(bkz: ateistler eğleniyor) insanı yoktan, hiçten yaratan allah insanın mühendisidir. bir makinenin çalışma prensiplerini de en iyi onu üreten mühendis bilir. bu mühendis insana kılavuz göndermiştir. (bkz: kuran) bu kılavuzda insanın çalışma prensibi, çalışma verimliliğinin hangi şartlarda azalıp artırılabileceği açık açık belirtilmiştir. verilen hiç bir emir insanın ruhsal ve fiziksel yapısına olumsuz etki etmez. yasaklanmış olan, yapılmaması istenen şeylerde ise çok fayda olsa da çoğunlukla zararlar vardır.
insanı üreten mühendis "ramazan'da oruç tutun, yemeyin içmeyin belli vakitlere kadar" diye emrediyor.
kimi elhemi bilmez, kıçını silmez kişiler de çıkıp "oruç sağlığa zararlıdır" diyor. bir tane insan yaratırsın. farklı bir sistemde çalışır, mevcut insana da hiç benzemez, o zaman itiraz etmeden senin söylediklerin geçerlidir der, kabul eder insanlar.
Ne mhp ile ne akp ile, ne de başka bir oluşum ile bağım var. ama dikkatimi çeken şey, şu dindar geçinen, akşama kadar kemalistlerle burada cihad eden(!) allah'ın verdiği mübarek zamanı çarcur eden büyük mücahitler şiwan perver'i devlet bahçeli'den daha yakın görüyorlar ya kendilerine. daha başka bir söze gerek kalmıyor aslında.
sizin amacınız allah'ın rıcası değil kardeş. boşuna kandırmayın kendinizi. sizin kavganız allah düşmanları ile değil cumhuriyetçilerle.
saçmaladığımı mı düşünüyorsun? şiwan perver emekli hicaz müftüsü mü ulan? kimdir şiwan perwer? hadi bölücüsü, haini, teröristi savunur da siz nasıl savunuyorsunuz bu kişiyi? varsayalım ayarı vermiş. devlet bahçeli kabız olmuş, tuvaletten çıkamıyormuş hazımsızlıktan. bu seni çok mu mutlu etti? vatanına, bayrağına, namusuna şiwan perwer mi potansiyel tehdit, yoksa devlet bahçeli'mi?
adam, Akp'nin adamı olunca(cümleye özne gerektiği için yazmak zorundayım adam diye. yoksa başka bir amacım olamaz) söylediği, yaptığı her iş akp şakşakçılarınca destek bulmakta. büyük hünkar elinden tutup kutsadıya bu kişiyi, tamam artık; ölümüne savunurlar. hain falan da değil zaten. islam uğruna yıllarını sürgünde yaşadı ya ondandır. azıcık da özgün olun ulan! başbakandan bağımsız düşünün.
araştırmacı yazarlık örneği. güzel bir çalışma olmuş. ibretten sakallarımız ağardı. yalnız şu fotoğraftaki çocuğu tek göz yapmak için kağıdı yazarın yırttığına inanmam istemiyorum http://j1311.hizliresim.com/1h/2/u5g7g.jpg +
(#21742771) "allah unutur ben unutmam" diyerek allah'ı aciz, basit, adeta devasa boyutlarda bir "insan" olarak tasvir eden yazar kişisi. farklı bir ateist.
senin allah'ın unutkan olsa da alemlerin allah'ı unutmaktan münezzehtir..
emekli emniyet amiri anlatmıştı.. uyandınız ki birileri evde dolaşıyor. çekmeceleri dağıtan birisini gördünüz ve başına sert cisimle vurdunuz.. polisler geldi.. dediniz ki "bu hırsız evimi soyuyordu.. bende vurdum indirdim" işte o zaman;
selamunaleykum metris, hayırlı günler ulucanlar, merhaba sincan. demek zorunda kalırsınız. öleceğinizi bilin yine de "hırsız" demeyin ifadenizde. eğer evinize hırsız girdiyse, hırsızla boğuşma, hırsızı yakalama, yaralama gibi olaylar vuku bulursa, ifadenizde hırsızı nitelerken asla "hırsız" demeyin. eğer hırsız derseniz sizin başınız belaya girer.
şüpheli şahış, katil, beni öldürmeye geldi, düşmanımdı, vs. vs. ne derseniz deyin, neyle yaftalarsanız yaftalayın(mümkünse susun. hiçbirşey bilmediğinizi söyleyin) ama hırsız demeyin. hırsızlık bu ülkede suç olmadığı için ve siz de onun hırsız olduğunu; hırsızlık için eve geldiğini bildiğinizi, buna rağmen ona zarar verdiğinizi kabul etmeniz anlamına geliyor.
hırsızlar zararsız, yalnızca ortalıkta açıkta bıraktığınız eşyaları çalan insanlarmış meğer.
tesettürü anlayamamış, tesettürün kumaş ile bedeni adeta ambalajlayarak kapatmaktan ibaret görenlerin islamda yeri olmadığına inandıkları tesettürün baş parçasıdır.
kadınlar başlarını --da-- kapatmak zorundalar. tesettürden amaç kadın bedeninin yaradılışından gelen çekiciliğinin yabancılar tarafından görünmesine engel olmaktır. siz tesettürü bu haliyle değil de "yalnızca saç tellerini kapatmaktan" ibaret algılarsanız hata edersiniz.
ruhunu, edebini, ırzını, namusunu, ahlakını tesettüre sokamamış kimseler başörtüsü taksalar ne olur, takmasalar ne olur? başörtüsü bedeni cazibeyi ortadan kaldıran tesettürün baş kısmını oluşturan nesnedir. voltranın başını oluşturan siyah aslan gibidir. diğerleri olmadan hiçbir anlam ifade etmez. modern islam alimiymiş. ne modern ne modern. islam'da tevhid akidesini bir kez konuşmaya cesaret edemeyenler başörtüsüne gelince iblisten daha bilgili oluyorlar bir anda. islamdan ne kadar kırparsa, ne kadar yontarsa o kadar prim yapıyor zira. mesela birisi çıkıp dese ki namaz fiziksel değil ruhsal bir olgudur. emeviler çıkartmıştır. hobaa, aydın değil yıldız, ay hatta güneş oluverir mübarekler.
böylelerine göre zaten islam dediğin hayatın tümü çevreleyen bir yaşam biçimi de değildir. islam, allah ile kul arasında geceleyin yatarken dua etmekten ve yaşlanınca camiye gitmekten ibarettir. yani cami ve evin bir odası dışındaki yaşam biçimine, yaşam alanlarına asla karış(a)maz! karışmamalı. haddini bilmeli.
sonra kur'anı kerim'e uymayıp onu kendine uyduranlar nedense başörtüsünü inkar etmektedirler. bu kişilerin arasında bayramdan bayrama da olsa namaz kılan hatunlar bu namaz esnasında başlarını da örterler. mahrem olmayan kimselere karşı saç baş açık ama Allah'ın karşısına geçince baş kapalı. ama dur. bu allah'a saygının ifadesiydi değil mi? başı açık olmak saygısızlıktır. iş görüşmesine tamirci tulumu ile gidilmez değil mi.. tabi ya.
Yıllarca beyhude amaçlar uğrunda toynağa dönmüş ayaklarına bakıp, pis emellerin pis kokusuna bulanmış toynak sahiplerinin anlayamayacağı, anlayamayacağı için de kıskançlıktan öfke kusan insan (bkz: toynağa sahip insan) zırvasıdır. Cennet anaların ayakları altındadır.
Kayda değer tek bir başarısı olmaz mı bir adamın. Yok işte. 2. Amatör küme maçında gol atan futbolcunun sevincini yaşayacak bir başarım bile yok arkadaş. Bi yerlerde hata yaptık ama nerde.
Edit: ya hu bunda eksileyecek ne vardı? Başarısızlığımızı betimlemek için Girdiğimiz iletiler de başarısız bulunup eksileniyor. Düştüğümüz duruma bak!
Kültürel yapımları 50-60 bin kişi izlerken; 40-50 milyon kişinin acur şaklabanını, hülya soytarısını izlemesinden; saf gençlere şarkı söyletip, dans ettirip, adeta sirk maymunları gibi ortaya çıkarıp bu işlerden milyon dolarları kazandıkları yetmiyormuş gibi gençliği uyuşturuyor olmalarından derin üzüntü duyuyorum. Hele de gösterilerde hiçbir şeyi bilmiyormuş gibi davranıp ekran başındakilerle adeta alay etmesinden ise nefret ediyorum.
bir canlıyı yatırıp kesmek olarak görmüyoruz, yatırıp kestiğimiz canlının etlerini dağıtmayı, garip&gurebayı sevindirmeyi ibadet olarak görüyoruz. akan kanlar allah'a ulaşmaz. bunu kurban kesen herkes bilir. bir kurbanın kanının fışkırma anının ibadet olduğunu düşünmek için ahmak olmak gerekir. detaya girmek gereksiz.
istiyorlar ki tüm ibadetler evin bir odasında başlasın ve orada bitsin. makarnacı, kömürcü diye aşağıladığın, oyunu satıyor diye hor gördüğün insanların neler yaşadığını hiç gördün mü bekir coşkun? açlık insana neler yaptırır hiç düşündün mü? sen hiç aç gördün mü? peki sen hiç aç kaldın mı? baklava ve bonfilenin cennet yiyeceklerini olduğunu düşledin mi? bu satırları okusa bile böyle bir insan yok diye gözlerini kapatırsın değil mi?
beğenmediğin, barbar bildiğin o insanlar yapıyor bu yardımlaşmayı. asıl zoruna giden şey müminlerin uyanmış olması değil mi? eskisi gibi kanmıyorlar. kurban derilerine de çökemiyorsunuz. arpa kesilince de başlıyorsunuz dışlamaya. evet, marmara denizi kızıla boyanacak yine. aslında kurban kesmemeli değil mi? zaten hacca da gitmemeli. onun yerine fakirlere para verilmeli. herşeye para verilip kurtulunmalı.
aslında dert başka. uzak bir dağ başında çok ileri bir teknoloji ile yerin bilmem kaç metre altında ultra profesyonel şekilde kimsenin görmeyeceği şekilde kurban kesiliyor olsa bile bunlar yine karşı çıkacak. amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.
islam ve islam'a ait olan herşeyden ifrit oluyorum de ve rahatla. ne kasıyorsun bu kadar bekir bey? zaten allah kalp temizliğine bakar. kurban da ne ki?
kollarında jilet izleri vardır. sahte dockers pantolon giyerler. yine new balance yada lacoste çakması ayakkabı giymiştir. dünyanın en delikanlı adamıdır kendince.
bir yerlerde yazdığınız yorumlar yüzünden kimi zaman küfürlerin olduğu kutudur. yıllardır facebook kullanırım ve düzenli olarak "diğer" klasörünü kontrol ederim daha bir kişi de çıkıp bana (bkz: bir hi bile demedi) varsa yoksa "adres ver lan" , " seni buluruz lan" man işte.
sözlüğe ilk geldiğim günü hatırladım. hala sürüyor mu uygulama bilmiyorum ama cep telfonuma mesaj gelmişti "yazar oldunuz. aha bu da senin sayfan" deyince nasıl da mutlu olmuştum. başka bir mutluluk görmedim yazarlıktan. yazarlık derken "yazmaktan" yani.
6-8 saat önce başbakanın tv'lere çıkıp; "büyük bir fırtına şehre doğru yaklaşıyor. şehri hemen boşaltmamız lazım" diye beyanat verdiğini düşünüyorum. Büyük bir felaket yaklaşmak üzere de şehri boşaltıyor insanlar. bu kadar araç ve yalnızca iki köprü. kabus gibi.
tüm zamanını islam ve islama ait olan herşeye düşmanlık besleyerek, kah iftira atarak, kah hakaret ederek yaşamını sürdüren "insan" ne yapacaksın? 1,5 milyar müslüman var. hepsine islam'ın yanlış bir inanış biçimi olduğuna mı inandıracaksın yazdığın üç beş cümleyle?
ya da tüm bu karalamalarınla benliğini huzura mı kavuşturacaksın? mevcut inancınla huzuru bulmuş olsaydın ne müslümanlığı dert ederdin kendine ne de müslümanları. oysa akşama kadar islam'a dil uzatıyorsun. belli ki benliğinde inkarına karşı isyan ediyor. bu isyanın dışavurumu da hakaret ve karalamalarla meydana geliyor.
sen istediğin kadar rahat ve huzurlu olduğunu beyan et. herşey gün gibi ortada.
hani meşhur hikayedeki gibi "beni bu sandalyeyin var olmadığına inandırın" cümlesine "hangi sandalye?" diye cevap verebildiğin an mutluluğa, iç huzura kavuşacaksın. yani mevcut duruma bakılınca "hiçbir zaman"
küp. ingilizcede "cube" nasıl bir şekli varsa şekle kendi özel ismini vermeyi başarmış. bala konan bir sinek gibi bile olsa yapışmak isterdim örtüsüne.
iptal başvurusu yapıp "dik duruş" sergileyecek onlarca şey var. neden başörtüsü? çünkü milli birlik, ulusal bütünlükten daha fazla öneme sahiptir. "başörtüsünün yasaklanması" o derece öneme sahip. işlerine gelince kara çarşaflılara rozet, işlerine gelmeyince özgürlüklere karşı çıkıp adına da dik duruş diyecekler. neye karşı dik duruş? sanki başörtüsü kanunu akp ye hazineden daha fazla yardım kanunu mu? ya da bakanlık yapmış kişilerin ekmek kadayıfı gibi gelecek emekli maaşlarında iyileştirme yapması mı? hayır. bu yasa halk için ulani haaalk! hala nedir bu inat, nedir bu dindar insanlara karşı bitmek tükenmek bilmeyen bu öfke?
düşünebiliyor musunuz? başınız kapalı olabilir, başınız açık da olabilir. ama bir diğerinin özgürlüğüne, hayat felsefesine bu kadar düşman olmayı neyle açıklayabiliyor bu başörtüsü düşmanları.
herkes sizin istediğiniz gibi düşünmek ve giyinmek zorunda mı? bizim istediğimiz gibi düşünmeyebilirsin ama bizim istediklerimiz olur demek mi oluyor?
yalnız yanılıldıklarını bilmeleri gerekir. bu dünya artık o bilinen eski dünya değil. çok değişti herşey.
sakıncalı bir durum. namaz yaşlı insanlar için vazifedir. çocuklar o yaşta oyun oynamalılar. biraz daha büyüyünce okula gitmeli, daha ileri de gençliğini yaşamalı zevkine göre. alkol, kadın, gezi.. ne varsa insan nefsine hoş gelen, geberene kadar dibine vurmalı. iyice doyup tövbe etmeli. arık beden denen motor teklemeye başlayınca namaz kılınabilir. o zaman öğle namazı ile ikindi namazı arasındaki zaman diliminde kur'an da öğrenilir.
her şeyin bir zamanı var tabi.
edit: eleştirenlerle toschak geçiyoruz be kardeşim. böyle bir dünya yok. azıcık ironiden anlayın.
edit2: adam bizim mahalleden olduğu halde geliyor eksisini veriyor ve gidiyor. okuduğundan ne anladıysa artık.
arkadaş, namaz dinin temelidir. 7 yaşındaki çocuğunu uyandıran baba o çocuğun bedbaht ve rabbinden bihaber bir birey olmasını istemeyen babadır. buna itiraz edenlere neden batıyor anlamak güç. baba siz değilsiniz, uyandırılan çocuk sizin çocuğunuz değil. hem sonra gün dediğiniz saat kaçta başlar ve saat kaçta son bulur? şafakla birlikte kainat uyanıyorken baba çocuğunu uyandırmış bundan daha güzel ne olabilir? saat 08:00 e kadar yatmanın kime ne faydası var? ayrıca 1500-2000 lira maaş ile çalışacak bir memur olması için bile gittiği okula bazen 06:00 da kalkmak zorunda kalıyorken sonsuz bir cezaya dücar olmamak için sabah namazında kalkmanın/kaldırmanın nesi kötü olabilir?
