe, bir eleştiri. (Çok övdüm farkındayım, ama bu adamı çok seviyorum.)