bazı müslümanların geleceğe dönük olumlu bir eylem yapmadan önce söyledikleri bir temenni ifadesi olan "allah izin verirse" ifadesi aslında islam'ın doğasına çok yanlış ve ters bir ifadedir.
çünkü bu ifade, allah'ın dünyada yaşanmasını istediği eylemlere izin verirken istemediği eylemleri engellediği anlamına gelir ki bu islam'a göre yanlış olmak zorundadır. çünkü bu durum allah'In dünyadaki tüm kötülükleri keyfi olarak engellemediği gibi bir anlama çıkmaktadır.
dolayısıyla islam'a göre bir olayın gerçekleşmesi allah'In izin vermesiyle değil özgür iradenin uygun biçimde tecelli etmesiyle alakalıdır. allah karışmaz, karışamaz. karışırsa ortada bir sınav olmaz, özgür irade olmaz, islam kendi kendini yok etmiş olur. söylediklerim karmaşık geldiyse eğer bir de şu ifadeye bakın,
"allah'In izniyle evime döneceğim." eve döndüm çünkü allah izin verdi.
"allah'In izniyle sokakta gördüğüm ilk insana tecavüz edeceğim." tecavüz ettim çünkü allah izin verdi.
hayırdır neden seveceğim Müslümanları? bana göre bu din normal olamaz bunu normal görmemek bir hastalık da olamaz. islamı normalleştirmek için atmadıkları takla kalmadı. dünyada hastalık olarak nitelendirilecek birçok konu olabilir ama bunlardan biri ıslamofobi olamaz.
olasılıksız kitabında verilen örnek, bir zarın yapıldığı maddenin özelliklerini, atılan zeminin yumuşaklığını, ortamdaki hava akımının hangi yönden estiğini ve gücünü, zar atan parmağın uyguladığı kuvveti kesin olarak bilsek atılacak olan zarın kaç geleceğini kesin olarak bilmez miydik?
düşünsene birisi seni, dna'ndan tüm beyin hücrelerine, ruhundan karakterine kadar biliyor olsaydı bu insan senin hangi koşullar altında hangi kararları vereceğini bilmez miydi?
peki birisi seni, dna'ndan tüm beyin hücrelerine, ruhundan karakterine kadar tasarlıyor olsaydı senin hangi koşullar altında hangi kararları vereceğini de tasarlamış olmaz mıydı?
dolayısıyla iyisiyle kötüsüyle tüm eylemlerinde onun da sorumluğu yok mudur?
dolayısıyla tecavüzcünün tecavüzünden de kafirin küfründen de allah sorumludur. başkalarına tecavüz etmeleri için insanlar yaratmıştır sonra da onları cehenneme atacaktır daha kötüsü tüm bunlara inananlar var.
eğer ki doğaüstü bir gücümüz olsa. bir insanın her özelliğini bilsek, dna'sından tutun ruhuna yetiştiği ortamdan yediği yemeğe kadar her şeyini eksiksiz olarak bilsek. o insanın hangi durumlarda hangi tepkileri vereceğini bilmez miyiz?
evet biliriz.
o zaman bir insanı dna'sından ruhuna, yetişeceği ortamdan yiyeceği yemeğe kadar her şeyini en küçük zerresine kadar tasarlayabiliyor olsak o insanın gelecekte yapacağı eylemleri şekillendirmiş olmaz mıyız?
oluruz.
peki bu durumda bu insanın bütün eylemlerinden de sorumlu olmaz mıyız? yani bu insanı tasarlarken, iyilik yapacaksa yapacağı iyiliği kötülük yapacaksa yapacağı kötülüğü başından ucuna kadar tasarlamış olmaz mıyız?
bakın tüm kötülüklerden allah sorumlu demiyorum.
bu insan özgür iradelidir ve yaptığı her şeyden sorumludur o apayrı bir konu. tanrının perspektifinden bakıyoruz burada. tanrının sorumluluğu apayrı.
müslümanlar cehennemin var olduğu bir sistemin adil olduğuna inanabilmeleri akılalmaz bir şeydir. ben bu durumun kesinlikle beyindeki bir kör noktadan kaynaklandığını düşünüyorum.
neden mi?
ışid'in insanları yaktığı bir videosunu izlemenizi istesem, ardından yorum yapmanızı istesem ne dersiniz? insanların yakılması eylemini nasıl nitelendirirsiniz?
vahşilik? canilik? adaletsizlik? videoyu sonuna kadar izlemeye dayanabilecek misiniz? ne suç işlemiş olursa olsun hak etmiştir diyebilecek misiniz?
istiyorsanız şuan deneyebilirsiniz internette tonla işkence videosu var, konunun ışidle alakası yok açın izleyin.
izleyin çünkü insan vahşetin boyutunu ancak görselleştirildiği takdirde anlayabiliyor. bir insan yakılacak dediğinde bunun sizde oluşturduğu etki ile yanmış insan görseli gördüğünüzde sizde oluşacak etki arasında dağlar kadar fark var. bu yüzden islam'ın vaat ettiği adaleti anlayabilmek için vahşete tanık olmak gerekiyor.
islam'In kuran'da tasvir ettiği cehennem internette bulabileceğiniz tüm videoların toplamından daha çok şiddet doludur. cehennemdeki ateş daha bir azap vericidir. insanlar tekrar diriltilip diriltilip tekrar yakılacaktır. dahası sonsuza kadar o ateşte yanacak olanlar var. sonsuzluktan bahsediyorum! soruyorum size hangi eylemin cezası sonsuzluk olabilir ki?
allah adaletli olmalıdır. sonlu ömre sahip bir varlık, nasıl sonsuz cezaya hükmedilebilir?
basit bir internet videosuna bile itiraz ediyorken şu denklemin mantıksızlığına itiraz etmediğiniz için ahlaksızsınız.
dikkat: entryi okumadan cevap girmeyiniz rica ediyorum.
hemen akıllara insanın özgür iradeye sahip bir varlık olduğu, allah'ın imtihan gerekçesiyle dünyaya müdahele etmediği dolayısıyla insanların tüm kötülükleri kendi kendilerine ettikleri gibi bir savunma gelebilir. islamiyet'e göre zaten bu dünya bir sınavdır, hayatın amacı zevk, sefa değildir. adalet ölümden sonraki hayatta sağlanacaktır ve tüm kötülüklerden kullar sorumludur.
ancak
insanların kötülüklerden sorumlu olduğunu kabul etsek dahi sorumluluğun %100'ünü onlara yükleyebilir miyiz? olaya yaratıcının perspektifinden bakmak gerekmektedir.
geleceği görebilen, mutlak güç sahibi, sonsuz bilgili tanrının gözünde insan, ne yapacağı önceden kestirilebilen bir varlıktır. allah yarın bu dünyada ne tür zulümler yaşanacağını biliyor. dahası bunu dün de biliyordu, insanlık yaratılmadan önce de, daha önemlisi insanları yaratırken de biliyordu.
her ne kadar özgür iradeye sahip olsan da allah seni yaratırken, özgür iradenle hangi kararı vereceğini biliyor. ahmet'i normal mehmet'i pedofili yaratırken de onun mahallede hangi çocuğa saat kaçta tecavüz edeceğine kadar tasarlıyor.
dolayısıyla işlenen her kötülükte milyonda bir bile olsa allah'ın payının olduğunu söylemek zorundayız.
çocuk odasına sahip olmamış çocuk, çocuk odasına sahip olmuş çocuk olduğu için çocuk odasına sahip olmamayı dert eden çocuktur. eğer çocuk odasına sahip olmuş çocuk diye bir şey olmasaydı çocuk odasına sahip olmamış çocuk diye de bir şey olmayacaktı.
beşiktaş'ın an itibariyle ne fenerbahçe'yi ne de galatasaray'ı yenebilecek taşağı yok. beşiktaş özgüvensiz bir takımdır. isterse 100 bin kişilik seyici alsın arkasına, 1 gole bakar bacaklarının titremesi. son galatasaray maçında bunu gördük.