an itibariyle birinci sezonun ikinci bölümünü izlediğim ve acaip sıkıldıgım akabinde kalkıp kral tv yi actıgım ve hadise nin klibi çıksın diye dua etmeye basladıgım ilginc dizi..
sevmedim sevemedim..
aynı durum nietzsche nin böyle buyurdu zerdüst adlı kitabını okurken de basıma gelmişti.kitap bir sene elimde süründe ama ancak 40. sayfaya kadar okuyabilmiştim..
bakıyorum herkes bir spoylır yazmış..benim neyim eksik..bende yazayım..
--spoiler--
kel kafalı adamdan acaip kıl kaptım..bence g.tün teki..
--spoiler--
dönüyoruz dolaşıyoruz..yine beklentiler konusunda takılıyoruz..
ama bu sefer biraz da izleyiciler haklı beklentilerini bulamama konusunda..gani mujde ye saygı duyarım,mizahını severim..şahsımın düşüncesine göre ulkemin yetiştirdiği önemli mizah yazarlarındandır *..velakin bu sefer buyuk bir hata yapmıştır kendileri..nitekim böyle iddialı projelere girişilmeden önce çok sağlam sıkı bir senaryo çalışması yapılmalı,metinler ve diyaloglar üzerine iyice düşünülmeli ve bu konuda usta isimlerle çalışılmalıdır..böyle hassas ve çok bereketli geniş bir konuyu çala kalem yazılan senaryolarla yazık etmemek gereklidir..
gani mujde nin iyiniyetine saygı gosteriyorum ama bu kadar güzel bir fikri,bu kadar çok şey vaat eden bir düşünceyi bu kadar aceleye getirmeseydi sinema izleyiciside rahat olacaktı kendiside..
askerliği şaka gibi goren,beni askerde ezmezler ben okulluyum kültürlüyüm diye kendini avutan * universite mezunu genç yiğitlerin yüzüne şamar gibi inen sınavdır..askerde mantık arama diye bosuna söylemediler belli sordukları sorular bile mantıksız..
sabah 8 de girdiğim kuyruk sonucunda 4 saat bekleyip nizamiye kapısından girdiğimde hersey bitti sanmıştım..oysa gercek bana verilen yaka kartında 1255. oldugumu görünce gözlerimden akan yaşa engel olamadım..
anladım ki askerlik beklemek,sayılmak sıraya girmekten ibaretmiş..
işin komik yanı artık akşam saatleri geldiğinde grupların komutan yada cavusun uyarısı olmadan kendiliğinden sıraya girmesi ve kendi kendilerini sayması olmuştur ki o an anladım;her türk asker doğar..*
son derece guzel bir sese sahip enstruman..yaylı tambur a benzettiğim bir sese sahiptir..perdesiz olması sebebiyle enstrumanistinde sağlam muzik bilgisi ve duyum becerisinin * olması gereklidir..
mesaj içerisinde mesaj barındıran hin oğlu hin mesajdır..sevgili sabah uyanınca sevgilisine mesaj ceker ki sevgilisi tarafından geceler boyu kendisinin düşünüldüğünü düşünsün..
not:evet bu entry yi okudugunuzda hiçbirsey anlamamayabilirsiniz..bu entry yi yazdım sonra okudum..ulan kelime hazinem ne kadar darmış diye düşündüm tiksindim kendimden..2 cumle içerisinde 3 defa ''mesaj'' 3 defa '' sevgili'' ve 2 defa ''düşünmek'' kelimelerini kullanmışım..ne kelime fukarasıymışım..yıllar yılı sen okuma okuma olacagın bu hayvan herif diye serzendiğinizi duyabiliyorum..bende isterdim yazılarım da ''esrik'',''öykünmek'' gibi devasa kelimeler kullanmak,çeşitli zarflarla edatlarla cumlelerimi süslemek ..özür dilerim hepinizden..
şaka lan şaka..böyle bir giriş yaptım prim toplarım belki diye..hani sinema zevkim atmosferin o kadar üzerinde ki türkiye den değil ay dan izliyorum bütün filmleri gibisinden havalara gireyim dedim..
neymiş film sıkıcıymış bu konu öyle çekilmezmiş..babacım buyur sen cek..hani herkesin ağız birliği ettiği gibi basit bir konu..herkesten birşeyler barındırıyor içerisinde..buyur sen yasamadın mı aynı duyguları..aynı duyguları anlatan 15 dakikalık kısa film çek bana ve izleyenler senin kısa filminde kendilerinden birşeyler bulsun..
hayal kırıklığına uğratan filmmiş -ki bu ibareye en çok ekşi sözlük sayfalarında rastladım-..ne bekliyorlardı çağan ırmak tan anlamadım..hayır filmin öyle gümbürtülü bir promosyonu da yapılmadı..çağan ırmak işte,yapıtları ortada eli yuzu düzgün işler çıkartıyor genelde sen hangi beklentiyle gittin de hayal kırıklığına uğradın..
film mi..bence güzel bir filmdi..öyle çok sağlam bir senaryosu olmamasına karsın hatta özellikle senaryoda bazı zorlama cümleler barındırmasına karsın elindeki hikayeyi en güzel bir biçimde görüntülemeyi basarmış çağan bey..övgüyü haketmiş..zaten ne iyi yönetmen burda kendini belli eder..elindeki metni nasıl ve ne şekilde görüntüye aktardıgı önemlidir bir yonetmen için..bence bu konu ancak bu kadar güzel filme çekilebilirdi..tekrar tebrikler..
stalingrad savasları esnasında bilmem kaç bin ton yakıt ve yiyecek maddesini havadan uçaklarla ikmal edebilirim gibi imkansız bir olaya girişmiş ve eline yüzüne bulaştırmıştır reich maresalidir..ayrıca reich maresalliği unvanı da sırf kendisin mareşal yapmak için bizzat hitler tarafından uydurulmuş bir unvandır..
bir belgesel olarak lanse edilen fakat belgesel olmanın kıyısından köşesinden gecemeyen ucubik bir film..atatürk şööyleydi böyleydi olaylarına girmeyeceğim ama çekilen film belgesel tanımına uymuyor..sanki can dündar atatürk üzerine yazmış oldugu uzun bir köşe yazısını filme çekmiş adına da mustafa demiş..
belgesel belge kelimesinden türetilmiş bir kelime olup belge de bilgi ile kökteşdir..peki bu film izleyiciye yeni bir bilgi vermişmidir..hayır..sadece can dündar atatürk hakkında bilinen şeyleri o duygulu ve ağlak sesiyle mikrofona okumuş ve canlandırmalarla goruntulemiş bir iki arşivlik fotoğraf sergilemiş bir iki belge bulmuş 120 dk yı böylece kotarmıştır..
bir belgesel olarak kesinlikle doyurucu değildir..hatta bir belgesel bile değildir..
ne zamandır izlemek istediğim bugun izleme fırsatına kavustugum okan bayulgen projesi..okan bayulgen i uzun zamandır takip ederim ve genelde beğeniyle izlerim..gecen sene televizyona ara vermesi ile kendisini ne kadar sevdiğimi daha iyi anladım..
program iyi olmuş kötü olmuş demiyeceğim zira büyük beklentiler içerisinde değilim..
yalnız ''dolmuştayken ses çatallaşması'' skecinde türkiye nin en ünlü tenör(!) ü olarak ferhat güzel e mikrafon uzatıp ondan bir ehlivukuf edasıyla demeç alınması,kahkahalarıma engel olamayıp o sırada içtiğim neskafenin burnumdan gelmesine sebeb olmuştur..
öyle yada böyle şahsım adına okan bayulgen i özlemiştim..iyi oldu..
dünya çapında bir oyunculuk yeteneğine sahip aktristimiz..sahsi kanaatimce deha bile sayılabilir zira normal roportajlarında ve katıldıgı televizyon programlarından gözlemlediğim kadarıyla ancak dahilerde görülen cinsten hafif bir deliliği bir kırıklığı vardır..kendisini seviyoruz ilgiyle izliyoruz..
show tv yi alıyoruz..pişmemiş ve izleyenlerin ağzında buruk bir tat bırakan aktütün haberini izliyoruz..bölge kaymakamını kıyasıya eleştiriyorlar neymiş saldırıdan sonra hiç gelmemişmiş,neymiş gelmiş de gofret getirmişmiş..
aldıgım eğitim bitirdiğim fakulte sebebiyle,bir kamu görevlisi olmamdan dolayı bir cok kaymakamla hakim\savcı ile öğretmenle tanıştım arkadas oldum..
sayın ali kırca washington dan bildirirken bir zamanlar kendisiyle birlikte istanbul universitesi hukuk fakultesi sıralarında okuyan sıra arkadasları şemdinli yüksekova dememiş oralara hakim savcı veya kaymakam olarak gitmiş ellerinden geldikçe hizmet vermişlerdir..
sayın ali kırca ankara istanbul ekseninde plazalarda yasarken bu insanlar sıcak memleketlerinden kalkıp devlet için doğu anadoluya güneydoğu anadoluya gitmişler binbir güçlükle orda devleti yasatmaya çalışmışlardır..
soruyorum ali kırca nın oğlu\kızı var mıdır..universite okumuş mudur..hadi varsayalım ali kırca nın bir oğlu var..adı da ahmet kırca olsun..ahmet kırca 23 yasında bilgi universitesi hukuk fakültesini bitirmiş..simdi de size soruyorum ey okuyucu ve sözlük yazarı ali kırca nın oğlu hukuk fakültesini bitirince kalkıp şemdinliye hakim savcı olarak gider mi..kaymakam olarak gider mi..öğretmenlik yapar mı..yoksa kartel medyanın kartel holdinglerinde binlerce dolar maaşla hukuk müşaviri olarak mı çalışır..
ama bu ülkenin dar ve orta gelirli universite bitirmiş çocukları öğretmen veya kaymakam olarak şemdinli ye cukurca ya gidebilmek için gecelerini gündüzlerine katıp kpss çalışıyorlar..
neymiş kaymakam aktütün e gelmemiş..bu belki onun ayıbıdır..kaymakam nerden baksan 2 yıldır oralarda görev yapıyor..peki ali kırca ekibi ne zaman aktütün e geliyor..saldırıdan sonra haber yapmaya..saldırılardan once o haberi yapan muhabire haritada aktutun u göster dersen gösterebilir mi..hiç sanmam..fakat benim hakimim savcım öğretmenim kaymakamım gencliğinin en guzel zamanlarını orada devlet için hizmet vererek geciriyor..muhabir napıyor..iki gun aktutun de kalıyor,yöre çocuklarına replikler ezberletiyor,bayağılık ve ajitasyon kokan bir haber yapıyor,iki gun sonra istanbul a dönüyor.ortaköy de çayını yudumlarken boğazı seyrediyor..
ali kırca ve yanındaki muhabir bozuntuları bunları biliyor mu..elbette biliyor..ama çiğlik bayatlık butun medyaya işlemiş..damarlarından akar olmuş..
not 1-) çok kızgınım sözlük
not 2-) ak partili değilim mevcut iktidarın ve sistemin hiçbir yanını savunmuyorum..sadece medyadaki bu ucuzluk beni öldürüyor sözlük..
1975 yapımlı adile naşit li tarık akan lı munir özkul lu(ki bu filme o unutulmaz yasar usta profilini çizmiştir..) bizim aile adlı filmde tarık akan ın sevgilisi olan ıtır esen in babasıdır bu baba..
hani yasar ustayı işten attıran,butun aileyi evden attıran puro içen kötü baba..
filmde bu baba kızına ferrariye benzer bi kırmızı araba almıştı doğum gunune,ama kızının ruhu satılık değildi..elinin tersiyle reddetmişti..nasıl duygulandım anlatamam o sahnede(tahminen 12 yasındaydım ilk izlediğimde)..
şükriye tutkun un ilk albumunde bulunan sözleri nazım hikmet e ait olan şarkı..rivayet o dur ki;nazım bu dizeleri karadenizde gemileri batıp boyut değiştiren mustafa suphi ye ithafen yazmıştır..
şükriye tutkun opera tadında yorumlamış,pek de güzel etmiştir..
ciguli türk ırkına mensup -türkiye nin yetiştirdiği diyemeyecegim kendisi bulgaristan türküdür bilindiği üzere- gelmiş gecmiş en iyi akerdeon virtiözlerinden birisidir..enstrumanına son derece hakimdir ayrıca sesini de gayet iyi kullanır şarkılarında..iki veya üç ayrı tondan vokal yapabilmektedir..
peki ciguli ye nedir bu nefret..yurdum enteli koçani orkestar goran bregoviç dinler,gogol bordello ile uçar taraf da haidouks la mest olurken neden ciguli yi dışlar,irrite edici bulur.küçük görür..
sebebi basittir..tanzimattan beri milletimizin yakasını bırakmadıgı yabancı hayranlığı..batı yaparsa iyi yapar benim turkum içine sıçar düşüncesi..neyse bu mesele uzun..üşendim;asıl konuya dönelim..
bir kocani orkestar şarkısı ile ciguli nin binnazı arasında kullanılan enstrumanların çeşitliliği dışında pek bir fark yoktur..her ikisi de hemen hemen aynı coğrafyadan çıkmış aynı kültüre mensup insanların muziğini yapar..yani ciguli kendi adıyla değilde kocani orkestar uyesi olsaydı aynı enstrumanı aynı ustalıkla çalacaktı ve yurdum enteli koştura koştura konserine akacaktı..
tek hatası kendini medyaya kaptırmak oldu..
sahip çıkmak ve gurur duymak varken eleştirmek tam da yurdum enteline yakışacak bir davranış..ben seviyorum ciguli yi..keşke kamil sönmez e verilen devlet sanatcılığı unvanı ciguli ye de verilse..keşke muziği türkiye tanıtım filmlerinde kullanılsa..
yüz emo ya sorduk,iskoçyadaki merkezimizde üzerlerinde arastırma yaptık ve aşağılarda belirttiğimiz sonuclara vardık.
orta yas bunalimina 21 yasında giren bir kişinin,22 yasında bu bunalımdan çıktıgı,23 ünde askere gittiği,24 ünde teskeresini alıp helal süt emmiş biriyle evlendiği,25 inde araba taksidine girdiği ve tek bunalımının ayın 15 i ile 1 i arasında maaş hesabı yapmak oldugu gözlemlenmiştir..
netice ve kanaat..
bunlar gelir gecer seyler..ılık süt iç temiz bir uyku çek..bunların hepsi gecer..
hiç istemesemde yılmaz erdoğanla kıyaslamak zorunda kaldıgım şair mi desem ne desem bilemediğim kişi..
kendisinin tanımını yine yılmaz erdoğan uzerinden yapacağım ki ondan da hiç haz etmem..
yılmaz erdoğan dan daha kötü komedyen,daha iyi şair..şiirleri genelde cocukluk istanbul kız kulesi temaları üzerinde yoğunlaşır ki burda kendisine aş artık kendini sunay abi diyorum..
bir de o tv programındaki hali tavrı çok itici..ramazan ortamlarında da eğreti duyuyor..*
çingene muziğini elektronik enstrumanlar kullanarak icra eden güzel ve kaliteli muzik yapan gruptur..lakin tadımlık bir gruptur..bir albumlerini bastan sona dinlediğinizde başınızı şişirir ve ufak bir sızı bırakır..o kadar şamata bir grup ki 10 şarkısı ard arda dinlendiğinde insanda kafa beyin bırakmıyor..o yuzden 2 yada 3 er şarkılık drajeler içerisinde alınması tavsiye olunur..
arthur rimbaud nun türk şiirine düşen gölgesi..kitapları -hiç değilse dunyanın en guzel arabistan ı adlı yapıtı- dunyanın belli başlı dillerine cevrilse bizim gururumuz da kapıkule'den ötelere taşsa..
''bu benim gerceğim.durmayıp şarkı soylemek
durmayıp yalnız kalıyorum.ufacık yesilli adalarda
yalnız kalmaya savasıyorum.kadınlarla.erkeklerle.çocuklarla.
tarihlerle bilimlerle kalabalıkla savasıyorum
büyük tapınaklar kuruyorum.kara taştan.kalın arabalar koşuyorum
kendim girip tek başıma tapınıyorum.yaralarımı sarıyorum
birden biryerden o ışık.bir yerden o ses
artık sana attıgım temeller tutmuyor
çünkü sen hiç yoksun.hiç olmadın..''