son zamanlarda oynadığım en zevkli oyunlardan diyebilirim. konusu ve mizahı oyuna öyle entegre edilmiş ki bir sonraki bölümde ne olacağını merak ederek oynuyorum. ayrıca diğer fps oyunlar gibi al silahı bak dalgana gibi değil de, her silahın ayrıntılı özelliği, koruma kalkanları ve özellikleri, experience point ve daha nice ayrıntı konulmuş. bunlar da oyuna daha çok kafa yorup eğlenmek adına güzel şeyler.
karakterlerin vermiş olduğu tepkilere ve diyaloglara ise gülmeden edemiyorum yahu. grafikleri ve seslendirmesine diyecek bir şey yok. efsane oyunlar listeme hızla giriş yaptı vicdansız. saatlerce oynayabilirim hiç sıkılmadan. zaten bilgisayar oyunları olmasaydı şu an amerika'da okurdum. vicdansız oyunlar.
pavlov'un köpeği öldükten sonra yerine istihdam edilen yaşam formudur. acıkınca elleriyle kafasını sımsıkı tuttuktan sonra pizza dilimi verilir. deney bundan ibarettir, dağılabiliriz.
ulan ne adamlar var. dalga geçildiğinde sarsılan inancın varsa sen zaten inanma amk ya. en azından git iman mı tazeliyosun, tekrar mı düşünüyosun ne yapıyosan yap. manyak mısın gidip öldürüyosun, öldüreni destekliyosun anlamıyorum ki.
edit: müslüman yapmamış diyen insanlar görüyorum, duyuyorum. şamanların işi olabilir. deli çünkü onlar. ayrıca zen budistleri de ayrı manyak, hesaba katmak gerek.
not: özünde iyi insan olan müslümanları tenzih ederim.
şu an elimde bira ile keyifle gerçek islam bu değil versus bu da mı gol değil karşılaşmasını izliyorum.
ayrıca islamofobi diye bir şey yok gözümde artık. apaçık gerçek tehdit olan bir şey nasıl fobi olur onu da anlamıyorum. avrupa ılımlı islamın, topraklarına doldurduğu eksik akıllı islamcıların cezasını çekiyor. önce insan olmak dahası özde iyi insan olmak gerek yani. din, ırk, görüş falan fark etmez, kötü kötüdür. ayrıca cinayeti, böyle bir kötülüğü karşılayacak başka bir kötülük yok.
kendi kendine mırıldınması bile imkansız olan, iç parçalayan, kalp acıtan, göğüs dağlayan cem karaca şaheseri.
her kelimesine, harfine sığınak kurarak; her tonlamasının, çıkışının ve haykırışının gölgesinde huzurlu bir akşam üstü usul usul iç çekmek istiyorum. biri çıkıp da bana ''hayal kırıklığının, boş vermişliğin, yalnızlığın, hasretin, sevginin, umudun ve aşkın şarkısını yapabilir misin estaban?'' derse ona yalnızca tanrılara özgü bir kibirle bakıp bu şarkıyı ithaf ederim.
özlediğim memleketim. özledim lan, çok pis özledim. kar başka bir şehrin hiç bir köşesine kızılcahamam'ın çamlığına, şentepe'nin manzarasına yakıştığı gibi yakışmıyor amına koyim ya.
pulp fiction
reservoir dogs
the island
after hours
fargo
shaun of the death(bu elemanların tüm filmleri bu sırada gerçi)
inception(marion cotillard, öhm)
lock stock and two smoking barrels
big lebowski
donnie brasco
nevermind, i'll find someone like you. -siktiret. bulurum senin gibisini.
i wish nothing but the best, for you too. -ben de senin için sadece en iyisini umuyorum-
don't forget me, i beg, i remember you said:-; -kurban olayım unutma beni. bana şunu dediğini hatırlıyorum ki;-
"sometimes it lasts in love but sometimes it hurts instead" -bazen sürer aşk, bazense acıtır yerine-
sometimes it lasts in love but sometimes it hurts instead, yeah. -bazen sürer aşk, bazense acıtır yerine, ov yee acıtır bebeyim-
buradan bakınca da ayrılık mı yoksa aşk şarkısı mı olduğu belli olmayan şarkıdır. radyoda denk geldi az önce de nevırmaynd fazla sevmiyorum zaten bunu. bildiğim tek adele şarkısı. yazıldığı gibi okudun değil mi sanatçı ismini? eheh.
kendimi über şanssız hissettiğim zamanlarda izlediğim, aksine şanssızlığımı unutmayıp ''şimdi dünyada iki tane şanssız adam olduğunu biliyorum'' deyip üzüldüğüm scorsese şaheseri. kara mizahın uç ve aynı zamanda ücra köşelerinden.
gol attıkça kendisini keşfetmiş gibi sevindiğim futbolcu. fm'de çocukluğunu bilirim bunun. asistanım bundan bir halt olmaz dese de geliştirmiştim onu zamanında, şimdi onu izliyorum lan çok güzel.
ayrıca hurricane olarak değiştirmiştim takma ismini. şampiyonlar ligi finalinde son dakikada attığı galibiyet golünde hurricane diye bağırıp mourinho tarzı diz üstünde kayarken kitaplığa çarpıp ezilme tehlikesi geçirdim. ağırlığın altında son sözüm yine spurs oldu.
sayesinde kadınları çok iyi anladığım mecra. indirimde olan oyunları adeta havada kaptım, gaza geldim indirimde olmayanları da kaptım. yüzümdeki poker face ifade ile all-in dedim, ekrana doğru ittirdim kredi kartlarını.
hani tıka basa dolu dolaplara bakarak giyecek bir şeyim yok diyorlar ya heh işte düşünün beyler. yürüyün açtığım koridordan.
aga şimdi o durum içinde kendini bulduğun zaman istediğin kadar kültürlü, birikimli, eğitimli, salon adamı falan ol; fraksiyon, izdüşüm, bienal, konsolidasyon, paradigma falan saniyeler içinde duman oluyor, uçup gidiyor. seni mına koduğum, şimdi siktim tımarını amın feryadı deyip elemanın belasını oracıkta sikesin geliyor değil mi? yapabileceksen eyvallah yap tabii. ama sayıca fazlalarsa sessizce uzaklaşırken onlara bak ve gözündeki print screen tuşuna bas. teker teker bulup indirmek sana kalmış. adios.
ülkenin kuruluşunda rol oynayan, kurulduktan sonra bir çok mecrada koşturan çerkeslerden bir haber dangalakların tartıştığı konu. ayrıca çerkes tavuğu nedir lan? bir çerkes olarak öyle bir yemeğimiz yok bizim, sanırım çerkes'in tekinin tavuğunu çaldılar, çerkes tavuğu diye yediler amk.
unutmadan, çerkes ethem türkler için kahraman, çerkesler için haindir. bir öğrenemediniz. çerkesler size sözüm, çerkes ethem gibi lhepakolara yaranmaya çalışanların sonunu görün ders alın. lhepakolar için değil kendi milletiniz için çalışın. ne olduğu belirsiz çakmalardan olmayın.
lisedeki yurttan oda arkadaşımdı kendisi. gecenin bi yarısı 27 adet hap almak suretiyle kendini intihar etme teşebbüsünde bulundu. mal. iflahım sikildi korkudan.
lise sondayız. bu elemanın görünürde bir sıkıntısı, derdi yok. sonradan anlaşıldı ki normalde de herhangi bi sıkıntısı yok. zaten en büyük hobisi okul çıkışı apaçi kılığında kız meslek lisesi önünde gönüllü devriye olan biri. en büyük derdi tasası ne olabilir yani, yapabileceğinin en iyisi bu mu? edriyııın. öhm. sen git oda oda hap topla. bende mide ilacı vermiştim üç beş tane. çok ağrıyo deyince işte. sonra gecenin bir yarısı hepsini indir mideye. şov yapacak ya pezevenk hani. adamın mide oldu mu sana bayer ilaç deposu. iki gün daha idare etse leverkusen ile sponsorluk sözleşmesi imzalayacak.
bende yan yatakta uykuya dalmak üzereyken bir ses gelmeye başladı. 4-5 saniye süren ıııııı sesi. amk ne yapıyon diyorum gelen başka ses yok. en son sinirlenip kalktım. şaka şaka ne sinirlenmesi. korktum amk. metafizik öğelere gitti benim kafa. durduk yere korku filmlerine meze olmayalım şimdi dedim, etrafımda bulunan en zarar verici cisim olan ketılı aldım. bu ibneye yaklaşıyorum ama bir yandan da nasıl tırsıyorum. göreceklerime karşı kendimi hazırladım, en ufak bir tehdit karşısında sallayacam ketılı sonra ne olursa artık, doğaçlama büyü stayla. bunun battaniyeyi bir kaldırdım, gök tengri seni inandırsın tipi az sonra ölecek gibi duruyor. sokakta görsen bu adam az sonra ölecek küreği hazırlayım dersin. normal değil yani, beti benzi solmuş, operaya vardiyalı hayalet olarak sok bunu, yemek+yok+ssk yeminle sırıtmaz.
bendeki soruya bak sen bir de;
- pohaha o tip ne lan öyle, çay vereyim mi sana? içeçem ben.(elimde ketıl, korkuyla karışık)
+ ııııı
artık bu inleme sesinin hayra alamet olmadığını anladım. o sesten sonra kafamdan geçenler, --hassktr adam ölüyo amk--ne yapacaz lan şimdi--nöbetçi hocaya mı söylesem--iki ay dalga geçerim şimdi bununla ahah--olm adam ölüyo ne yaparsan yap çabuk--
sonunda haber verdim nöbetçi hocaya hemen götürdük bunu hastaneye. ağzından boru sokup midesini yıkadılar. gerizekalı ya. polis bana soruyo bir de derdi neymiş diye. tecavüze mi uğradı, kız meselesi mi diyo. ulan tecevüze uğrasa yine iyi, adamın sebebi yok ki. tecavüze uğrasa yine iyi falan değil, gaza geldim az önce. öhm. hülasası hanımlar, beyler; ketılla metafizik varlıkları öldüremezsiniz. su kaynatırsınız anca.
tekelci ile ortak bir günahın paydasında buluşmaktır. adeta günah geceleri yaşıyoruz mesut abi ile. e tabii bir yandan yasak olduğu için daha heyecanlı ve zevkli oluyor. sırf bu heyecan için 22'den sonra gidiyorum hep.
herkesin anlaşmış gibi ilk sıraya seks eklediği to do list. bakın arkadaşlar aramızda 6 ay gece 6 ay gündüz olan kutup noktasında tek gecelik ilişki yaşamış insanlar var. çok mütevazi oldukları için kendilerini belli etmiyorlar ama ben biliyorum yani. bizim yılda bir gecemiz uzunsa adamın 6 ay gecesi oluyor.
bir de pembe panterin to do list'i var. aklıma geldi söylemeden geçemeyeceğim. şöyle ki;
to do
to do
to do to do to do to do to doooo
odanın kapısı kapatıldığında odanın yok olduğunu düşünmekle paraleldir. onlarca oda olan, odalarda her bir yaşanmışlık, aldanma, yalan, vicdansızlık, güvensizlik, zaafiyet bulunan büyük fakat mütevazi bir yaşam evinde karşına çıkan o en son odaya girmekten kormak, yaşanan olumsuzluklara bir de o odanın penceresinden sonu olmayan büyük bir umutla görmeye korkmaktır. hiç girmemek, direkt kapatmak gerekir kapıyı zira tam kapanmayan kapı cereyan yapar, hasta eder adamı.
geçen yıl boyunca okula gidip geldiğim 76 model, 4 bin motoru olan canavar arabalardan. biraz öğrencilikten biraz da arabanın bakımsızlığından ara sıra kavga ederek gidiyorduk arabayla, az tekmelemedim vicdansızı.
bazen de tavana bağlanmış komple benzinlik pompasıyla seyehat ediyorduk, öyle seviyordu benzini amk. neredeyse benzine çalışacaktım neyse ki çıkardım yaz sonu elimden.