dünyanın en pahalı ülkelerindendir. aynı zamanda alım gücünün en yüksek olduğu ülkelerden de biridir. insanları en huzurlu olan ülkelerden biridir. aynı zamanda antidepresan kullanım oranında da en tepelerde yer alan ülkelerden biridir.
insanları soğuktur, genelde yüzeysel arkadaşlıklar görülür. bildiğim kadarıyla bir norveçlinin 2 den fazla yakın arkadaşı olmuyor.
çok umursamamak gerek, iskandinavyanın alayı böyle. şayet bir gün oraya ikamet ederseniz bilin ki, çevrenizde ya türk olur yada farklı bir etnik kökene bağlı insanlar.
alfanın üstünde yer alan, bir numaralı erkek türü diye adlandırılır.
en altın kuralı ise; etrafındakileri siklememe sonucu seçilmiş yalnızlık (istediği takdirde zorlanmadan sosyal hiyeraşinin tepesinde yer alabilir)
ve karşı cinsin peşinde bir köpek misali sürünmemek, çoğu insani duygudan ve zaman kaybı olarak gördüğü durumlardan izole olmak, kendine odaklanmak.
elbette tüm bunları yaparken topluma, asosyal bir ezik yerine, meşguliyetlerle dolu havalı, ilgi çekici, karizmatik ve liderlik vasıfları taşıyan biri imajını aşılamak çok önemlidir.
arada ince bir çizgi var ve asıl zor olanda bu.
cool takılacağım diye kendinizi kasmayın dostlar. tüm bu özellikleri çoğu sigmaya çevresel faktörler kodlamıştır, belirtileri istemsizce başlar. ve toplumun yüzde 0,1-0,5 lik gibi bir kısmını oluştururlar.
ha yok ''sikeyim böyle hayatı, bunu deneyeceğim artık'' diyorsanız şayet, sahne sizin.
not : sözlüklerde karı kız konuşan adamdan sigma migma değil, olsa olsa omega olunur.
sigmalar zaman kaybı olan her şeye rest çeker.
ileride kendisinde görev yapabilme ihtimalimin bulunduğu, lakin dilinin zorluğundan ötürü görüşümü biraz değiştirip, norveçe yönelmeme sebebiyet veren seyrek nüfuslu güzel bir ada ülkesi.
1627 yılında izlanda'ya Osmanlı Donanması tarafından saldırıda bulunulduğu, bu olay nedeniyle Türklerin görüldüğü yerde öldürülmesine karar verildiği, 1970 yılına kadar izlanda’da Türkleri öldürmenin yasal kabul edildiği iddiası yanlış hususlar içermektedir.
izlanda'da yürürlükte bulunan ceza kanununa göre kimsenin öldürülmesi yasal değildir. izlandanın kuzeyinde yer alan (bkz: Westfjords) bölgesinde 1615 yılında Basklıların görüldüğü yerde öldürülmesine yönelik bir bölgesel kararın bulunduğu ve uygulamada bir karşılığı bulunmayan bu kararın 2015 yılında sembolik şekilde kaldırıldığı bilinmekle birlikte, benzer şekilde izlanda’da Türklerin öldürülmesinin serbest olduğuna dair bir yasanın var olduğuna dair bir bulguya rastlanılamamıştır.
Türklerin öldürülmesine dair çıkarılıp yaklaşık 350 yıl yürürlükte kaldığı iddia edilen yasanın varlığı rivayetin ötesine geçememektedir.
izlanda Dışişleri Bakanlığı da bu iddiaları tarafımıza yalanlamıştır. 1627 yılındaki saldırı Osmanlı donanması tarafından değil, Osmanlıya otonom şekilde bağlı olan Cezayir’den korsanlar tarafından gerçekleştirilmiştir.
eklemek isterim ki; her ne kadar resmiyette ülkedeki türk nüfusunun 70-80 civarında olduğu söylense de, ülke sınırları içerisinde 250 den fazla türkün yaşadığından emin olabilirsiniz.
ayriyeten ingilizceniz varsa şayet, izlanda da irtibat kurmada sıkıntı yaşama ihtimalinizle kafanızı yormayın. şehir merkezlerinde B1 seviyesinin altında ingilizce konuşacak adamı zor bulursunuz.
20 si çocuk olmak üzere okul içerisinde 26 can aldığı olaya ''onları popüler kültürün kölesi olmaktan kurtaracağım'' etiketi yapıştırmış, akli melekesi yerinde olmayan 20 lik bir psikopat.
Türkiye yerlileri bu durumu şahsa indirgemek yerine hepimizi toptan aynı kefeye koyup, öfke kusuyor. bilhassa son zamanlardaki sokak röportajları iyi birer manipülasyon/algı oluşturma aracına dönüştü.
ek olarak Türkiye'de hızla yükselen enflasyonun beraberinde getirdiği bariz bir şekilde gözlemlenebilen kıskançlık, bu nefretin daha da körüklenmesine sebebiyet verdi.
ben henüz 18 inde bile olmayan, anavatanından yeni ayrılıp şuanda topluma entegre olabilme uğraşında olan bir türk genciyim. ve bu siktiğimin gerçeğini fark edebilmem hiç zor olmadı.
illaki bir sebebin olmasına gerek yoktur. zamanla karşı taraf ya da sen değişirsin. hatta değişime bile pek bir gerek olacağını düşünmüyorum.
ortak zevkler çoktan bulunmuştur ve heves giderilmiştir. üzerine konuşulabilecek tüm konular defalarca muhabbetin gidişatını belirlemiştir ve artık tükenmiştir. bir araya gelindiğinde eski tat yakalanamaz, internet üzerinden aranızdaki mesaj diyaloğu seyrelir.
ve sona yaklaşılır. zamanında ''kardeşim'' dediğin adamla yollarının ayrılışı her ne kadar uzun vadede ''sevgiliden ayrılmak'' dan bile daha çok koyabilse de, olayı aşırı dramatize etmeye gerek yok. birinin sizin hayatınızda kalıcı olacağı yanılgısı kuşkusuz ki bir insanın ulaşabileceği en yüksek aptallık seviyelerinden biridir.
kuryelerin akın akın sipariş taşıdığı, kafelerde herhangi boş bir masanın bulunamadığı, herkesin elinde son model kapitalist aygıtların dolaştığı bir ülkede abartılması bir hayli gülünç. bu durumu tetikleyenlerde günümüz aptalları namı diğer ülkesi hakkındaki sıfır bilgisiyle batıyla aynı refah düzeyine ulaşmayı hayal eden, bu hayallerinden ötürü reise etmediği hakareti bırakmayan türk gençliği.
14 mayıs 2022 bufallo market saldırısını gerçekleştiren bir neo nazi beyaz üstünlükçü.
yaşı 18 ve sessiz biri olarak tanımlanıyor.
vurduğu kişi sayısı 13 (3 tane beyaz, 10 tane zenci vurdu)
vurduğu beyazlardan kimse ölmedi. toplam ölü sayısı 10
mezuniyete yakın bir süre önce öğretmenleri onlara ileride ne yapmak istediklerini sorduğunda, ''öldürmek ve intihar etmek istiyorum'' cevabını alıp, paytona karşı hiçbir işlem yapmamaları trajikomik.
(bkz: çürümenin kitabı)nda güzel aforizmaların bulunduğunu duyunca okumak için sabırsızlanmaya başladığım bu eserin yazarıdır.
yalnızlığın, karamsarlığın vücut bulmuş hali olan, inançlılar için ''ruhunun hangi kusuru, hangi deliliğidir onlara bu inançları kazandıran'' diyen nihilist bir filozof.
türkiyenin gelişememesinin en büyük sebeplerinin biride, saygı denen olgunun kalmayışıdır. iki tarafta birbirini dinlemiyor.
münakaşa kültürü yok, video boyunca tek gözlemlenebilen bağırış, çağırış, küfür...
ahlaksızlığın dibine vurarak, sudaki bir sıvı yağ gibi üste çıkma çabaları.
dayının mevcut iktidarı desteklemesinden ötürü,
genç tarafından bir anlık gaza gelip çoluğu çocuğu olan muhtemelen emekli bu insana atılan şu küfrü destekleyen yorumdakiler, ülkenin yüz karalarıdır.
sorsan medeni bir toplum olabilme hayalini kurarlar.
iktidar ne kadar değişirse değişsin, yerlilerinin ortalama iq seviyesi (86) gerizekalılık seviyesinde olan bir ülke hiçbir zaman 1 adım öteye taşınamayacaktır.
bakir oluşunu fazlasıyla dert eden, manifestosunda buna takdire şayan yer ayıran, pek çok videosunda belirten, ün salmayı başarabilmiş birer (bkz: mass shooter) dir.
silah, bıçak ile öldürme/yaralama, arabayla can aldı mı hatırlamıyorum.
lakin arabayla bir bariyere çarptıktan sonra kafasına sıktığı herkesçe bilinir.
23 mayıs 2014 deki bu trajik olayla ilgili youtube de geçen sene (bkz: coffehouse crime) kanalında güzel ve detaylı bir anlatım var.
not : manifestosunu okumaya kalkışmayın, gözünüzün kesmeyeceğinden eminim.
not 2 : elliot, (bkz: marc lepine) gibi bir anti feminist değildi.
