evet şerefsizdir. evet tüm kötü lafları hak eder. ama kediyi öldürmüş insanına yapılan yorumlarda içindeki işkenceciyi çıkartmak büyük tezat. bunu da öyle öldüreceksin diyen insanın o mahluktan ne farkı kalır?
ayrıca kişinin adı her yerde ifşa ediliyor. açık hedef haline getiriliyor. bu da ayrı bir sorun.
sevgili sözlük bu yazıyı yazayım diye düşününce dedim ki "ulan bari yazayım da tam 00.00 da göndereyim ilk sırada çıksın". ama nerdee. ilk 10 a bile giremedim. neyse derdim şudur abilerim ablalarım:
allah sonunda belamı verdi. yüksek lisans yapmayı bile düşünmezken aklıma yurt dışında yüksek lisans fikrini soktular. tembelim ben dedim dinlemediler. içinizde yurt dışında ** y. lisans yapmış ya da yapmayı düşünen ya da hiç olmadı bir tanıdığı olan bir mentor aramaktayım. sık sık başınızı ağrıtacak, soru soracak, olur olmaz zamanda yardım isteyecek birine katlanabilen biri varsa, yardımcı olabilecekler bir mesaj atabilirlerse, büyük dua alacaklar. sevgiler.
memeli mestan elindeki simidi göstererek onun 35 yaş üstü zengin erkek olduğunu söyler ve simidi denize atar. simide saldırıya geçen minik balıkları ise kızlar olarak betimler.
hayvanseverse: at, o büyükse köpek.
gotikse: siyah eldiven.
entelse: şal, ıhlamurla beraber demlik veya ender bulunan ilk basım kitap.
tikiyse: çanta.
tilkiyse: cüzdan.
cimriyse: simit.
sıkıcıysa: ahşap kum saati.
aptalsa: peruk.
şirinse: hırka.
şipşirinse: elbise.
tiryakiyse: zippo.
zekiyse: satranç takımı.
zeki ve ince ruhluysa: hediyeyi götüren kişinin elinden çıkan satranç takımı.
dakikse: saat.
dakik değilse: saat.
mutsuzsa: çikolata.
taş gibiyse: iç çamaşırı. *
şıksa: takı.
fanatikse: maç bileti.
uysalsa: kedi.
deliyse: huni.
ondandır bütün bu huysuzluğum, bu hoyratlığım. mevsimler değiştirir beni. yazlarım kurak geçer, kışlarım soğuk, bozkırla bütünleşmiştir ruhum. yapraklarım dökülür, boynum bükülür son baharları. dökülen her bir yaprak dostumdur. hep direnirim son bahara. rüzgar eser. estikçe bir bir ayrılırlar benden. üşürüm. her yeri kaplar sapsarı bir hüzün. ellerimden kayıp gider günler tutamam. ve anlarım kış yine zor geçecek.
kötü bir kelime oyunudur. ancak beni üzen bu değildir. çünkü jason derulo, chris brown, usher ve craig david i birbirine karıştırıyorum. bence hepsi aynı insan olum. bu cümleyi okurkenki karmaşamı sizlere anlatamam a dostlar.
tarhana yaparken bir kabın içene koyduğunuz tarhanaya azar azar su ekleyin anam. suyun içine lap diye atmayın. ya da tenceredeki tarhananın üstüne şarr diye su dökmeyin. sonra topak topak olur. sonra ağzına alırsın. böyle kekremsi bir tat. ayrıca üzerine de biraz yağ kızdırın. ya da az biraz salça kullanın. bembeyaz çorba mı olur ayol! önemli bunlar. haydi kolay gele.
özlüyorum. bölük pörçük. ufak ufak. burnum sızlıyor özlemden. çok şey özlüyorum. kimisi yakın kimisi uzak.
özlem insanla sınırlı kalır mı? kokuları özlüyorum. eskilerden. anenemin eşarplarının arasındaki lavanta kokusunu mesela. babamın omzuna yasladığımda başımı aldığım koku.
ama ne kadar özlersem özleyim nazımın memlekete özlemi gibi anlatamıyorum. ya da cemal süreya gibi sevgiliye özlemi. iyi kulanamıyorum şu kalemi.
eskiden resim yapardım. şimdi ellerim titriyor yapamıyorum. bir surat bir suret çıkmıyor artık elimden. resim yapmayı da özlüyorum.
ama en çok konuşmayı özlüyorum galiba. eskisi gibi düşünmeden. bazen hızlı hızlı bazen kesik kesik ve bazen kısık kısık. kesilmeden, uzatmadan, dolandırmadan konuşmayı.
umutları özlüyorum. unutmadan yazmalı onu da. başlarda olmalıydı halbuki. yazarken bile geride kaldı. zaman çok hızlı geçiyor. yetiştiremiyorum zamana hayallerimi.
geleceği özlüyorum şimdi. bu günler bir an önce geçmeli. gelecek günler güzel olacakmış gibi.
hiç tanımadığım ince ruhlu birini özlüyorum. şiir seven birini. bana dinleyip sevmediğim şarkıyı sevdiren birini. her gün beynimde yaşatıyorum onu. adı isimsiz kafes. ya da öyle bir şey. her gün uyanıyor o. her zamanki gibi şık giyiniyor. kahve içiyor sabahları ve gözlerinin altı mor çoğu zaman uykusuzluktan. dışarı çıkartıyorum onu. kuytu köşelerde kafelere kaçıyor. kahve içiyor yine. çok kahve içiyor adam. ve sigara. bırakamıyor. parmakları hep sigara kokuyor. kitap okuyor çok. ama anlatamıyor kimseye bildiklerini. bildiklerini de bilmemiş olmayı diliyor zaten.