portakalll
149 (şirin baba)
beşinci nesil yazar 1 takipçi 3.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    elektrik olmasa

    1.
  1. nikola tesla kullanılabirliğini bulmuş ( bana kimse edison diye gelmesin uçan tekme atarım aga) .. peki bulamasaydı ve bu zaman kadar gelseydi .. yani elektriğin farkın da olsaydık ama kullanamasaydık .. 1. ve 2. dünya savaşı olur muydu ? abd süper güç olur muydu.. ağır sanayi devrimi gerçekleşir miydi.. abd japonya' nın sömürgesi olur muydu ( konvensiyonel savaş ve samurayları düşün hacı ) ..valla dünyanın düzeni böyle olmazdı zaar .. yeni sanat akımı falan da olmazdı .. sinema olmazdı çünkü ..stop motion falan çekerdik filimleri artık ..oha..
    0 ...
  2. tarihteki en önemli icat

    6.
  3. (bkz: nikola tesla)
    dolayısı ile
    (bkz: elektrik)
    elektrik olmadığını düşünün, televizyonları saksı niyetine kullanıyor olurduk ..klavyeden bi bok olmaz ama ver 1 yaşında ki yeğene oynasın lan ..
    0 ...
  4. mu adası

    2.
  5. mahsun kırmızıgül

    128.
  6. mahsunun tırnağı olmaya and içmiş insanların olduğu kişi ..tırnak keratinden olur ..homo sapiensten değil .. ha mecaz-i mürsel yaptıysan da olmamış ..çünkü mecaz-i mürsel de kelimeden olur, özel isimden değil ..neyse gelelim esas konuya hacı..

    sanatçı: sadece tek örnek .. Krzysztof Kieslowski- üç renk, dekalog vs vs .. lodz' da yönetmen olmuş..
    yakışıklı: alain delon, hadi çakması cüneyt arkın ( cüreklibatur kardeş ) .. ulan yakışıklı budur ..yakışıklılık budur .. neresi yakışıklı tek kaş abinin .. bu kadar da şoven olmayın iki dakika ..
    üretken: nikola tesla .. sinemadan veya müzikten yüz milyon tane veririm ama icat şampiyonu bu adam yeter sana..
    halktan biri: "ben suşi yiyorum kebabp değil " diyen birini "halktan" diye savunmak .. yazmıyorum anlayın ..
    kapaklı bir "kıskanılan": bunca akademiden olanaksız mezun insan varken, kalkıpta kendi halkını sömüren ve bunu görmeyecek kadar dangalakça bakan sözlük yazarı fanatisti insan gördüğümde kıskanırım .. bu da benim lüksüm olsun .. ver o bütcelerin onda birini * ( oyuncu istemez) sana mutluluğun resmini çeksin ..

    kendi halkını sömüren bir ağadan başka bir şey değil .. ama işin ilginci sömürülen bu marabanın bu adamları ölümüne savunması .. enteresan..

    edit: (bkz: hayat ne tuhaf vapurlar filan) ( en kötü 2. mahsun entrim, girim.. gelişme var ben de hacı.. )
    2 ...
  7. makyaj odası şarkıları

    10.
  8. tümü iyi olan albüm .. özgü namal çük güzel okumuş bregoviç parçasını .. hiç sırıtmamış .. haluk bilginer bir cem karaca edasında okuyor .. çok beğendim .. dinlenir ..güven kıraç çok iyi bu arada .. haa yahu olgun şimşek'e değinmeden geçmeyeyim .. parça istanbul arabeski ve adam istanbul arabeski ile arabesk okumuş .. hani önünde bir kadeh buzlu rakı, kavun peynir müfredatı var, ve bildiğin meyhane ortamı, öyle dağ bayır hayal edemezsin mahsunun çömelip * ellerini başının arasına aldığı sahneyi.... hani masumiyette ki bekir bu parçayı okuyor ..tel tel ve acıkndırmadan , ajitasyon yapmadan .. süper okumuş .. yılgın, bitmiş ve tevazusuz .. iyi albüm tavsiyemdir ..
    1 ...
  9. 15 ünlü ateist

    1.
  10. http://fotohaber.ekolay.n...2B4C64B17A5B794FAE162CB2E

    15 ünlü ateisti vermişler haber olarak.. tabii bildiğimiz isimler.. yahu bu kadar mı ? yani darwin falan neden yok ? Demokritusu, epikusu vermişsin .. bu kadar mı? ayriyetten 15 ünlü müslüma, hrıstiyan, budist vs vs neden yok ? bu arada buruce lee var ünlü ateist olarak.. çok şaşırdım cidden..
    2 ...
  11. 400 dolar maaş alıp genel müdür gibi giyinenler

    1.
  12. genelde ilaç mümessili,*, dandik bir firmada pazarlamacı, kredi kartı pazarlayan sözüm ona bankacı *, hatta bankacı olan kişilerdir bunlar .. öğlenleri avmlerde ticertlarında ki paracıklarla, bayan iş partnerlerine kahve falan ısmarlayıp, komplimancılık falan yaparlar; kompliman yaparkende hava atarlar şöyle ki: " geçen benim roleks saat; armani gömleğimin manşetlerini aşındırdı" *.. bayanları ise daha bir fenadır ..koca kıçlarına bakmadan daracık etek giyer, bir üst düzey yönetici kapaklamak için, bunu bir de diz üstüne çekip arz-ı endam gösterirler .. aynı familyadan oldukları için onlarda benzer hava atma türevlerini kullanırlar; mesela : "geçen sene biz bodrumdaydık . çok eğlendik . berkcanın arabası ile gittik . ne çok benzin harcıyor *ferrrari inanamazsın banu". tabii kızmamak lazım bu tiplere.. çünkü yurdum networları, pradaları, beymenleri, mangoları, fabrikaları, altınyıldızları * bu var sayılan ve özenilen genel müdürlerden çok, bunlardan kazanıyor.. yani ekolojik dengenin devamlılığı için bu familyanında varlığına ihtiyaç var .. yoksa bu saydığımız sülükler yaşantılarını sürdüremez..aç kalırız maazallah..

    edith medith değil: bir önceki entrym de daha bu sözlükte yazmayacağımı beyan ettim .. ama biraz düşünüp bir kaç bira ile bu vucud-u şehri şenlendirip, beyne de fosfor salgılayınca dağa küsen tavşan olmak yerine, üreyip, böyle dandik başlıklar açıp, ilgisiz ve apolitik olmayı uygun gördüm..şimdiden hoş bulduk güzel apolitik kardeşlerim..gazamız mübarek ola saldırın..
    4 ...
  13. türkan saylan ın türbanlı kızlara eğitim vermemesi

    1.
  14. bu sorunsal mıdır? kimine göre evet. bence doğru bir yargıdır. sen kalk, bir sürü eğitime muhtaç, medeni ölçülerde düşünen insan varken, elin arabının kıyafetini, "dini çerçeve" diye başına tak, sonra da geleneği ve göreneği şamanlara ait olan bir topluma, türbanı dayat. türban özgürlükmüş.. peh.. hadin ordan .. sonra türkan saylanın ve benim gibilerin parası ile bu türbanlı kızımız yetişsin ve fettullah gülen okullarında kendi gibi dar çerçeveli kişiler yetiştirsin.. onlarda sözlükte yazar olsun bana küfür etsin ..yahu hem türbana karşı olacaksın, hem de kalkıp türban takmış birine burs vereceksin.. var mı böyle bir şey..bana kimse burda hümanizma falan oynamasın.. "insan eşitliği" madravallarını anlatmasın. bir insanı zorla ( cemaat okullarında olduğu gibi) değiştireceğimize, emeğimizi başka yerlerde ki bizim gibi insanlara ayırırız.. hem daha verimli olur, hem de çağdaşlığın gereği budur..ben kendi çağcıl geleceğimin altına türban gibi bir el bombasını koymam. türban, erkeğin yoz düşüncesini kabul etmiş kadının ünüformasıdır .. türban erkeğin kadın üzerinde ki hemogonyasıdır.. ondandır erkekler tartışır ve dillerinden düşürmez " türbana özgürlük " diye ..neyse konu bu değil.. türkan hoca en doğrusunu yapmıştır. türbanlı kardeşimiz gitsin gülen cemaatinden yardım alsın .. o kadar mı düştüler 150 - 300 tl lik bir burs için yani; bir cumhuriyetçi, hristiyan, mason, ilmunati tarikatından, seks ayinleri düzenleyen, takiyeci kadının eline ..

    edith: "kaç kişiyiz" onun da burda anketini yapıyorum bu arada. bu entryi ekşi sözlükte yazsaydım, şukella butonu aralıksız çalışırdı.. işte uludağla ekşi arasında ki fark .. bir tanesi gülen cemaatinin yuvası olmuş; ötekisi aydınlık türkiyenin .. bundan sonra da yazmıyorum ..burada siz kazandınız.. başka yerde görüşmek umuduyla..
    21 ...
  15. türkan saylan

    135.
  16. 1- lepra (cüzzam) ile ilgili bilimsel çalışmalar
    2- cüzzamla savaş derneği kuruculuğu
    3- hindistan da kendisine verilen uluslararası gandhi ödülü (1986)
    4- 2006 yılına kadar dünya sağlık örgütü nün lepra konusunda danışmanlığı
    5- 1981-2002 yılları arasında üniversitedeki görevinin yanında gönüllü olarak, sağlık bakanlığı istanbul lepra hastanesi başhekimliği
    6- uluslararası lepra birliğinin ilu) kurucu üyeliği
    7- 1982-1987 yılları arasında istanbul tıp fakültesi dermatoloji ana bilim dalı başkanlığı
    8- 1981-2001 arasında istanbul tıp fakültesi lepra araştırma ve uygulama merkezi müdürlüğü
    9- dermatopatoloji laboratuarının, behçet hastalığı ve cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklar polikliniklerinin kurulmasında öncülük
    10- 1989 da çağdaş yaşamı destekleme derneği (çydd) kuruculuğu ve genel başkanlığı
    11- 1990 da öğretim üyeleri derneği kurucu üyeliği ve ilk dönem ii: başkanlığı
    12- bine yakın yayın, yabancı dergilerde yayımlanmış tıbbî çalışmalar, tıbbî, sosyal ve siyasal içerikli gazete makaleleri
    13- türkçe tıbbî dergilerde ve kongre kitaplarında yayınlanmış araştırma, derleme ve olgu bildirimleri,
    14- 1996 da istanbul üniversitesince verilen atatürk ilke ve devrimleri ödülü,
    15- ingiltere dermatologlarının derneği olan dowling kulübü (1978) onur üyeliği
    16- kuzey amerika dermatoloji derneği onur üyeliği (1996)
    17- ülkemizde yılın kadını ödülü (1990)
    18- "melvin jones ödülü" (1991)
    19- "atatürkçü düşünceye hizmet ödülü" incirli lions (1996)
    20- "kuvayi milliye ödülü" haliç rotary (1997)
    21- "fahrettin kerim gökay ödülü" türk lions vakfı (1997)
    22- "türkiye ziraatçılar birliği dayanışma ödülü" (1998)
    23- "75. yıl ödülü" türk kadınlar birliği şişli şb. (1998)
    24- "uğur mumcu - muammer aksoy ödülü" add istanbul şubesi (1999)
    25- "rıfat ilgaz kültür merkezi onur" ödülü" (2000)
    26- italya "foyer des artistes kurumu ödülü" (2001)
    27- cüzzamlı hastalara verdiği uzun süreli hizmet ve getirdiği bakış açısı nedeniyle "hasta ve hasta yakını hakları derneği 2001 yılı ödülü"
    28- "atatürk ödülü" amerika / atatürk topluluğu (2001)
    29- "sanat kurumu onur ödülü" (2002)
    30- "atatürk / çağdaşlık ödülü" dünya atatürkçü kuruluşları (10 kasım 2003)
    31- "üstün hizmet ödülü" yıldız teknik üniversitesi (2004)
    32- eğitime yaptığı katkılar nedeniyle "eğitim ödülü" ted koleji
    33- "kendinden önce hizmet" ilkesine örnek davranışı nedeniyle "100. yıl mesleki başarı ödülü" rotary kulübü
    34- "insan hakları ödülü" izmir karşıyaka belediyesi (2004)
    35- "türkiye'nin en iyi eğitimcisi" ödülü - tempo dergisi (2004)
    36- kültür üniversitesi'nin istanbul genelindeki üniversitelerin öğrenci ve öğretim üyeleri arasında yaptığı anket sonucunda "yılın en yürekli kadını ödülü" (2004)
    37- "puduhepa ödülü" - adana kütür sanat derneği (2005)
    38- "meslek hizmetleri ödülü" ankara emek rotary kulübü (ekim 2005)
    39- "toplumsal barış ödülü" barış radyo
    40- "insan hakları, demokrasi, barış ve dayanışma ödülü" - sodev sosyal demokrasi vakfı (2005)
    41- "iyi kalpli ol ödülü" türk kalp vakfı (2006)
    42- "yılın başarılı iş kadınları ödülü" dünya gazetesi (2006)
    43- "çek eğitim ödülü", çağdaş eğitim kooperatifi (2006)
    44- çydd olarak okumalarına katkıda bulunduğu binlerce öğrenci
    45- atatürk cumhuriyetine her alanda ve her zaman sahip çıkan bir tutum
    46- cumhuriyet mitinglerinde ne şeriat, ne darbe! sloganı
    47- vaktimi çaldı diyerek kızdığı ve uzun süredir tedavi gördüğü bir kanser hastalığı
    48- hekim kimliğinin kutsalı olmayı başarmış bir kişilik
    49- pes etmeyen bir yürek
    50-birlikte çarpan, onunla gülen, onunla birlikte ağlayan milyonlarca yürek...

    aldığı bunca ödül vs. onun için önemli değildir eminim ..o hala yapacak işler var deyip yükleniyordur hasta omuzuna, sorumluluğun soyut yükünü..vakit ve benzeri gazeteler " bakireliğinizden vazgeçin " ilgili haberlerini verip duruyor; tabii alt metinlerini vermeden türkan saylanın konuştuğu cümlelerin .. ve bir çoğu " e fettullah gülen de aynı şeyi yapıyor, insanları okutuyor" diye fettullah gülen gibi bir oportonist ile bir tutuyor türkan saylanı..dua ise kardelenler kampayasında hayatları kurtulmuş kızların duaları yeter.. bu ne okumadan bilmeden yapılan bir girdidir ki bu sayfaya, kadını fahişelikle bile suçlamışlar neredeyse..insanlar yaptıkları ile anımsanır..nuit in bertolt brechten yaptığı alıntı ile yarın iranda ki gibi bir gece yarısı islami devrim olduğunda, ve humeyni gibi bir ali asan baş kesen iktidara geldiğinde anlarsınız türkan saylan gibi çağdaş, asri insanların yaptığının anlamlarını. sen de az değilsin türkan abla hani, otur oturduğun yerde, sana ne doğuda ki okuyamayan, ezilen , dayısının, emmisinin tacizine uğrayan el kadar sabiler. sen yap eğitmenliğini, al maaşını, bir kaçta popülist söylem .. gelsin emekli maaşı, yersin marmariste, bodrumda , datçada..vijdan .. değil mi vijdan ..sende var ama hala bir çoğunda yok o vijdan..lütfen birazcık vijdan yazarken arkadaşlar ...
    8 ...
  17. kadının dostu kadındır

    9.
  18. erkekten dost olur mu kadına, hayır.. direk sikme çabasındadır erkek, punduna denk getirince.. hatta biraz votka bu iş için muhteşem bir ortam hazırlayıcıdır..yani kalkıpta kimse " benim şöyle dostluğum oldu şu kızla " minvalinde ahkam kesmesin .. erkek ateş barut olayındadır .. kadını bilmem, o ruh halini kadınlar bilir..yani kadının kadından başka dostu yoktur; doğrudur, ama bir de şu vardır "kadının düşmanıda kadındır".. neden mi? bir kadının önünde diz çöktüremeyeceği tek yaratık kadındır.. erkek mi .. sözlememe gerek var mı? yanda ki başlıklara bakın yarısı "am" ile ilgili .. daha konuşmuyayım .. her zaman ki klişe bir düşünce ile , kadın kadın için giyinir, kadın kadın için makyaj yapar, kadın kadın için saçını yaptırır.. kalkıpta bir erkek için hiç bir sik yaptırmaz .. öyle görünür " nasıl olmuş hayatım " gönül almalarının arasında ama , o bir pars edası ile hemen yanıbaşında ki muhterem beyin * eşini izliyordur " nerden bulmuş kaltak o elbiseyi, ben o kadar paris,milano, new york dolaştım bulamadım.." ve yaklaşıp sorar " şekerim ne kadar yakışmış, nerden aldın" sorusunu ki bu bir sonra ki savaşta cephaneyi nerden bulması gerektiğinin jurnalidir.. süper eğlenceli lan bu karı milleti.. bizleri bir avuç klitorislerinin * içinde oynatıyorlar; biz koskoca sikimizle hala "ben o karıya 15 posta kaydım, hem de çıkarmadan " babalanmaları ile dünyayı unutmuşuz ..
    2 ...
  19. türk kızı

    801.
  20. kafasını çalıştırması gerekliliğini (bkz: güzel olanın zeki olmasına gerek yoktur) 30 yaşından sonra, bir çok tekme, kazık, penis yedikten sonra anlayan, o yaştan sonrada spiritüele, varoluşculuğa merak duyan, paralı erkekleri yakışıklı erkeklere tercih eden, bunun yanında, bir gecelik kaçamaklarla yakışıklı erkekleride kendi yörüngesinde tutan, 60 yaşına gelsede kadınsı, nemfoman yapısından dolayı "ben çok güzelim lan" egosunu elinden bırakmayan, ama ukrayna, rus vb. gibi hanımlarla bir arada * bulunmaktan şiddetle kaçınan, " az votka vardır" termonolojisinin yegane ispatı hedelerdir. geneli 2x2 yi bilemeyecek kadar aptal; yine bu geneli integrali yiyip yutmuş birini kafesleyecek kadar zekidir. *

    şiddetle ihtiyaç duyulan edith: ve sözlükte, 2x2 yi bilemeyecek kadar aptal olanlarının hayranları bolca mevcuttur.. selam ederim kendilerine ..
    6 ...
  21. mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi

    33.
  22. türkiyede ki diğer akademilerde, güzel sanatlar okuyan kişiler için olimpios dağı izlenimi veren okul (bkz: kendimden biliyorum)
    2 ...
  23. yiğit bulut

    31.
  24. şeytanın sözlükte yazar olması

    4.
  25. sözlükte olmazdı kendide yazmazdı.. ne bilsin pc yi, klavyeyi vs vs .. iğva eder ve bir yazara yazdırırdı .. aynen bir rahibe okuttuğu gibi...

    ilkönce yağmurla
    sonra birdenbire açan güneşle başlamıştı sabah.
    henüz ıslaktı asfaltın solundaki tarla.
    harp esirleri çoktan iş başındaydılar.
    topraktan nefret duyarak
    halbuki köylüydü birçoğu ;
    tıraşlı ve korkak
    çapalıyorlardı patatesleri.
    suluboya, solgun resimleri hatırlatıyordu insana
    köy kilisesinden gelen çan sesleri.

    pazardı.
    kilisede erkeklerin hepsi ihtiyardı
    kadınların değil,
    içlerinde büyük memeli kızlar,
    ve sarı saçlarına ak düşmemiş anneler vardı.
    maviydi gözleri.
    başları önde,
    kalın, kırmızı ve harap parmaklarına bakıyorlardı.
    terliydiler.
    haşlanmış lahanayla günlük kokuyordu.
    kürsüde muhterem peder
    «beyannameyi» okuyordu,
    gözlerini gizleyerek .
    renkliydi pencere camlarından biri.
    bu camdan içeri giren güneş
    duruyordu genç bir kadının bembeyaz ensesinde
    eski bir kan lekesi gibi.
    ve hiçbir zaman
    doğurmamış olan
    göğüssüz ve kalçasız bir meryem'in kucağında bir çocuk :
    başı öyle büyük
    o kadar inceydi ki kıvrılmış bacakları
    hazin ve korkunçtu.
    önlerinde kandil yanıyordu
    eski
    sert
    ve boyalı tahtayı aydınlatıp...

    iki adam boyundaydı tahta heykel.
    şeytan saklanmıştı arkasına
    kaşları çekik, sakalı sivri,
    mefistofeles olması muhtemel-
    ve âlim bir tebessümle
    dinliyordu muhterem pederi.
    avrupa'nın bekası,
    (okuyordu beyannameyi muhterem peder)
    avrupa'nın bekası için harbediyoruz.

    dinliyordu şeytan
    sivri sakalında keder
    ve âsi ve selîm aklına
    dayanılmaz bir ağrı vermekteydi yalan.

    okuyordu rahip :
    avrupa milletleri el ele verip
    harbediyoruz,
    ve mutlak imha edeceğiz
    medeniyet için tahripçi bir unsuru.»

    şeytan bir parça yana itti meryem'in heykelini
    ve havada sihirle efsun alâmetleri daireler çevirip
    kaldırdı elini
    rahibe doğru
    etsizdi, uzundu bu el,
    hakikat gibi, kemikli ve kuru .

    ve ne olduysa o anda oldu işte.
    renkli camın altındaki kadın
    çırılçıplak göründü kıpkırmızı güneşte.
    memeleri ağırdı
    ve sarı ipek gibi parlıyordu karnının altında tüyler.
    düşürdü kâadı muhterem peder
    ve şeytan'ın iğvasıyla hakikati bağırdı :
    karşı koymak günü geldi en büyük tehlikeye.
    harbediyoruz,
    fuhşun bekası için,
    kerhane kapıları kapanmasın diye.
    ve sen orda, arkada
    içinde beyaz entarisinin
    bir erkek çocuğu gibi duran,
    sen orospu olacaksın kızım.
    sana firengi ve belsoğukluğu verecekler
    büyük şehirlerimizden birinde.
    baban dönmeyecek
    yatıyor şimdi yüzükoyun
    çok uzak bir toprağın üzerinde.
    şimdi kan içindedir
    etli, kalın kulaklar
    ve ince kollarının dolandığı boyun.
    yattığı yerde yalnız değil.
    hareketsiz duran tanklarla, terk edilmiş toplar sahada.»

    kendi sesinden ürkerek
    sustu rahip.
    orda, arkada, beyazlı kız ağlıyordu.
    kadife ceketli bir erkek
    ihtiyar orman bekçisi civar çiftliğin
    bir şeyler söylemek istedi.
    sivri sakalını kaşıdı şeytan,
    rahibe : devam et,dedi.
    ve muhterem peder
    başladı tekrar konuşmaya :
    harbediyoruz :
    pazar ve mal nizamının bekası için.
    kömür, lâstik ve kereste,
    ve kendi değerinden fazla yaratan iş kuvveti
    satılmalıdır.
    patiska, benzin
    buğday, patates, domuz eti
    ve taze gümrah bir sesin içindeki cennet
    satılmalıdır.
    güneşli bahçesi ve resimli kitapları çocukluğun
    ve ihtiyarlığın emniyeti
    satılmalıdır.
    şan, şeref ve saadet,
    ve
    kuru kahve
    topyekun pazar malı olup
    tartılıp, ölçülüp, biçilip satılmalıdır.
    harbediyoruz :
    harbi bitirdiğimiz zaman
    aç, işsiz ve sakat
    harp madalyasıyla fakat
    köprü altında yatılmalıdır...»

    yine sustu muhterem peder.
    şeytan emretti yine :
    naklet onun macerasını,
    o ne idi, ne oldu, anlat...»

    ve anlattı rahip :
    onu hepiniz hatırlarsınız,
    toprağın içindeki bir patates tohumu gibi
    fakir,
    çalışkan
    ve neşesiz geçti çocukluğu.
    sonra uyandı birdenbire
    on yedi yaşına doğru.
    yine fakirdi, çalışkandı.
    fakat aylarca gidip
    bulutsuz bir denizde
    altında sönük yelkenlerin
    sanki çok sıcak bir sabah ufukta apansızın
    yeni bir dünya keşfeder gibi buldu neşeyi...
    mahallede sesi en güzel olan insandı
    ve en güzel mandolin çalan.
    hatırlıyorsunuz değil mi
    size doğru gelen dostluğunu kocaman, kırmızı elinin
    ve mavi kurdelesini
    mandolininin?..
    içinizde kimin kalbini kırdı,
    kime yalan söyledi,
    sarhoş olduğu vaki midir,
    ve kiminle dövüştü?
    çocuklara saygısını
    ve ihtiyarlara şefkatini inkâr edebilir miyiz?
    belki biraz kalın kafalı
    fakat kalbi bir balık yavrusu gibi temiz
    onu geçen sene harbe gönderdik.
    şimdi gerilerinde cephenin
    işgal altındaki bir köyün odasındadır.
    baygın bir kadının ırzına geçmekle meşgul
    bir tahta masanın üzerinde.
    beli çıplak
    pantolunu dizlerinde
    başında miğfer
    ve ayaklarında kısa, kalın çizmeler.
    yerde iki çocuk ölüsü yatıyordu
    direkte bağlı bir erkek.
    dışarda yağmur yağıyor
    ve uzaktan uzağa motor sesleri.
    kadını masadan yere iterek
    doğrulup çekti pantolonunu...
    halbuki hepiniz hatırlarsınız onu,
    hatırlıyorsunuz değil mi
    size doğru gelen dostluğunu kocaman, kırmızı elinin
    ve mavi kurdelesini
    mandolininin?»

    yine birdenbire sustu muhterem peder.
    (susabilmek bir hünerdir
    insanın ağzından çıkan sözler
    kendine ait olmazsa.)
    fakat tahta meryem'in arkasından
    yine emretti şeytan :
    rahip, devam et, dedi.
    ve devam etti rahip :
    harbediyoruz.
    çalıştırılan insan yığınları
    birbirine devrederek zinciri,
    karanlık ve ağır,
    beton künklerin içinde akmalıdır.
    ve sen kocakarı
    ön safta, solda, diz çöküp
    yüzü eski bir kâat gibi buruşuk olan
    seni temin ederim ki
    kilise kapısında oynayan torunun
    beş yaşında,
    başı altın bir top gibi yuvarlak
    dedesi,
    senin kocan,
    babası,
    senin oğlun
    ve komşuların gibi
    kömür ocaklarında çalışacak.
    hiçbir şeyi
    ümit etmemeyi
    öğrensin.
    bu maksatla
    uçuyor bombardıman birliklerimiz
    tasavvur edilmeyecek kadar çok ölüm taşıyıp
    iki gergin kanatla.
    ve motorlarına benzinle beraber
    belki bir parça keder dolarak
    (öldürenlerde tevehhüm edilen keder gibi bir şey),
    uçuyor av kuvvetleri himayesinde olarak
    bombardıman birliklerimiz
    birbiri ardından giden dalgalar halinde...
    harbediyoruz :
    öldürdüklerimizin sayısı
    bizden ve onlardan
    aralarında meme çocukları da var
    şimdilik
    beş altı milyon kadar.
    harbediyoruz :
    kundak bezinin çeşidiyle belli olmalı herkesin yeri.
    harbediyoruz :
    parlasın edebiyen diye sabah güneşlerinde
    hapisane demirleri...»

    hakikat çok taraflıdır.
    fakir bir şimal kilisesinde
    şeytan'ın iğvasıyla da olsa,
    fakir bir papaz
    onu o kadar uzun anlatamaz.
    inzibat kuvvetleri aldı haberi
    kadife ceketli orman bekçisinden
    gelip indirdiler kürsüden muhterem pederi.
    ve asfalt yolun üzerinde
    arasında silâhlı iki adamın
    giderken muhterem peder
    şeytan baktı arkasından :
    çekik kaşlarında ümit
    ve sivri sakalında keder.

    ve nazım'ın 17 şubat 1946'da yaptığı ekleme:

    not :
    alamanya yıkıldı.
    temerküz kampından kurtarıldı muhterem peder.
    ve yine şeytan'ın iğvasına uymasaydı eğer
    önemli alaman demokratlarından biri olurdu bugün
    anglo-sakson işgal bölgelerinden birinde.
    halbuki yine uydu şeytan'a.
    ve yine bir pazar günü ve aynı kilisede yine
    batılı müttefikleri meth ü sena edeyim derken
    41 yılında söylediklerinden bazı fasılları tekrarladı aynen
    bilhassa mal nizamına ait olanları.
    ve katolik bir amerikan subayının emriyle
    (tevkif edilmediyse de bu sefer)
    kovuldu kiliseden muhterem peder.
    yine arkasından baktı şeytan :
    çekik kaşlarında biraz daha çok ümit
    sivri sakalında biraz daha az keder...

    ( tabii ki nazım hikmet ran)
    3 ...
  26. baş açıklığını çağdaşlık sanan kişi

    1.
  27. başı kapalılığı arap kültürünün bir giyim - kuşam şekli olduğunu bilmeyip, bizim kültürümüzde ki tülbent, çit, yaşmak gibi bizim kültüre ait olan giyim kuşam ile karıştırıp, bunu türbana özgürlük adı altında yaymaya çalışan arap özentisi güruhun mesnetsiz açıklaması.

    kaldı ki ekşi sözlükten alıntı olan yazarı liawrizas olan şu yazıyı eklemeden geçemeyeceğim ..

    "temelinin sümerlere dayandığı söylenir.
    sumerlerin tapınaklarında seks temelli amme hizmeti yapan kadınların, ki bunlara genel kadınlar denmekte, halkın arasına çıktığında kullandığı ve onları sıradan halktan ayırmaya yarayan başörtüsü.
    fakat zannedilmesin ki bu kadınlar kötü kadın olduklarından veya utanılacak birşey yaptıklarından kullanıyorlar bu örtüleri. sümerlerde rahibe mertebesindeki bu kadınlar, her şehirdeki belli tapınaklarda, şehrin erkeklerine, ki her erkek bu hizmeti haketmiyor- hizmeti haketmek için belli bir aileden gelmek ve yüz kızartıcı herhangi bir suç işlememiş olmak ve bunları kanıtlayan belgelerle tapınağa başvurup onay almak gerekiyor (görüldüğü üzre pek ciddi ve teferruatlı bir iş)- cinselliği öğretmek, kimilerinin yenilik arayışına cevap vermek gibi nedenlerden dolayı seks hizmeti veriyorlar. "

    şimdi yukarıda ki arkadaşın erkek olduğunu varsayarak bir kadın aksesuarı olan bir şeyi, kadından çok savunup, bunu ağzınıza plesenk etmenizi anlamıyoruz .. medeniyet dediğin şeyin varlığından bahsedip, kadın aksesuarı olan bir şeyi "medeniyet" adılı altında kadınlara çakma zorunluluğunu anlayamadım .. bana anlatır mısın beyaz yalan ?
    3 ...
  28. türkiye nin 403 milyar tl lik borcu ödemesi

    25.
  29. 403 milyar / 70 milyon= yaklaşık 5500 lira gibi bir para düşüyor kişi başına. ( yurdum insanı gibi düşünüyorum biraz müsade ) ödeyelim gitsin . ne olacak ki bizim aile 5 kişi çarp 5,5 ile 27,5 milyar yapar.. ben veririm ..ben veririmde kardeş ya gariban toprak ağası ne yapsın .. herifin aşiretinde var 8000 kişi çarp 5,5 binle yapar sana 44 000 000 tl. ohaa.. mazallah aşiretide kurutursun, feodalizmide.. hem başbakanın "çocuk yapın" demesinin sebi bu.. kişi başına düşen borcu azaltmak ..ne duydum seni "ya kişi başına düşen milli gelir ne olacakmış " sen sus bakıyım .. terbiyesiz .. aldırırım seni şimdi ergenokondan ..
    3 ...
  30. şerefsiz rasmussen

    1.
  31. "HABERTÜRK'te Erdoğan Aktaş yönetimindeki Kim Haklı? programında Türkiye'nin Batı ile ilişkileri tartışıldı.

    Karikatür krizi ve Roj TV nedeniyle NATO Genel Sekreterliği'ne karşı çıkılan Rasmussen için Yiğit Bulut sert ifadeler kullandı. Hz. Muhammet'e hakaret içeren karikatürler için "ifade özgürlüğü" yorumu yapıldığını anımsatan Bulut, "Ben de şimdi ifade özgürlüğümü kullanıyorum: Rasmussen gibi şerefsiz NATO Genel Sekreteri oldu. ifade özgürlüğümü kullandım, bana bu hakkı Rasmussen verdi. Batının çifte standardını göstermek için yaptım. " dedi. "
    kaynak: milliyet

    şimdi sen gaeteci ( değilsen hangi sıfatla ordasın sen ) olmuşsun da kardeş, neyin ne olduğunu bilememişsin. kişilik hakları denilen bir şey var. senin türkiye de böyle, külhanbeyi erbabplığı ile konuşturmaya özendirmiş bir başbakanın var..sen ağzın köpükler, sağa sola hakaretler saçarsan meşhur olup, libidonla beraber egonunda tatmin olacağını biliyorsun; abilerin göstermiş sana (bkz: fatih altaylı)..herkesin bildiği, dandik mahalle kahvesi muhabbetlerini getirip koskoca televizyonda yayınlayan televizyon yapımcılarına mı kusayım burda; yoksa seni gazeteci sıfatıyla orda konuşturan kişilere mi ? bilmediğimiz konular hakkında konuşsaydın yaa..köy kurnazlığı ile toplumsal bir olayı ( ewet karikatür olayı toplumsaldı, adam kendisi için çizmedi onu..) kalkıpta fevri bir olaya dönderirsen ve koskoca danimarka başbakanına "şerefffsiz" dersen, yarın bir gün senin başbakanın için, almanya, danimarka, isveç vs vs başbakanı "hırsız, harami, kabadayı" dediği vakit altından kalkamazsın ..yine avrupa birliğine karşı çık; ama popülizim yaparak değil ..
    2 ...
  32. uludağ sözlük ün gülen cemaati yapılanması olması

    10.
  33. olmasından şüphe duyduğum durum.. şöyle ki .. gülen cemaatinin türkiye' de, 3 büyükler olarak bilinen ekşi, itü ve uludağ sözlükten birini ele geçirme planları ekşide de itüde de bilinir, hatta yaptığı ataklar falan anlatılır. ekşi sözlüğün ntv, cnn gibi kanallarla olan bağlantılarından; itü sözlüğün ise istanbul teknik üniversitesi bazlı olmasından bu sözlüklere yanaşamadığı, bundan sebep daha az bilinen, üniversitesine de daha fazla hakim olduğu (uludağ da okuyanlar bilir) bu platformu seçmesi normaldir..kaldı ki yukarıda ki bluevelve nin entrysine dahi dişlerini göstererek yazan yazarlar mevcuttur.bunun göstergesi etkiye karşı tepkidir ( ben güzel sanatlar okudum.. mühendis olan arkadaşlar bunun teknik terimini bilirler ).. açıkçası bu gidişle bu sözlüğü bırakıp, kuyruğumu kıstırıp, ekşide yeniden yazar olmayı bekleyeceğim..hangi zaman rte ile ilgili, gülen cemaati ile ilgili bir yazı yazsam; hükümet ile ilgili bir köşe yazısı yayımlasam (bkz: mıne g kırıkkanat), eksi oylarla süslenmiş entrylerim.. oysa ki çok masum olan , reklamlarla, dizilerle, tv ile kafanızı yıkamayın önünüze bakın minvalinde yazılardı.

    iş bu entrymi bitirirken, moderatörlere, etrafınızda gülen cemaatinden rahatsız olan, sözlük yazarlarının olduğunu bilin ve terazinin kefesini ona göre ayarlayın diyorum ..
    7 ...
  34. biri bana gelsin

    48.
  35. an itibari ile yavuz bingölün, yazımı kışa çevirdin parçasının bağlaması ile icra etmeye çalışması .. yalnız orkestrada ki bağlamacı uçuyor .. napıyorsun oğlum yavuz abinin yerin dibine gömdün öyle bağlamamı çalınır .. resmen yavuzun yüzünde " noluyor lan hassiktir yaa böyle bağlamamı çalınır " ifadesi vardı .. bana bile bıraktıracan anasını satayım bağlama çalmayı ..heee..
    0 ...
  36. benim oğlumun niye flütü yok ulan

    13.
  37. insan eski türk sinemasına baktığında, utanacağı yerde ( evet utanacağımız yerde.. lan 5-10 sene evvelde "gecelerin yargıcı" falan vardı .. voltran ile büyüyen şu bünyeyi kimlere emenet ettin yarab ) kalkıp burda "ne biçim türk sinemasıymış bizi keklemişler" demek aymazlık olur.. kaldı ki yalan rüzgarı gibi embesil kısır döngü dizileri bize 15 sene izlettiler.. viktor dede oldu düşkünler evinde olması gerek anasını satayım, ama dizide paso milleti sikiyor.. yani cacağazlarım, arz - talep meselesi.. toplum bunu istiyor . eskiden ( 80 li yıllar ) oda müziği vardı .. bir sahnede iki tane kişi, biri erkek biri dişi, babamın deyimi ile gıy gıy yapıyorlardı.. hemen akabinde de aşk gemisi denilen *sikimdirik diziyi izliyorduk..o yönetmen bilmiyor mu, ibonun eline bir baton verip, çocuğuda sahne arkasında bir yerden kameraya amors oturtup, ibonun "yalnızım dostlar" bestesini cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası eşliğinde dinletmeyi. ajitasyonu, acıyı nasıl verecek .. herif bilmezki halkın yumuşak karnını .. böyle bir kelam uydurmuş, sonrasında da efkar yapalım, rakı içelim millet anlamaz demiş, anlasada anlamayan millet bana yeter demiş çekmiş..yani toplum bunu istemiş. hani kalkıp yavuz abi * eşkiyayı o dönemde yapsaydı izlenmezdi, bir başkası için (bkz: anayurt oteli).. çünkü bize acı lazım .. hadi ben de yapayım gereğini "flütüme bir oda ver baba, gidecek hicbir yeri yok" *
    2 ...
  38. the fisher king

    5.
  39. deliler adına yapılmış bir destan. her bir sahnesin de bir aforizma yüklü. "yönetmen sanırım" "bir de bu taraftan bakın oğlum, ibnelik yapmayın" demiş. ne yalan söyleyim iyiki de demiş. robin williams, mercedes ruehl, jeff bridges, amanda plummer harikalar yaratmışlar. hele ki amanda plummer obsesif bir rolü çok iyi kotarmış *
    metroda tekerlekli sandalyede bir dilenci abi versin bu spoileri.

    --spoiler--
    "bob'u çağırır patronu "heyy bob gel bu gün kıçımı yalayacaksın. bob eline makası alıp, patronunun sağ koluna saplama ihtriyacı duyar. o anda biz geliriz aklına. elim ayağım tutuyor iyi bir de işim var, onlar gibi olmak istemem. biz trafik lambalarıyız dostum. biz kırmızı ışığız."
    --spoiler--

    jack kutsal kase namlı, ama bir maçta verilen kupadan başka bir şey olmayan nesneyi çalmak için şatoya iple tırmanırken

    --spoiler--
    "neyseki bu şehirde insanlar yukarı bakmazlar"
    --spoiler--

    sonuç olarak izlenesi bir film.

    edit lan: vladurakul sufre verdi. tekerlekli sandalyedeki dayı tom waits'miş. ice cream mani çığırsaydı tanırdık tabi kendilerini:)
    2 ...
  40. uludağ sözlük

    4040.
  41. bilgiden çok, form sayfalarına dönüşmek için ısrar eden sözlük.. bir başlık giriyorsunuz, başlık harici her türlü yorum var. ya da başlık var ama başlık hakkında bilgi yok.. ekşi ile kendini kıyaslıyorsa eğer, ki o minvalde bir işaret görmedim, daha çok yol gidilmesi gerek. bilgiler çok sığ. bir film, roman, yer, mekan inceleyecek isem hala, ilk önce ekşiye bakıyorum, sonra uludağa.. bunun ekşiden yeni bir sözlük olmasının etkisi varmıdır.. vardır .. ama sığlıkta bir şekilde engellenmelidir. herkes her şey hakkında yorum yapabilir.. ama altına bir argüman, bir kaynak, bir tarih girmekte de fayda vardır. sadece yoruma dayalı, sadece kendi kafasında, üç - beş yerden okunmuş , ya da kulak misafiri olarak edinilmiş bilgiyi, kişilerin kişisel haklarını hiçe sayarak, buraya yazmak, beni ve benim gibi sözlük camiasına aşina olan kişileri soğutuyor.. resmen bilgi kirliliği yaşanıyor ..troller, hiç bir uyarı olmaksızın istedikleri gibi at koşturuyor. tabii ki istediğimiz kaskatı kuralları olan ansiklobedi değil.. tabii ki groteks, kendine has havası olan, alegorik başlıklar - entryler yazılacaktır.. ama bunu, ağzı köpük saçan bir militan-ocak neferi-solcu-sağcı-fenerli-beşiktaşlı-cimbomlu (bkz: daha gider bu) zihniyetinde değil, daha usturuplu, neden-sebep münazarası içinde yazılmasıdır.
    4 ...
  42. tanrı nın eli keşfedildi

    1.
  43. diyor ki haberde "ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA tarafından yayınlanan bu fotoğraf büyük bir tartışma yarattı. Fotoğraf Chandra-Röntgen Gözlemevi'nde çekildi. Fotoğraf bir ele benzediği için NASA'lı araştırmacılar tarafından 'Tanrının eli' olarak adlandırıldı. " yani telaş yapmayın ey yazarlar .. adamlar sadece oluşumun ismini koymuşlar .. bizim hürriyetin elemanlarının gerzekliğinden başka bir şey değil haber .. adamlar "yahu ne koyalım ne koyalım" demişler , "hadi lan tanrının eli olsun" demiş öteki de..yoksa "bu tanrının eli " gibi bir idda söz konusu değil, hürriyetin kaş yapayım derken göz çıkarması ..
    0 ...
  44. ateist

    308.
  45. tanrı tanımı veya tanrı varlığıyla ilgisi olmayandır. özentileri geçersek, ateist kişi kendi içinde ki inancı reddeder. başkasının kabullendiği inanca karşı çıkmaz; yukarıda " ateist şöyle, böyle , aslında kendi iyi de, etrafı kötü" tarzında yorumlar getirmez, kendi içinde yaşar. esasında her seküler dinin de bunu yapması gerek.. dini inancını, içinde yaşaması gerek.. ama mamafi biz de simgecilik değer olduğu için, mensup olduğu oluşumu " ben buyum, şuyum " diyerek ve propagandasını yaparak ama o oluşum için gereken melekenin hiç birine sahip olmayarak, bir nevi cazgırlık yapar. yani dediğimi yap, yaptığımı yapma mantığı. "kaç dua biliyorsun" desem ? "namaz kılıyor musun" desem? rekatlarına falan inmesem, ayetlere falan girmesem .. bence sen dinini doğru yaşa, sonra gel ateizme laf sok. "sen işin koylayına kaçıyorsun arkadaş böyle ateizim falan filan diyerek " diyenlerede.. dünyada ki en zor oluşumlardan biridir ateizim .. kendi vicdanından başka suçlayacak ne kader vardır, ne kaza, nede sarılacak ilahi bir güç.. bu sebepten kimse bir ateistin, işin kolayını seçtiğini de düşünmesin.
    1 ...
  46. mine g kırıkkanat

    61.
  47. aşağıda ki enfes yazıyı yazmış, " türbanlı kızın mini eteği, laik çocuğun sokakta öpüşme özgürlüğü" gibi dandik ve ilgisiz başlıklar açan, anket meraklısı yazarların sevmediği yazar.. biriniz de altına imzanızı atmayın bu yazıya.. eksileyin.. ama içinizden "vallaha benim aklıma geldiydi la böyle yazmak" diyeceksiniz aşağıda ki yazıyı okuduğunuzda.. kimseyi takım tutar gibi tutmadı portakalll.. günahını söyledi, sevabını yazdı .. 5 sayfa entry var hemen hepsini okudum.. kadının cinsel hayatından girip, çetin altanla ilgili yaşamına, faşizan olgularına kadar yazmışsınız.. televoleci yazardan ne beklenir ..

    Bir dünya düşünün ki çocuklar, arabası;baba; olana baba diyor.
    >Büyüyünce akıllanmıyor, bisküvi yiyince astronot olup uzaya gidiyor.
    >
    >Delikanlılık döneminde kraker ısırınca, komşu kıza göbek attırıyor.
    >
    >Zaten daldırma çayla kız tavlıyor, kahve içerken de âşık oluyor. Ama
    >ne kadar aptal olursa olsun, kız sürdüğü kokuya vurgun! Onu terk
    >edemiyor.
    >
    >Fakat kablolu televizyonu yoksa ve Amerikan dizisindeki;artizin&;
    >sütyen rengini bilemezse, abazan kalıyor...
    >
    >Mecburen, sakalını traş ettiği jiletin içinden çıkan robot kızla
    >idare ediyor.
    >
    >Sonunda ne sürdüğü parfüm, ne traş losyonu, ama lipofize kahvesinin
    >saldığı kimyasal fındık kokusu sayesinde bir kıza yamanıyor.
    >
    >
    >***
    >
    >Kavga mı edecekler? Daha keskin olamayan cep telefonlarıyla
    >birbirlerinin üstünü başına parçalayarak dövüşüyorlar.
    >
    >Zarar yok! Toplu tarifeden cep telefonuyla gece gündüz ucuza konuşup
    >barışıyorlar.
    >
    >Arabalarına benzin doldururken, eşek arısı kılıklı kız öyle çok çip
    >para veriyor ki, bedava yaşayacaklarına inanıp evleniyorlar.
    >
    >Evlenmeye karar vermelerinde tabii mobilyada ;eskiyi getir yeniyi
    >götür; kampanyasının, Seda Sayan;ın şakıdığı halıların, bir türlü
    >hızlanamamasına karşın Mazhar gitar tıngırdattıkça temizlenen
    >internetin de etkisi var.
    >
    >Hanım da kendi kendine dolan buzdolabı, sofrayı toplayan bulaşık
    >makinesi, kocasının televizyon gibi seyrettiği sessiz çamaşır
    >makinesiyle mutlu olabiliyor, zaten. Lekeleri soğuk suda çıkaracak
    >deterjanı buldu mu, tamam. Bir de içine makineyi kireçten koruyacak
    >tableti koyduysa, ver eline buharlı ütüyü, değme keyfine.
    >
    >Bey dersen, kuru fasulyenin içindeki üç beş fazla sucuk halkasına
    >kaynanayla kaynatayı bile çekmeye hazır.
    >
    >Zaten koku sürmediği, traş olmadığı ve sucuk yemediği zamanlar, maç
    >seyrederek mutlu, gol atılınca orgazm oluyor daha çok.
    >
    >iki maç arasında ayağa uygun bir kredi bulup çocuk yaparlarsa,
    >yavrunun istikbali tabii ki kredi hesabında.
    >
    >
    >***
    >
    >Çocuğun bakımı da pek kolay; bağlıyorsun altına peti, şarkı söyleyip
    >dans ediyor. Ancak çişini söylemeye hiç niyeti yok: Litrelerce işese
    >de kuru kaldığından, poposunda bir paketle dolaşmaktan hiç rahatsız
    >değil!
    >
    >Bir şekilde büyüyüp gurbete mi gitti? Bu sefer evinizde bal arısı
    >kılıklı çocuklar beslemeye başlıyorsunuz, sizi cep telefonuyla
    >özlediğiniz yavrularınıza bağlıyor, hatta bazen ingiltere;den bile
    >getirip kavuşturuyorlar.
    >
    >Ve Türkiye böyle yaşayıp gidiyor, sayın seyirciler!
    >
    >
    >***
    >
    >Yoksa sizin yaşamınız reklamlardaki gibi değil mi?
    >
    >Nasıl yaşıyorsunuz peki? Reklamlardan sonra başlayan dizideki gibi
    >mi? Hangi oyuncuya âşıksınız, hangi hikâye sizin hayatınız, hangisi
    >sizsiniz o dizilerdeki?
    >
    >Belki de cehalet yarışmalarını, kim daha talk salak şovlarını,
    >lahmacun kralının ince kıyılmış soğan esprilerini, mutasyona uğramış
    >hadım evladının müzik otoriteliğini seyredip gülüyorsunuzdur, kah
    >kah.
    >
    >Oysa siz yaşarken ekran tefecilerine borçlandığınız hayali bir
    >dünyada, gerçek dünyada bir çocuk, taş doldurduğu sırt çantasıyla
    >denize atıyor kendisini, cennet vaadinin peşinde. Hocalar, kızların
    >içindeki cini çıkarmak için uçkur çözüyor. Atatürk ve rasyonel
    >mantık okul kitaplarından çıkarılıyor, isviçre dağlarının kızı Heidi
    >romanındaki büyükanne hidayete erip tesettüre giriyor, 5 bin imam
    >hatip de yargıçlığa ve savcılığa hazırlanıyor, zaten.
    >
    >Siz reklamlardaki Türkiye;yi borçlanarak yakalamaya ve ödünç
    >yaşamaya çalışırken satın alamayacağınız mutlulukları,
    >çocuklarınızın çocuklarına ödetilecek dış borç yükleniyor sırtınıza.
    >
    >Türkiye din diktatörlüğüne kayıyor, sattılar sizi, sattılar kadın
    >erkek eşitliğini, laikliği, hukuk devletini. Ne gam?
    >
    >Reklamlardaki Türkiye;de Atatürk hâlâ yaşayıp bahçelerden gül
    >derlediği ve siz de televizyon karşısında Ayşe Teyze;nin cipslerini
    >atıştırdığınız sürece...
    >
    >Selamünaleyküm Türkiya!
    >
    >Esselamünaleyküm ve tayyibullah!

    edith: yazının eksik olduğunu fark ettim .. bir internet sitesinden almıştım.. eksikmiş.. şimdi kendi arşivimde ki dosyadan kopyalayıp koydum yazıyı .. tamam bu şekilde ..
    5 ...
  48. sevgili tanrı

    6.
  49. sevgili tanrı
    recep tayyip erdoğan kulunun padişahlıktan sonra, halife olmasınıda sağla.

    nihat doğan - kadrolu delikanlı
    edith: nihayet beklediğim eksi oy geldi .. o zaman ne diyoruz "sevgili tanrı bizi recep tayyip erdoğandan değil, onun takım tutar gibi parti tutan nihat doğan imitasyonlarından kurtar .. amen .. ıstavroz .. okey"
    0 ...
  50. sevgili tanrı

    1.
  51. Avrupa ve Amerika'da 2-9 yaş çocuklara Tanrı ya ilişkin düşüncelerini sordukarı, dinsel eğitimin bir parçası olarak çocuklara Tanrı ya bir mektup yazın ve duygularınızı isteklerinizi anlatın dedikleri garip ve bir o kadar gereksiz anket *

    Ve işte bir kaç örnek cevap:

    --Sevgili Tanrım,
    insanlarin ölmelerine izin verip yenilerini yapmak yerine neden elindekileri tutmuyorsun?
    Jane --6 yaşında-

    --sevgili tanrı,
    Lütfen bana bir midilli gönder. Senden şimdiye kadar hiçbir şey istemedim. Bunu da herhalde unutmazsın.
    Bruce --4 yaşında-

    .sevgili tanrı,
    Bulutlardan biri yüzünü öyle korkunç yaptı ki ödüm koptu. Nolur söyle ona bir daha öyle yapmasın.
    Ellen --3 yaşynda-

    . Sevgili Tanrı,
    Sahiden var mısın? Bazıları buna inanmıyor: Eğer varsan gecikmeden bir şeyler yapmanda fayda var.
    Harriet Ann --6 yaşında-

    . Sevgili Tanrı,
    Eğer hiç kimse bilmeyecekse iyi olmanın ne yararı var?
    Mark --8 yaşında-

    . Sevgili Tanrım,
    Ne diye bu kadar çok insan yarattın. Başka bir dünya daha yapıp fazlalıkları oraya koyamaz mısın?
    J.B. --7 yaşında-

    . Tanrım,
    Insanlara ruhları her zaman doğru mu dağıtıyorsun? Yanlış yapabilirsin.
    Audrey --8 yaşında-

    . Sevgili Tanrı,
    Sen tuhaf ne yaparsan yap herkes hayran oluyor; ama ben ufacık bir şaka bile yapsam yiyorum fırçayı.
    Jodie --6.5 yaşında-

    . Sevgili Tanrı,
    Bende senin dışında bütün liderlerin resmi var.
    Norman --6 yaşında-

    . Sevgili Tanrım,
    Oğlanlar kızlardan daha mi üstün? Biliyorum sen de onlardansın ama gene de dürüst olmaya çalış.
    Sylvia --5 yaşında-

    . Sevgili Tanrı,
    Kitabını okudum ve beğendim. Bütün o fikirler nereden geldi aklına?
    John --8 yaşında-

    . Sevgili Tanrı,
    Zürafaların görünümünü isteyerek mi böyle yaptın, yoksa yanlışlıkla mı oldu?
    Norman --4 yaşında-

    . Tanrım,
    incil'de neden hiç karının adi geçmiyor? Yoksa incil'i yazarken daha evlenmemiş miydiniz?
    Larry --6 yaşında-

    . Sevgili Tanrım,
    Tamam incil'de öbür yanağını çevir dedin biliyorum; ama kardeşim gözüme vurunca ne yapacağım?
    Sevgiler, Teresa --5 yaşında-

    . Sevgili Tanrı,
    Tanrı oldugunu nasıl bilebildin?
    Charlene --3 yaşında-

    . Sevgili Tanrı,
    Senin yaşına geldiğimde tıpkı senin gibi olmak istiyorum. Tamam mı?
    Tommy --4 yaşında-

    . Sevgili Tanrım,
    Eger Tanrı ben olsaydım bu kadar iyi olmazdım. Bunu aklından çıkarma.
    Michelle --6 yaşında-
    6 ...
  52. tapınak şovalyeleri

    33.
  53. öz eleştiri: böyle bir başlığın şimdi açılıyor olması, sözlük yazarlarının neyin peşinde olduğunun göstergesidir.

    1119 yılında kurulduğu rivayet edilen, şimdiki masonluğun bu tarikatın devamı olduğu söylenen, bir çok yazarın ( umberto eco, dan brown vs vs ) kitapların da konu edilen, esrarengiz grup.

    haçlı seferleri sırasında kurulmuş bu topluluk. kudüsü ve kudüse gelen hacıları korumak için kurulmuş ( tabii o zamanlar tapınak şovalyeliği falan yoktu, bir avuş asker gönüllü diyelim.şimdi ki vatikanı isveç askeri muhafızlarının koruması gibi bir misyon) haçlı seferlerinden sonra bir çoğu ülkelerine geri dönmüşler. burda kalan 2 abi "lan çük gibi kaldık bir şeyler yapalım, şöyle afilli, ritüeli bol bir yol falan çizelim millet özensin girsin.." dedi.. ve şovalyeliği robin hood - tibet rahibi - kral arthur sentezine getirerek, dünya nimetlerinden ve bu dünyanın en bereketli nimeti kadılardan ellerini eteğini çekerek bu oluşumu kurdular..kilise böyle bir oluşuma işine geldiği için destek çıktı .. kilisenin insan kaynaklarında tapınak şovalyeliğine uygun cv ler kardinaller tarafından incelenip, yetiştiirilmek üzere bu abilere yollandı. zenginliği istemeyen, bohem hayatı yaşayacaklarını beyan eden bu gurup ileri ki zamanda hem askeri hem de mali müthiş bir güce dönüştü.. tabii fransa kralı ve kraldan acayip tırsan papa bu işten,bu güçten rahatsızlık duydu.. hemen bir haber yayıp ( asparagas muhtemelen) tapınak şovalyelerinin ibne olduğunu, ayinler düzenleyip bu ayinlerde birbirlerini siktiklerinden, isayı reddetdiklerinden falan bahsetti. bu o dönem ki magazin sayfalarında boy boy " tapınak şovalyelerinin iç yüzü, işte şovalyelerin mazoşist aletleri " gibi büyük puntolarla atılan başlıklarla, halk tarafından efsane olan bu gurup halka, rezil rüsva gösterildi.sonradan bu şovalyeler enginizasyonca dağıtıldı.. bir çoğu rodosa kaçtığı söylendi.. ama bu zamana kadar onların dünyalıklarından iz bulunamadı.. ilmunatti tarikatının, tapınak şovalyelerinin şubesi olduğu görüşü var..
    3 ...
  54. elyaf prenses

    58.
  55. eski sevgilim. ekşide alwayssleepy, itüde ise arnold civardanegezer nicki ile yazardı. beni terk ettikten sonra sözlükleri de terk etti. okursa çok özlediğimi bilsin. biliyor musun dazlak rapunzel "isa gelmedi"..
    1 ...
  56. penguen

    253.
  57. http://www.penguen.com/pengpopup/pop_up.htm

    yıllık aboneliği 100 tl isteyen hesabını şaşırmış dergi. ben ön ödeme ile bir yıllık penguenin parasını peşin ödüyorum. bakkal hesabı ile bir yılda elliki hafta var..52x 1.5 tl= 78 tl .. peki ben neden 22 lira fazla ödüyorum .. zaten ön ödeme yapıyorum.adresime gelecekse, siten de neden aldığın fazla paranın yansıdığı masrafın niceliğini açıklamıyorsun. akşama kadar derginde karikatür olsun, yazılar olsun, radikal bir dille haksızlığı, huysuzluğu, şerefsizliği eleştiriyorsun; peki bana neden bu madiği atmaya çalışıyorsun ? burdan yetkililere seslenecem ama acıdım lan size, gülüyorum sizi okuduğumda .. zaten en ufak bir yetkiliye seslensem direk kapatırlar, tayyipler aleminden sonra iyiden iyiye kıl falan oldular size.. neyse konumuz bu değil . abone olacaktım ama penguenin bu dandik bakış açısından sonra vaz geçtim.. mesele 22 tl değil. mesele gözümün içine bakarak " seni kazıklıyoruz oğluuuum" demeniz.. son oyunuyla güldürmedin penguen, son şakan olsun penguen..
    2 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük