publius vergilius maro
270 (çağından bir adım önde)
altıncı nesil yazar 1 takipçi 9.10 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    gelecem yerine gelicem diyen erkek

    3.
  1. türkçe'yi doğru telaffuz eden erkektir. sanıldığının aksine türkçe, yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. türkçe tellaffuzda gelecek zaman ekinin ilk ünsüzü yani bu durumda -e > -ı/-i'ye dönüşür. -ğ ve beraberindeki -i ise yutulur. sonuç olarak geleceğim > gelicem, geleceksin > geliceksin, gelecek > gelicek, geleceğiz > gelicez, geleceksiniz > geliceksiniz, gelecekler > gelicekler şeklinde telaffuz edilir. kural bütün benzer örnerklerin telaffuzunda bu şekilde bir dönüşüm izler. son bir dipnot olarak ise zaman anlamındaki gelecek kelimesi telaffuzda aynen söylenir, bu kelimenin de "gelicek" şeklinde telaffuz edilmesi yanlış bir kullanımdır.
    0 ...
  2. yakışıklı erkeklerin hep yalnız kalması

    23.
  3. yakışıklı olmasına rağmen belki de ismail yk sendromundan muzdariptir.

    (bkz: ismail yk)

    (bkz: şappur şuppur)

    --spoiler--

    beni beğeneni ben ben beğenmem
    benim beğendiğimi ise beni beğenmez

    --spoiler--
    0 ...
  4. müjdat gezen

    212.
  5. sanatçılığına bok atanların, sanat anlayışını ve sanata bakış açısını merak ettirendir.
    çok iyi bir sanatçı ve sanat destekçisi olduğu gibi iyi de bir fikir adamıdır.
    4 ...
  6. fena değil insanı

    1.
  7. kolay kolay beğenmeyen, beğeni eşiği ve gözü yükseklerde olan hırslı insandır; ama memnuniyetsiz, züppe, gösteriş budalası değildir. bendir.

    bir fena değil insanı olarak örneklendirmem gerekirse:

    -offf! abi hatuna bak, taş.
    +abartma olm, fena değil o kadar.

    -kanka, bu nasıl oldu yakıştı mı?
    +fena değil; ama daha iyileri de olabilir.

    -kaan, bu hafta çok başarılı oldun, helal olsun.
    +teşekkür, fena değildim; ama daha iyi de olabilirim.

    -ulan adi, herkes kalmış sen ba ile geçmişsin.
    +fena değil tabii; ama aa olsa daha iyi olurdu.

    -oğlum para durumun ne alemde, para vereyim mi?
    +gena değil ya, halledelim ben gerek yok.

    -aşkım, 1 ayı bitirdik ve hiç kavga bile etmedik, ne kadar uyumluyuz diğ mi?
    +fena sayılmayız işte, sen de suyunu çıkarma.

    fena değil insanının hayatındaki bu diyaloglar zamanla yerini şunlara bırakır:

    -aga, karıya bak!
    -ya da bakma lan, nasılsa fena değil di mi? hahahaha

    -bu mont on numara oldu, ne dersin?
    -fena değil di mi? hahahaha

    -yine ba almışsın, fena değil ha! hahahaha

    -hayatım, şu çanta nasıl fena değil diğ mi?
    .
    .
    .
    1 ...
  8. asla yapmam deyip yapılan şeyler

    5.
  9. genelde asla yapmam denilen zamandan çok kısa bir süre sonra yapılması da ayrıca ilginçtir.

    çok yakın bir arkadaşımla sıhhıye köprüsünün altındaki dönerciden asla döner yemeyiz, diye başlayıp içip içip kimseye yazmayız, diye devam ederek sarhoş olunca sokaklarda deliler gibi şarkı söylemeyiz, diye sonlanan konuşmamızın üzerinden bir gün, evet tam bir gün sonra asla dediklerimizin hepsini yapmamız ve yaptıklarımız yüzünden her anlamda 1 ay pişmanlık duyarak acı çekmemiz; buna verilebilecek en iyi örneklerden olsa gerek.
    3 ...
  10. bir lahmacunu güzel yapan detaylar

    0.
  11. insanın aç olmasıdır kesinlikle.

    ne demiş yılmaz erdoğan:

    hiçbir lahmacun da
    o, okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
    tadını vermeyecek bir daha
    çok daha iyilerini yedim sonra
    bizzat urfa'da hatta
    ama hiçbirinde
    o kadar aç oturrnadım sofraya
    6 ...
  12. kanka olunmak istenen ünlüler

    434.
  13. (bkz: marion cotillard)

    kanka ayağı, göt ayağı demişler. bir umut işte.
    4 ...
  14. en sevdiği dizi behzat ç olan insan

    13.
  15. en asil duyguların insanıdır. hatta bu kalıbın en iyi oturduğu insandır da kanımca.

    ayrıca, amirime kurban ol sen la.
    2 ...
  16. yazarların alternatif intihar yöntemleri

    5.
  17. kaygısızlardan hatırladığım, berber ismail'e traş olma yöntemi aklıma çok yatmıştı vakti evvelinde.
    1 ...
  18. sözlük yazarlarının seks hikayeleri

    9.
  19. önemli bir çoğunluğu:

    içeri girdiğimde memelerini sıvazlıyordu,
    bana poşetlerini taşıyıp taşıyamayacağımı sordu,
    asansörde göz göze geldik ve...

    gibi klişelerden oluşan fantazilerdir.
    1 ...
  20. sözlükçülerin favori oyun kahramanları

    25.
  21. öperek iyileştirme yöntemi

    15.
  22. kutsal annelerin, mucizevi formülü. norveçli balıkçılarınkinden bile daha etkili.
    1 ...
  23. hiç aç kemalistin olmaması

    14.
  24. her akşam ailesine meyve soyan baba

    47.
  25. kraldır aga, dayımdır da ayrıca kendisi. giyer babam pijamayı, bir yandan vıcık mandalinayı soyar, diğer yandan da bıyıklarını burur. kim tutar be dayım seni.
    0 ...
  26. durduk yere adamın ağzına sıçan filmler

    12.
  27. türk dili ve edebiyatı

    46.
  28. bu bölüm oldukça teoriktir. kim ne derse desin, gerçek bir edebiyatseverin büyük umutlarla gelip hayal kırıklığına uğramasına ve o çok sevdiği edebiyattan soğumasına neden olur.

    benim naçizane tavsiyem: eğer edebiyatı gerçekten seviyorum, tutkunum ona diyen ve sırf bu yüzden edebiyat okumak isteyen varsa tez yoldan vazgeçsin bu fikrinden.
    2 ...
  29. en iyi filmler

    826.
  30. sıçılan bokun büyüklüğünü görünce hayrete düşmek

    44.
  31. insanın bokuna yabancılaşması, hatta bokun metalaşmasıdır. felsefi ve sosyolojik açıdan çok büyük önem taşır.
    2 ...
  32. spermli peçeteleri sürrealizm örneği sayılan ergen

    1.
  33. belki günün birinde "başkentte bir sürrealist" olarak anılabilecek ergendir. kim bilir?
    1 ...
  34. sinem kobal ın seksi bakışları

    34.
  35. nedense bana bayhan'ın bakışlarını hatırlatandır.
    3 ...
  36. ezan okuyan imama özet geç piç diye bağırmak

    9.
  37. akabinde medyum memiş'e dönmeyle sonuçlanması muhtemel eylem.
    1 ...
  38. kubilay

    30.
  39. dünyadaki bütün kızların güzel olması

    41.
  40. "nefes alsın yeter." mottolu insan söylemi.
    1 ...
  41. ali ile veli

    1.
  42. hiç bir arada görme ya da tanışma şerefine nail olamadığım; ancak hayallerimde varlığına inandığım bir çift hayali kahraman, hatta mitos.
    0 ...
  43. vurdum tekmeyi girdim komutanın odasına

    82.
  44. bu klişeye sahip anısı olmayan er kişinin askerliğinden şüphe edilmesine neden olacak kadar kanıksanmış; ama tüm halkımızca kaynağı bilinen palavra.
    3 ...
  45. habire ayakkabı satın alan erkek

    1.
  46. sevgili(!) başbakanımıza "halkta para var." lafını söyleten insanlardan sadece bir tanesidir.
    1 ...
  47. halı saha maçında gol sonrası davranışlar

    16.
  48. eğer takım mağlupsa ve bitime az bir vakit kaldıysa gaza gelmek ve takımı da gaza getirmek; ancak santranın hemen ardından yenen golle gazın göte geri kaçması.
    2 ...
  49. kızılırmak karakoyun

    1.
  50. muhsin ertuğrul versiyonundan ziyade lütfi akad versiyonunu daha çok beğendiğim; tam manasıyla ünlüler geçidi olan sadece yılmaz güney, nazım hikmet, lütfi akad... gibi ustalara saygı için bile izlenmesi gereken türk sinemasının yüz aklarındandır.

    filmde oyunculuklar, çekimler, senaryo, yönetim, müzik... kısaca her şey üst düzeydir.

    filmin orhan kençebay tarafından yapılan müzikleri de esere ayrı bir güzellik ve etkileyicilik katarak izleyicinin dolan gözlerinden yaşların akışını kolaylaştırır.

    filmde tek beğenmediğim ve nazarımda eğreti duran şeyse nilüfer koçyiğit'tir; ama o kadar da olsundur. ayrıca yapımda ve yayında emeği geçenlere de helal olsundur.
    1 ...
  51. sözlük yazarlarının itirafları

    17710.
  52. bugün doğum günüm sözlük. sağ olsunlar kutlayanlar kutladı hatta yarın için planlar falan yaptılar; ama mutsuzum. nedenini bilmediğim bir hüzün ve karamsarlık var.

    hayatım parçalanmış gibi, her şeyim bölük börçük. şu an ne yaptığımı da ne yapmak istediğimi bilmeyecek kadar aciz durumdayım; ama hala tüm bunlara rağmen çevremdeki insanlara karşı sürekli gülüyorum, onları güldürüyorum. yoksa soytarı mıyım ben? inan bilmiyorum.

    yalnız değilim; ama yalnız hissediyorum. bir yanım yalnız kalıp rahatla kafanı dinle diyor. diğer yanımsa kalabalığa karış; sevdiğin, seni seven insanlarla vakit geçirip paylaş ve rahatla diyor. bense hepsini seninle paylaşıyorum yine.

    21. yaşım bitti, biliyorum daha yolun başındayım; ama geçmişime inanılmaz derecede özlem duyuyorum. yeniden çocuk olmak için her şeyimi verebilirim; ama 90'larda olmak kaydıyla.
    yeni yaşıma girdiğimden beri 90'lara ait müzikler, oyuncaklar, diziler vs. ile ilgilenip hasret gideriyorum, "alkışlarla yaşıyorum" sağ olsun.

    ders çalışmaktan nefret ediyorum; ama çalışmak da zorundayım. bok var gibi kendi bölümüm yetmedi bir de çift anadal yaptım. birinin sınavları biterken öbürü başlıyor. yine de çalışmamakta direniyorum. yarınki sınav başta olmak üzere önümdeki sınavlarda teker teker yarrak yemeyi düşünüyorum.

    özel hayatımı bir türlü yoluna sokamadım. hayatımı siken kadın, fodepar devam ediyor ağzıma sıçmaya; ama bir süredir onu hayatımdan çıkardım etkileri sürse de.

    şimdiki kız arkadaşımla her şeyi rayına oturtmak için başlamıştım; ama olmadı. fayda etmedi, canım cicim zamanları kısa sürdü. ben kendi gerçeğimi fark ettim.
    hayatıma giren her kadına yaptığım gibi ona da affedilmeyecek şeyler yaptım.
    o hala beni sevdiğini söylüyordu, bendeyse bir şeyler bitmişti. bunu ona söylemek yerine saçma bir sebepten olay çıkardım ve yaklaşık 10 gündür, görüşmüyoruz. yani bitti gibi bir şey. yine de bir umut en azından doğum günü mesajı bekledim; ama gelmedi. iyi ki de gelmedi; çünkü zaten onu kafamda bitirdim ve yeni heyecanlar eşiğindeyim. bu durumda ona daha fazla zarar vermemeliyim diye düşünüyorum. bunu okuyorsan, beni affet.

    gece gündüz, durmadan çalışmayı, yorulmayı özledim. günlerce eve bile gelmeden köpek gibi çalışıp küfürler ederek gözümü kapattığım an uyuduğum günleri özledim. hem de hiç ihtimal vermezken. insanlıktan çıkıyordum belki, fiziksel yorgunluk had safhada oluyordu belki, konfor yoktu belki; ama olsun çoook özlüyorum o günleri bile. kafanı yastığa koyduğun an uyuyabilmek, kafanı kemiren şeyler olmasını bırak düşünmeye vaktinin ve halinin olmaması ne güzel bir şeymiş yeni anlıyorum.

    uyku düzeni diye bir şeyim kalmadı. ne yattığım ne de kalktığım belli, bu yüzden saat 2'den önceki derslere gitmiyorum bile. adam gibi uyumayı da özledim.

    babamla aslında pek barışmaz yıldızlarımız, hatta eskiden onun ölmesini istemişliğim bile olmuştu. pişmanım o ayrı; ama onu bile özlemişim. geçen hafta onda kalırken akşam kafayı çekip oğlum gelirken ne istersin çocukluğundaki gibi demesi. benim bir şey istememe rağmen gidip gece gece 6 farklı yerde bulamayıp 7. yerde bularak bize hep çocukluğumuzda aldığı ve bayıldığımız dondurmalı beton pastayı alması ve bunun için 2 saat dolanmış olması beni hem çok sevindirdi hem de çok üzdü.
    sevindirdi; çünkü çocukluğuma gittim. yetmedi, onun bana olan sevgisini ve babalığın ne anlama geldiğini anladım.
    üzüldüm; çünkü onun hakkında eskiden hissettiklerim geldi aklıma. yetmedi düşündüm ben baba olsam böyle bir şey yapar mıydım diye, gerçekten cevabı bulamadım ve bunu baba olmadan asla anlayamayacağımı anladım.

    baba demişken, baba olmayı çok istiyorum; ama benim çocuğumun annesi olabilecek insanı bulabilecek miyim bilmiyorum. gerçekten bunu başarabileceğini düşündüğüm tek insan hayatımı siken kadın ve o apaçisiyle gerçekten mutlu. en iyisi beklemek ve görmek bir de tabii ki ummak.

    galiba bu gecelik itiraflarım bu kadar. beni dinlediğin, derdime ortak olduğun ve doğum günümde bu saatte bile beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim sözlük.
    9 ...
  53. kargo şirketini tehdit eden bir babaya sahip olmak

    1.
  54. zordur, böyle kolpa tehditler savuran bir adamın oğlu olmak; ama bir o kadar da güldürür, eğlendirir bu durum.

    günlerden bir gün yine babamda kalma gafletine düşmüştüm. vize dönemi olduğu için gün boyu evde kalıp ders çalışmak gibi ulvi bir amaca sahiptim; ama hayat pek de istediğin mecrada yol almayacaktı. bunu hissedebiliyordum; zira geçmiş deneyimlerle sabit öğrenilmiş bir çaresizliğe gark olmuştum.

    babam daha akşamdan yarın kargo geleceğini ve içinde tereyağ, börek, köfte, sarma ve bilimum gıdaların bulunduğunu söyleyerek beni sevindirmişti. bu sevincimi fark etmiş olacak ki sabah 9'da kalk sen, ben erken gideceğim kargo da o civarda gelir zaten diyerek uyku planlarımın içine sıçmıştı.
    uyu sanki, ne olacak duyarsın zili dediğinizi duyar gibiyim; ama bizde işler öyle değil. babam gitmeden önce beni uyandırır hazır beklemem için ve sık sık arayarak yeniden uyudum mu? diye kontrol eder, işte böyle de kontrol manyağıdır benim babam. o yüzden uyku yalan oldu aga.

    neyse konuya dönecek olursak, ben sabah babam tarafından uyandırıldım ve ders çalışmak gibi ulvi bir görevin yanına, kargo beklemek gibi daha ulvi bir görev ekledim; zira beklenen kargo insani yardım gibi bir şeydi benim için.

    kahvaltı hayallerimi süsleyen börekleri beklerken saat de almış başını gitmiş, farkında değilim. babam bu sırada taciz ateşlerini beni arayarak sürdürüyor. her aramasının ardından -ki bu aramalar, saat 12 olmasına rağmen 4 olmuştur- lan oğlum şu kargoyu arayıp bir sorayım nerde kalmış, sen çıkarsın şimdi dayanamazsın ona göre ayarlayım da kapı duvar olmasın gibi cümleler sarf etmekte ve benden de sorun değil ya ben daha burdayım, cevabını aldıktan sonraysa "tamam o zaman ya işimi bitirince ben de geleceğim zaten." demektedir.

    saatler akıp gitmekte, taciz ateşleri sürmekte ve kargo hala gelememektedir. neyse saat 4 gibi babam gelir eve; ama hala ses soluk yoktur kargodan. babam taciz telefonlarını kargo şirketine yönlendirmeye başlamıştır eve geldiği süre zarfından sonra ve her telefondan sonra ha geldik ha geleceğiz yanıtıyla avunmaktadır; ancak saat 6 olmuş, kargo hala gelmemiş, umutlar tükenmiş ve bendenizin bu saatten sonra kargonun gelmeyeceği yönündeki fikrimi babama söylemenin ardından başlığa konu olan olay gerçekleşmiştir.

    babam, şirketi bir kez daha arar ve "gelmek üzeredir efendim" yanıtını alınca: "ha geldi, ha gelecek diye diye akşam oldu be nereye gelecek. lan siz onun içinde ne var biliyor musunuz?(ulan allah'tan adamlar bomba falan düşünmemiş yani) var ya o kutuya bir şey olsun hepinizi yakarım. tereyağ var, memleketten geldi, mis gibi. çok da değerli. eğer ona bir şey olur, erir falansa hepinizi mahkemelerde süründürürüm. maddi-manevi tazminat isterim." diye basar yaygrayı.

    hadi maddiyi anladım 10 tl falan; ama manevi ne lan? memleket kokan tereyağım eridi, psikolojim bozuldu mu? diyecek ne saçmalıyor bu adam, derken tehditleri bir süre daha devam etti peder beyin ve işe de yaradı. kargo gün içinde geldi. adamlar sırf babamın dilinden kurtulmak için olsa gerek saat akşam 11'de getirdiler kargoyu. teslimatı bana yapan elemanın hocam normalde bu tarz şeylerin gönderilmesi yasak, gönderseniz bile bir dahaki sefere dillendirmezseniz iyi olur demesi ve adamın alıcı öder, şeklindeki kargodan hocam senden para almayacağım demesi ise ayrı enteresanlıktır.
    adam zaten allah senin belanı vermiş, diye düşündü herhalde ve sanırım haklı da...
    0 ...
  55. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük