Çoğu zaman dinliyormuş gibi yapıyorum artık. Keskin sınırlar, sert adımlar ve alınmış kararlar var. Hiç kimse etrafında ki herhangi bir insanı değiştirmeye çalışmamalı bana kalırsa. Zaman ben hiç değişmem hep aynıyımları bile değiştiriyor nasılsa. Gördüklerim kimi zaman yoruyor beni bu yüzden. Biliyor musun şehir uzakta, çok uzakta. Yaşamak istediğim yer mi burası, yoksa başka bir yerlerde mi kaldım bilemiyorum. Kafam karışık. Bir okyanusun içerisindeyim neler görüyorum, anlatsam inanamazsın.
yani hayır diyorsam, hayır işte. neden uzatıyorsun ki? yeter diyorsam da yeter canıma tak etmiştir.O kadar Laf sokma mesela, trip falan da atma bana; kızdıysan kızdım, kırıldıysan kırıldım, delirdiysen delirdim de. Doğrudan söv bana içine atma hiç bir şeyi, ağla zırla, afra tafra yapma mesela. açık açık konuş en ufak şeyi bile benimle. bir başkasıyla değil ama bak sadece benimle. çözülmeyecek mesele yoktur ki hem; hele konu sen ve benken daha önemli ne olabilir ki? ılımlı yaklaşımlarımız olur böylece biliyorsun değil mi? bana rahatsız olduklarını doğrudan anlat, anlat ki bileyim mesela. seni mutsuz etmek ister miyim hiç bir düşünsene akıllım? yapar mıyım hiç bir daha suratın düşüyor, sinirleniyorsan? zarar verir miyim bize bile bile? insan tüm kalbiyle sevdiği, istediği birini üzmek ister mi ki hem hayır, hayır hiç sanmıyorum. ben yapamam zaten böyle bir şey. yaptığım anda da bilmeden yapmışımdır, affet hemen öyle zamanlarda. biliyorum en az benim kadar kırılgansın sende. zamanlamalarımız bazen tutmuyor hepsi bu. yoksa anlaşamadığımızdan değil. ha bir de çok sev beni, en çok beni sen sev işte, bir başkası değil. belli et bunu, inandır kendine. kadınların inanma huyu umurumda değil, ben sadece sana tüm benliğimle inanmak istiyorum be adam anlasana şunu artık. ihtiyacım olduğunda sırtını dönme bir de, sakın bak; o zamanlar bu adamla ben nasıl gelecek kuracağım diye düşünmek zorunda kalmayayım. ürkütmesin beni düşünceler. sonra bana güven ver, en çok ihtiyacım olan şeyi yani. aklım hep sende kalmasın korkuyla, diken üstünde oturayım istemiyorum tabi. aklım sen de kalır ama sadece seni düşünerek kalır her daim bunu adın gibi biliyorsun sen de. ayrıca anlatmama gerek yok. öyle çok fazla kızlarla konuşma kıskancımdır ben, hele seni benimsemişken en ufak bir şey bile benim delirmeme neden olabilir, o zamanlar kendime hakim olamıyorum bilirsin. üstüme gelmek yerine sakinleştir beni. ah bir de suçlama nolursun, suçlu aramayalım tartışmalarımızda. ilişki sürdürüyoruz mahkemede değiliz ki? hem ben seni suçlamayı seviyorum falan mı sanıyorsun? dünyanın en masum aşkına sahip olduğumu düşünürken nasıl böyle bir şey yapabilirim ki? ihtiyacım olan şey sen de değilsin aslına bakarsan Biziz. daha açık ve net anlatamazdım sanırım bunu sana. mutluluk istiyorum, huzur vermeni istiyorum işte anlasana daha nasıl anlatayım? güçlü olduğumuzu tüm dünyaya duyur, beni sevdiğini saklama kimseden. ben çığlıklar atarken sen fısıldarsan olmaz mesela. kırılırım ben. üzülürüm çok. ha evet,unutmadan ben mi? sen bana bişey yaparak bir adım yaklaştığında, ben sana on adım koşarak gelirim zaten, ben sana hayatımı adayabilirim sadece gülümseyişini görebilmek için mesela, bunu da unutma
Bugün bir kez daha anladım ki, ben ne olursa olsun yaşadığım acıları çevremdeki insanlara belli eden bir insan olmadım... olamadım aciz görünmekten mi korktum? Zayıf görürler daha çok üzerler mi? Dedim bilmiyorum ama olamadım işte her zaman gülücükler dağıttım. En mutsuz olduğum, en acı çektiğim anlarda bile hiçbir şey olmamış gibi davrandım. Son günlerde iyice içime kapandım, evden dışarı çıkmadım. Sınavdan eve evden sınava gittim geldim. Kimse ile öyle oturup uzun uzun muhabbetler etmedim. Boğuldum da boğuldum olanı biteni sürekli kafamda kurdum. Kendimi yedim bitirdim. Gitme vakti yaklaştıkça sessizleştim. Sadece uzaktan oturup izlemek istedim iki gündür kalbimde oluşan ağrıları bile görmezden geldim. Her şey geçmiyor mu nasılsa? Diyerek görmezden geldim hem de. Yine kendimi önemsemedim. Başkalarını düşündüğüm kadar birazcık kendimi düşünebilsem keşke. Hayır hayır bencillik yapmak değil amacım sadece sadece mutlu olmak için birazcık insanlardan önce kendimi düşünmeyi öğrenmeliyim. Bugün öyle bir an geldi ki, kalbimdeki o acı öyle bir kapladık ki bütün vücudumu, elimi göğsüme götürdüm nefes almak istedim. Başaramadım, gözlerim doldu, o an bu hayatta geçireceğim son saniyeler diye düşündüm. Gözlerimi kapattım derin bir nefes almak için çabaladım son çırpınışlarım herhalde bunlar dedim. işte bak bu kadardı her şey, değdi mi kendini bu denli yıpratmana, sen demez misin hep her şey geçici diye içimden geçirdiğin son cümlelerdi bunlar diye düşündüm o an. Apar topar hastaneye götürdü arkadaşlarım elim hala göğsümdeydi. Nasıl bastırdım o an göğsüme öyle kuvvetli öyle sert doktorun odasına girmem ile kendimi sedyede ekg kablolarının vücuduma takıldığını görmem bir oldu. Bütün vücuduma tek tek bağladılar o kabloları. Tek damla yaş süzüldü gözümden. Korktum hem de öyle bir korktum ki daha çok erken değil miydi? Daha çok genç değil miydim? Dakikalar sonra doktorun elinde grafikler vardı. Stres dedi uzak dur! Söylemesi kolaydı tabi. Uygulamak ise zor. imkansız değildi elbet. Her şey benim elimdeydi. Yapabilirdim hiç bir şey için geç değil ama. Önümde upuzun yıllar var. Ve bu şehirde son yedi gün sayılı gün bitince yeni bir hayat beni bekleyecek. Zor olacak her şey ama daha güçlü olacağım. Zamanın ve bu denli yaşanan sıkıntıların hepsi güçlü olmam içindi diye teselli ediyorum artık kendimi. Ve artık görmezden gelemiyorum kendimi. Kendim için yaşamayı öğrenmeliyim. Bir daha bu korkuyu yaşamamak için öğrenmeliyim. Bu hayatta belki de geçireceğim son gün bile olabilir bu gün. Artık bunu düşünerek yaşamalıyım. Kırmadan kırılmadan, severek sevilerek her şey için yeni bir başlangıç olsun bu gün. Yepyeni bir sayfa. Daha mutlu daha huzurlu ve son olarak dünüme bugünüme yarınıma binlerce kez şükürler olsun. Bir nefes daha fazla almayı nasip eden rabbime binlerce şükürler olsun
Zaman su gibi akıp geçmeye devam ediyor. En son hatırladığım burada geçireceğim son bir ay dediğimdi. Şimdi ise son sekiz günüm diyorum.. Yıllarca buradan gitmenin hayalini kurarken şimdi canım öyle bir acıyor ki, gideceğim diye gözyaşı döküyorum. Böyle olmamalıydı, bu şekilde kırgın gitmemeliydim.. Ama olsun bu halde olmama kim sebep olduysa canları sağolsun. Elbet unutulur bunlarda elbet geçer bu zor günlerde. Bu hayatta her şey olacağına varacak nasılsa..
Maniye girmiş kişi (yani manik hasta) son derece neşelidir. Güler, şarkılar söyler, herkesle sohbet eder. Hatta genellikle etrafına neşe saçar. Manik hastanın uyku ihtiyacı azalır. Mesela günde üç saat uyur, ama son derece zinde, dinç olarak uyanır. Manide insan son derece enerjiktir. Yerinde duramaz, sürekli gezer, koşuşturur, bir an durup dinlenme gereği duymaz. Manik hasta kendisini oldukça güçlü, zeki, önemli, güzel hisseder. Her şeyi başarabileceğine inanır. işyerinizde çalışan kendi halinde bir kadın günün birinde mesaiye alışılmadık derecede açık ve frapan kıyafetlerle gelebilir ve erkeklere laf atmaya başlayabilir. Manik kişi çok konuşur. Hatta genellikle hiç durmamacasına, neredeyse nefes bile almadan ve yüksek sesle konuşur. Manideki kişi konuşurken konudan konuya atlar, asla konu sıkıntısı çekmez. Manik hastanın düşünceleri hızlanmıştır. Aklına büyük bir süratle bin türlü düşünce üşüşür. Düşüncelerini durduramaz. Manide hastanın dikkati artmıştır, küçücük ayrıntıları gözden kaçırmaz, ama dikkatini belli bir konu üzerinde sürdüremez (yani dikkati dağınıktır). Manideki kişinin hafızası da güçlenmiştir. Çok zekice espriler yapar. Manide hasta neşeli olmakla birlikte, kolaylıkla da sinirlenir. Kendisiyle tartışmaya, fikirlerini eleştirmeye, taşkın davranışlarını engellemeye çalıştığınızda büyük bir öfkeye kapılır.
"Sev beni diye yalvardı kadın. Ölene kadar koynumda kal diyen adamın sevgisini anlamayıp sevmesi için yalvardı. Adam ruhunu kadına karşılıksız veriyorken kadın emin olamadığı sevgi için yalvardı. Sevmek veya sevilmek değildi gerçek. Hissettiremediğimiz sevgi ne kadar gerçekti ki?"
insanoğlu nankör, insanoğlu bencil herkes sadece karşındakinin yaptıklarını görüyor. Sadece karşı tarafı yargılıyor. Kimsenin kendinden haberi yok. Kimse kendi yaptıklarından sorumlu tutulmak istemiyor. Bütün günahı, bütün vebali her daim başkalarına yıkıyor. Peki ya neden? Neden bu bencillik? Neden bu kör olma isteği? Bu hayatta eğer birinin değiştiğini düşünüyorsanız bu mutlak olarak sizin sayenizde olan bir şeydir. Kimse değişmiyor aslında karşımızdakilere şekil verenlerde bizleriz. Gerek ruhsal anlamda gerekse kişilik. Çoğu zamansa zihnimizin eseri oluyoruz. Kendi yaptığımız kuruntuların tesiri altında kalıyoruz. Ama değişmeyen en büyük şey ise bencilliğimiz Bak şimdi ben bu yazıyı tam olarak sana yazıyorum. Hani belki bir insanı bu bencillikten kurtarabilirim belki diye. Hayatta sadece senin doğruların yok. Hayatta sadece senin isteklerin yok. Dünya sadece senin etrafında dönmüyor. Neden yapıyorsun bunu bana? Değer verdiğim için mi? insan yerine koyduğum için mi? Unutmak istemediğim için mi? Peki belki bunları hiç biri değil peki ya neden? Bende öyle bir aşk vardı ki sana karşı, öyle savunmasız öyle içten öyle tertemiz ama sen ne yaptın biliyor musun? Tüm bu güzellikleri geri dönüşü olmayacak şekilde yok ettin. Artık içimden gelmiyor sana karşı güzel duygular beslemek. Köreldi yüreğim, kaskatı oldu sana karşı. Verilen sözler nerede peki şimdi diye soracaksın sen, verilen sözlerin hepsi arkadaşıma söylediğin o cümle var ya hani ben başkasını seviyorum, onu gerçekten seviyorum dan sonra yerle bir oldu verdiğin sözleri tutmadın demek hakkın değil bundan sonra senin. Bundan sonra karşıma çıkman bile hakkın değil. Hele verdiği sözleri tutmadı yalancı demek hiç hakkın değil! Çünkü bir insanın bu cümleleri sarf etmesi için ilk önce oturup bir düşünmesi lazım. Bende yalan yok, ben neysem oyum. Olduğu gibi görünmeyen sensin. iş çeviren sensin, yalan söyleyen sensin. Evet bunu ben sağladım. Değer verdim, serbest bıraktım, anlamaya çalıştım yanlış yaptım. Değmedi yaptıklarımın en ufak şekilde karşılığını göremedim. Ama anladım geç olsa da anladım. Mutlu olmak için, sevilmek için iyi olmak yetmiyormuş! Bundan sonrası için birkaç bir şey demek gerekirse eğer, herkes kendi yoluna gidecek. Aynı senin dediğin gibi olacak her şey unutulacak ve bir daha asla biz diye bir şey olmayacak. Ve Ben seni asla affetmeyeceğim..
herhangi bir gece herhangi bir nedenden dolayı gözlerimi ıslak bir şekilde kapatsam yüzüm ve yastığım sırılsıklam olsa bile bildiğim bir şey var; ertesi sabah yeni bir gün ve yeni günlere daima gülümseyerek başlanır.
Zaman doluyor, işte bitiyor her şey.. Gitme vakti yaklaştıkça derinden bir hüzün kaplıyor tüm benliğimi. Ne yani şimdi ben koca 3 senemi, tüm yaşanmışlıklarımı, tüm sevdiklerimi bu evi bu şehri geride bırakıp gidecek miyim sahiden? Hiç bu denli canımın yanacağımı tahmin etmemiştim.. Geri sayım başladı. Artık her şeyin hayırlısı..
varolduğun için kendini şanslı kılanlardan mısın? yoksa neden ben diyenlerden mi? nefes alıyorsun ya işte daha ne istiyorsun demezler mi adama? derler. istersin; insanoğlusun sonuçta. peki kendine hakim olmayı denedin mi hiç? yada kendinden daha kötü olanları düşünüpte aman herkesin derdi kendine büyük diyenlerden mi oldun yoksa neden nefes alabildiğin için kendini şanslı kılmıyorsun, senden daha önemli hiçbir şey yokken neden kendine bu dünyayı zindan ediyorsun ki.. bak gülümsemeyi dene mesela, asık bir surattan daha güzel. üstelik diğer insanlara çok daha güzel görünmenin en basit yolu bu. Eğer insanları sevmem diyenlerdensen toprağı sev, yağmuru sev. sonra yağmur yağdığında toprakla karışır ya işte o koku da belki aşkı hatırlatır sana ? aşkı hatırladığında ağlayanlardansan nehirlere bak, yağmur yağdığında nasıl da güçlenir taşar bunu hatırla, sende çektiğin acı ve gözyaşlarıyla güçlendin mesela.. ben güçlü değilim diyeceksen şimdi gülümsetebildiğin insanları hatırla,bir insanı gülümsetebilmek nasıl bir güç bilir misin? bilmiyorum, sahte güldüler onlar e uzaklaş? sahteliklere ihtiyacın yok. sana diyeceğim şu sahteliklerden bahsetmişken, nefes alıyorsun ve gerçeksin. şimdi sadece kendine izin vermeyi dene, bu kadar basit aslında..
''Hayatın kaç anlamı olabilir ya da şöyle sorayım şimdi sen hayatına giren her adama hayatımın anlamı diyecek kadar genişsen, senin hayatın kaç şerit? Belki de hiçbir şey sormaya gerek yok, sen hayatını anlamlandırmaya çalışan birisin sadece ve herkesi hayatın anlamı sanıyorsun. işte asıl yalnızlık bu. Hayatın anlamı olduğunu sandığın insanlardan bir sürü olması ve senin anlamlarının sürekli değişmesi Yalnız olmayan biri, bir insanda kalabilir, senin bir evin yok ve oteller yalnızlar içindir. Yalnızların ev sandığı, ev gibi anlamlaştırmaya çalıştığı boş odalardan ibarettir. hayatına girenler gibi işte. Boş.'' Nede güzel kurulmuş onca cümle. Onca güzel kelime nasılda güzel birbirini tamamlamış.. Kalemine sağlık Sayın Batman..
Değer vermekse eğer işin özü, hasını verebiliyorumdur. Sen hastayken uyuyamıyorsan uyuyamıyorumdur. Seni umursamıyor gibi yapınca benden hoşlanacaksan git daha sadist birini bul kendine. Seviyorsam gurur yapmak için bir yerlerimi yırtamam. it dövüldüğü yeri sevecekse varsın sevsin. Bende it olmayanı bulurum değil mi?
Hayır gerçekten susayım diyorum, bir şey demiyorum diyorum ama bu aralar ağzımda bir ton öfkeli cümle ile geziyorum. Sana insan demeye bile utanıyorum artık. Senin ile geçen her saniye için kendimden iğreniyorum. Nasıl hastalık ruhlu bir yaratıksın sen ya nasıl hastalıklı bir varlıksın sen! Yaptığın bu iğrençliklere dayanamıyorum artık. Defolup gitmek istiyorum buradan. Sana ait tek bir simge bile görmek istemiyorum. Yıllardır yaşadığım bu şehirden bile nefret ediyorum senin sayende. Şahit olduğum her pisliğinde biraz daha iğreniyorum senden. Ama susuyorum. Benim hayatımın içine sıçtın birazda başkalarının hayatına sıç, ama en çokta kendi hayatının içine sıç! Daha da fazla pisliğe boğul. Yerlerde süründüğünü göreyim de derinden bir oh çekeyim daha da bir şey istemiyorum.
umurunda mıyım? bilmiyorum... bu yazıyı okuyup okumayacağını da bilmiyorum... kendinle çok haşır neşirsin son zamanlarda... beni gördüğünü sanmıyorum. önce hayatını kurtarma derdindesin; ve "seni anlamak zorundayım." ben bu cümleyi daha önceden duymuştum aslında. seninle konuşmayı çok özlüyorum biliyor musun? ona bile vakit kalmıyor son zamanlarda. yok; sitem değil... sadece yazmak istedim. yoksa bu benim bildiğim bir gerçekti. sen bana hiç yalan söylemedin ki... seni özlediğimi biraz bilmeni isterdim. çok değil; biraz da anlamanı. senin beni anlamana ihtiyacım var aslında. şu sıralar en çok ihtiyacım olan şey bu. lütfen en ihtiyaç duyduğum zamanda bana biraz vakit ayır, seni anlamaya mecbur etme beni; diğerleri gibi... özlüyorum sesini. seninle konuşmayı. seni özlüyorum. hislerinin kuvvetli olduğunu söylersin hep. bunu da hisseder misin? senin için buraya yazı karaladığı mı? yorgunum... bıkkınım... piramitler kadar sessiz ve dik başlıyım. seni istiyorum. yanımda görmek istiyorum. yüzümü görmeni istiyorum. bir öfke varsa o öfkeye kurban etmemeni isterdim beni de kendini de... ben yine birini hayata kazandırıp terk mi edileceğim? evet. bu düşünce korkutuyor beni. ama korkunun ecele faydası yok ki... derin bir sessizlikteyim. bilmiyorsun. hep neşeli sanıyorsun beni. hep ama. ve korkmayan hiçbir şeyden. oysa hep neşeli değilim. ve çok korkularım var. seni kaybetmek en başta... çok karışık duygularla mücadele ediyorum. bir yandan hastalığım bir yandan senin tanıdık cümlelerin. yeterince vakit tanısan bana seni çözmek çok kolay olacak aslında. ama tanımıyorsun. dar zamanlardayız hep ama geniş kalıplarda... beni bırakıp gidiyorsun ya; diyemiyorum artık sesini duyabilir miyim diye? cesaretim kırıldı... oysa böyle bir haftada sesini duymak isterdim hep. ne kadar öfkeli de olsan, tatsız da olsan sesini duymak isterdim... ben senle yalnız güzelliği sevmedim ki... beni kendinden neden mahrum bırakıyorsun anlamıyorum bunu işte. amacın beni korumaksa bırak; böyle daha çok acı çekiyorum çünkü; lütfen beni kendinden koruma... ben senin öfkende de olmak istiyorum, öfke anında da. sen beni ne sanıyorsun? seninle sadece güzel anlar için var olan bir sevgili mi? seni tüketmek için değil; artırmak için geldim ben... bırak bizim farklılığımız olsun bu... bir düşün olmaz mı?
sonra dönüp geriye bakıyorum, belkide bundan yıllar öncesi yada sadece düne kadar olanlara, ardımda kalanlara ve geride bırakıp sıyrıldıklarıma; bugüne gelmemi sağlayan her şeye kibarca teşekkür ediyorum.
Aklımdan çıkartırsam bu acıyı durdurabileceğimi biliyorum ve yanımda olup beni geri çevirmeyecek olan insanları da. Adımı haykıran ve bana umut bağlayan, inanan insanlar olduğu halde gözlerimi kapatıyorum kimi zaman, kocaman bir karanlık. çünkü gözlerim açıkken gördüklerimden korktum ama bir şekilde biliyorum ki daha olacak çok şey var. yakında gözyaşlarım tarafından kör edilmekten korkuyorum. aklımdan çıkartırsam bir şeyleri, tüm bu acıyı da durdurabileceğimi biliyorum üstelik. o yanımda uyurken bana güç veriyordu sanki, daha da güçlenebilmek varken kimi zaman en dibe çöküyorum. o beni sevgisiyle sarıp sarmalarken, huzur içindeydim. evet ben daha da huzurlu olabilirim, aslında olmamam için ne sebep var ki? huzurum oldukça, gözyaşlarımı silememem için hiç bir neden yok. yavaş yavaş sileceğim. ben, biliyorum her şey çok güzel olacak. ihtiyacım olan biraz zaman..