keşke gidiyorum diyecekse bizim vedamızı da dinleseydi. mesajı biraz geç görmenin bedelinin tüm izi kaybetmek olması üzüyor. sevmiyorum böyle şeyleri. yolu açık olsun. iyi gelirdi yazdıkları. özlerim. buraya görürse diye belki bir şeyler daha yazarım şu an osuracak vakit bulamadığım bir ortamdan yazıyorum. hoşçakal, umarım ruha olan kazı çalışmaları kazı öldürmez.
içinde nadsat denilen uydurulmuş, ingilizceye uyarlanmış fakat rusça kökenli kendine has argo bir dilde kelimeler bulunur.
distopik alaycılığın en neşeye şarkı şeklidir.
ve 1959 yılında beyin tümörü tanısıyla doktorların bir yıldan az ömür biçtiği ingiliz romancı, besteci, eleştirmen Anthony Burgess'in; karısı Lynne'in ölümünden sonra geçimini sağlaması için, bir öfkeyle masaya oturup 12 ay içinde yazdığı 5-6 romandan biridir. (Daha sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşılır)
bir fesleğen edinmek. gerçekten iyi geliyor. intihara meyilli hiç tanışmadığım bir insan vardı. başkalarınca bahsedilişini duyardım. bir odada yaşarmış, dışarı az çıkarmış. uyurmuş, oyun oynarmış. ama gitmezmiş, çünkü bir muhabbet kuşu ve bir fesleğeni varmış. muhabbet kuşum mutsuza kim bakacak şiirinde saklı. fesleğenim de benimle. onunla konuşuruz, şiirler okuşuruz. ağlarız. ve nezle olmak da iyi geliyor. öksürmek tıksırmak. boğazınızdaki acı daha bir somutlaşıyor, bir nicelik kazanıyor. düşüncenin en bulanık yerinde öksürük sesiyle biraz bölünüyorsunuz. uyum sağlıyorlar bu varoluşla. diyeceklerim bu kadar değil. böyle bir konuda diyecekleriniz hep kalır hep kahır.
sanki böyle girer girmez pencereden gelen ışığı gözümüzü alan bir odasında , koltuğunun arkası bize dönük biri yavaş yavaş yüzümüze dönerken , yine yavaş yavaş benicio...de..toro...geldin demek diyecekmiş gibi adı olan aktör. kartelmiş bu adam. yan çizmiş. işlere ortak olmak istemiş. sonunda büyüyünce onun da etki alanı, bir işi düşmüş, meksika sınırında. o ihanet ettiğine bir uğramak zorunda kalmış. ve alakasız -buraya kadar çok alakalıydı teşekkürler- ama aklıma hep xavier bardem'le kol kola gelir.
pelikan silgi korkusunu salgılatıp hata yapmama gerekliliğini ve bir yerlerde tam vaktinde olma öğretisini veren disiplinlerarası bireyin yalnızlığına ve emeğinin hiçliliğine değinen postmodern bir sınavdır.
saçlarım uzunken yaptığım gerekli bir eylemdi. çok şükür kederli ama güçlü kadın saçı kısalığında artık . hiçbir şekilde iplemesem de , uğraşılmış yapılmış gibi duruyor. istediğin yerde uyu uyan , karışmaz isyan etmez hırpalanmaz.
tam olarak an itibarını söylüyorsak , isim şehir oynarken küçükken n'den hayvana nikaragua kaplanı yok efendim nil balığı felan diyenlere yeterince karşı çıkmamış olmam. öyle şey mi olur ya? balıktır o , kaplandır o , üçkağıtçılar sizi.
tüm güçsüzlüğümle havalar soğumadan (güneyler sıcak) , sevilmek istiyorum. bu şehri sevmiyorum. sonra sevildiğim kişiyle onun halısı az olan evine gidip , loş ışığında müzik dinlemek istiyorum konuşmadan. bildiklerimi paylaşmak istiyorum , bildiklerimi unutmuş olsam yaşamak bazen sabır ister. havalar soğumadan gel işte. burada kimse yok. ben dahil.
benzer bir tarzda olan ama daha olumlu olan ramadan 7/24 şarkısının klibini anımsadım ben de ilk önce izlerken. gerçekten diken diken etti tüyleri. yaşanan gerçek cinayetlerde o insanların yanında olup nasıl nasıl kurtarmak istedim. bak işte varız ve dans ediyoruz , bu sizin de hoşunuza gidiyor, bize katılasanıza diyesim geliyor.
sadece neden , nasıl , kalenin içinde olma durumundan mı , athena hala sevişme kelimesinin sansürlediği bir yarışmada jüri. gerçek yetenekleri harcamamak için mi gökhan orada , mücadele etmek için mi, para mı yoksa gerçekten. ne bileyim tarikat mevzuları mı? hep genç ve renkli düşünen , dansı seven , pötikare bir beyin neden öyle keko bir programdadır hala? bu da renge ve saygıya dairdir, birlikte yaşamak bu mudur , o güzel düşünüyor, çelişkisiz daha barışçıl da ben mi acaba şovenistlik yapıyorum kendi düşüncelerim uğruna ayırt edemiyorum artık bu simulasyon evreninde.
ama çok güzel klip. tüm drag queenlere tüm quirliklere ışıltılar diliyorum. müzik istiyorum.
bak nasıl isteyince geçmek bilmiyormuşsun sen de, soğuk ezan seslerin için teşekkürler, cenin pozisyonumu da alıp kıvrılacağım belki geriye giderim, hazır doğmuşken ve tarihler uygunken. az hoş çakal değilsin. yarın görüşürüz
benim yalnız yaşamam lâzım.
çok güzeldi, günlerdir psikolojik olarak hiç yorulmadım. ama ilgi duyarcasına özlemek, ikimizin hayatta kalışına ters. çok güzeldi ama.
4 yaşındaki bir çocuk tarafından aşkın “Biri sizi sevdiğinde, adınızı söyleme şekli değişiktir. Onun ağzında adınızın güvende olduğunu bilirsiniz.” şeklinde tanımlanması.
lilanın ilk keşfedildiği günler miydi neydi bilmiyorum ki. hayır bi de arayıp didinip tuttuğunun(!) lila olduğunu da kabul etmezlerdi. yok az koyusu yok az açığı.herkesle göz teması kurulur kurulur, bilmiş bilmiş lila denirdi. çok biliyorsunuz küçük hanım. illa kırmızı mı tutalım, kurallar bizden mi olsun.
içten içe oldukça sinirli olduğumu fark ettim kızlardır.
aslında hiçbirisi değil, Anadolu Üniversitesi önerilir. kulüpler adına , arkadaş çevresi , pratiklik adına çok özendiricidir. radyo anadolu'da çalışma olanağı vardır kolaylıkla. bir dolu etkinlik düzenlenir sosyal medya kulübünde, film kulüplerinin palto'su var, daha birçok film günleri var. trt okul var. açıköğretim birimi var. bir ucundan tutarsın iletişimsel işlerin daha öğrenci iken. eskişehir'imde yaşama kolaylığına değinmiyorum bile.
ama şehir dışına başka kesinlikle bir seçenek yoksa ben marmara'nın iletişim fakültesi namına adını daha çok duydum doğrusu.
yardımcı olabildim mi bilmiyorum, bu sıcakta sıkıntılı bir şey karar vermek. güzellikler dilerim.
insanın karar verme, algı yetisini zorlaştıran güneşiyle, yardıma koşan bulutların birkaç ay hariç zor bulunduğu, mecazen uzak, varoluş sıkıntılı sevgisiz , sanki her şey yıkılmak üzere öylesine yapılmış gibi bi izlenim veren gaydırıgubbak şehir.
son yılların geniş ekranlı yaz günlerinin yüksek nem oranı altında ; mütevazı, sıcağın abartılmadığı eski neşeli birbirimizle konuştuğumuz, birbirimizi merak ettiğimiz anne'nin ağzından baba'nın ölüm dileği çıkmadığı hatta el ele tutuştukları, vişne ağaçlı göl kenarlı günleri hatırlamak. her şey hatırlamaktan olur. acı, belleği ve bellemeyi sever.