malum olimpiyat oyunları'nın coşkusunu yaşıyoruz yüreğimiz buruk olsa da.
ufacık ufacık ülkeler madalyaları topluyor, biz bakıyoruz her zamanki gibi.
geçit töreninde rabia işareti yapan devlet adamları, hocalar sayesinde bu olimpiyatlarda da pek çok ülkenin gerisinde kalacağımız aşikar.
işte bizim gibi rabia'yı olimpiyat oyunları ile bağdaştırmaya çalışan "hak din" olduğu iddia edilen islamiyete inanan ülkelerin olimpiyat oyunlarındaki durumlarını inceledik.
elbette allah bizim yanımızda olmalıydı her zaman olduğu gibi.
kafirlere yenilmemeliydik, kafirlerin gerisinde kalmamalıydık.
şaşılacak şey...
bakalım müslüman ülkeler olimpiyat oyunlarında şimdiye kadar ne yapmış.
1.5-2 milyar nüfuslu müslüman dünyasından bahsediyoruz arkadaşlar.
yine tabloda göreceğiniz üzre bu 2 milyarlık islam dünyasının olimpik başarısı, yıkılan doğu almanya'dan daha az.
20 milyonluk avustralya'dan daha az...
bütün bunları bir kenara bırakacak olursak, tabloda da göreceğiniz üzre tam 18 islam ülkesinin ise olimpiyat oyunlarında "herhangi bir madalya alamadığını" görüyoruz.
olimpiyat oyunlarındaki müslüman ülkeler içinden türk devletleri'ni çıkardığımızda durum daha da vahim oluyor.
tablo-2) https://i.hizliresim.com/4ldEEQ.jpg
----
tablo-2'de de göreceğiniz üzre türk devletleri çıkarıldığında olimpiyat oyunlarında 2 milyarlık islam dünyası bir hiç haline geliyor.
komünist küba'nın, ateist finlandiya'nın bile gerisine düşüyor.
durum ne kadar da acıklı.
tablo-3) https://i.hizliresim.com/B2VqVv.jpg
------
tablo-3'te ise 5 türk devleti'nin diğer islam ülkelerinden daha başarılı olduğu görülüyor.
görüldüğü üzre, hayatın her alanında olduğu gibi, sporda da islam dünyası, dünyanın geri kalanının çok ama çok gerisinde.
spor yok, bilim yok, ilim yok, fen yok, teknoloji yok...
peki ne var?
deve sidiği içmek var.
ölmüş eş ile ilişki fetvası var.
hayvan ile ilişkiye girildiğinde boşalmadığın sürece oruç bozulmaz fetvası var.
darbe var.
görgüsüzlük var.
cahillik var.
ışid var, el nusra var, boko haram var.
sapık imamlar var.
din bezirganları var.
aldatılan devlet adamları var.
rüşvet var. kumpas var. karalama var...
erdoğan konuşmasında tam 4 defa atatürk'ün ismini, "mustafa kemal", "gazi mustafa kemal" ve "gazi" olarak zikretmiş, onun yaşamından ve söylemlerinden alıntılar yaparak konuşmasını sürdürmüştür.
türk tarihi yazılırken tarihimizde geçen kadın kahramanları sürekli yad ederiz.
tomris katun'dan başlar, "kara fatma" seher erden'den çıkar, aziz ruhlarına birer dua göndermeyi de ihmal etmeyiz.
tabi ki türk tarihi denildiğinde akla gelen ilk imgelerden biri de "ata sporumuz" olan güreştir.
hele ki şu anda tam olarak olimpiyat havasında iken size tarihin tozlu sayfaları arasından bir kahraman bulup çıkaracağım.
kahramanımız 1920'li yılların efsane güreşçilerinden biridir. emine pehlivan olarak bilinen bu kadın, hemcinslerine göre bir hayli iri yapılıdır. boyu yaklaşık 180-185 olduğu, kilosunun da boyu ile orantılı bir şekilde heybetli olduğu söylenir.
çorum ya da tokatlıdır emine pehlivan...
kocası istiklal harbi gazisidir, lakin cumhuriyetin ilanından kısa süre sonra vefat etmiş, emine kadın dul kalmıştır.
esasen kocası da bir pehlivandır ve emine pehlivan güreş tutmayı kocasından öğrenmiştir.
kocası müsabakalara hazırlanırken emine ile antrenman yapar, bildiği numaraları karısına da öğretirmiş.
eh, hiç türk erkeği, kadınından ayrı olur mu?
olmaz tabi, türk erkeği kadınının sahibi değil "eş"idir.
ve emine de hem hayat gailesinde, hem de antrenmanlarda kocasına eş olmuştur işte.
her ne ise...
emine hanım kocasının ölümünden sonra kocasından öğrendiği güreş taktikleri ile er meydanına çıkar, güreş tutmaya başlar.
fakat kendi cüssesinde, kendine rakip bir kadın güreşçi bulunamamaktadır.
hal böyle iken emine pehlivan er meydanında erkeklerle güreş tutmaya başlar.
tarihçi murat sertoğlu bir yazısında emine pehlivan'dan şöyle bahseder.
--spoiler--
memleketini iyice bilmiyorum ama, tokat veya çorum taraflarından olması gerekiyor.
öyle dumuştuk.
şöyle ortadan uzun boylu, esmer, çatık kara gözlü ve kara kaşlı seksen kiloluk bir kadındı.
ve bu kadın kendi hemcinslerine değil, erkek pehlivanlara meydan okur, onlarla güreş tutardı.
siyah bir mayo giyerdi.
iyice kapalı, paçaları uzun bir mayo...
tabii bu haliyle yağlanamayacağından dolayı, yağlı güreş yapmazdı. serbest güreş veya az bildiği grekoromen güreşi yapardı. yani aslında karakucakçı idi.
saçlarını da başına siyah bir yemeni ile sımsıkı bağlar, müsabakalara öyle çıkardı.
kolları çok kuvvetli idi.
çok ustaca el ense çekerdi.
güreşin inceliklerini çok iyi bilirdi.
hele tuttuğu pehlivanı bir defa bastırdı mı, ne yapar eder onu mağlup ederdi.
--spoiler--
evet, işte emine pehlivan'ın er meydanında meydan okuduğu erkek pehlivanlar, onun kadın olmasına aldanmış ve karşısına çıkarak onunla güreş tutmuş ve mağlup olmuşlardır.
işte emine pehlivan'ın ünü bu tip müsabakalar ile epey bir yayılmış.
güreşleri organize edenler büyük paralar teklif etmesine rağmen, koskoca başpehlivanlar emine pehlivan'ın karşısında çıkmaya imtina etmişlerdir.
zira emine pehlivan'ın karşısında çıkıp yenilseler bütün ünleri şöhretleri tehlikeye girecek diye düşünmüşlerdir.
hatta bir keresinde emine pehlivan, atatürk'ün de çok sevdiği başpehlivan olan çoban mehmet'e meydan okumuş, lakin bu meydan okumaya cevap alamamıştır.
emine pehlivan 1930'ların başlarına kadar bu tip güreş kumpanyalarında şehir şehir gezmiş ve pek çok müsabakaya çıkıp erkek pehlivanları yenmiştir.
ama tabi her devrin bir sonu olduğu gibi bu güzel günlerin de bir sonu gelmiş.
yıllar geçtikçe emine pehlivan yaşlanmış, güçten kuvvetten düşmeye başlamış.
bir defasında rahatlıkla alt edebileceği bir güreşiyi çok zorlanarak uzun uğraşlar neticesinde yenebilmiştir.
tabi bu durum karşısında organizatörler çare aramaya başlamışlar, emine pehlivan'ın rakiplerine fazladan para vererek onların mahsus yenilmesini sağlamışlardır.
bu organizasyon da bir süre devam etmiş, emine pehlivan organizatörler sayesinde rakiplerini tuş etmeye devam etmiştir.
fakat günlerden bir gün fatih tiyatrosunda yapılacak bir müsabaka için organizatörler bir beyaz rus güreşçi ile anlaşmışlar. beyaz rus başta yenilmeyi kabul etmiş, tam sahaya çıkacaklar iken seyirciler emine pehlivan lehine müthiş bir tezahurata başlayınca rus; "ben bu kadına yenilmem, çıkar güreşirim, yenebilirse beni yensin"diyerek şike yapmaktan vazgeçmiştir.
neyse organizatörler biraz daha fazla para, biraz da tehdit ile rus'u ikna etmişler, emine pehlivan'da rus'u yenmiş seyirciyi coşturmuştur.
her nasılsa bu olay emine pehlivan'ın kulağına gitmiş.
bir süredir yendiği güreşçilerin kendisine para karşılığında yenildiğini duyunca çok kızmış, çok üzülmüş.
onuruna dokunan bu durum sonrası, organizatörlerle kavga ederek kumpanyayı terk etmiş ve o günden sonra da bir daha kendisini ne gören, ne de duyan olmuş...
filhakika, bu dünyadan işte böyle bir emine pehlivan da gelip geçmiş...
hdp'nin milli mitinglere, demokrasi meydanlarına ve yarınki yenikapı mitingine neden çağırılmadığını soran hevallere ve pkk sempatizanlarına, cumhurbaşkanı'nın takmış olduğu kapaktır. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1140772/+
Mit, emniyet ve jandarma istihbarat teşkilatlarını tek çatı altında toplayacak yeni istihbarat teşkilatının ismi.
Kisaca "gim" olarak adlandirilacak ve mit de bu çatı altında sadece dış istihbarat alanında faaliyet gösterecektir.
Hayırlı olsun.
"ulan ne biçim başlık lan bu" diyeceksiniz belki.
demeyin.
sabık başbakan adnan menderes'in gözü gibi sakındığı, çok güvendiği, toz konduramadığı bir adamı vardı.
adı: ahmet salih korur.
bu şahıs türkiye'yi amerika'ya teslim eden kişilerden biridir. ilk 10 içindedir.
aynı zamanda da başbakanın sağ kolu olduğu dönemlerde Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Büyük Üstatlığı yapmıştır. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1139864/+
birkaç defa vekaleten mit müsteşarı olmuş, (mit'in o zamanki adı meh idi, (bkz: Millî Emniyet Hizmeti) kafa karışıklığı olmaması için mit diye yazıyorum.) mit müsteşarlığı döneminde dahi mason locası büyük üstatlığından vazgeçmemişti.
hatta salih korur, atatürk tarafından türkiye'de yasaklanan masonluğu, ülkemizde yeniden dirilten ve ayağa kaldıran kişidir.
27 mayıs 1960 darbesinde ahmet salih korur menderes'in sağ kolu pozisyonunda idi, yani başbakanlık müsteşarıydı.
peki salih korur'dan sonra mit'in başına kim geçti?
Ahmet Celalettin Karasapan.
karasapan da 27 mayıs ihtilalinde mit'in başındaydı.
ne tuhaf ki karasapan'da selefi salih korur gibi masondu ve o da masonluğunu gizleme ihtiyacı duymuyordu.
şimdi ne tesadüftür ki mason olan her iki mit müsteşarı da devleti, mit'i cia ile entegre etme vazifesini ifa eden isimler iken, 27 mayıs ihtilali sonrası menderes idam edilirken, bu isimler birkaç ay tutuklu yatıp yassıada davalarında bir şekilde aklanmışlardır.
hatta yassıada davaları devam ederken salih korur halihazırda mason locası büyük üstatlığına devam etmektedir.
bu haldeyken yargılama esnasında mason biraderleri "ihtiyaten vazifeyi bir başka biraderimize devir etseniz?" demişler, salih korur; "Gerek yok. Sıkıntı olmayacak" demiştir.
hakikaten de sıkıntı olmamış kısa bir süre sonra salih korur cezaevinden çıkmış, mason locasında faaliyetlerine devam etmiştir.
şimdi geldiğimiz noktada, tayyip erdoğan'ın da bir salih korur'u var.
hakan fidan.
şu son 15 temmuz'da pek çok karanlık taraf var.
ve hakan fidan hala görevinin başında.
tıpkı 6-7 eylül olaylarında menderes, salih korur'a nasıl dokunmadıysa, 27 mayıs ihtilalinin öncüsü olan 1958'deki cunta girişiminde nasıl dokunmadıysa, darbe öncesi üniversite olaylarında, çatışmalarda nasıl dokunmadıysa, bugün de hakan fidan'a dokunulmuyor.
salih korur bizi nasıl alakamız olmayan kore savaşı'na sürüklediyse, hakan fidan da bizi alakamız olmayan suriye bataklığına sürüklemiş, türkiye'nin suriye meselesinden dolayı fevkalade zarar görmesinde etken olmuştur.
hatırlayınız, "3-5 füze atarım" toplantısı daha dün gibi, unutmuş olamazsınız.
konuyu dağıtmadan sonlandıralım.
nasıl ki 15 temmuz darbe girişiminde mit, kalkışmayı haber alıp gizlemişse, aynı şekilde 27 mayıs ihtilalini de menderes'e bağlı olan mit haber almış, ama menderes'e bildirmemişti.
menderes'i salih korur'a bu kadar kuvvetle bağlayan bağ her ne ise, bugün de tayyip erdoğan'ı hakan fidan'a bağlayan bağ aynıdır.
bu bağ ne zaman kesilir, koparılırsa türkiye cumhuriyeti o zaman tam bağımsız olur.
her gün aynı şeyler, her gün aynı anlar yaşanıyor.
kahvaltı et, evden çık, işe git, para say, yemek ye, para say, masaja git, işe git, işten çık, tenise git, duş al, eve git, tv seyret, yemek ye, tv seyret, gece kokoreç ye, yat uyu, sabah kalk, kahvaltı et, evden çık, işe git, para say, yemek ye, para say, masaja git, işe git, işten çık, yüzmeye git, duş al, eve git, tv seyret, yemek ye, tv seyret, gece dürüm ye, yat uyu, sabah kalk, kahvaltı et, evden çık, işe git, para say, yemek ye, para say, masaja git, işe git, işten çık, poligona git, duş al, eve git, tv seyret, yemek ye, tv seyret, gece midye ye, yat uyu, sabah kalk, kahvaltı et, evden çık, işe git, para say, yemek ye, para say, masaja git, işe git, işten çık, dağa git, eve gel, tv seyret, yemek ye, tv seyret, gece kokoreç ye, yat uyu, sabah kalk, kahvaltı et, evden çık, işe git, para say, yemek ye, para say, masaja git, işe git, işten çık, kuaföre git, alışveriş yap, eve git, duş al, tv seyret, yemek ye, tv seyret, gece tantuni ye, yat uyu, sabah kalk...
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın tavsiyesi ile, fethullah gülen'in yazdığı kitapları bir komisyon kurarak inceleyecek olan diyanet işleri başkanlığı'nın, bu kitaplardaki islam temelli olmayan açıklamalar hususunda yazacağı kitap.
5 dakikalık iştir.
ve geç kalınmadan acilen uygulanılmalıdır.
buradan sayın cumhurbaşkanımıza sesleniyorum.
fethullahçı piçler konusunda yıllarca uyardık dinlemediniz, gittiniz bir de peşinden koştunuz bu terörist ipnelerin.
şimdi gelecek için önlem alıp, laik demokratik cumhuriyetimizi din bezirganlarından, şarlatanlardan koruma vaktidir.
bu yüzden de gelecek için en tehlikeli yapılanma menzil tarikatıdır.
şimdi yılanın başını küçükken ezeceksin demişler.
bu menzil tarikatının merkezi, adıyaman'ın kahta ilçesindeki menzil köyüdür.
ne tesadüftür ki menzil köyünün üç tarafı atatürk barajı ile çevrilidir.
harita üzerindeki projede de gördüğünüz gibi, atatürk barajının kapaklarını açarak bu menzil köyünün bulunduğu araziyi komple su bastırabiliriz.
dünya kamuoyu da "katliam yapıyorlar" derse "kaza oldu amına koyim" der sıyrılırız her türlü.
rabbim neylerse güzel eyler.
menzil köyünün üç tarafının atatürk ile çevrili olmasında elbet bir hikmet vardır diye düşünüyorum.
gavs yüzme biliyor mu acaba?
not: inşallah kafakoparanus abi orada olmaz. kendisini bu hayattan çekip kurtarıcam yakında. ne de olsa rakı içme potansiyeli olan biri. kendisi iyi de tarikatı kötü bence.
Emrinde 4 tane ordu, omuzlarında galaksi sistemi bulunan kağıttan kaplan paşanın isteği.
Paşa dediğin rica etmez emreder.
2300 yıllık ordunun kimyasını bozdunuz hala utanmadan tv lere çıkıp şov yapıyorsunuz.
Ergenekon tertibinde de polis silah arkadaşlarını götürürken rica mi ettin böyle?
Gülmüştür fetöcüler.