Benim ben olmamı sağlayan insanı kaybetmenin verdiği üzüntüyle odamda kahrolurken, aklıma getirmemek için kendimi yerli yersiz işlere vururken, çook uzun zaman sonra sözlüğe bile bakarken aslında kendimi ne kadar özlediğimi fark ettiğim hâl.
bir süredir denediğimdir. az konuşmaya başlayınca büyük kısım çil çil dağıldı. git diyince de birileri gitti. ama küfretsem de gitmeyen yürekli dostlar yüzünden gerçekleştiremediğimdir. iyi ki varlar, olmasalar ölürdüm dediğim insanlar.
Eğer bu bağlaç olan -de ise, yıkılmadan önce köşeye sinip bir iki kez daha -de yazması gereken anları bekleyeceğim durumdur. Hani nasıl yazılması gerektiğini biliyordur da o an aceleyle şey yapmıştır.
ilgilenmediğim dersleri görmekten, hayallerimden bahsettiğimde suratıma boş boş bakan insanlarla birlikte olmaktansa iyi ki yaptım dediğim şey. kafayı kırıp cesaret etmek gerekir.
"üçünüze waffle çıkmaz bir tane muzum kaldı." diyen sahibini samimi bulduğum için aynı kafeye hala giden biri olduğumu düşünürsem, sonrasında zaten bitiremediğim dakikalarımla onlara dönebileceğim iş görüşmesidir.
Şimdi dünya boşlukta yavaş
Sen bütün canlılardan uzaksın yalnızsın
Rüzgâr uslandı doruklarda
Dağ çiçekleri uykuya vardı
Ay bacadan aştı uyumaz mısın
Bir ıslak serinlik yürüdü
Kara sokaklardan içeri
Çıtırdadı durdu bütün gün
Ayaklarının altında bir şeyler
Bütün gün ölüler gibi sustun
Bilsen ötesi aydınlık çizginin
Delice yakardın eski şiirlerini
Bir tutam bulut iki damla yağmur için
Yeniden sevinirdin içten içe
Bilsen ötesi aydınlık çizginin
Bu hal senin halin değil
Bütün gücünü yitirmiş
Bu hal senin halin değil
Yaşamanın kendisini yitirmiş
En insan yanıyla sana dönük
Dost dediğin ne gün içindir
Unut uzağı olduğu yere
Kaldır yatağından vakitsiz
Kaldır başucuna getir
Şimdi dünya boşlukta yavaş
Sen bütün canlılardan uzaksın yalnızsın
Rüzgâr usandı doruklarda
Dağ çiçekleri uykuya vardı
Ay bacadan aştı uyumaz mısın