Game of Thrones dizisinde Davos Seaworth'ü, 3 Cisim Problemi'nde de Thomas Wade'i canlandıran irlandalı aktör. Gazze'ye israil tarafından uygulanan ablukayı kırmak için yola çıkan gemide bulunan aktivist oyuncuyla birlikte greta thunberg de eşlik ediyor.
eğer 19 Mart'tan önce bu soru gelse "bilemem" derdim. Ama 19 mart'tan bu yana devlet işini gücünü bırakıp bu adamın bir yamuğunu aramaya mevcudiyetini adadıysa ve şu ana kadar bir bok bulamadıysa kesinlikle diyebiliyorum. Bu yapılanlar rezilliğin, kepazeliğin dik alasıdır diyebiliyor musunuz asıl? Bu yapılanlar bu ülkenin kurucu değerlerini yok etmek, hukuku alaşağı etmek, hak yemek diyebiliyor musunuz? Dünyanın neresinde bir insan hapse atılır da sonra suç aranmaya başlanır diyebiliyor musunuz? Kendimizi dünyaya rezil ettik diyebiliyor musunuz mesela ? Ne olacak peki sonrasında ? Bu millet unutacak mı tüm bu yapılanları... Biz kimsenin hakkını hukukunu yemeden iktidarda kaldık, kimsenin kanına girmedik, hapishanede ölenler, gururuna yediremeyip intihar eden komutanlarımız bizim suçumuz değildi ama yine Allah affetsin mi denilecek? Allaha gerçekten inanıyorsanız sizi affedeceğine inanıyor bu yapılanları mazur görenler. Ne kadar olumlu şeyler de yapılmış olursa olsun bu ülke bu yaşanılanları hak etmiyor. Kısacası yazıklar olsun diyebiliyor musunuz?
8 Aralık 1977 doğumlu Belçika'lı aktör. Benden başka birinin de Putin'e (7 yıl önce de olsa) sevindim.
Matthias Schoenaerts (şöhnarts diye okuyunuyor) ilk sinema deneyimini 13 yaşındayken oynadığı Daens (1992) filminde yaşadı ve bu film En iyi yabancı film dalında Akademi Ödülü'ne aday gösterildi. En çok Loft (2008) Filip, Oscar'a aday gösterilen Bullhead (2011) filmindeki Jacky Vanmarsenille ve Bafta ve Altın Küre'ye aday gösterilen Rust and Bone (2012) filmindeki Ali rolleriyle tanınır ve bu filmdeki rolüyle En Umut Vaat eden Erkek Oyuncu dalında Cesar Ödülü'nü kazandı. The Drop (2014) filminde Eric Deeds'i, Suite Française (2015) filminde Bruno von Falk'ı, Far from the Madding Crowd - Çılgın Kalabalıktan Uzakta (2015) filminde Gabriel Oak'ı, The Danish Girl filminde (2015) filminde Hans Axgil'i ve Red Sparrow filminde Vanya Dayı'yı canlandırdı. Disorder (2015) filminde Travma sonrası stres bozukluğundan muzdarip bir askeri canlandırmasıyla ve The Mustang (2019) filminde vahşi bir atı eğiten bir mahkumu canlandırmasıyla eleştirmenlerin beğenisini kazandı.
2015 yılında Fransa'da Sanat ve Edebiyat Şövalyesi ünvanına layık görüldü.
Kurmaca bir Avrupa ülkesinde geçen ve otoriter bir rejimin çarpıcı portresini sunan politik kara mizah örneği dizi. Devletin başındaki liderin paranoyak davranışları, yozlaşma, medya kontrolü ve kamuoyunun manipülasyonu, mizahla harmanlanarak anlatılıyor. Görünüşte absürt gibi duran olaylar, aslında günümüz dünyasının politik gerçeklerine keskin bir ayna tutuyor. Dizi, sistem eleştirisini zeki diyaloglarla ve teatral atmosferle birleştirerek ilginç bir anlatım sunuyor. Özellikle ülkemiz insanları tarafından izlenmesi gereken bir dizi. Gerçi bizde manipülasyon yapmaya gerek de duymuyorlar. "Montaj olduğunu söyleyerek" rakibinin olumsuzluk içeren videosunu yayınladı örneğin cumhurbaşkanı.
6 bölümlük dizinin başrollerinde Kate Winslet gibi bir star varken Mathias Schoenaerts ona "Little Chaos - Küçük Karmaşa" dan sonra birkez daha eşlik ediyor. Guillaume Gallienne ve Andrea Riseborough diğer rollerde. Eleştirmenler tarafından övülen dizinin IMDB puanı ise 6.0 (14.067 oy)
2024 yapımı dizinin yönetmenleri ise Stephen Frears ve Jessica Hobbs.
HBO Max'ta yayınlanan eşi benzeri görülmemiş dizi. Bazı olayları öncesinden deneyimleme tecrübemiz olsaydı farklı yaşar mıydık ya da o olayların yaşanmasını neden olan olayları hiç başlatmayabilir miydik acaba? The Rehearsal yani Prova bunu öğrenmeyi amaçlayan biraz reality show, biraz sosyolojik deney birazcık da tuhaf bir komedi programı diyebileceğimiz bir yapım.
Kanadalı komedyen ve yazar Nathan Fielder değişik ve absürt mizah anlayışı olan biri.
Altı bölümden oluşan dizinin ilk sezonunun ilk bölümünde vaktiyle çok yakın bir arkadaşına yalan söylemiş bir adamın arkadaşına nasıl yapar da durumu izah eder, yalanını itiraf eder olayına odaklanmış. elindeki bütçeyle, adamın arkadaşıyla yüzleşmesini sağlayabilmek için gerçeğe birebir uyan mekanlar inşa ederek ona her seçeneği sunan provalar yaptırıyor. Burada anahtar kelime 1'e 1. BUnu dikkate alın.
2 bölümden itibaren ise Angela'Nın hikayesine giriyoruz. Angela 44 yaşında, inanılmaz dini bütün bir katolik hristiyan ve anne olmak istiyor. Tabi bu yaşta anne olması için anne olsa neler yapabileceği konusunda sayısın fikir ortaya atılıyor. Elbette bunun için bir koca adayı bulunuyor ilk başta. Fakat bu koca adayı mevcut yükümlülüklerde zorlanmaya başlayınca sıvışıyor. Onun yerine de Nathan koca/ baba rolüyle provalara dahil oluyor. Kesinlikle sıkıcı değil ama yoruyor bazı yerlerde. Çünkü biraz dikkatli seyretmeniz lazım. Çünkü Nathan'ın koca adayı olarak olaya dahil olmasından sonra angela'nın annelik deneyimlerini de aşarak Nathan'ın provalarına dönüşüyor olaylar.
dizi 2022 de yayımlanmış ve Eğer benim gibi yeni seyredenlerdenseniz eve gelen yahudi kültürünü öğretmeye çalışan kadının söylemleri inanılmaz rahatsız ediciydi. neymiş "israil bombalayacağı yerleri söylüyormuş, filistinliler de bombalanmak istemiyorlarsa orayı terk etsinlermiş" tabii ki bu çekimler olduğunda filistin'de 57 bin kişi - ki o da resmi rakamlar - öldürülmemiş, barcelona belediyesi israil ile resmi ilişkileri bitirmemiş, israilli eski general "hobi olarak bebek öldürmemeliyiz" dememişti.
yine de diziden anlıyorum ki abd'li hristiyan katolikler israil'i hükümetlerine karşın hiç sevmiyorlar. bu yüzden yahudi olduğunu söyleyemeyen ya da bundan utanan bir koca bir cemaat oluşmuş. steven spielberg de bundan dem vuruyordu. her neyse ben ne angela gibi hristiyan yobaz ne de eve gelen yahudi öğretmen gibi yahudi yobazları benimsemiyorum.
abd ulusal okyanus ve atmosfer dairesi (noaa) güneş'te 8,2 büyüklüğünde dev bir patlamanın meydana geldiğini duyurdu. dün akşam saatlerinde yaşanan patlamanın dünya'ya doğru gerçekleştiği aktarıldı.1 haziran ya da 2 haziran gecesi elektrik ve internet kesintilerinin yaşanabileceği belirtildi. ayrıca kuzey ışıklarının türkiye'den dahi görülmesi ihtimali de var. patlamayla oluşan g4 büyüklüğündeki jeomanyetik fırtına, dünyaya 1000 km/sn hızla yaklaşırken, pazar gecesi ya da pazartesi gecesi dünya'ya çarpması bekleniyor.
Kısacası ayağınızı denk alın, elektronik eşyalarınızı fişte bırakmayın.
öncelikle işçilerin 82 bin lira maaş almasının sebebi yan masasında çalışan ve kendisiyle aynı işi yapan kişilerin bu parayı alması. kafadan istemiyorlar yani.
bu adamlar nasıl işe alındı peki? tunç soyer zamanında herkesi belediye şirketlerine kapsam dışı olarak soktular. kapsam dışı ne demek? yani ben bir adam buldum, benim mevcut bünyemde bu nitelikte bir adam yok. o yüzden buna mevcut maaşın üstünde bir ücret ödeyeceğim demek.
yani izmir büyükşehir belediyesi'ni bu hale sokan chp'nin kendisi. kılıçdaroğlu'nu ya da parti ileri gelenlerini kıramayan tunç bey mevcut kadrosu 8.000 civarı olan belediye şirketlerine bir bu kadar daha adam aldı. işini bilmeyen çavuşlar döner kıçını avuçlar. yeni gelen cemil tugay da böyle bir maddi yükün ardından iş yapamaz duruma geldi. evdeki hesap kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı olmasına dayanıyordu. olmayınca şaştı.
onu da geçtim. belediyeye hala yeni personel alınması devam ediyor. sendika ve işçiler haklı ama mevcut durumu da göz önüne alarak daha insaflı bir ücret talebinde bulunmalılar. çünkü para yok, para bitti.
burada işçiler suçlanacağına aziz kocaoğlu'ndan borçsuz devraldığı belediyeyi bir dönemde nasıl bu hale getirebildi diye tunç soyer'in bir açıklama yapması gerek . inanılmaz gerçekten. dünya belediyeler birliği'nin ve para fonu sağlayıcılarının "dünyanın" mali anlamda en güvenilir 4 belediyeden biri olarak seçtiği izmir'i bir dönemde çalışan maaşlarını ödeyemez duruma getirmek chp merkezinin belediye başkanı seçme konusunda ne kadar yetersiz olduğunun apaçık delilidir.
aralık ayında emekli olup emekli ikramiyesini alamayanlar var.
öte yandan izmir büyükşehir belediyesi'nde çalışanlar merhum başkan ahmet priştina zamanında sendikalı oldular. neredeyse sorgusuz sualsiz yapıldılar. akp'li belediye başkanlarının sendikalılara yumruk attığı günümüzde bunu da görmek gerekir. kaç akp'li belediyenin kaç çalışanı sendikalı acaba? onu da geçtim akp dönemi başladığında ülkemizde çalışan sendikalı sayısı kaçtı şimdi kaç ?
bu iti ite kırdırma yöntemlerine karşı gözünüz açık olsun. hele ki ortaya bir iddia yazılmadan içeri atılan belediye başkanları varken, 20 yıldır borç üstüne borç yapan belediyeler muhalefetin eline geçince "ödeyin borçlarınızı" diye bir hükümet varken, chp'li belediyeler çalışamasın diye "silkeleyin şunları" diye emirler havada uçuşurken, 23 yıllık iktidarda evliya sürüsü bile olsa bir tek akp'li belediyeye soruşturma açılmamışken, chp'ye geçen belediyelerde akp'li yönetimlerin yapmış oldukları yolsuzluklar iç işleri bakanlığı tarafından "buradan itibaren biz alıyoruz" diyerek sümenaltı edilmişken sırf partizanlık nedeniyle sesi çıkmayan, müslümanın diyen ama vicdanı rahatsız olmayan akp seçmenlerini de irdelemek gerek.
ehliyeti olmayan 17 yaşındaki oğlu timur cihantimur geçtiğimiz yıl kullandığı araçla oğuz murat aci'nin ölümüne neden olurken aci'nin eşi ve yaralanan 4 kişi "maddi ve manevi zararlarının giderildiği" gerekçesiyle şikayetini geri çekti.
konu "ceza hukuku" ve "tazminat hukuku" olarak iki ayrı açıdan ele almak gerekiyor. ceza hukuku bakımından "hırsızlık", "mala zarar verme", "güveni kötüye kullanma", "dolandırıcılık"gibi bazı suçlarda zararın giderilmesi, "türk ceza kanunu'nun 168. maddesi gereği "etkin pişmanlıktan" yararlanma nedeni.
ancak cihantimur hakkında soruşturma "taksirle ölüme neden olma" suçundan yürütülüyor. bu suç ise madde 168'de sayılan suçlardan biri değil.
diğer taraftan ceza hukukunda bir de "takibi şikayete bağlı olan suçlar" ve "resen soruşturulan ve kovuşturulan suçlar" şeklinde bir ayrım söz konusu. ceza hukukçusu prof. dr. timur demirbaş, takibi şikayete bağlı olan suçlarda şikayet olmaması halinde yargılama yapılamayacağını söylüyor. ancak "ceza davasının kamusallığı" ilkesinin istisnası olan şikayetin, somut olayda ceza davasının varlığını etkilemeyeceğini" ekliyor. çünkü "taksirle ölüme neden olma" suçunun takibi şikayete bağlı değil.
galatasaray üniversitesi'nde ceza hukuku profesörü olan ümit kocasakal ise takibi şikayete bağlı olmayan bir suç olsa bile, suçtan zarar görenlerin şikayetçi olmasının da olmamasının da birtakım hukuki sonuçları olduğunu belirtiyor. bu durumda suçtan zarar gören kişi şikayetçi olması halinde kamu davasında bir "süje" haline gelerek davaya müdahil oluyor. bu da müştekiye yargılamada, talepte bulunma, karşı görüş ileri sürme ve en önemlisi dosyayı istinaf ve temyiz gibi kanun yollarına götürebilme imkanı sunuyor.
bu davada da şikayete bağlı olmayan bir suç olduğundan şikayetini geri alma da esasen yok. burada oğuz murat aci'nin eşi, davaya müdahilliğini geri alıyor.
bunun elbette yargılamada bir takım sonuçları da olacak.
1 - zararın karşılandığı beyanını da içerdiği için olası bir mahkumiyette hakim alt sınırdan uzaklaşmayabilir yani en düşük cezayı verebilir.
2 - hakim bunu tck madde 62'deki takdiri indirim yani iyi hal indirimi nedenlerinden biri sayarak cezada indirime gidebilir.
3 - olası bir beraat kararı alınması halinde artık müdahil olmayan eş istinafa gidemez.
taksirle ölüme neden olma şikayete bağlı bir suç olmasa da taksirle yaralamaya neden olma şikayete bağlı bir suç. ancak tck madde 89'a göre kemik kırığı, organ hasarı, yüzde sabit iz gibi suçun nitelikli hallerinden biri varsa ve bilinçli taksir söz konusuysa şikayet aranmaz. dolayısı ile nitelikli hallerden biri yoksa şikayetçi olmaktan vazgeçilmesi bu suç bakımından yargılama yapılamayacağı anlamına geliyor. bu da yaralanan dört kişinin de şikayetlerini geri çekmesini biraz aydınlatıyor.
ülkeye gelirlerse bundan sonraki süreci bu bilgiler ışığında takip etmenin faydası var.
timur cihantimur ve annesinin abd'de taksiye binerken bir fotoğrafı var. 17 yaşında bile olsa çocuk o kadar pişkin ki kocaman gülerek biniyor taksiye. bir aileyi babasız mı bıraktım, bir insanın yaşamını mı bitirdim umurunda bile değil izlenimi veriyor.
2026 sonu ya da 2027 başında HBO'da yayınlanacak Harry Potter dizisinde Severus Snape'i canlandıracak aktör. Harry Potter'ı seyrettiyseniz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Beyaz ve soluk tenli ve uzun burunlu karakter tanımına cuk diye oturmuyor pek sanki.
Disney'de yayınlanan 10 bölümlük dizi. Belirli bir yaşa gelmiş (50 civarı) üç eşcinsel yakın arkadaş, yaşanan trajik bir kaybın ardından kendilerini, en varlıklı arkadaşlarının annesiyle birlikte yaşadığı Palm Springs'teki evinde bulurlar. Altın Kızlar'ın gay versiyonu olarak tanımlanacak dizide ilişkiler, dostluklar, yüzleşmeler konu ediliyor. Kahkaha efekti kimi seyredenleri oldukça rahatsız etmiş ve bu yüzden bitiremeyenler de olmuş.
dünya, yaydıkları yalan haberler yüzünden zor durumdayken poker oynamak üzere karlı bir dağın başında buluşan dört teknoloji devinin aralarındaki rekabete, umursamazlıklarına, utanmazlıklarına ve "tanrı komplekslerine" şahit olacağımız jesse armstrong filmi. jesse armstrongsuccession un senaristi ve bu yapımdan sonra ne yapacağı merakla bekleniyordu. ilk işi bu oldu. mountainhead 1 haziran'da max'de yayında olacak.
Fırtınalar koparan Succession dizisinin senaristi. succession sonra yapacağı ilk iş merakla bekleniyordu. ilk işinde sadece senarist değil aynı zamanda yönetmen olarak karşımıza çıkacak. üstelik bu yapım bir film. filmin adı mountainhead.