zengin ama gerzek insanların hayatına sevgi dolu bir bakıştır. koskoca ednan ziyagil'in bir hatun yüzünden düştüğü rezil, kepaze durumun irdelenmesidir. ancak ednan ziyagil'in kızı yaşında bihter'e hallenmesinin sorgulanmamasıdır. tüm yurdumun ana haber bültenlerinde izledikleri, halis toprak'ın torunu yaşındaki kız çocuğu ile evlenmesini lanetledikten sonra, oturup ailecek izledikleri dizidir. ne insanlar var değil mi?
resmi tarihe göre yeteneksiz devlet adamlarıdir. zaten türklerin kurduğu devletler tarihini kanuni'den sonra büyük bir eziklikle anarız milletçek. gülmedi bahtımız yine bu sevda bitti yazık.
yüzyılların reytingi düşmez konusu islamda evlilik ve kadın mevzularında bilirkişilikleri kimlerce bilinir olduğu bilinmeyen kişileri programlarına davet ederek ulusumuzun zihnini helezonlandıran kişidir. bence üç korner bir penaltı mıdır sualini de irdelemelidir.
nefis popüler tarih bilgisine sahip zat. osmanlı sarayında kim kiminle evlenmiş, osmanlı padişahlarının oğulları babalarını devirmek için kimlerle ittifak yapmış, birbirlerinin kellelerini nasıl uçurmuş gibi konularda gayet bilgili. fakat tarih böyle bir şey midir tartışılır.
yanık bir osmanlı hayranı muhafazakar türkçülük kokusu almaktayım kendisinde. bu tanımın denk düştüğü bir terim de var aslında.
tarihin arka odasında tarihin dedikodusunu yapan şahışlar bütünüdür kendileri. hele erhan afyoncunun bir faşistin hiç bulaşık yıkamamış elleri tandanslı tarihsel açılımlarına hayran olmamak elde ve ayakta değil.
gelişmiş 20 kardeşler toplantısından basına yansıyan karelerde obama ile de ''naber lan kanka'' ilişkisi kurduğu gözlemlenen politikacı. kendisinin mahallede herkesi tanıyan ama herkesin onun tarafından tanınmaktan pek hoşnut olmadığı abi havası vardır. bunu akdeniz sıcak kanlılığı ile açıklamayamazsınız. daha başka bir adı var. başka türlü bir şey...
gördüğü yoğun ilgiden ve yükselişinden şaşkınlaşmış politikacıdır. yüksek bir hitabet gücü yoktur. ama ne yazık işte koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler.
mhpnin kan kardeşleri. tam bağımsızlık diye yanıp tutuşurlarken amerika'nın elini sıkmaktan geri kalmayanlar. bırakınız avrupa birliğini doğu ile birleşelim diyenler.allah ordumuza zeval vermesin diyenler.
solcu hatunların bakımsız, esmer, kara ve kuru olduğuna münasip uzvuyla gülen, dünyada saçının dalgasından, dip boyasından, tırnak cilasından, erkeklerden, futboldan, fondotenden ve topuklu ayakkabıdan daha önemli şeyler olduğunun farkına varmış kızlardır. sümük gibi yapışmazlar, ilkeleri vardır, hayata bir bakışları ve ona karşı bir duruşları vardır.
insan bünyesinin dünyaya sağdan bakmaktan mütevellik tedavi edilemez bir şekilde yaşadığı beyin kıvrımlarını kaybetme hastalığıdır. gittikçe daha indirgemeci, gittikçe daha sığ yorum yapıcı olur bu kişiler.
üyelerinin kendilerine nik olarak dilruba, dilara, rabia, turap, talip gibi isimler seçecekleri sitedir. birbirleriyle tanışan çiftler bir butona tıklama suretiyle allahın emri peygamgerin kavli ile zevcelerini bulacak, bir diğer butona tıklayarak da imam nikahlarını kıyacaklardır. boş ol adlı tuşa işe üç kez basmak bu izdivacı sona erdirmek için yeterli olacaktır.
sınıfdaşının grevine, işten çıkarılmasına destek vereceği yerde 'e ama çöpçüler, telekom işçileri dünyanın maaşını alıyor ben alamıyorum' diyen proleteryadır. ya da televizyonda bülentleri, ebruları, alileri velileri izlemekten helak olmuş 'ulan nasıl ve neden' diye sormayan işçidir. işçi olduğundan habersiz, tulumlarını çıkaran tamirci çırağıdır.
dönemin önemli devrimcilerinin uyduruk bir aşk hikayesine meze edildiği dizidir. büyük tarihsel hatalar içermektedir. ya aşk dizisi çekin ya da tarihi doğru anlatan belgeseller. olmamış!
'işkence mi o da ne ola' diyen memleket kamuoyu tarafından lanetlenen filmdir. evet cezaevlerimizde işkence yoktur ve asla olmamıştır! türkiye bir diyarbakır cezaevi bir hayata dönüş operasyonu yaşamamıştır en basitinden. mamak, sivas, çorum, maraş bunları saymıyorum bile. şimdi kim imkar edebilir işkenceyi? kol kırılınca yen içinde kalmıyor demek her zaman. derdimiz türkiye adi mahkumlara işkence yapmıyor, siyasilere yapıyor mudur da bu kadar asalım, keselim, protesto edelim demişizdir bu filmi. köylüye bok yerdirmedik tabi biz. sütten çıkmış ak kaşık.
enteresan olan sürekli özleyen sevgiliye katlanan bünyedir. ne samimi insanmışsın sen kardeşim. desene adam gibi 'hayatım ben seni dakika başı özlemiyorum, evet özlemek güzeldir de bokunu çıkartmayalım' özlemediği halde özledim diyen insan insan mıdır? ya da sürekli özlenmek baskısısı ile karşı karşıya olan insan ruhu daralmaz mı? yanımdayken bile özlüyorum sözü nasıl da bir ruhu ele geçirme, içe zaptetme, esir alma sözüdür. *
memleketçek konuşmaktan çekinip, aman efendim yargıyı etkilemek istemediğimiz konulardır. bu konularda en siktiriğinden en ciddisine kimse konuşmak istemez. misal:
boşanma davası açmışsınız?
yargıya intikal etmiş bir konudur, hakkında konuşmak istemiyorum.
nedir derdin dostum senin? alt tarafı boşanıyorsun. sonu belli bir dava hakkında konuşsan ne olur, konuşmasan ne olur?
sen getir gaza milleti, feverana sevk et, demediğini bırakma, cumhuriyet savcıları uyuyor mu de, sonra da kalkıp abicim intikal etti yargıya bir şey diyemem de. ne kudretli kelimelerin varmış da sen konuşunca yer yerinden oynayacakmış. peh!