bugün

unutulur gibi yapılanlardır.

2 temmuz 2005 saat 03:02 aşka merhaba.
7 temmuz 2005 ilk sarılma gece 2-3 suları
14 temmuz 2005 ilk öpüşme akşam 22:00 suları
19 temmuz 2005 ilk defa dudaklarımın çok tatlı olduğunu söyledi. saat: 17:43
19 temmuz 2005 "ölene kadar seni seveceğim" lafını ilk defa dedi. nasıl da inandım.* saat 18:01
31 aralık 2005-01 ocak 2006 ilk sevişmemiz. saat: yeni yıla girerken
11 mart 2007 baş döndüren bir fantezi.*
haziran 2007 terk etti
en önemli unutulmayan boynuzladığı zamanın detayıdır.
13 şubat 01:01 aşk başlangıcı
14 şubat 13:28 sevgili ile buluşup sevgililer günü bahanesi ile takılmaca.
14 şubat 18:15 ilk hediyemi verdim
14 şubat 18:16 ilk hediyemi aldım
15 şubat 20:45 ilk kavgamızın körüklenmesi
15 şubat 23:15 sularında aşka veda.
dur lan bunu anlatmıcaktım ben. *

düdüütt: artılayan arkadaş bu entry mi hatırlattığın için sağol eheh.

ekleme: hatırlatıp duruyonuz olm ahahha komik ama.
(bkz: geçmişimize gömülenler)
(bkz: ben her şeyi anı olsun diye yaşadım)
elleridir.
dudak kıvrımlarıdır.
gün geçtikçe daha çok batar. * *
(bkz: pembe oje)
ekim 2008- tanıştık ancak adını çok sonra öğrendim
kasım 2008- hoşlandım, arkadaşlardan soruşturmalar başladı
aralık 2008- muhabbet başladı, ancak sevgilisi vardı
temmuz 2009- ilk defa dışarıdayız, erken kutladığım doğum günümde
2 ağustos 2009- ilk defa beraber sinemaya gittik, 18.doğumgünümdü
28 eylül 2009- üniversiteye başladığım gün, aynı zamanda ilk defa çıktığımız gün
12 kasım 2009- ilişkinin resmen başlaması, sevgilisinden ayrılması, sevgimi söylemem, ilk öpüşmemiz, yanında ilk ağlamam
takip eden bir ay içinde evlilik teklifi dahi aldım, ilişki çok hızlı gelişti
mayıs sonları-2010- ilk ciddi kavga, ayrılık lafını ilk kez ciddi geçirmesi, cehennem azaplarının başlangıcı, bana yazdığı son yazının da tarihidir
28 haziran 2010- 1,5 ay yurt dışı sebebiyle görüşemedik, ilk uzun ayrılığımız
ağustos başı- ayrı kaldığımız zamanda beni gözden çıkardı, ayrılmak istiyordu, saygıyı yitirdik
eylül sonu- okul açıldığında her şey biraz daha düzenliydi ancak,
21 ekim 2010- boktan bir kavgadan sonra terk etti
sonraki görüşmeler-araşmalar: acı.

ve,
ayrılınca kestiği sakalları, kokusu, dudaklarının yumuşaklığı, sürekli kurcaladığım geçmişi, boyumu yıllardır ölçtüğümüz duvardaki çentiklerin çok üzerinde onun boy çentiği, belleğimde söylendiği anki sesiyle kalan önemli sözler, kocaman bi adam oluşu, tombul küçük elleri, ton balıklı makarna tarifi, bir çok mekan, hatta bütün bir şehir, hatta bir kaç ülke.

okuyorsa,
seni asla unutmayacağım. kiminle olursam olayım, çünkü yerini kimse tutmuyor.
08.05.2010-cuma

asla unutulmaz asla.
01.12.2010 çarşamba saat 19.00 civarları
eskimemiş olduğumuzu farketmek.
babanızın sevdiğiniz tek yönü olan birayla sigara karışımı o başka hiçkimsede olmayacağını düşündüğünüz kokusunu, her an sevgilinizde de hissedebilmeniz.
adını anarsam namert olayım.

(bkz: ibrahim tatlıses)
o günler için en değer verilen kişi ile yaşanılan, örnek olarak 10 yıllık bir dönemde en değer verildiği en uzun ilişki yaşanılan hatunla fantezinin dibine vurup dana gibi caddebostan kıyıları, kızıltoprak'ta gecenin köründe evin balkonu, arabanın içinde fenerbahçe'de sonuna kadar gidip de seviştiğiniz, sinemada sizin ve onun gerçekleştirdiği oral eylemlerdir "çoğunlukla",
sinirden nasıl da zarar vermiştim/bana o yaptığını(muhtemelen boynuz takılışının öğrenildiği an) asla unutmam denildiği anlardır "genellikle",
bir ilişki içinde(sıklıkla uzun, çok uzun olanlarda görülür) deli gibi aşık olduğunuzu düşündüğünüz ve fakat günü birinde o yüceleştirdiğiniz kadını aldattığınız anlar ve duygu şimşekleridir içinizde yaşanılan "sıklıkla",
güzel kadınlara ve güzel sevişmelere dair adrenalini tavan yaptıran örneğin kürtaj korkusu(olm kaç gün gecikti biliyo musun) diye en yakın erkek arkadaşınızla yaptığınız dertleşmelerdir genelde,
kısaca yüksk oranda, kadın-erkek ilişkisinde yer tutan sevişme odaklı eylemler, bazen de öncesinde yer alan cinsel eylem içeriksiz ankara'daki ortason-lisebir aşkı uğruna tepilen yollar, harcanan emek; o isterse, onun için dünya'yı üçgen prizmaya bile çevirebilme arzusudur içte yaşanılan. tüm bunlar bir ikisi hariç çok da saygı ile hatırlanmayan, geneli güzel sevişen kadınlara aitti.

aslında şurası gayet net; bundan sonrası ise daha önemli, yaşanmamış olanlar; hatta -genelde erkek kazmalığı ile- yaşanılan anda, yaşadığının değerini farkedememektir. bu sorunun şimdiki zaman versiyonu olsa, kimse burada tutup da şöyle sevişiriz, böyle koklaşırız diye anlatmaz, anlatmak istemez, y da yaşadığı anın güzelliğini kaybetmeden anlamaz... başlığın altı boş kalır; oysa haksızlık değil mi? mesela şimdilerde, kadınım, karım; hayatıma hayat katmak üzere, ben nasıl olur da o dururken satırlarca, kelimelerce başka bir kadını yazayım?
sahi, insan neden genel olarak kaybetmeden diğerinin, eş'inin değerini anlamaz? ya da kaybetmek neden kolay?
bir kentin sokak lambaları, insana neden bazı dönemlerde adam asmacadaki darağacı gibi görünür? anlamak zor.

sonra birden muavin dürttü, "geldik olm, burada inmiyecen mi?!", içim geçmiş; doğruldum ve inmek için acele ile kalkarken kafayı tavandaki rafa vurdum.
karşısındakini mum gibi eriten bakışları..
onun için verdiğim mücadele bide beni çok sevdiğini zannetmem. sonrası yalanlar üstüne kurulmuş benim çok sonra farkettiğim bi yalancı bahar. yalancıda olsa eşsiz bi bahardı...
sokaktan geçen eskiciye verilen eşyalarının karşılığında alınan mandallar. o kadar sağlammış ki kurutmak için tuttuğunu bırakmıyor. bir mandal kadar olamadın ya yazık sana.
bir insanın gözlerine bakınca mideye kramp girdiği andır o an.
aldatıldığını anladığın andır.
seni seviyorum sensiz nefes alamam demenden 1 hafta sonra arkasına bakmadan basıp gittiği andır o an.
okulunun uzayıp hayatının bir yılının çöpe attığın andır o an.
dünyanın çarkı dönerken onun çarkı dönerken zamanın senin için durduğunu anlayıp akıttığın gözyaşlarıdır o an.
en iyisi deşmemek hatırlamamaktır.
(bkz: aklimda gozleri kaldi)
ihanet.
herkes ve herşey unutulur. hissettirdikleri asla!
24 Mayıs 2010- ilk elini tuttugum gun
16 Mayıs 2012-Terkettigi gün.
O gün bugündür kimseyi sevemedim.
pese çağıran arkadaşı:
- olm hadi gel önemli
bi yandan benimle konuştuğundan iplemez bi tavırla:
- ya tamam bana ne. benim şu an yaptığım dünya'daki her şeyden önemli.
ben dahil hepimiz birden:
- ööğğğğğ *
bana:
-ruhsuz ya. * *
27 aralık 2002- birbirimizi sevdiğimiz gün
29 eylül 2012- terkettiği gün

aradaki 10 yılı, bi' yazarım buraya, okumaktan gözleriniz bozulur. siz bunları bilin yeter. gerisi laf-ü güzaf.
gülümseyince gözlerinin kenarında beliren kırışıklıklar ve göz altındaki o çok sevdiğim minik gölge. düşünmek bile çok tehlikeli 4 sene sonra bile.