nikola tesla kullanılabirliğini bulmuş ( bana kimse edison diye gelmesin uçan tekme atarım aga) .. peki bulamasaydı ve bu zaman kadar gelseydi .. yani elektriğin farkın da olsaydık ama kullanamasaydık .. 1. ve 2. dünya savaşı olur muydu ? abd süper güç olur muydu.. ağır sanayi devrimi gerçekleşir miydi.. abd japonya' nın sömürgesi olur muydu ( konvensiyonel savaş ve samurayları düşün hacı ) ..valla dünyanın düzeni böyle olmazdı zaar .. yeni sanat akımı falan da olmazdı .. sinema olmazdı çünkü ..stop motion falan çekerdik filimleri artık ..oha..
15 ünlü ateisti vermişler haber olarak.. tabii bildiğimiz isimler.. yahu bu kadar mı ? yani darwin falan neden yok ? Demokritusu, epikusu vermişsin .. bu kadar mı? ayriyetten 15 ünlü müslüma, hrıstiyan, budist vs vs neden yok ? bu arada buruce lee var ünlü ateist olarak.. çok şaşırdım cidden..
genelde ilaç mümessili,*, dandik bir firmada pazarlamacı, kredi kartı pazarlayan sözüm ona bankacı *, hatta bankacı olan kişilerdir bunlar .. öğlenleri avmlerde ticertlarında ki paracıklarla, bayan iş partnerlerine kahve falan ısmarlayıp, komplimancılık falan yaparlar; kompliman yaparkende hava atarlar şöyle ki: " geçen benim roleks saat; armani gömleğimin manşetlerini aşındırdı" *.. bayanları ise daha bir fenadır ..koca kıçlarına bakmadan daracık etek giyer, bir üst düzey yönetici kapaklamak için, bunu bir de diz üstüne çekip arz-ı endam gösterirler .. aynı familyadan oldukları için onlarda benzer hava atma türevlerini kullanırlar; mesela : "geçen sene biz bodrumdaydık . çok eğlendik . berkcanın arabası ile gittik . ne çok benzin harcıyor *ferrrari inanamazsın banu". tabii kızmamak lazım bu tiplere.. çünkü yurdum networları, pradaları, beymenleri, mangoları, fabrikaları, altınyıldızları * bu var sayılan ve özenilen genel müdürlerden çok, bunlardan kazanıyor.. yani ekolojik dengenin devamlılığı için bu familyanında varlığına ihtiyaç var .. yoksa bu saydığımız sülükler yaşantılarını sürdüremez..aç kalırız maazallah..
edith medith değil: bir önceki entrym de daha bu sözlükte yazmayacağımı beyan ettim .. ama biraz düşünüp bir kaç bira ile bu vucud-u şehri şenlendirip, beyne de fosfor salgılayınca dağa küsen tavşan olmak yerine, üreyip, böyle dandik başlıklar açıp, ilgisiz ve apolitik olmayı uygun gördüm..şimdiden hoş bulduk güzel apolitik kardeşlerim..gazamız mübarek ola saldırın..
bu sorunsal mıdır? kimine göre evet. bence doğru bir yargıdır. sen kalk, bir sürü eğitime muhtaç, medeni ölçülerde düşünen insan varken, elin arabının kıyafetini, "dini çerçeve" diye başına tak, sonra da geleneği ve göreneği şamanlara ait olan bir topluma, türbanı dayat. türban özgürlükmüş.. peh.. hadin ordan .. sonra türkan saylanın ve benim gibilerin parası ile bu türbanlı kızımız yetişsin ve fettullah gülen okullarında kendi gibi dar çerçeveli kişiler yetiştirsin.. onlarda sözlükte yazar olsun bana küfür etsin ..yahu hem türbana karşı olacaksın, hem de kalkıp türban takmış birine burs vereceksin.. var mı böyle bir şey..bana kimse burda hümanizma falan oynamasın.. "insan eşitliği" madravallarını anlatmasın. bir insanı zorla ( cemaat okullarında olduğu gibi) değiştireceğimize, emeğimizi başka yerlerde ki bizim gibi insanlara ayırırız.. hem daha verimli olur, hem de çağdaşlığın gereği budur..ben kendi çağcıl geleceğimin altına türban gibi bir el bombasını koymam. türban, erkeğin yoz düşüncesini kabul etmiş kadının ünüformasıdır .. türban erkeğin kadın üzerinde ki hemogonyasıdır.. ondandır erkekler tartışır ve dillerinden düşürmez " türbana özgürlük " diye ..neyse konu bu değil.. türkan hoca en doğrusunu yapmıştır. türbanlı kardeşimiz gitsin gülen cemaatinden yardım alsın .. o kadar mı düştüler 150 - 300 tl lik bir burs için yani; bir cumhuriyetçi, hristiyan, mason, ilmunati tarikatından, seks ayinleri düzenleyen, takiyeci kadının eline ..
edith: "kaç kişiyiz" onun da burda anketini yapıyorum bu arada. bu entryi ekşi sözlükte yazsaydım, şukella butonu aralıksız çalışırdı.. işte uludağla ekşi arasında ki fark .. bir tanesi gülen cemaatinin yuvası olmuş; ötekisi aydınlık türkiyenin .. bundan sonra da yazmıyorum ..burada siz kazandınız.. başka yerde görüşmek umuduyla..
"HABERTÜRK'te Erdoğan Aktaş yönetimindeki Kim Haklı? programında Türkiye'nin Batı ile ilişkileri tartışıldı.
Karikatür krizi ve Roj TV nedeniyle NATO Genel Sekreterliği'ne karşı çıkılan Rasmussen için Yiğit Bulut sert ifadeler kullandı. Hz. Muhammet'e hakaret içeren karikatürler için "ifade özgürlüğü" yorumu yapıldığını anımsatan Bulut, "Ben de şimdi ifade özgürlüğümü kullanıyorum: Rasmussen gibi şerefsiz NATO Genel Sekreteri oldu. ifade özgürlüğümü kullandım, bana bu hakkı Rasmussen verdi. Batının çifte standardını göstermek için yaptım. " dedi. "
kaynak: milliyet
şimdi sen gaeteci ( değilsen hangi sıfatla ordasın sen ) olmuşsun da kardeş, neyin ne olduğunu bilememişsin. kişilik hakları denilen bir şey var. senin türkiye de böyle, külhanbeyi erbabplığı ile konuşturmaya özendirmiş bir başbakanın var..sen ağzın köpükler, sağa sola hakaretler saçarsan meşhur olup, libidonla beraber egonunda tatmin olacağını biliyorsun; abilerin göstermiş sana (bkz: fatih altaylı)..herkesin bildiği, dandik mahalle kahvesi muhabbetlerini getirip koskoca televizyonda yayınlayan televizyon yapımcılarına mı kusayım burda; yoksa seni gazeteci sıfatıyla orda konuşturan kişilere mi ? bilmediğimiz konular hakkında konuşsaydın yaa..köy kurnazlığı ile toplumsal bir olayı ( ewet karikatür olayı toplumsaldı, adam kendisi için çizmedi onu..) kalkıpta fevri bir olaya dönderirsen ve koskoca danimarka başbakanına "şerefffsiz" dersen, yarın bir gün senin başbakanın için, almanya, danimarka, isveç vs vs başbakanı "hırsız, harami, kabadayı" dediği vakit altından kalkamazsın ..yine avrupa birliğine karşı çık; ama popülizim yaparak değil ..
Avrupa ve Amerika'da 2-9 yaş çocuklara Tanrı ya ilişkin düşüncelerini sordukarı, dinsel eğitimin bir parçası olarak çocuklara Tanrı ya bir mektup yazın ve duygularınızı isteklerinizi anlatın dedikleri garip ve bir o kadar gereksiz anket *
Ve işte bir kaç örnek cevap:
--Sevgili Tanrım,
insanlarin ölmelerine izin verip yenilerini yapmak yerine neden elindekileri tutmuyorsun?
Jane --6 yaşında-
--sevgili tanrı,
Lütfen bana bir midilli gönder. Senden şimdiye kadar hiçbir şey istemedim. Bunu da herhalde unutmazsın.
Bruce --4 yaşında-
.sevgili tanrı,
Bulutlardan biri yüzünü öyle korkunç yaptı ki ödüm koptu. Nolur söyle ona bir daha öyle yapmasın.
Ellen --3 yaşynda-
. Sevgili Tanrı,
Sahiden var mısın? Bazıları buna inanmıyor: Eğer varsan gecikmeden bir şeyler yapmanda fayda var.
Harriet Ann --6 yaşında-
. Sevgili Tanrı,
Eğer hiç kimse bilmeyecekse iyi olmanın ne yararı var?
Mark --8 yaşında-
. Sevgili Tanrım,
Ne diye bu kadar çok insan yarattın. Başka bir dünya daha yapıp fazlalıkları oraya koyamaz mısın?
J.B. --7 yaşında-
. Tanrım,
Insanlara ruhları her zaman doğru mu dağıtıyorsun? Yanlış yapabilirsin.
Audrey --8 yaşında-
. Sevgili Tanrı,
Sen tuhaf ne yaparsan yap herkes hayran oluyor; ama ben ufacık bir şaka bile yapsam yiyorum fırçayı.
Jodie --6.5 yaşında-
. Sevgili Tanrı,
Bende senin dışında bütün liderlerin resmi var.
Norman --6 yaşında-
. Sevgili Tanrım,
Oğlanlar kızlardan daha mi üstün? Biliyorum sen de onlardansın ama gene de dürüst olmaya çalış.
Sylvia --5 yaşında-
. Sevgili Tanrı,
Kitabını okudum ve beğendim. Bütün o fikirler nereden geldi aklına?
John --8 yaşında-
. Sevgili Tanrı,
Zürafaların görünümünü isteyerek mi böyle yaptın, yoksa yanlışlıkla mı oldu?
Norman --4 yaşında-
. Tanrım,
incil'de neden hiç karının adi geçmiyor? Yoksa incil'i yazarken daha evlenmemiş miydiniz?
Larry --6 yaşında-
. Sevgili Tanrım,
Tamam incil'de öbür yanağını çevir dedin biliyorum; ama kardeşim gözüme vurunca ne yapacağım?
Sevgiler, Teresa --5 yaşında-
. Sevgili Tanrı,
Tanrı oldugunu nasıl bilebildin?
Charlene --3 yaşında-
. Sevgili Tanrı,
Senin yaşına geldiğimde tıpkı senin gibi olmak istiyorum. Tamam mı?
Tommy --4 yaşında-
. Sevgili Tanrım,
Eger Tanrı ben olsaydım bu kadar iyi olmazdım. Bunu aklından çıkarma.
Michelle --6 yaşında-
milliyetin gazetesinde bir haberi verirken ki kullandığı başlık. ben hiç bir şeye de değilim, başlıktayım. tecavüz meşru regular bir yolmudur ki bunu yaparken rezil olanlar var .. "ahh mehmet bey rezil olduk rezil .. tecavüz organize etmiştik kamil, salih ben ve muhittin rezalet durumlar oldu gazetelere çıktık" demiyorlardır heralde .. bu gazetenin bir editçisi yok mu? tashih yapanı yok mu da bunu grafiker çocuklar aldığı gibi mizanpaja göre getirip koymuşlar .. " abi senin haberin başlığını ne açalım varmı aklında bir şey.. -koy çocuğum bir şey , şöyle ses getirsin, rezil bir durum olduğunu anlasınlar, iğrençlik aksın.." tabii çocuk hak edeyim derken bok ediyor ve böyle bir enteresan başlık çıkıyor ortaya .. aferim milliyete ..çok iyi yakalamış iyi organize edilememiş tecavüz partisini.. rezil olmuşlar millete .. aferim milliyete..
yine boşta kalan ingiliz bilim adamları falan sıkılmışlar bakın onca ispatlanacak teori dururken masada bunu ıspatlamışlar sözüm ona .. hemen bir haberin ucuna iki bilim insanını bağla, birazda küsuratlı sayı ver haber ciddiyet kazansın.. geçiniz efendim geciniz .. ahada haber aşağıda ..
"ingiliz Telegraph gazetesinin haberine göre, ilk tanıştıkları zaman bir erkek kadına ne kadar uzun bakarsa onunla ilgilenme ihtimali artıyor. Eğer erkeğin bakışları sadece 1-2 saniyede sınırlı kalırsa etkilenmeyebiliyor, fakat 8.2 saniye sınırını aşarsa aşık oluyor.
Öte yandan, bunun kadınlar için geçerli olmadığı ve kadınların aynı zaman aralığındaki bakışlarının aynı sonuçları doğurmadığı belirtildi.
115 öğrenci üzerinde gizli kameralarla göz hareketleri takip edilerek yapılan bir araştırmanın sonucunda, 4.5 saniyeye kadar olan bakışların çekici bulmamayla sonuçlandığı, 8.2 saniye sınırını aşan bakışların ise aşırı hoşlanma hatta aşık olmaya kadar vardığı bildirildi. "
uludağ sözlükğün yayınladığı an itibari ile oluşan komedya. örnek başlıklar: "deniz gezmişin kıro olduğu gerçeği, deniz gezmiş e hain diyecek kadar sığ görüşlü, annesi faşist olan faşist genç, mahir çayanı övüp muhsin yazıcıoğlu nu kötülemek, vurmamış vurdurmuş ölmemiş öldürmüş sağcı" gibi. bu başlıklar neden açıldı ? muhsin yazıcıoğlu ve 4 kişi bir helikopter kazasında hala kayıp. ve muhtemelen öldüler. birileri muhsin yazıcıoğlunun ölüsü üstünden sağcılık, ötekileri de solculuk oynuyor. fevri, kişi üzerinden bir ideoloji yürütülmeye çalışılıyor. sağ demek muhsin yazıcıoğlu değildir. sol demekte deniz gezmiş, mahir çayan değil. asılmasay dı siyasetçi olurdu muhtemelen deniz gezmiş (bkz: deniz baykal). muhsin yazıcıoğlu da sağcı bir kimlikle, derin devlete hizmet etmiş, sonradan da siyasetçi olmuştur. şimdilerde ise bir helikopter kazası ile kayıptır. solcu arkadaşlar, muhsin yazıcıoğlunun eksikliklerinden, zamanında yaptığı-söylediği cümlelerden dem vurup " ölmesine üzüldüm kalsaydı ve yargılansaydı" diyor; bazılarıda "bir ölümden siyaset yapan cahiller tuuu" diyor. kaldı ki "tuuu" diyen arkadaşta yazısının ana fikrinde siyaset yapıyor .. bir insanın ölümüyle alakalı değildir ideoloji. che yi sevenler devrim yapsaydı, şimdi sosyalist bir dünya üzerindeydik. ama ideoloji kişilerin üzerindedir. ölen kimine göre badem gözlüdür, kimine göre eli kanlı bir katil. napolyon da fransada yarı kesime göre bir diktatör zorba idi, diğer yarı kesime göre ise muzaffer bir komutan . burada yapılması gereken misyonları kişilere yüklemeden, usturuplu düşünmek.
insan ırkından farklı olan diğer tür. yaşasalardı ne olurdu ? kuvvetle muhtemel medeniyet geldiğinde zenci kardeşlerimiz yerine ( ten rengi o zaman önemli olmazdı, çünkü daha farklı done var elimizde "neanderthal", köle olarak bunları kullanırdık .. daha sonra bunlardan biri çıkar "bir rüyam var" diye başlayacağı konuşmasında bir zenci tarafından öldürülürdü .( suikastlara bakın genelde işleyenler hep maşa ve bu bariz belli..zenci öldüreceksen, seç bir güney amerikalı saf genç ver eline özgürlüğünü vereceğzi diye tüfek bassın tetiğe. ehh neanderthal bir özgürlükçüyü kime öldürtürsün; insan ırkında ki sıralama da neanderthalden sonra gelen klana) neyse .. spor müsabakalarına girerlerdi ve insanüstü rekorlar kırarlardı.. ( atletizm hariç; beden yapıları itibari ile koşmaları zordu veya hareket kısıtlamaları vardı ) yalnız usain bolt hala uçan ayak olarak yazılabilirdi .zencilerin penisi, beyaz erkekler arasında kompleks olarak neanderthal penisinin yerine geçerdi.. hatta kahvede şöyle bir muhabbet dönerdi zenci ile beyaz arasında .." oğlum o ne yaa neanderthal yarraaa gibi" ( aynı zaafların, insanları dost kılması sorunsalı ). nemfoman kadınların ise, baş aktörleri olurlardı kanımca.
A&G araştırma şirketinin, CNN TÜRK ve Kanal D için Ankara ve istanbul'da yaptığı 29 Mart Yerel Seçim anketine göre, AK Parti istanbul ve Ankara'da üstünlüğünü koruyor.
Başkentte bin 213'ü kadın, toplam 2 bin 432 denekle hanede yüz yüze görüşme metoduyla gerçekleştirilen ankete göre, Ankara'da yüzde 32.2 ile AKP (Melih Gökçek) önde gidiyor.
AKP'yi yüzde 27.4 ile MHP (Mansur Yavaş), yüzde 26.5'le CHP (Murat Karayalçın) izliyor.
Ankara'nın kararsız ve tercihi olmayan seçmeni dağıtıldığında, AK Parti oyları yüzde 36,5'e, MHP oyları yüzde 31,1'e, CHP oyları ise yüzde 30,1'e çıkıyor.
iSTANBUL
istanbul'daki 38 ilçede bin 215’i kadın toplam 2 bin 437 denekle yapılan ankete bakıldığında ise, AKP (Kadir Topbaş) yüzde 41'le ilk sırada yer alıyor.
CHP (Kemal Kılıçdaroğlu) yüzde 32.2, kararsızlar, hiçbiri ve boş oy yüzde 17.6, MHP (Ahmet Turgut) ise 3.9 oranında.
Cevap yok, kararsız, hiçbiri dağıtıldığında ise AKP yüzde 49.7, CHP yüzde 39.1, MHP yüzde 4.7 oy oranına ulaşıyor.
kaynak: milliyet
yazarın notu: "kime göre neye göre" diyeceğim ama, geçen seçimde de kıçımızla güldüğümüz anket sonuçları doğru çıkmıştı. kadir topbaş neyse de, dilim varmıyor demeye ama melih gökçek bir 5 yıl daha aramızda.
"Gümüşlük Prensi Mehmet Durmaz'ın adamları bir panelde, Durmaz'a ait arazilerin 1'inci derece SiT alanı olduğunu ve bu nedenle kamulaştırılması gerektiğini söyleyen Yazar Latife Tekin'in üzerine yürüdü!"
radikal..
özetleyecek olursak, `Gümüşlük'ün ortak çevre sorunları ve Myndos kazıları' konulu panelde myndos kazılarının bir ayağı, sit alanı ilan edilen durmazın arazisine giriyor.durmazda " kamulaştırmam ağa" diyor ve adamları ile latife tekin' in üzerine yürüyor ..
bir yazarın sözüydü sanırım .. anımsayan varsa yazarı bana mesaj atsın.. dünya üstünde iki erkek kalsa soyu devam ettirmek için, elinden geleni yapardı; ama iki kadın kalsa, yalnız kalıp benzersiz olmak için birbirlerini boğazlarlardı.. tam söz böyle değil ama genel anlamı bu.. değilmiydi yine bir kadın yazar " dünyayı kadınların yönettiğini düşünmek bile istemiyorum" diyen ..bu sözleri söyleyenler yine kadın yazarlar.. hemen kalkıp kadınlar için iyi cümleler kurulmuş aforizmalar parçalamayın burada. en nihayeti kadın egosundan bahsediyoruz.hani bir klişe vardır, klişe olduğu kadarda doğrudur.. bir kadın erkek için giyinmez; başka bir kadın için giyinir. çocuklarını bile millete " ben doğurdum lan aha" diyecek kadar teşhir eden başka bir tür varmıdır ?kibarlıkları, parfümleri, giyimleri, göz süzmeleri, işveleri, nazları daha gider bu hep başka bir kadın içindir .. düşünün şöyle bir muhabbeti " ayy belma gay bir arkadaşım var, bana asıldı ve ""bir kadınla değil ama seninle yatmak isterdim"" dedi" diyecek kadar; yani kendisini hem orospu ( kendi deyimleri ile) hem dayanılmaz cazibeli gösterirler. kadın egosu dünyanın sonunu getirecek şeylerden biridir.. savaşlar bile onlar yüzünden çıkıyor desem kısa vadeli düşünen bir kaç yazar arkadaş "hadi ordan " derdi.. ama öyle .. liderlik sultasını kadın için taşır erkekler. erkeğin egosu bir bebeğin gülüşü kadar saftır ve salaktır ..kadının egosu ise zeus kadar hırçın ve arzuludur..( ironi yaptım erkek bir tanrı vererek.. baksanıza egolarımızın zayıflığından dolayı bütün tanrılar erkek; hayat ne tuhaf vapurlar filan)
persepolisi izledğimde de aynı yargıya varmıştım.. biz bir "islam ülkesi" olmaya doğru gidiyoruz. işte görsel örneğiyle afganistan..ve şimdi ki afganistanın resimlerini göstermeme gerek yok sanırım ..önceki afganistan aynı bizim şu an ki halimizle benzer.. şimdi ki afganistan ise, irandan beter ..
edit: evet sözlükte ne kadar afganistanın şimdi ki halini beğenen yazarlar varmış yahu.. şaşırdım . eksileyin eksileyin .kaç kişi olduğumuzu bilelim .
çinli bir ressamın yaptığı tarihteki şimdiye kadar gelmiş ( kime göre neye göre ) 103 ünlüyü resmetmiş. stalin, busch, bin ladin, mayk tyson, alfred nobel, kenedy ve daha bir çok sayamayacağımız, ünlü var. tabi kanımca çizen uzak doğulu bir sanatçı olduğundan resimde uzakdoğulu, onların çok iyi tanıdığı, cui jian gibi şarkıcı, guan yu gibi çinli savaşağası ( copy-paste yaptım burayı) var. tabi dediğimiz gibi kime göre ünlü, neye göre ünlü.
mesela steven spielbergün ne işi var orda. o varsa qi baishi ( çinli bir ressam ) gibi adını namını duymadığımız bir adamın işi ne.
edit: eraserhead uyardı ben de körüm görmemişim. lenin varmış
evrim teorisi nedir ? darwinin, mutasyon ve doğal seleksiyon sonucu aynı köklerden geldiğimizi ispatlamaya çalıştığı bir tez..bazı kesimler neden bu olaya "yok öyle bir şey" diye tepki koyarlar ? hani yoksa neden sinirleniyorsun .. yoksa neden dergi kapağını değiştiriyorsun ..yoksa neden adnan hoca ve zümresinin çıkardığı "yaratılışın atlası" gibi bir saçma sapan hurafelerle dolu yapıtı * , bir dünya paralar vererek piyasaya sürdü .. en basit açıklaması ile korku .. eğer ki insanlar düşünmeye başlarlarsa, eğerki insanlar düşünüpte araştırmaya başlarsa, eğer ki insanlar "şiiit hacııı sen adem - havva diyorsun da bunun öncesi var " demeye başlarsa tahtları sallanır .. körü körüne inanan zavallı insanlar bunların yakasına yapışır .. o sebepten dolayı evrim teorisinden korkar bu tarz insanlar .. böyle bir şeyin var olabilme ihtimalinin de olduğunu bildiklerinden, sürekli karalama ve din propagandası ile üstünü çamurla sıvamaya kalkarlar .. emin olan insan ne yapar ? "aha uyduruk teori, içi dışı bu " der soruları cevaplar ve rahat rahat nargilerini içip oltu taşı tespiğini cevizle parıldatırken, semada güneşin batıp, ayın nur içinde dolunaya dönmesinin huşusunu yanında ki öğrencilerine feyzler vererek anlatır ..
bu gün öğrendiğim olay .. açıklıyayım ey sözlük..benim bir arkadaşım makina imalatcısı .. ve buna bu çadırların montajı ile ilgili iş teklifi gelmiş .. nasıl bir şey diye sorduğunda mühendislik harikası olduğuna dair yanıt almış .. açıklamışlar nasıl bir şey olduğunu .. bana anlattığı şu ..
" portakalll bu çadır şöyle .. bir şemsiye düşün ters açılan .. hidrolik bir de sistem düşün; genel anlamda yağ ile basınç yapıp kaldırma kuvvetini veren .. merkezde bir mili, hidrolik dediğimiz basınç mekanizması ile kaldırıyoruz .. bu hidroliğin kaldırdığı milin ucunda, çadırı kaldıran eklemler var .. hidrolik mili yükselttikçe çadır bir papatya gibi açılıyor .. " kaç metre kare dediğimde "150 metre kare yeri kapatıyor .. yalnız anıtlar müdürlüğü karşı çıkıyor , tarihi doku ile uyuşmadığı için .."
şimdi anlayan anladı anlamayan bir bilene sorsun .. ben maliyet çıkaracağım ..bir hidrolik sistem, mili, yağı, motoru, tahrik ünitesi boku püsürü, nerden baksan 20 bin tl .. bunun zemini için angraj çalışması 10 bin tl.. bunun çadırı 17 bin avro ( direk söylenen fiyatı bu ), bunun konstrudiksüyonu 10 bin tl , ehh bunun işçiliği 10 bin tl .. ne yapar yaklaşık 85 bin tl .. benim tahmini hesabım .. söylenen o ki 175 bin tl çadır başına verildiği, yıldız teknik ünv. bir hocanın bu projeyi çizdiği söyleniyor .. eller vicdana konulsun ..sultanahmet camiinin önünde böyle bir çadırın ne işi var ( tarihi dokusu minvalinde ), hadi yaptın bu kadar paraya yazık değil mi? israf değil mi? belediyenin bu paranın yarısını dahi harcayacak yeri yok mu sayın seyirciler .. üzüldüm cidden ..
sonradan gelen edit: ben tkp liyim arkadaş .. tanımam kılıçtaroğlu veya topbaş zümresini.. ben duyduğumu yazdım .. kimse alınmasın .. kaldı ki bir anlamda benim olan paranın böyle harcanmasını yazıyorum .. alınırsanda alın kardeş ..ben paramın muhasebesini yapıyorum , sen yap diye de sufre veriyorum daha ne yapayım..
oğuz atayın tutunamayanlar' da geçen hz. isaya yazdığı bir mektub ve mektuptan sonra isa' nın gelmediğini belirten küçük ama insana doyumsuz bir özlem ve hayal kırıklığı hissi veren yanıt.. tamamı şöyleydi
"Sevgili isa,
Bütün olanlar için özür dilerim.Kabahatin bende olduğunu
biliyorum.Günlerdir durmadan seni düşünüyorum.Kitabını elimden
bırakmıyorum.Bütün meselelerde sen haklısın.Bugün
düşündüklerimi,seninle birlikte olduğumuz gün bilseydim,her şey başka
türlü olurdu.Fakat;göreceksin,birdaha buluşursak nasıl istediğin gibi
bir adam olacağım.O kadar değiştim ki beni tanıyamayacaksın.Çarşamba
günü annemler evde yoklar.Gelebilirsen rahat rahat konuşuruz.
olmayacak önerme. çünkü (bkz: din) nedir? kendimce açıklamam gerekirse bir bireyin vicdani muhasebesini yapmak ve açıklayamadığı şeyleri, o birey için en doğru açıklayan kurumdur. ateizm böyle bir dogmayı "yoktur" diye reddettiğine göre, ateizmin din olma olasılığı teyzemin eniştem olma olasılığından daha zayıftır. ateizmin felsefesinde zaten yaratıcı veya metafiziki bir inanış yoktur. seküler olsun olmasın hiç bir dini de bu sebepten dolayı kabul etmez. kaldı ki önerme ukte olarak girilmiş ve yanlıştır.
