yaşatmak için çabalayan insan duygusallığıymış! hani mavi marmarada, gezide, her seçim öncesi silah bırakıp sonrasında kan gölü yaratan teröristlerin öldürdüğü gençlere ağlamayan duygusallıktı bu değil mi? pardon, onlar duygusalsa ben kazıklı voyvoda'yım.
bana sürekli mesaj atan yazarlardır efendim. sık sık girmiyorum bu sözlüğe ama yine de her baktığımda bir yazar; "merhaba tanışalım mı? ateşli geceler seni bekliyor" veya "10 cm ekstra" veya "ben tuba, aylardır seni bekliyorum" falan diye mesaj atıyor.
-ben seni seviyorum ama ayrılmalıyız
+ayrılmak istiyor musun?
-ayrılmak istemiyorum ama ayrılmalıyız
+beni seviyor musun?
-ben seni seviyorum ama ayrılmalıyız
"neden" öğrenmek istiyorsanız böyle kişilere karşı başka soru türetin. bu böyle kısır döngü içinde ilerler.
böyle birinin düşüncesi şudur: "başka bahaneler altına saklanıp, özgürlüğümü geri istiyorum. biliyorum pişman olacağım, biliyorum eksiklik hissedeceğim ama zorluğa gelemiyorum ben" dir.
O kadini o'nun kadar kimsenin sevemeyecegi erkektir.
unutmayin ki; bir kadin agliyorsa uzulmustur. Bir erkek agliyorsa o kadini o erkek gibi kimse sevemeyecektir!
albert einstein ile yakın arkadaş olup idealistliğini engellemeye çalışırdım. materyalist bir düşünce aşılamaya çalışırdım. o zaman faklı bir yer olurdu dünya.
(bkz: The Vampire Diaries) itiraf ediyorum ben de izliyorum ama bu ergen olduğumdan değil, vampirli şeylerin beni çekmesindendir. diyeceksiniz ki "lan ergenlerin ilgisi vampirli şeyler çeker" ben de diyeceğim ki, "yok lan öyle değil, ben doğa üstü herşeyi seviyorum". fazla da bir şey söylemeyin, yakarım.
sözlükteki ilk arkadaşım, bu sözlüğü sevmeme sebep olabilecek tek şeydir belki de. aynı acıların kurbanıymışız da haberimiz yokmuş, hoş geldin diyeyim nezaketen.
sanırım buralara benim yazım çok eklenecekmiş gibi görünüyor.
bir ülkenin topu sınırı aşıp diğer ülkeye girerse, taç olur. 3 taç da bir gol olur. şimdi bizimkiler gol atmak için topun başına geçecek. fakat hakem* düdüğü çalıyor. daha zamanı değilmiş. heyecanla bekliyoruz, bakalım ileri ki dakikalarda oyuncu değişiklikleri olacak mı? benim tahminim italya girer, sonuçta her maçta sonradan taraf değiştiriyor. fakat o da ne? sabri ve selçuk teknik direktör olmuş, şaka mı lan bu?
zamanında konuşmaktır, bir bilinmezi bilgiyle aydınlatmaktır. kimsenin bilmediği bir şeyi yeri geldiğinde ortamda anlatmaktır. yoksa ben ne adamlar gördüm iphoneları yoktu, ne iphonelar gördüm adamlıkları yoktu.
doğru söylemdir sonuçta selçuk futbolcu değildir, sanatçıdır. adam türk liglerine göre fazla kaliteli bir oyuncudur. milli takımda ne işi var? mesut özil gibi başka takımda oynasaydı keşke, hiç olmazsa geleceği sağlam olurdu.
demek ki neymiş futbolcu sanan ergen sürüsüne bir de ben katılmışım. haydi bakalım.
beşiktaşlıyım demek isterim.
57. hükümet o yüzden var olmamıştır. mhp bu zamana kadar o yüzden mecliste bulunmamıştır, ulan neyden bahsediyorsunuz siz? akepe ile her konuda anlaşan, zamanında tayyipin boynuna sicim atan sonra tırsıp geri çekilen, erkekçe konuşup karı gibi hareket eden, seçim zamanlarında kendi taban oylarının çoğunu akepeye kaptıran bir partiden bahsediyorsunuz lan. sizin milliyetçilik anlayışınız sadece partinizin isminden geliyor. ne gerekliliği?
"bir çeşit oyundur" diye cevap verilen soru, evet oyun, hem de çok güzel bir oyun. araştırın ve ailecek evinizde akşam yemeğinden sonra oynayın derim ben.
yoksa her efsaneye inansaydık anka kuşu olurduk pirim.
yeni nesil çocuk monoloğudur, bir kaç sene öncesine kadar çocuklar arasıda böyle bir konuşma geçer deseniz inanmaz, gülerdim ama teknoloji çağı bu. biz de küçükken benim babam tsubasa gibi adam derdik.
çift taraflı bakılması ve incelenmesi gereken olaydır. ben sosyalist olarak ne pkkyı ne kürt faşistlerini ne de türk faşistlerini savunuyorum. benim isteğim bunların son bulması. insanlar burada yazılanları demokrasi olarak görüyorsa dava açılması da demokrasidir. bu yüzden kim ne dava açarsa karışılmaz, karşı konulmaz çünkü bu da demokrasinin gerekliliklerindendir. kendi düşüncelerini yaz daha sonra da dava açılmasına karşı çık. kabul edilemez bir durumdur.
tabiki de anayasanın değişmez maddelerine saldırı var ise dava açma hakkı da vardır. saygı duyuması gerekendir, eğer dava edilen taraf kendine güveniyorsa davanın sonuna kadar gidilmesi ve sonuçlandırılması gerekir, sonuçta dava açmak kesin ceza gelecek anlamana gelmez.
en iyisi düşüncelerimizi burada yazmaya devam edelim ve sonuç olarak davanın sonunu bekleyelim, kim haklıysa çıksın ortaya.