saf falan değildir.. herkes bilir ki, ticarette adettendir; ilk alışverişte taraflardan biri karşı tarafın ayağı alışsın diye ucuz fiyat çeker.. bu durumda da böyle olmuştur..
sonuçta iki tarafın ileride yapacağı anlaşmalarda kızlar kız/büyükbaş paritesine göre ederinden çok daha fazlaya gidebilecek, belki 20 inek gibi astronomik fiyatlar konuşulacak hatta bir kümes tavuk da eşantiyon olarak sunulabilecektir..
ayrıca bu kız bir yatırım olarak görülmektedir.. iyi koşullarda muhafaza edilirse 12 yaşındaki sağlıklı bir kızın, şu anda kriz dolayısıyla kan ağlayan evlenilecek kız sektöründe bi 5-6 seneye maliyetinin 10 katına satılması mümkün olabilir..
bunların hepsi ticari zeka.. başka da zeka yok zaten adamlarda..
'fool' kelimesi ingilizcede 'aptal, ahmak' gibi anlamların yanı sıra 'delilik yapma'yı anlatmak için de kulanılır, burada da bu kastedilmiştir.. ingilizceye biraz hakim birisi cümlenin ve yazının genel havasından bu nüansı çıkaracaktır..
yazının içeriğinde ise kapıda bekletme, alçak koltuğa oturtma ve masaya tek bayrak koyma gibi eylemlerin ufak diplomasi trick'leri olduğu ve bu gibi hilelerin daha önce de kullanıldığı ancak bu durumu kör gözün parmağına bağıra bağıra basının önünde aptala anlatır gibi anlatmanın büyük öküzlük olduğu vurgulanmakla birlikte, eğer ayalon'un yaptığı diplomasiye sıkılmış bir kurşunsa sayın çok değerli başbakanımızın davos zirvesindeki 'ince' tutumunun diplomasiye atılmış bir el bombası olduğu da belirtilmiş özetle.. ki üzerine diyecek tek kelimem yok..
edit: aynı sayfada 'sultan erdoğan' diye bir başlık falan da yok, o 'sultan erdoğan', ahmet adlı heyecanlı bir gencimizin bu yazıya ilk comment'i.. Ki ''sultan erdoğan, the new hero to..'' diye başlayan ve başka hiçbir kelimeye sahip olmayan bu comment de ahmet'in zeka seviyesi hakkında ipuçları taşımakta..
Oğlunun adını benim hatrımı kırmayarak ''Bülbül'' koymayı kabul etmiş büyük insan.. size aksini ddia edebilir, inanmayın.. mütevazılıktan o..
allah bağışlasın bülbül'ü.. tebrikler..
cnbc-e -nereden çıkarttı bilmiyorum ama- 354 milyon dolarlık sürpiz bir teklif yaptı.. kurum, ajanslara geçtiği bültende maçları altyazılı yayınlayacaklarını ve hayır manyak olmadıklarını belirtti..
national geographic de ihaleye dahil olmak istiyordu ama son anda federasyon yetkililerinin uyarılarıyla çekilmişler.. yeşil çimler üzerinde gördükleri servet çetin akıllarını karıştırmış onların da..
anadolu tv yetkilileri, ''1.600 tl + 200 kilo kuru kayısı pestili'' teklifiyle taşak geçilmesi üzerine mola kararı aldı.. 4 saattir moladalar.. battaniyeye sarılıp uyumuş olabilirler..
olay tv son anda ihaleye 1.700 tl + aylık 150 tl sodekso ile dahil oldu.. digiturk ve telekom yetkilileri çok gülüyorlar gerçekten ama gerçekten hiç hoş değil..
kendisi belki de neslinden geyik olması gereken bir entryi ciddiye aldığı için değil, geyik olması gereken bir entrynin zerre komik olmaması üzerine utanmıştır..
kendinden az da olsa şüphe etmek, bilgeliğe giden bir yolun ilk adımıdır.. hele ki gerçekten şüphe edilmesi gereken bir zekanız var ise..
iddianın veya haberin doğruluğunu bilmiyorum.. ama hakikaten gecede 1000 kadını hamile bırakabilmişse bahsi geçen şahıs, 'cinsel olarak mükemmel' olarak görülen birine göre çok çok erken boşalıyor demektir..
ilişki başına 1 dakika bile kurtarmıyor..
ben bilmiyorum bu rahatsızlıklardan hiç.. buraya yazmamın nedeni 4 dakka oldu son entryden beri hala kimse siklemedi.. canlandırma işini ben devralayım dedim arkadaştan.. bir elin nesi var iki elin sesi var..
bakmaya üşenenler için özetleyeyim; galatasaray trabzonspor'dan gökhan ünal'ı istiyormuş.. haberin buraya kadar olan kısmı, yani galatasaray'ın bir piknik tüpünü forvet pozisyonu için düşünüyor olması bile bence yeteri kadar ilginçken, haberin devamı okuyanları şoka uğratıyor.. çünkü değerli trabzonspor yönetimi ortalama bir türk ailesindeki ne iş yaptığı belli olmayan enişte figürünün tam anlamıyla içini dolduran bu adam için galatasaray'dan shabani nonda, hakan balta, adnan polat, metin oktay, uefa kupası, ali sami yen stadyumu, dünya barışı, 2011 yılı için bir adet 1. tur nba draft hakkı ve bir miktar para istemiş..
bu 'bir miktar para' olayı senelerden beri aklımı kurcalar.. her takas seneryosunda mutlaka ortaya çıkar bir miktar para.. hiç efendi efendi, net takaslar yapmaz takımlar.. ''al mustafa'yı, ver ismet'i.. şurayı imzala.. oh be kurtulduk mustafa ibnesinden..'' yok hiç.. illa ki bir taraf bir miktar da para ister..
nedir oğlum bu bir miktar para? 1 milyon mu mesela? 500.000 mi? neden açıklamıyorsunuz? açıklanmayacak kadar düşük meblağlar mı bunlar? ''kayseri ali için fener'den ilhan + 50 tl istemiş.. yol parası heralde.. fakirlere bak ulan ahahah..'' denmesinden mi korkuyorsunuz? şeffaf olun arkadaşım.. allah allah..
ben misal barcelona başkanı olsam, satarım messi'yi ankaragücü'ne.. karşılık olarak da ceyhun eriş + bir miktar para aldığımı deklare ederim.. taraftarlar tam da beni nou camp'ın santrasına gömecekken de ''olm nerden biliyosunuz lan belki bir milyar euro + ceyhun'a sattım.. hayır nerden biliyosunuz? çok para aldık belki, ederini geçtik messi'nin.. bilip bilmeden.. ön yargılardan kurtulmak gerek.. aa.. hiç yakışmıyor bakın..'' derim..
işte ondan yapmıyolar beni barça'ya başkan.. yapsalar yaparım ama yapmıyolar.. ceyhun da çok istiyor yapmalarını ama yapmıyorlar..
bu ne kariyer aşkıymış, bu ne iş sadakatiymiş anlamadım ki arkadaş.. lan koskoca holdingi benim direktör açıyor her sabah.. sıkıysa ondan geç gel bi de.. elimiz mahkum beraber karga daha bokunu yemeyi bırak, o boku çıkartacak sindirim işlemine başlamadan işe giriyoruz.. şöyle bir plazayı teftiş ediyoruz işte asayiş berkemal mi diye..
akşam da bekle ki senden önce çıkasın patron da sen de tüy işten.. akşamlara kadar baykuş gibi bir tünüyor döner koltuğuna kaldır kaldırabilirsen.. bir kere bizim genel koordinatörle denedik saçlarını kabartıp tısladı kadın resmen.. kendi bölgesini korumaya çalışıyor herhalde.. akşama kadar tuhaf sesler çıkartarak döndü durdu koltukta ödüm bokuma karışmıştı..
yok abi ben bunları haketmedim.. iş dünyası çok sıkıyor canımı.. lan millet 5 buçukta evde oluyor, ben öğlen yemeğimi yiyorum o saatte be.. hayır bi bok yaptığım da yok, anca sözlükte yazı yazıyorum.. o da yapmıyor ama.. kaç defa facebook'ta milete bakarken yakaladım.. sadece bize ibnelik olsun diye çıkartmıyor işten.. tam deli..
bi kere ters psikoloji denedim.. saat 4'te ''nurten hanım ben çıkıyorum iş iş nereye kadar yau? siz de çıkın hayatın tadına varın biraz böyle dört duvar arasında.. insan yaşadığını anlamıyor, gündelik hayatın saçma hırgürü içinde.. güneşli bir günde deniz kıyısında yürümenin yanında mailing metinleri de nedir canım değil mi ama? neyse kaçtım ben..'' dedim.. kıdem tazminatımı almam da aynı günlere rastlar..
bunlar iş dünyasında yükselememenin altın kuralları iyi bakın bak..
dövdüğümüz kişinin gerçekten de sevgilimiz olduğundan kesinkes emin olmamız gerekiyor.. altın kural bu.. çok kişi bana geliyor sonra.. efendim yok ''ben sevgilimi dövüyorum diye meğersem bizim faruk abi'ye saldırmışım, sonra faruk abi kafama kül tablası çaktı.. ameliyat edilemeyecek kadar beynin içine girmiş.. şimdi açma halkası gibi kafamda duruyor, hem çirkin bir görüntü hem de sigara kokusuyla bayanlara itici geliyor..'', yok ''ben sevgilime kızıp barack obama'yı dövdüm cia'iydi fbi'ıydı, pentagon'uydu birden üzerime çullandılar, mağdur oldum.. guantanamo'da şafak sayıyorum, nerede hata yaptım? bir daha tekrarlamamak açısından..'' bilmem ne.. böyle olmaz arkadaşlar.. önce döveceğiniz kişinin bir kafa kağıdına hüviyetine bakın, emin olun öyle dövün.. mesuliyet kabul etmiyorum..
özellikle yan toplara çok dikkat etmemiz gerekiyor çünkü lille takımı son oynadığı maçlarda attığı gollerin 6 tanesini bu gibi orta ve yüksek toplarla buldu.. sevgiliyi dövüyor ollmamız bu konudan dikkatimizi uzaklaştırmamızı gerektirmez.. aman volkan.. haydi çocuklar..
- öncelikle sevgili diye tabir ettiğimiz arkadaşı usülünce dövmek gerekiyor.. çünkü fazla döverseniz sevgilinin yüzeyindeki vitaminler kaçar.. biz türkiye kasaplar odası olarak genelde bu gibi durumlarda 'yoğurma' metodunu öneriyoruz.. sevgiliyi güzelce ve sağlıklı bir biçimce terbiye etmek için onun yüzeyini ritmik bir şekilde yoğurun.. böylece hem sevgilideki a,b ve d vitaminleri ölmemiş olur, hem de kendisi iyice kendini salıp kıvama gelir.. siz de sağlıklı bir ilişkiye yelken açarsanız..
bir de küçük not: ayrıca sevgiliyi teflon tavada pişirmemeye de özen gösterin.. böylece hem kanserojen maddelerden korunursunuz, hem de aranız bozulmaz..
rıfat kurugöl (mahalle kasabı)
- niye dövüyosunuz ki? direktman kesin derim ben.. dert yok tasa yok.. kes abi..
aynı manyak eleman istanbul ataköy'deki kfc ve bursa hd iskender'de de görülebilir.. dün simitçi olarak bile çıktı karşıma.. parsellemiş ibneler gıda sektörünü.. ben böyle manyak başlıklar açmazdım burda yazarken.. herifin teki açmış zaten.. sevgiler kankilerim..
baya bi süre has be has amerikan olarak dinledim ben bu herifi.. neden sonra merak ettim de weast-coast mıymış, east-coast mıymış felan diye alman olduğunu öğrendim.. 0 aksanlı ingilizcesine hayran kaldım, saygım bir kat daha arttı..
dinlediğim en iyi yabancı rapper diyebilirim.. fight back, da symphony, neva eva, go faster, make y'all bounce (daha önce de belirtilmiş, x-zibit de var bu çalışmada), handz up ve da unbeatables gibi gerçekten çok gaz şarkıları vardır bu arkadaşın.. hele ki da symphony'nin bir remixi var ki..
bi de yancısı vardır bunun lioness diye.. iğrenç bi karı.. çıktı mı ileri alın.. isme bak zaten.. dişi aslan ne lan? senin yapacağın rape sıçayım ben.. dişi aslanmış.. raptile müthiş ama, denemeyen denesin..
gerçekten artık korkuyorum.. beni silmek bir kenara dursun, geçmişe gidip beni hiç yazar yapmayabilir.. şunu unutmasın ama, büyük güçler büyük sorumluluklar getirir.. bu paranormal özelliğini insanlık yararına kullansın rica ediyorum..
neyse nobel ödülüne adaydır kendisi.. cern'den çağırmışlar, ''daha yedinci nesil alıcaz lan burayı bırakamam..' demiş gitmemiş.. anlamamış cern'dekiler..
ışıl ışıl parlayan gelişmeler butonundan, altıncı nesil yazar alımlarının bitip aynı anda ara vermeksizin yedinci nesil yazar alımlarının başlayacağının müjdesini öğrendikten sonra aklıma gelen fikir..
bence pazartesiden itibaren her yeni gelen yazar kendi başına bir nesil olsun.. ilk gelen 7. nesil olsun, sonrakiler de artık sırayla 750. nesil yazar, 6039. nesil yazar felan.. şu anki durumdan çok daha mantıklı, en azından nesil sayısıyla diğer rakip sözlüklere fark atarız, şanımız yürür.. ne işe yarayacağını anlamadığım, sadece nesil ismi değiştiren yazar alımları da hiç değilse böyle bir amaca hizmet eder..
bence güzel fikir bak..
he bu arada ''yedinci nesil geldiğin den itibaren sözlük bok a döndü moderasyon (!) ise hala uyuyor ! YAZIK YAZIK ..'' diyecek ilk altıncı neslin ip adresinden açık adresini tespit edip evine gideceğim ve camına ninja yıldızları atmak suretiyle ona musallat olacağım.. komik bir tehdit olarak görülebilir ama ciddiyim.. eninde sonunda çıkacak dışarı.. o zaman da artık kobra vuruşu mu dersin, maymun bükümü mü, kaplan pençesi mi.. herhangi bir hayvan geçecek dövüş stilimde ama o kesin.. ninjalığın ilk kurallarından biridir..
tam da ''hagi burada ama alex'i göremedik hehi heehi..'' diye fenerlileri kızdıracaktım ki, jan koller ve jon dahl tomasson'u gördüm listede.. birden bi olgunluk çöktü üzerime..
kaale alınmayacak listeymiş..
hepsinin genel olarak iyi niyetli insanlar olduğuna eminim, hatta birkaçıyla şu ya da bu şekilde konuşmamız da oldu, düzgün düzgün adamlar.. ayrıca buradaki saf çoğunluğun düşündüğünün aksine ne yaptıklarını biliyorlar.. belli bir görüş doğrultusunda hareket ediyorlar 'modere' ederken sözlüğü.. ve uludağ sözlük gibi siktiriboktan bir yerde bile 10.000 kişinin arasından yönetici olarak atanmak için, en azından o 10.000 kişinin ortalama zekasından daha ileri olmak da gerekiyor akıl olarak, bunu da bilsin herkes..
daha önceleri de gerek kendilerine, gerek de şu sözlükteki entry alanlarına dediğim gibi, yaptıkları işe saygım (hakikaten) büyük.. hayatlarının 10., 11. planında olması gereken bir olguyu alıp 2., 3. plana koyuyorlar, bunu karşılıksız (en azından benim bildiğime göre) yapıyorlar ve bu fedakarlığı gerçekleştirirken de içinde benim de bulunduğum bir dolu dallamanın ağız kokusunu çekiyorlar.. şuradaki binlerce yazarın her bir tanesi en azından bir kere sözlüğün durumundan şikayet etmiş ve kendine göre bir 'kurtuluş reçetesi' bahşetmiştir bu adamlara.. sözlüğün 10.000 değişik şekilde olmasını emreden 10.000 insanı 10 tl bile almadan idare etmek şahsen benim yapabileceğim bir şey değil..
ama ilk defa bu fikirlerimin ardına bir 'ancak' yerleştiriyorum..
istediğin kadar sözlüğü sikleme.. beğenmediğin yazıyı sil, beğendiğin yazıyı silme.. arkadaşlarını kayır.. formatı kendi keyfine, en azından bildiğine göre yorumla.. bunların hepsini kabul ederim, ediyorum da zaten.. insan yönetiyor bu sözlüğü de.. uygulanması gerekli kılınan kuralları mekanik bir yargı sistemiyle sorgusuzca uygulayacak kadar da ciddiye alınacak bir mecra değil burası.. onun için, asıl bu yukarıda saydığımın aksi bir tutum beklememek salaklık olurdu..
ama bir yere kadar.. bu 'bir yer'in örneklerinden biri de üstteki screenshottır..
senin buradaki tek görevin, sadece karşısındakiyle yüz yüze değil de internette diye her aklına esene her aklını eseni söyleyebileceğini düşünen tırsak heriflerin bu sanal özgürlüğünü mümkün olduğunca kısıtlamak.. sadece bu noktada kızılabilir sana.. başka hiçbir görevin önemli değil.. bu önemli..
bunu da yapamıyorsan, saygı da duymakla beraber her zaman moderatörlüğü bırakabileceğini hatırlatırım.. zaten yapmanız hata bence, o göreve talip olacak ve en azından bu söylediğim basit görevi eksiksiz yerine getirebilecek bir dolu hevesli genç çıkar şuradan..
sen bu entryi görüp, saatlerce bir şey yapmıyor, sonra da bu cümleleri yazan adamı 'çaylak' yapmakla yetiniyorsan, bir yerde bir şeyleri gerçekten çok yanlış anlamışın demektir.. lan bu sikkafalıyı silmeyecen de arıtk kimi sileceksin? herif gelmiş, büyük ihtimal hayatında eline kız eli değmemesinin, böyle giderse de 40'ına kadar değmeyecek olmasının acısını buradaki bir kızdan, bu iğrençlikte çıkarıyor.. bunu sileceksin abi.. sonra başka bir hesapla geldiğinde yakalarsan, onu da sileceksin.. noktayla virgülün farkını bilmeyen adamı allah'ına kadar tut, ama bunu sileceksin.. ne kadar aşağı çizilirse çizilsin, bir sınır çizilmeli.. uludağ sözlük'ün large bir anlayışa sahip olmasının tolere edilebilirliğinin ''bana vermiş yazardır''ı da kapsamaması lazım artık..
he veya bu hususta art niyetlisindir.. bir şey diyemem.. ama o zaman da böyle bir herifin silinmemesinin tepki çekeceğini ve bu yazdığım tarzda bir entryi okumak zorunda kalacağını düşünemediğin için kafasız bir art niyetli oluyorsun kusura bakma.. sil o hesabı, yenisini ver arkadaşına.. bunu da mı ben öğreteceğim..
neyse efendim, formattı mormattı, yazarlarımıza değer veriyoruzdu diye kimseyi kandırmasınlar rica ediyorum.. yazdığımız ortamın içerik olarak kalitesizliği zaten ortada, bir de buna karakter kalitesizliği eklemenizin günlük sadece bir (1) tık dışında hiç kimseye bir faydası yok.. o faydanız da olmayıversin..
he bu arada slywitch benim çevremdeki bir insandır.. çevremdeki bir insana küfür edenin de ağzını burnunu kırarım.. açık ve net tehdit ediyorum..
klibin 3.40 ve 3.50 saniyeleri arasında şener şen'i de görebilirsiniz.. eşkiya'dan buralara düşmüş adam valla.. türkiye'de sanatçılara değer verilmiyor gerçekten.. üzücü..