Bugün youtube ta hong kong havalimanı inşaatı belgeslini izlerkene, “ulen son hali nasılmış acaba?” diye telefondan bi bakayım dedim.. havalimanından hong kong’a giden kıyıyı doldurarak yaptıkları yolu takip ederken keşfettim kendisini.. limana da uzak o uçağın orada ne işi var anlamadım..
Abi her işiniz mi oyun, katakulli, üç kağıt ya.. tüm önemli maçlarda rakibinin en iyi topçusuna teklif ver.. transfer yaparken kulübünden önce futbolcuyu ayart.. 8-0 yen.. üstüne bir de fikstür oyunları.. bir beşiktaşlı kardeşimiz her şeyi gözler önüne sermiş..
Bu ülkeye şikeyi de, teşviki de, tüm ayak ve bizans oyunlarını da galatasaray getirmiştir. Bu çok net..
Annenin ya da eşin aile fertlerinin diş sağlığına kastetmesi olayıdır.. bir de söylemez zeytinler çekirdekli dikkatli ye diye.. ama sen tecrübelisindir.. dikkatli ısırmışsındır yine de, öylece tehlikeyi bertaraf edersin.. 2. Poğaça bittiğinde ay ben söylemeyi unuttum diye gelir yanınıza zeytinler çekirdekliydi der.. fark ettim dersiniz sadece.. fark ettim.
Adamlar ihaleye girmiş vermiş parasını almış yayın hakkını.. yıllardır dsmarttaydı bu sezondan itibaren 2 yıl süreyle beinsportta..
Ali koç seçildiği günün ertesinde hayatımda ilk kez digiturk bağlattım da kafam rahat maç izleyebileceğim artık.. yıllardır nette link kovalamaktan yoruldum.. biraz paraya kıy rahat et sende..
şimdik şöyle oluyor dostlar; bu tavuk yumurtası, kuş yumurtası gibi bilimum yumurtlayan hayvancıkların yumurtalarının yenebildiğini kim nasıl keşfetmiş hep merak etmişimdir. biraz önce çalıştığım yerde mutfağa çay almaya girdiğimde ocağın üstünde cezvede haşlanan yumurtaları görünce bu merakım tekrar gün yüzüne çıktı.. kendimde her kahvaltıda bu tavuk yumurtasının her çeşidini keyifle tüketiyorum. ama bi insan tavuğun d.tünden çıkan, hatta elini sürmediğinde ilerleyen dönemde bir canlıya dönüşen şeyi yemeyi nasıl akıl etmiş ya da nasıl deneyimlemiş olabilir?
tam bu noktada da siz devreye giriyorsunuz? siz bunu deneyimleyen ilk insan olsaydınız çevrenizden ne tepki alırdınız? karşılığından ne tepki verirdiniz?
son olarak; hayırlı forumlar..
Not: karakter sınırına takılan başlığı düzeltmek durumunda kaldım..
ivedilikle yapılması gereken uygulama önerisi.. normal karpuzun pek bir tadı olmuyor.. ama soğuk karpuz öyle mi? Yedikçe yiyesi geliyor insanın.. sıcak yaz günlerinin serinletici etkisi..
Yazmıştı bana doğum günümde. O gün teşekkür maksatlı attığım bir mesajla tanıma fırsatına eriştiğim ve konunun nerelere geldiği, nadide yazarlardan biridir efenim. Bu gün de kendisinin doğum günüsüdür.. kutlu, mutlu, güzel olsun..
Sinir bozucu olmaya başladı dünden beri karşıma çıkıyor. Arama yapıcam yapamıyorum, sayfanın altında bir şey yapıcam yapamıyorum.. yok mu mobil için bildiğiniz bi adblock uygulaması??
Eski Mısır krallarının/firavunlarının mezarları, krallar vadisi ya da firavunlar vadisi olarak adlandırılan yerdedir.. e öyleyse bu pramitler neden yapıldı arkadaş.. üstelik günümüz teknolojisiyle bile hala tamamı keşfedilemedi...
Ne değişik bir gezegende yaşıyoruz yav.. denizlerin dibinde, ormanların derinliklerinde, gökyüzünde bir sürü hayat ya da bizim dışımızda gelişen bilmediğimiz haberimizin bile olmadığı olaylar silsilesi dönüyor.. insanlık savaşla, toprak kavgasıyla daha çok para kazanmakla uğraşıyor..
Sana ait olmayan bir toprağı sahiplenmek ne kadar da saçma.. günümüz tıbbı ile taş çatlasa 80-85 yaşları görebiliyoruz bunun ilk 15 senesi çocukluk desen.. kendine de çok çok iyi bakmamışsan son 10-15i de ihtiyarlık.. milyonlarca yıllık evrenin içinde 50-55 senelik bi toz taneciğisin ama yine de başka işler peşindesin çok acayip değil mi ya?
Pramitlerden konu nereye geldi farkındayım da neden abi? Amerika da değil de hindistanda doğsan mesela bambaşka bir hayatın ve ideolojin olacakken, ya da aynı coğrafya üzernde 1000 km doğuda doğsan ya da 1000 km batıda.. aynı savaşın farklı taraflarında olma ihtimalin var.. ama sebebini bilmiyorsun..
Allam nasıl bir tramvaysa* benim için.. az önce annem babama işten gelirken alması için sipariş verdiğini.. ama babamın biraz önce arayım son dakikada mesaide kaldığını benim gitmen gerektiğini söylemiş.. annemde durumu bana anlatıp markete gitmem gerektiğini söylüyordu.. ben ne mi yaptım? Markete gitmemek için uykudan uyandım..
Ya siz nasıl duruyorsunuz bir çok uygulamanın üzerinde sayısız bildirim varken.. ben gelen mesajda ne yazdığını bildiğim halde o 1 yazısını görünce elim ayağım titriyor.. okumasam bile silinsin diye açıyorum.. siz mi çok rahatsınız, ben mi sorunluyum? Hayır, nedir yani?
9 aralık 2017 deki galatasaray - tm akhisar belediye maçında tribüne ailesiyle gelen bir galatasaray taraftarının eşinin üzerindeki bjk çıkarttırılması ve o taraftarın formasına el konulması olayıdır.. terbiyesizlik, aşağılıklıktır.. böyle böyle insanları tribünden soğutuyorsunuz ahlaksızlar.. sanayide çalışan çocuğa forma alarak, konya da dövülen taraftara sahip çıkılarak yapılan şovlarla gözümüzü boyayamazsınız.. siz busunuz. Daha fazlası değil.. iğrençsiniz..
onur can özcan isimli buğulu bir sesin kulaklarımızın pasını sildiği enfes şarkı...
sözleri:
Şimdi her sokak ezberlemiş adını,gülümse kadın.
Her soran gözlerime bakıp, korkuyor deli sanıp.
Ziline basıp kaçan, bir çocuktum aldanıp.
Yine aynı umutla, o günü bayram sanıp.
Madem, yazmayacaktın aşkı,
ucunu neden açtın? gururumun bile bile.
Madem kendini yasakladın, mazur gör merakımı.
Çekip gitmek de ne? bu kadar güzel bakıp.
Bir gün andım,
iki gün andım,
Sonunda yandım.
Elimde aklım,
Gülüyor artık.
Yüzünde bir tavır,
Hem haklı hem sağır..
Hakkında türlü tartışmalar olsada doğuran yasal olarak anne olsa da yetiştirenin anne olduğu kanaatindeyim. Biyolojik anne olmak yetmez bence. Doğurup sokağa atıp 20 sene sonra da çıkıp o çocuk benim demek hiç adil değil..
17 Ağustos 2014, cumhuriyet te yayınlanmış bir yazı... şnternetin geldiği saçma sapan noktayı taa 3 yıl önce yazmış adamlar. internette dolaşan sahte can yücel şiirleri ile ilgili bir araştırma ve sonuçları.. buyurun okuyun efenim..
--kopyala yapıştır--
Arama motorları çıktığından beri şiirleri artık kitaptan değil internetten okuma alışkanlığı peydah oldu. Ancak internette pek çok sahte şiir dolaşıyor. Pek çok sahte şiir ünlü şairlere mal edilerek dolaşıma sokulmuş. Ayıkla ayıklayabilirsen.
Kalibresi düşük şairlerin yazdığı şiirimsi manzumelerin çokça mal edildiği şairlerden biri de Can Yücel. Tam 31 sahte şiirin altında Can Yücel imzası var. Bu sahte şiirlerden biri de ders kitaplarına bile alındı geçen yıl. Prof. Dr. Semih Çelenk, sahte Can Yücel şiirlerinin listesini çıkarmış. Çelenk “Metafizik, guruvari laflar eden, ayyaş bir adam yaratıyorlar. Can Yücel bu şiirleri görse kahrolurdu” diyor.
internette sahte şiirler dolaşıyor...“Şiir gibi (!)” ama şiir olmayan, saçma sapan, kafiyeli cinaslı mani kıvamında duygusal sözler, ucuz romantik, klişe hayat öğütleri, sözüm ona bilgelik reçeteleri “kopyala yapıştır” yöntemiyle yayılıyor. Sahte Mevlana sözleri, sahte Can Yücel şiirleri, kirli bilgi, sahte şiir, sahte söz öyle bir hızla yayılıyor ki; google tembelliğinden mustarip birçok anlı şanlı yazar da buna katkıda bulunuyor. Nazlı Ilıcak’ın bir yazısında “Mevlana der ki....” diye Can Dündar’dan alıntı yaptığını anımsarsınız!
“Sahte” Can Yücel şiirleri ise ders kitaplarına bile sızmış. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2013- 2014 eğitim öğretim yılı için ortaöğretim 10. sınıflara dağıttığı “Dil ve Anlatım” kitabında “Herşey Sende Gizli” adlı şiir Can Yücel imzasıyla girmiş!
“Sevdiğin kadardır ömrün.../Gülebildiğin kadar mutlusun./ Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin/ Sakın bitti sanma her şeyi / Sevdiğin kadar sevileceksin.” dizelerinin yer aldığı bu şiir “sahte”.
internette çok dolaşan “Sağlık olsun/Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama/Yarım saat erkene kurulsun saatin./Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin../Pencereni aç,/ yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin...” dizelerinin yer aldığı şiir de elbette "sahte"...
Bir başka paylaşım rekorları kıran “sahte” Can Yücel şiiri de “Ömür dediğin üç gündür/ Dün geldi geçti yarın meçhuldür/O halde ömür dediğin bir gündür/ O da bugündür” dizelerinin yer aldığı “Farkında Olmalı insan” başlıklı şiir. Hatta Başbakan****recep Tayyip Erdoğan da bu şiiri çok beğenmiş, “Duvarımıza asalım. Hayret Can Yücel’den beklemezdim” demiş. Biz de beklemiyoruz! Ailesi de beklemiyor, "sahte" şiirlerin peşine düşen Prof.Dr. Semih Çelenk de beklemiyor!..
Güler Yücel*, -Kemal Öncü*’nün kendisiyle yaptığı söyleşide - eşine mal edilen "sahte" şiirlere “Bu şiirler Can’ın biçemine aykırı, espri anlayışından yoksun, zekâsına uygun değil, muhalif duruşunun zerresi yok... Bu tür ona aykırı şiirlerin böyle ve özellikle yayılması, yaygınlaştırılması, gerçek Can Yücel’i unutturup uyduruk bir Can Yücel üretmeye hizmet ediyor gibi” diye isyan etmişti. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları bölümü öğretim üyelerinden Prof.Dr. Semih Çelenk de iş edinmiş “Can Yücel’in olmayan şiirler” listesi hazırlamıştı geçen yıl. Tam, 31 şiir vardı bu listede, şimdi 40’a ulaştığını söylüyor. Prof.Dr. Çelenk’e bu sahte şiirlerin peşine düşme öyküsünü sorduk:
“Ortaokuldan beri, yani yaklaşık otuzbeş yıldır Can Yücel okuruyum. Şiiriyle ilgili incelemelerim var. Can babanın sağlığında sohbetimiz de vardı. Şair tavrını korumak için hiçbir sürekli işe girmemiş, duruşunu korumak için parasızlığı seçmiş bir şair. Şimdi bu komik, uyduruk, romantik, metafizik şeylerin altında ismini koyuyorsun. Bunları görse kahrolurdu. O sahte şiirleri görünce şok oluyorum. internet ortamı çöplük. Bir, iki, beş derken YouTube’da onlarca video koydular, Selçuk Yöntem, Oktay Kaynarca okuyor... 50 milyon ziyaretçisi olan siteler var, 300 bin kez aynı şiir paylaşılmış. Dini içerikli bir site var, google +’ ya bakın, 47 milyon tıklanmış. Sayfanın adı Can Yücel, ama koydukları bütün şiirler sahte. Gerçek Can Yücel okuru 3 - 5 binse, orada milyonlarca kişi var paylaşan. Giderek korkunçlaşıyor. Sevdiğim şaire karşı bir gönül borcu bu, misyoner gibi çalışıyorum.”
YouTube’da “Her Şey Sende Gizli” "sahte" şiirinin okunduğu birçok video var, üstelik 1-2 milyon dolayında ”tıklanmış” bu videolar. Son günlerde “Ülke bölünsün istiyorum: yandaş, yalaka ve yavşaklar bir tarafa. Onurlu, şerefli, üreten emekçi insanlar bir tarafa” diye bazı cümlelerin de Can Yücel’e aitmiş gibi paylaşıldığını anlatıyor Çelenk. “Alakası yok” diyor ve bu paylaşımların ortaya çıkardığı Can Yücel portresine isyan ediyor: “Can Yücel’in böyle biri olduğunu sanıyorlar. Metafizik, guruvari laflar eden, yaşlı, alkolik tatlı bir adam!... Politik bir yanı yok, sigarasını yakan, alayına küfreden, hayat hakkında bilgece sözler eden bir adam! O kadar saçma sapan laflar ki, tam bir cinayet yapılan.”
Semih Çelenk’e “sahte“ şiirleri nasıl saptadığını soruyoruz. “Can Yücel şiirini bilirim. Üslubunun, kelime dağarcığının anahtarları var, müzikalitesinin belli anahtarları var, onu bulabilirsiniz. Bir müzik eleştirmeni de Debussy ile Mozart’ı nasıl ayırt edebilirse bilenler için de Can Yücel şiiri öyledir” diyor.
Gerçek şiir severleri kitap okumaya çağırırken de şunları söylüyor: “Kitap alın, gerçeğini tanıyın, diyoruz. Onun o kadar uzak olduğu bir dünya ki o sahte şiirlerdeki. Can Yücel’de ironi vardır, ince alay vardır, bu kadar budalaca bir romantizmle yazdığı bir şiir yoktur. Adam ateist, bakıyorsunuz metafizik şeyler var o şiirlerde. Öyle bir dünya görüşü, hayat algısı yoktu ki Can Baba’nın. Uyduruk bir şey koyuyorlar. internet kullanıcı ortamında okur düzeyi o kadar çocuksu algılanıyor ki, çok sağlıklı, emek ürünü güzel bir şeyler yazın ama biraz uzunca bir makale olsun üç beş kişi ancak beğenir, uyduruk bir laf yazın binlerce kişi beğenir. Budalaca, ahmakça bir şey!”
Sosyal medyada Can Yücel’in gerçek şiirleri, sahteleri kadar ilgi görmüyor sanki. Sahte şiirler yayanlar, örneğin Can Baba’nın “Sizmografi” şiirini paylaşsınlar: “Dünya öküzün boynuzları üstünde dururmuş,/ Her kıpırdayışında öküz, deprem olurmuş.../ Oysa dünya, halkların omzu üstünde durur/ Kıpırdasın da gör!” Ya da “Sosyalist uçurtma” şiirini, “Mare Nostrum”u -bu şiir çok paylaşılıyor neyse ki- sonra “Sardunyaya Ağıt”ı, “Çok Bi Çocuk”u... Can Yücel, “Poetika” şiirinin bir yerinde “Bir kahvenin hatırı vardır değil mi/ Bir kahvenin,bir şiirin hatırı?/ Dileğim sizden/ Tersine bir reklamla!/ OKUMAYIN BENi/ Ki sizler için yazılmıştı bu sadeler...” diye seslenir okuruna. “Şiirin hatırı” varsa, Can Baba’nın hatırı varsa “sahte” şiirleri değil, gerçek kitaplarını okuyun...
--kopyala yapıştır--
işten sonra kursa gidiyorum 10 gündür. Kursun bahçesinde de bir kafe var. Kafeye de genelde kursa gelen kursiyerler ve lise öğrencileri müşteri oluyor. Gelen öğrencilerde sürekli gele gide kanka olmuşlar kafeyi işletenlerle gönüllü olarak servis yapıyorlar müşterilerle ilgileniyorlar fln. Çocuklar yani daha lise 2 öğrencisidirler en fazla. Giyim tarzları burunlarındaki hızma mı derler ona(burnun üstünde değilde burun deliklerinden aşağı doğru sarkan bir şey takıyorlar halka gibi ama halka da değil hilal şeklinde olanlardan var) adını bilmiyorum. Dikkatimi çekiyor bir kaç zamandır. Arkadaşlarıyla iletişimleri fln. Neyse din yine Hoca mola verdi indik bahçeye kahve sigara içicem. Oturdum. Diğerine göre yaşça küçük olduğunu tahmin ettiğim halkalı kız geldi siparişimizi aldı gitti. Yaşça büyük olanda da halka var. Kardeş bile olabilirler. Neyse siparişler geldi fln. Büyük olan çaprazımda bir masada oturuyor. Küçük olan ayakta. Muhabbet ediyorlar. Sonra bir şakalaşma oldu aralarında. Küçük olan büyüğün bir eşyasını aldı masanın üstünden.. büyük olanda buna tepki olarak o kadar insan içinde heeey ibnelik yapma diye bağırdı. Ve ben onlar adına utandım. Değişik bir duyguydu. Ve hiç hoş değildi. Çocuk bunlar ya daha. Ne yapmaya çalışıyorlar ben anlayamıyorum. Nereye gidiyor bu gençler? Korkuyorum gelecek nesillerden.
