neye evet dediğini bile bilmeyen çoğunluğun durumudur. demokrasinin amacına uygun uygulanması için önce toplumda belli bir eğitim seviyesinin oturması gerekliliğinin gerçeğidir.
kaçınılmaz gerçeğimizdir. artık bu kişisel faşizme dur diyecek bir makam kalmadığından, haberlerle yormayın kendinizi derim. girin gitti gidiyor'a ülkenin neresi kaça gidiyor öğrenin. bu işin piyasası artık böyle dönüyor.
uygulamadaki durumdur. adam iki torba kömüre niye muhtacım diye kaldırıp kafasını sormak yerine, aaa bedavadan 2 torba kömür diyorsa, devlet seni eğitir mi? eğitmez. neden diye soruyorsan; cahilleri yönetmek en kolayı da ondan.
aşık olunan kurbağa ile ilgili hayal kırıklığı sanırım. onun genetiği öyle çocuğum, açınca ağzını vıırakk diye ses çıkarıyor. neymiş, prens istiyorsan prens seveceksin, yok öyle kurbağa sevdim öptüm prens oldu.
yahu bir kere be bir kere de başkasından öğren di mi. bir kitaptan öğren. birinin derdini dinlerken öğren. bir gazetenin sarı sayfalarından öğren. ne biliyim. ama aaa biber acı mı acaba diye atma ağzına işte. illa senin dilin mi yansın ulan, bu kadar mı kırık kafan, isyanı. bir çeşit isyan, evet.
çocuk dedim ama, iyiliğim üstümde ondandır. bunlar böyle bi çeşit, at gibi, bir ayakları arkada bir ayakları önde atlaya atlaya ilerliyorlar, öyle bir ilerlemek ki üzerinize doğru koşuyorlarsa birden donup kalıyorsunuz. öhöm, çarpıcak galiba. bir de bunların süpersonik anneleri var ki, bu duvardaki tablolara dahi sataşan çocuğu mutfaktan seslenerek durdurmaya çalışıyorlar.
Göksu meleeek yapmaaa!
Ey kutsal anne, kumandası mı var elinde, bıraksan beni yiyecek çocuk hala oturduğun yerden yapmaa. kalk kadınım kalk kutsal kraliçem, harekette bereket vardır.
Çoğu iki dil biliyor, aralarında çevre mühendisinden matematik öğretmenine, diş hekiminden filoloji mezunlarına kadar her çeşit öğrenim görmüş insan var. üstüne üstlük bu eğitimli insanlar, sırf siz 40.000 feet de türbülansa girdiğinizde ne halt edeceğinizi şaşırmayın, acil inişlerde kendinizi dışarı atmaya çalışırken birbirinizi parçalamayın, basınç boşalması olduğunda oksijensiz kalıp hypoxia ya uğramayın diye bir de kırk türlü emergency eğitim alıyorlar. ayrıca bu insanlar, hem güzel, hem eğitimli, hem de fazlasıyla zeki olmakla birlikte ayağınıza kadar gelip ne içersiniz diye soruyorlar. ve bu güzel insanlar, hayatlarının neredeyse tamamını gökyüzünde, sevdiklerinden ailelerinden uzakta, ve bir maden işçisi kadar tehlikeli bir iş yaparak geçiriyorlar.
minik, ufacık bir kıvılcımda dahi, gözlerinden yirmi yıllık öfke çıkan, o anda oluşan bir sebeple kavga edilmesine rağmen, beş yıl önceki meselelere lanetler okuyarak konuyu istediği yere çeken, bağırarak haklı çıkabileceğini sanan baba türüdür. ağzı bir anda yıllanmış laflarla dolar, savunma gücünüzün yerini donmuş bir surat alır sadece. sizin için üzeri toz kaplamış meseleler, onun için kozdur, silahdır hala ve her fırsatta hiç üşenmeden kuşanıverir hepsini.
türkiye gibi bi ülkede; trafikte, markette, kebapçıda vs. insanın başına türlü türlü şeyler gelebilirken, evinde yanlız olmayı göze alabilen kadınlara yönelik haklı önermedir. hayatın hiç bir alanında yıldırılamamış, helal olsun kadınlarıdır.
haha, ey çamur attığın dallara bile hasret bedevi, peki ya sen? peki ya hığğğğk diye boğazını temizleyip balgamını yere nişan alan sen? peki ya minibüsün camını açmak için uzandığında ekşimiş peynir gibi kokan sen? peki ya kırmızı ışıkta burun deliklerini beş parmağıyla ziyaret eden sen? peki ya bulduğu her kalabalıkda neresine sürünsem kardır diye, o çamur attığın kızların dibinde biten sen? peki ya hangi ortama girerse girsin her türlü hanzoluğu yapan sen? el kaldıran sen? küfürlerden küfür beğenen sen? dün sürtük dediği kızı bugün koluna takan sen? e peki bir de türk kızı mıymıy diye b.kuna tüy diken sen? sorularını yöneltmek gereken insan söylemi. hıım, insan mı, olabilir dee olmayabilir dee.
oktay & necla' ya, osman & lale'ye bir göndermedir elbette.
evet aşıksınız anlıyorum ama, o ağaç gövdeleri sizin aşkınızın billboardu olsun diye, komşular birbirinizi ne kadar sevdiğinizi bilsin diye mi varlar? hayır. sok o çakıyı cebine çocuğum, bırak da ağaç rahat bir nefes alsın.
--spoiler--
so if she's somewhere near me
i hope to god she hears me
there's no one else
could ever make me feel
i'm so alive
i hoped she'd never leave me
please god you must believe me
i've searched the universe
and found myself
within' her eyes
--spoiler--
bu bölümü bitiriyor işte, şarkı değil de ağıt gibi, ağlar gibi. insanın içine de ölesiye oturuyor hani. dua eder gibi eşlik ediyorsunuz şarkıya;
ey insanlık, buraları kendine boşuna dar etme söylemidir. zaten yaşadığımız sürece bir şeyleri yanlış ya da eksik yapmak kaçınılmaz. e o zaman sonumuz da belli niçün birbirimizi yiyip duruyoruz agalar.
Don't worry , if there is a hell below, we're all gonna go.