Bor fabrikasının arkasındaki kuytu bir istasyon, el birliğiyle yapılmış derme çatma bir park. Soğuktan üşüyen iki çift minik el ve neredeyse gözlerini kapatacak olan atkılarla boğuşan parmaklar. Arada bir çocukluğu gelir insanın aklına, tozlanmış albümlerden kopup gelen karelerle hatırlanan mekanlarıyla. Çamurlu yollarda düşüp kalkmakla geçen kahkahalarla dolu çocukluğu gelir insanın aklına.40 kilometrelik bisiklet turlarıyla dağlarda mantar aramakla geçirilen o tatlı zamanlar... Hiç durmadan akan çeşmelerden akan suyun tadı kalır aklında insanın. Henüz birbirini incitmemişken uykulu gözlerle yapılan kahvaltıların izi ve tahin pekmeze çikolata demenin masumluğu kalır akılda. Arada bir çocukluğu gelir insanın aklına. Sarı boyalı duvarlarında rebeşirden resimleri olan, hiç ısınmayan evleri aklına gelir insanın aklına. Tek arkadaşının kardeşin ve babanın devrelerinin çocukları olduğu 10 ailelik ufak bir istasyon kalır insanın aklında. Umarsızca gezilen her köşesi gezilmiş karakolları gelir insanın aklına.
Ve yıllar sonra ziyaret edildiğinde tüm çocukluğunu taşıyan evlerin ve duvarların yıkılıp izinin bile kalmadığını görmenin burukluğu kalır içinde insanın. 15 yılın hatıralarının nasıl yerini raylara ve bor taşıyan vagonlara bıraktığını görmenin acısı düğümlenir boğazda, son içişinmiş gibi soğuk suyun tadını ellerinin soğuktan acımasına rağmen çıkarmanın, çıkarabilmenin hafifliği kalır insanda. Ve dönüş yolunda önceden piknik yapıp eğlendiğin dağlara veda etmenin ağırlığı çöker ruhuna.
Her gidişinde yol kenarlarındaki mezarlara çocukluğunu gömmenin hüznü çöker yollara, frig vadisinin tarihi taşıyan taşlarına.
Göz devirerek izlediğim durumdur. Önceden bu saatlerde kaliteli sohbet yapan yazarlar bulunurdu.
Ciddi ciddi şimdi fark ettim değerlerini.
Sol frame kan ağlıyor.
Annemin kitaplıkta yer kalmadı diyip tüm kitaplarımı bağışlamak istemesi üzerine kurduğum cümle.
Canım kitaplarım ben olmadan onlar tozlu raflarda beklemeye , kitap okuyup hava yapayım derdine kitap alıp o kitapları kağıttan uçak yapan vicdansızlara mahkum oluyorlar. Kim bilir başlarına ne gelecek ben olmadan.
insanı son derece mutlu eder. Kısa bir an için midenizde kelebekler uçar,her şey için paranız vardır artık.Kendinizi çok zengin bir ülkenin kraliçesi /kralı gibi hissedersiniz.
Güzel güzel konuşurken oldumu şimdi bu?
Kendisi meme sever bir yazar . Elinde olsa unesco ya memeleri korumaya aldırtacak.
Meme meme diye haykırıyor heryerde.
Birde kendisi açsa memesi süner sanki
Olmuyor sayın yazar ne kadar ekmek o kadar köfte.
(bkz: zeusun eltisi)
Öğretmenlerin Bir anda azarlama , tehtit etme gibi eylemlerden uyarma bilgi vermeye geçtiği zamanlardır . Ders ortasında elimizdeki telefonu bile almaz hale geliyorlar .