interaktif sözlüklerde sıkça rastlanan ve bir erkek olarak son derece sakil durduğunu düşündüğüm özgüven.
kibariye'nin annesi "miss world" diye nick alıp gelse ona kur yapacak ibneler, gelip burada "türk kızları kezban", "türk kızları domalmayı bilmiyor", "türk kızları kıllı", "türk kızları bla bla bla" diye salak salak tespit yapıyor, sonra da "lan belki bir umut" diye fuckbuddy aranıyor başlığına entryi girip havuç taklidi yaparak tavşan avlamaya çalışıyor. şu başlıktaki (bkz: evde sütyensiz gezmek) entrylerin yarısında "erkek olduğum için takmıyorum" diye salakça espri yapan, herhangi bir bilgi paylaşımında bulunmayan, anlamlı bir cümle kuramayan, sözlüğü sadece libidinal dürtülerinin yönlendirilmesiyle kullanan gerizekalılar, bir başkasını beğenmiyor, ne güzel... nereden geliyor bu özgüven; kaynağı, membaı nedir şaşıyorum doğrusu...
Schiller, 1797 senesinin Mayıs ayında Goetheye yazdığı bir mektupta, Aristotelesin eserlerini ilk defa okuduğunu belirttikten sonra devam ediyor:
Onu daha önce okumamış olmaktan dolayı çok mutluyum. kendimi, şimdi bana sağladığı büyük bir zevkten ve bütün faydalarından mahrum bırakmış olurdum. Eğer Ondan yararlanacak bir biçimde okunacaksa, öncelikle temel kavramlar oturtulmuş olmalı; ele aldığı konu, yeterli düzeyde bilinmiyorsa, Ondan akıl almak tehlikeli olacaktır.
Schiller bu satırları kaleme aldığında 47 yaşındaydı. Dünya kadar eser vermiş, Goetheyle birlikte klasik Alman edebiyatının zirvesinde yerini almıştı o yaşında. ilk defa okumuş Aristotelesi.
Alıntıladığım pasaj, aslında hepimizin az ya da çok karşılaştığımız soruna ışık tutuyor. Daha çocuk yaşlarda, lise çağlarında Dostoyevski, Nietzsche, Schopenhauer, Sartre gibi heriflerin eserlerini okumak ne büyük bir belaya bulaşmak aslında! Atatürkçülüğün ne olduğunu anlamadan militan Kemalist olmak gibi, Tanrıyı kavramadan din olgusunu bir şablon gibi kabullenmek gibi, bu iki örneğe benzer nitelikte bir beyin yıkamasına uğruyor körpe zihinler, o zaman hazmedemeyecekleri gıdaları sindirmelerini nasıl bekleriz?
Katı yiyecek, yetişkinler için, yani duyuları iyi ile kötüyü ayırt etmek üzere alıştırmayla terbiye edilmiş olanlar içindir. (5/14. ayet)
Lise 1. sınıfta Edebiyat hocamız Kafkanın Değişimini, Camusnun Yabancısını okutmuştu bizlere... Bu korkunç bir şey! O kitapları anlamak, idrak etmek 16 yaşındaki bir çocuğun harcı olamaz, sadece kaos yaratır zihninde... ertesi sene edebiyat derslerini Ölü Ozanlar Derneği ve Amadeus filmlerini izleterek yapıyordu, her iki filmi de onar kez izlemişizdir ders yılı müddetince. Otoritenin ne olduğunu idrak etmeden özgürlük anlaşılabilir mi? Yaşamı tatmadan ölümü aklına getirir mi insan?
Schiller 47 yaşında okumuş Aristotelesi.
Gençlere kaldıramayacağı yükleri verip onların ezilmesine sebep olmaktan başka bir şey değil midir bu?
bir dostum, 8. sınıfta okuyan oğlu için geçenlerde çok meraklı okumaya, kitap düşmüyor elinden, ne verelim bu çocuğa, bana bir liste hazırlasana dediğinde, kesinlikle kitap okumasın, benden de uzak dursun, resim yapsın, top oynasın şeklindeki cevabımı şaka zannetmişti en başta...
Ülke olarak deprem sonrası ilk defa büyük Çaplı bir elektrik sıkıntısı Yaşanmış, rutin işleri geçtim cihazlara bağlı yaşam Süren Onbinlerce hasta risk Altında, yavşak tipler hiç komik olmadığı halde trafo-kedi esprisi yapıp duruyor.. Sizin mizah anlayışınızı sikeyim..
kendisi 1 eylül 2014 boğaz köprüsünden atlayan adam. şarap içip ateist olduğunu ifşa etmediği ve intihar ederken ella fitzgerald dinlemediği için hatırlanmaz, hatta hakkında yorum bile yapılmaz. istanbul'da yaşayanların hafızasına, 1 eylül 2014 tarihinde "trafiğin amına koyan adam" olarak kazınacaktır..
abdullah kara 1.1.1968-24.5.1993
abdulvahap yersiz 2.2.1968-6.10.1992
abdurrahman nafiz özbağriaçik 1.2.1957-25.10.1993
abdurrahman taner 1.1.1953-29.8.1992
adnan tunca 20.8.1957-23.9.1994
ali bulut 26.1.1967-11.10.1994
ali ihsan çetinkaya 1965-11.9.1994
ali karaoğlan 21.10.1964-19.9.1990
ali rıza pekgöz 1.1.1960-10.6.1993
ali şahap salik 1959-21.9.1993
ali yildirim 1962-22.10.1993
ali yildiz 1.8.1969-5.11.1994
alihan han 1951-19.4.1993
a.nurettin soyer 1964-22.10.1993
atilla aydoğdu 1967-17.9.1994
aydın yilmaz 5.1.1971-22.4.1996
ayhan kural 1969-16.9.1993
aynur sari 1971-22.6.1996
ayşe konakçi 1969-26.10.1993
bayram aladağ 1969-6.10.1993
bayram tekin 18.4.1964-25.10.1993
birol irfan aşkar 8.6.1969-24.5.1993
buminhan temizkan 1968-11.9.1994
cuma ibiş 1.1.1970-1.10.1996
çevik ersin temel 1955-6.9.1989
durmuş güçlü 12.7.1966-6.9.1989
elif livan 15.7.1962-11.6.1993
emin aydin 1.3.1964-11.11.1992
engin eker 19.2.1967-16.9.1992
ergin komut 7.9.1959-25.10.1993
erkan aydin 1969-23.6.1993
erkan özcan 1962-29.5.1994
erol ercan 2.7.1970-5.11.1994
ersoy yorulmaz 8.1.1996-11.10.1994
ertan sevim 3.2.1966-3.9.1990
ertuğrul alptekin 1.1.1968-18.2.1993
esma karadoğan 1969-17.11.1991
ethem yaşar 1959-22.10.1993
fatih tekin 1.3.1965-25.10.1993
fevzi katar 1960-7.10.1993
gürez şimşek 1949-29.9.1993
gürkan aritürk 3.1.1970-30.10.1995
hacı ömer serin 6.6.1973-22.4.1966
halil kandemir 1955-21.11.1993
halis şişman 2.2.1967-3.1.1993
hamza çetin 1963-23.6.1993
hamza halit sülün 30.5.1966-2.10.1995
hanifi çakallioğlu 20.5.1956-28.3.1990
hasan akan 1958-1.3.1994
hayati kapukaya 19.11.1968-8.10.1994
hüseyin aydemir 15.07.1972-12.3.1988
hüseyin kocabaş 21.11.1962-12.10.1995
hüseyin yavuz 28.7.1967-22.10.1993
ibrahim kizmaz 1.1.1956-6.1.1992
ilyas acar 1967-4/5/1992
isa karaaslan 13.7.1955-15.5.1987
ismail çelik 10.5.1956-22.2.1993
kemal göçer 1959-3.6.1994
kemal sert 6.3.1967-16.11.1993
lokman çeker 1964-12.4.1988
mahmut çatalkaya 1.4.1964-5.11.1994
m.ali durak 1968-7.4.1994
mehmet birol 10.12.1964-24.5.1993
mehmet dayan 1.2.1960-29.12.1993
mehmet emin özden 1953-6.12.1992
mehmet fidan 1971-25.10.1993
mehmet geren 1951-23.3.1992
mehmet gezer 21.7.1950-7.11.1990
mehmet kapusuz 1.1.1966-6.9.1989
mehmet zeki ödük 1.1.1957-5.11.1994
metin gençdal 1966-20.4.1994
metin kaynar 1965-11.9.1994
mithat eren 4.12.1966-5.11.1988
m.mecit yalçin 1.1.1958-5.8.1993
m.mehdi şanli 1955-22.11.1992
m.nuri demiralp 1946-5.6.1994
m.şirin gökdere 1954-15.9.1994
muhammed yildiz 10.5.1964-25.3.1988
mustafa boz 6.11.1966-22.2.1994
mustafa gümüş 15.5.1970-23.9.1994
mustafa karinca 1962-11.9.1994
mustafa saadettin küçük 5.10.1973-1.10.1996
nahit ergene 1955-1.1.1994
necati çiçek 1957-26.9.1995
nesrin ünügür 6.10.1993
neşe alten 1972-26.10.1993
nevzat akdemir 11.1.1966-21.6.1993
numan konakçi 31.10.1968-26.10.1993
nurettin aslan 1.1.1968-22.4.1996
nurgül (kale) aladağ 1969-6.10.1993
nuriye ak 5.4.1968-11.6.1993
nurullah saraç 2.8.1969-11.10.1994
orhan bakiş 1966-7.10.1993
orhan gök 2.4.1967-19.3.1992
orhan korkmaz 1956-20.5.1992
osman çiçek 1.1.1965-7.9.1993
ökkeş kaya 16.2.1967-30.10.1995
ragip köse 7.3.1968-11.10.1994
ramazan aydın bilge 1964-13.1.1993
recep oyur 1955-29.4.1994
rustem şen 1965-11.9.1994
sait korkmaz 1.3.1967-28.9.1994
seydo aydoğan 1960-5.6.1992
sezgin keçeci 1.1.1967-25.10.1993
şevki akgün 10.1.1965-29.4.1992
şeyho kurtulmuş 5.2.1969-25.5.1995
tahir civil 18.03.1963-23.3.1990
taşkın senger 1965-7.10.1993
uğur gören 12.12.1970-1.10.1996
ünal atli 1966-7.10.1993
vedat inan 1969-11.9.1994
vural akdeniz 1964-11.11.1992
yasemin tekin 29.7.1962-25.10.1993
zafer özdeniz 1964-21.11.1993
zeki savruk 21.4.1970-24.10.1993
zeki şenoğlu 30.9.1955-29.9.1993
zübeyr akkoç 21.12.1952-13.1.1993
şimdilerde "empati yapın", "kobane düşerse çözüm süreci tehlikeye girer" gibi ipe-sapa gelmez laflar eden kürt faşistleri öncellikle bu isimleri tek tek okuyacak, ondan sonra hümanizmden dem vuracak. ışid de insan değil, siz de... ve fakat tüm ülke bu isimleri unutmadığı için ışid'in sizi öldürmesini destekliyor, ışid'i sevdiğinden değil, önce bunu küçük beyinlerinize sokun.
sözüm ona avrupa'nın en iyi 3 liginden biri olduğu söylenilen, ayakkabı numarasından düşük iq sahibi idareciler tarafından yönetilen ve vasatı aşamayan türkiye ligidir.
duygu ve düşüncelerini mektup vasıtası ile dile getirmeyi seven insanların, çevrelerinde mektup alış-verişine girebileceği kimsenin olmaması durumunda yaptıkları eylemdir.
cahit sıtkı tarancı, bir kahve köşesinde oturup mektup yazar, akabinde de mektubu bir miktar para karşılığı ile ufak bir çocuğa verirmiş. çocuk, kahveden içeri heyecanlı bir şekilde girer ve "cahit baba, cahit baba mektubun var" diyerek mektubu tarancı'ya verirmiş. cahit sıtkı da kendi yazmış olduğu mektubu açar, okur ve ağlarmış...
aslında "bazı" diye bir kelime yok. doğrusu ba'zdır... konuyla alakalı olarak (bkz: bazan/#27265824)
"bu nefis ba'z kere ruhun ruhu ile nurlanıp ruha muti olur
ba'z kere de isyan edip pişman olur"
dizelerinde "ba'z" lafzını telaffuz ederken z harfinin sonuna istem-dışı bir "ı" sesi getiriyoruz. dolayısılayla ba'z kelimesini, "bazı" şeklinde tescil ediyoruz...