bugün bütün cesaretimi topladım, akşam karşısına çıkıp konuşmak isteyeceğim. ya bundan sonra yarım kalan hikayemizi tamamlayacağız ya da kalbime gömüp ömrümü onu severek geçireceğim.
27 yaşımda tanıştım ilk aşkımla.. meğersem öncekiler bir hevesmiş sadece aşk sanmışım..
ömrümün sonuna kadar beraber oluruz diye umuyordum, şu an ölsem haber alacağı kimse yok.
sevginizin kıymetini bilin.
bakmakla yükümlü olduğun insana bakamamanın, onun 1 dediğini 2 etmemek için çırpınmanın, içinde olup bitenleri onu daha fazla üzmemek için yansıtamamanın, o çok sevdiğin insanın sana nefret dolu gözlerle bakarken söylediklerine "hayır ben o bahsettiğin kişi değilim" diyememenin, büyük gün geldiğinde karşına geçip gülerek alaycı bir tavırla "evet ben boşanmak istiyorum" demesine karşılık verememenin,2. kez düşünmesi için konuşup sonra tekrar karşısına çıkınca "düşündün mü kararın nedir" diye sorduğun zaman "sence ne olabilir" deyip gülmesinin karşısında "benim sevgimin karşılığı bu muydu" diyememenin, bir gün sokakta kaldığın zaman sadece kedine bakmasını istediğin kişiden "hayır" cevabı alınca ne yapacağını bilememenin, senelerini verdiğin insana başın sıkışınca ulaşamamanın çaresizliğini umarım hiçbir zaman öğrenmezsin. hep iyi ve mutlu ol.
"ben geceleri ağlarken çok sevdiğim o insan başkalarıyla eğleniyormuş. ben sanıyordum ki o da benim gibi acı çekiyor.. hayır. oysa onun bir başkasıyla görüşmesi için benim aradan çıkmam gerekiyormuş. çünkü ben kullanılmış, bir kenara atılmak üzere bekleyen bir çöpten farksızdım. ve bir sabah kalktığımda yalnızdım."
Karşımda resmin duruyor
Günlerim sensiz geçiyor
Bir ömür böyle nasıl sürecek
Dayanamıyorum
Zaman nasıl hızlı geçiyor
Gözlerim dolu dolu oluyor
Saatlerce seni izlemeye doyamıyorum
Şimdi kalbimi mi beynimi mi dinleyim
Anlamadım ki ben şimdi neyleyim
Seni çıkarıp içimden atamıyorum
Hayır hayır ama artık olmaz
Bundan böyle yerin dolmaz
Seni çaldığın kalbime gömüyorum.
aşk işleri son bulmaz, aşk sadece onda güzel olduğu için siz başkasına yakıştıramazsınız.
düşünün akşam eve geliyorsunuz ve kapıyı biricik aşkınız açıp bir öpücük konduruyor.
bütün dertlerinizden uzaklaşıyorsunuz gerçekten.
sürekli farklı ten, sürekli farklı hisler bana göre değil. seviyorsanız vazgeçmeyin hayatın tekrarı yok.
müzik açıp koltuğa uzandım şila da geldi üstüme uzandı ve gırlamaya başladı. normalde hiç huyu değildir genelde tırmalar.
sanırım çektiğim sıkıntıların farkına vardı "yapma bak ben her koşulda senin yanındayım, sen olmasan bana kim bakar" der gibiydi.
canım kızım en çok ben yokken sen hale düşersin bunu düşünüyorum.
sevdiceğimin canı 1 senin canın 2 benim için. birinizden birini kaybedersem nasıl dayanırım, ne yaparım bilmiyorum. sizi çok seviyorum. ( birinin pek umrunda olmasa da çok seviyorum)
Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak...
Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz...
Sokağa fırlayacaksınız...
Sokaklar da dar gelecek...
Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi...
Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü...
Kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksiniz...
Birileri size bir şeyler anlatacak durmadan...
‘‘Önemli olan sağlık.’’
‘‘Yaşamak güzel.’’
‘‘Boşver, her şey unutulur.’’
Siz hiçbirini duymayacaksınız...
Gözyaşlarınızdan etrafı göremez hale geleceksiniz.
O'ndan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz...
‘‘Ölüme çare bulundu’’ ya da ‘‘Yarın kıyamet kopacakmış’’ deseler başınızı kaldırıp ‘‘Ne dedin?’’ diye sormayacaksınız...
Yalnız kalmak isteyeceksiniz...
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
ikisi de yetmeyecek.
Geçmişi düşüneceksiniz... Neredeyse dakika dakika... Ama kötüleri atlayarak...
Onunla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz... Gittiğiniz yerlere gitmek...
Bu size hiç iyi gelmeyecek... Ama bile bile yapacaksınız.
Biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksınız... Aslında kurtulmak istediğiniz halde, o acıyı yaşamak için direneceksiniz.
Hayatınızın geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksiniz...
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz...
Herkesi ona benzetip...
Kimseyi onun yerine koyamayacaksınız...
Hiçbir şey oyalamayacak sizi...
ilaçlara sığınacaksınız... Birkaç saat kafanızı bulandıran ama asla onu unutturmayan... Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek... Boğazınız düğümlenecek, dinleyemeyeceksiniz...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
Sabahı iple çekeceksiniz... Bazen de ‘‘Hiç güneş doğmasa’’ diyeceksiniz.
Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler...
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksiniz...
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz... Nafile... Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
Rüyalar göreceksiniz, gerçek olmasını istediğiniz... Her sıçrayarak uyandığınızda onun adını söylediğinizi fark edeceksiniz...
Telefonun çalmasını bekleyeceksiniz... Aramayacağını bile bile... Her çaldığında yüreğiniz ağzınıza gelecek... Ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla...
Yüreğiniz burkulacak...
Canınız yanacak...
Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz.
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinizden...
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksınız... Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için kendinizden nefret edeceksiniz...
Yaşadığınız şehri terk etmek isteyeceksiniz... Onunla hiçbir anınızın olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
Ama bir umut... Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu... Bu umut sizi gitmekten alıkoyacak...
Gel gitler içinde yaşayacaksınız...
Buna yaşamak denirse...
*
Razı mısınız bütün bunlara?
Hazır mısınız sonunda ölüp ölüp dirilmeye?
O halde áşık olabilirsiniz.
Ama ben hiç tavsiye etmiyorum. Şu günlerde bu durumda olan birini seyrediyorum zira... Dayanılır gibi değil.