yapılması zor kıyaslama. iki takım da orta halli ya da vasat bir futbol sergilese kıyaslama adına onca şey demek mümkün olurdu. fakat, iki takım da o kadar iyi ve üst seviye futbol oynuyor ki.
didier drogba'nın erkek kardeşi. kendisi 1985 de dünyaya gelmiş ve abisi gibi futbolcu. abisinin galatasaray ile anlaştığını doğrulamış. hatta o da abisi ile türkiyede oynamak istiyormuş.
yıllar önce bizler beli daha bu dünyada yokken 10 mb hafızaya sahip olan hard disktir. evet yanlış duymadınız 10 dolarlık bu hard disk o dönem tam tamına 3398 dolara satılmıştır.
inanmayanlar için buyrun buradan:
26 temmuzun ilk dakikaları itibariyle, vurdumduymaz moderasyona, aynı zamanda da yüzlerce yazarın sesini duymayan, duymak istemeyen zall'a karsı yapılan; ne yazık ki; aylardır, yıllardır, güzellik uykularını bozmayan moderasyonun yusuf yusuf'un azizliği ile uyanıp şimdiye dek hiç olmadığı kadar çalışmaları ile bastırılan haklı isyandır.
isyan bastırıldı, yaklaşık yirmi yazar çaylak yapıldı, formata aykırı entry'ler anında silindi, şu an isyanın lafı bile dönmüyor...
peki acaba moderasyon ve zall bu isyan teşebbüsünün ardından, bırakın sadece formata aykırı entry'leri formata uygun fakat insanların derdini söylediği, fikir sunduğu, isyanını dile getirdiği entry'leri bile sildikten sonra, oturupta hiç düşündüler mi?
acaba bu insanların derdi neydi? cevap modlar için, birçok yazar için hatta belki zall için basit: bu adamların çoğu incici geri kalanıda anarşist!
bu kadar basit mi? bu isyan konuşulurken insanlar dertlerini açıkca belirtmediler mi?
bu insanların derdi ulusözlüğün kirletilmesiydi. sözlükte varolan saçmalıkları hepimiz gördük hepimiz söyledik. vurdumduymaz moderasyonu hepimiz söyledik. formata uymayanları, trolleri hepimiz söyledik...
kimse dinlemedi!
dün gece deli gibi entry silen, yazar atan moderasyon aylarca yanlı entryleri, trolleri engellemedi.
o moderasyon aylarca edilen küfürleri, hakaretleri sınırları aşan siyasal ya da dinsel tartışmaları engellemedi. kendini bilmezlerin sözlüğü kirletmesine göz yumdu. kimsenin amacı hiç geyiğin dönmediği, siyaset ya da futbolun olmadığı son derece ciddi bir sözlük değil. elbette ki bunlar bir sözlüğün olmazsa olmazları ama her şeyin sınırı var konuşulan konu ulu'nun eski ulu olmaması ve yeri geldiğinde saçma sapan nedenlerle entry silen moderasyonun gerçekten silinmesi gereken entryleri silmemesi, uyarılarda bulunmamasıdır.
moderasyonun yaptığı çifte standarttır, zall uyuyan prensestir, moderasyonun korkusuna susan yazarda işbirlikçidir!
peki yol yöntem doğrumuydu?
bence artık birilerinin böyle birşey yapması gerekiyordu. zaten aylarca insanlar dertlerini güzelce söylediler, kimisi kafa izni aldı protesto için kimisi veda entry'si girip uzak diyarlara göç etti. ilgilenen oldu mu? hayır.
uyuyan moderasyonu uyandırabildik mi? hayır.
uyuyan prensesimizi uyandırabildik mi? hayır.
sonuç sadece çok sevdiği sözlüğüne çöplüğe döndüğü için veda eden yazarlardı.
unutulmamalıdır ki bu isyanın bu yöntemin tek sorumlusu zall'dır!
dün geceye kadar varlığından kuşku duyduğum moderasyondur!
peki isyanın sonucu ne oldu? fiyasko mu?
unutulmamalıdır ki her şeyin ilki fiyaskodur fakat bu işe yaramadığı anlamına gelmez. sonucunda bir saatliğinede olsa moderasyonun uykusu bölünmüştür. bu isyanın başlığında yüzlerce yazar destek vermişti fakat daha ilk dakikalardan itibaren asıp kesen moderasyon yüzünden birçok yazar korktu ve eyleme kalkışamadı halbuki onlarda destekliyorlardı.
bastırılan isyanın ardındanda moderasyon yalakaları içten içe destek verdikleri hareketi eleştirmeye başladılar. sözlüklerini herkesten çok seven ve birilerinin, yetkili birilerinin uyanması için yazarlıklarını feda eden 20-21 cesur kardeşimizin ardından atıp tutmaya başladılar. bu arkaşlarımızın tek suçu sözlüklerinin çöplüğe dönmesini istememekti! onların tek suçu mod yalakalarının aksine gerçeği söyleyebilecek cesarete sahip olmalarıydı!
sonucunda ne oldular? günah keçisi oldular! yazarların derdini anlamayan zorba moderasyonun aleme ibret olsun diye katlettikleri oldular.
ey moderasyon ey zall! sanmayınki bu isyanı bastırdınız milleti korkuttunuz artık uyuyabilirsiniz.
aklınızı başınıza alın yazarlarınıza kulak verin. dünyada hiçbir otorite yoktur ki yıkılmasın.
unutmayın ki her şeyin vardır bir sebebi!
maalesef düşünüldüğünde ve hatta düşünmekle kalmayıp ülke genelindeki tıklanma ziyaret edilme istatistiklerine bakıldığında (alexa.com) doğruluğunun farkına varılan önerme.
kim ne derse desin, ne kadar zıttını savunursa savunsun bu gerçek değişmez. bana istediğiniz kadar kızın küfredin. nick altı hakaret edin. ama gelin açık açık tartışalım er meydanında.
ekşi sözlük ne kadar kabul etmek istemesenizde bu ülkede en çok ziyaret edilen ve tıklanan ilk 20 siteden birisi. üyelerinin yazar olması nerden baksan 2-3 senelik bir zamanı buluyor. moderasyon gayet ince eleyip sık dokurcasına çaylakların yazarlıklarını değerlendiriyor. yazar olmayı hak eden adam onca bekleyişten sonra yazar oluyor.
peki bu eliminasyon beraberinde bir kaliteyi de getirmiyor mu? kesinlikle getiriyor. ekşi sözlük yazarları diğer sözlük yazarlarına göre daha iyi birikim sahibi. çok ciddi firmalar, tv yapımcıları, okullar hocalar bile kendileri firmaları ya da yapımları hakkındaki değerlendirmeleri eleştirmeleri ekşi sözlüğe bakarak okuyor.
evinde canı sıkılan adamın aklına ekşi sözlük geliyor. iş yerinde işten bunalan kişi ekşi sözlükte soluklanıyor. şimdi kimse çıkıp ulaşamadığı yere bok atmasın. sonra bura oranın çöplüğü mü dersiniz yoksa. iki satırlık eleştiriye dahi tahammülü olmayan yazarlarla dolu bir sözlük olursa burası ilerlemek yerine geriye gider. sonra neden böyle oldu diye düşünmenin alemi ne?
evet ben de ekşi sözlük (2. nesil) yazarıyım, itü de de yazıyorum. uludağ sözlüğe ve moderasyondaki arkadaşlara akıl verecek değilim. fakat iğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batıralım bence. . .
limitinin sıfıra koşa koşa gittiği bilgidir. yoktur esasında öyle bir bilgi ya da birikim. kendisi şu aralar 1 liraya satılan aşk romanlarını yazmaya devam etmeli. gazetecilik kolay iş değil ki sonuçta.
üzücü bir durumdur. içerisinde iphone kullanmak hep bir ukte olarak kalmıştır. ptt'nin önlerinde ki telefon kulubesiyle az da olsa bu sevgisini bastırmıştır.
haber özel kameraları kendisini londra'da görüntüledi. 1000 pound kirası olan bir dairede yaşıyor kendisi. altında da son model arabası olduğu söyleniyor. cem garipoğlu'nda işleyen prosedür ve arama kendisini yakalamak içinde gösterilmeli.
ülkemiz için pek elverişli olmayan enerji tipidir. enerji kaynakları sürekli ve verimli olmalıdır. ülkemizde rüzgar türbinleri için sürekli ve yüksek bir hızda esen rüzgar sahası bulunmamaktadır. bulunan bir kaç nokta ise yerleşim alanlarından çok uzakta kalmaktadır. bu da üretilen enerjinin taşınması sırasında bir kayıba neden olur. tüm bu nedenlerden ötürü rüzgar enerjisi ülkemizin enerji açığını kapamada tercih edilebilir değildir.